Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/2135 E. 2020/456 K. 02.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2135
KARAR NO : 2020/456
KARAR TARİHİ: 02/06/2020
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/06/2018
NUMARASI : 2018/65 -2018/644 E.K
DAVANIN KONUSU: Tazminat
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ Davacı vekili, müvekkiline ait 17 parça ekipmanın Derince limanından Aksay/Kazakistan’a taşınması işi konusunda taraflar arasında mutabakata varıldığını, sözkonusu mutabakat uyarınca, nakliyeye ilişkin toplam navlun bedelinin %80’ine tekabül eden 188.000 Usd’nin 22.12.2014 tarihinde ön ödeme olarak davalıya ödendiğini, buna müteakip ilk parti ekipmanların mutabakat çerçevesinde davalı tarafından Aksay/Kazakistan’a tesliminin yapıldığını, ikinci parti sevkiyatın ise 06.01.2015 tarihinde toplam 4 kamyona yüklenerek Derince’den Kazakistan’a doğru yola çıktığını, ilk parti teslimatın 15 günde gerçekleşmesine karşın, ikinci parti sevkiyatın aradan 1 ay geçtikten sonra 06.02.2015 tarihinde ancak Hopa’ya gelebildiğini, ikinci parti ekipmanları taşıyan davalının sorumluluğundaki 4 kamyonun Gürcistan, Azerbeycan ve Kazakistan için gerekli transit belgelerine/yol izinlerine sahip olmadığından kamyonların Gürcistan sınırını gecip Aksay/Kazakistan’a doğru yol almalarının mümkün olmadığını, taraflar arasındaki mutabakatın 8 ve 11. maddeleri gereğince, ekipmanların taşınmasında kullanılacak olan kamyonların ayarlanmasında ve bu kamyonların alması gereken izinlerin alınmasında davalının sorumluluğunda olduğunu, buna rağmen izin belgeleri olmayan kamyonların seçilmiş olmasından dolayı davalının sözleşmenin ifasında kusurunun bulunduğunu, ikinci parti ekipmanların müşterisine teslimatının gecikmesi nedeniyle zor duruma düşen müvekkilinin alternatif taşıma organize etmek zorunda kaldığını, bu çerçevede ekipmanların deniz yoluyla Hopa’dan Rusya’nın Rostov-on- Don limanına ve oradan da tekrar kamyonlara yüklenerek nihai olarak Aksay/Kazakistan’a ulaşmasının sağlandığını, yeni nakliye organizasyonu çerçevesinde müvekkili tarafından 185.000 Usd masraf yapıldığını, sözkonusu gecikme nedeniyle müvekkilinin müşterisi tarafından müvekkilinden 100.000 Usd gecikme tazminatı talep edildiğini, gecikme tazminatı için davalıya karşı her türlü talep ve dava haklarının saklı tutulduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkşn hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkilinin uğradığı zararlardan şimdilik 185.000 Usd’nin temerrüt tarihinden itibaren 3095 Sayılı Kanunun m 4/a’da belirli faiz oranında temerrüt faizi ile birlikte, fiili ödeme tarihindeki TCMB efektif satış kuru üzerinden davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, müvekkilinin taşıma işleri komisyoncusu olduğunu, fiili taşımayı gerçekleştirmek için dava dışı tedarikçi firmalar ile anlaştığını, dolayısıyla müvekkilinin zarardan sorumlu olmadığını, CMR md 32 uyarınca, somut olay bakımından zamanaşımı süresi 1 yıl olup, zamanaşımının davacının geç teslim edildiğini iddia ettiği malların alıcıya teslim tarihinden itibaren başladığını, dolayısıyla davanın zamanaşımına uğradığını, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, uyuşmazlığa konu taşımada sözkonusu 4 adet kamyonun da taşıma için izin ve ruhsatlarının tam olduğunu, bu belgelerin fiili taşımayı yapan ….Ltd Şti’nden istenebileceğini, taşınan yüklerin gümrükten geçişinde bir sorun yaşanmadığını, gümrük geçişinden sonra, Gürcistan’da Kobuleti Virajları olarak bilinen yolun çok dar ve virajların keskin olmasından dolayı uzun yüklü araçların ilerlemesini mümkün olmadığını, kısa yüklerin geçişinde ise, bir sorun yaşanmadığını, bu durumun müvekkili tarafından öngörülebilir olmadığını, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, ayrıca davacının müvekkiline yüklerin ölçüleri ve ağırlıkları konusunda yanlış bilgi verdiğini bildirmesi üzerine, bu defa doğru ölçülere uygun boyutlarda araç bulmak zorunda kalındığını, basiretli tacir gibi davranan müvekkilinin gecikme ile oluşacak zararı engellemek için davacıya İran üzerinden yapılacak alternatif rota önerdiğini, ancak davacının İran üzerinden yapılacak taşımanın kendi sigorta şirketi ile aralarındaki poliçe kapsamında olmadığından bu teklifi reddettiğini, kaldı ki müvekkilinin sorumluluğunun sınırlı olduğunu, temerrüde düşürülmediğini, faiz oranının fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama doğrultusunda, davacının yurtdışına satışını yaptığı ekipmanların davalı tarafından karayolu ile Kazakistan’a taşınması konusunda anlaşmaya varıldığı, davalının ilk parti malı sorunsuz şekilde taşıyarak yurtdışındaki alıcısına teslim ettiği, ancak ikinci parti malın Hopa’ya kadar karayolu ile taşındıktan sonra tırlara ait birtakım belgelerdeki eksiklikler nedeni ile yurtdışına çıkarılamadığı, bu aşamadan sonra davacının kendi imkanları ile alternatif bir taşıma organize ederek malları alıcısına gönderdiği, davacı tarafça, davalıdan kaynaklanan nedenlerle taahhüt edilen karayolu taşımasının yerine getirilememiş olmasından dolayı ikame taşıma için yapılan harcamalar ile gecikme tazminatının tahsilinin talep edildiği, bu durumda uyuşmazlık karayolu taşıma sözleşmesine aykırılıktan kaynaklanmış olduğundan uyuşmazlığın CMR hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiği, CMR md 32’de “Bu sözleşme gereğince yapılan taşımalardan doğacak davaların 1 yıl içerisinde açılması gerekir ancak bilerek kötü hareket veya mahkeme tarafından bilerek kötü hareket olarak kabul edilen kusurlarda bu süre 3 yıldır ve şu tarihlerde başlar; a)Teslimde kısmî kayıp, hasar veya gecikmelerde teslim tarihinden itibaren b)Tam kayıplarda kararlaştırılan zaman limiti bitiminden 30 gün sonra kararlaştırılmış zaman limiti yoksa yükün taşıyıcı tarafından teslim alınmasından sonraki 60. Günde c)Bütün diğer durumlarda taşıma mukavelesinin akdedildiği tarihten sonraki 3 aylık dönemin sonunda” düzenlemesinin yer aldığı, dosyada mevcut belgelerden söz konusu malların alıcısına 2015 yılı Mart ayında teslim edildiği, dava zamanaşımı süresinin 2016 yılı Mart ayında dolduğu, davalı tarafın yasal süresi içerisinde zamanaşımı itirazında bulunduğu gerekçesiyle zamanaşımı yönünden davanın reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -somut hadisenin CMR hükümleri çerçevesinde değerlendirilemyeceğini, zira CMR hükümlerinin uygulanabilmesi için, taşımanın başlangıç noktasından teslim noktasına dek kesintisiz şekilde kara nakliyesi şeklinde gerçekleşmesinin ön şart olduğunu, oysa ki, somut olayda davalı tarafın ağır kusuru sebebiyle, davaya konu yüklerin Hopa’da tırların üzerinden indirilerek Rusya’nın Rostov-on-Don limanına deniz yoluyla gönderilmiş ve sonrasında buradan da karayolu ile Aksay’a ulaştığını, bir başka deyişle, fiilen somut olaya konu taşımanın bir bölümü kara, bir bölümü de deniz yolu ile multimodal taşıma ile tamamlandığını, -davalının müvekkiline karşı olan sorumluluğu sözleşme tahtında olup, her halükarda on yıllık genel zamanaşımına tabi olduğunu,-CMR m.32’de iki faklı zamanaşımı süresinin belirlendiğini, bunlardan ilkinin genel bir yıllık süre olup, diğeri ise kast veya kasta eşdeğer kusurlara uygulanacak olan üç yıllık zamanaşımı süresi olduğunu ancak mahkemece bu sürelerden hangisinin somut olaya uygulandığını kararında göstermediğini,-davalının hareketlerinin kast veya kasta eşdeğer olarak nitelendirilerek somut olaya üç yıllık zamanaşımının uygulanması gerektiğini, zira, davalının, yükleri taşımayı ve taşımayı gerçekleştirecek olan araçların teslimat noktasına ulaşması için alınması gereken her türlü izni almayı taahhüt ettiğini, ancak yükleri taşıyan kamyonların gerekli izinlerinin olmaması sonucunda Gürcistan’a geçemediğini, bu nedenle taşımayı gerçekleştiremediklerini, kaldı ki davalının gerekli izinlerin alındığını da ispat edemediğini,-taşımanın davalının iddia ettiği gibi yolun tahmin ettiklerinden daha virajlı çıkması sebebiyle gerçekleştirilememiş olması halinde de değişen bir durum olmadığını, çünkü taşımanın elzem olan izinlerin alınmaması ve/veya doğru bir rotanın belirlenmemesi nedeniyle ifa edilemediğini, davalının basiretli bir tacir olarak hareket etmediğini ve ağır kusurlu hareketleriyle yüklenmiş olduğu taahhütlerini yerine getiremediğini,-CMR’da belirlenmiş olan zamanaşımı sürelerinin ‘kısmi kayıp, hasar veya gecikmelerde teslim tarihinden itibaren’ başladığını, oysa ki yüklerin davalı tarafından sözleşmede kararlaştırılmış olan teslimat noktasına teslim edilmediğini, yüklerin sözleşme uyarınca teslim edildikleri bir tarih olmaması nedeniyle de CMR uyarınca zamanaşımının işlemeye dahi başlamadığını,-müvekkiline alternatif rota önerilmiş olmasının davalının yükleri taşımak için planlamış olduğu rotanın elverişli olmadığının ikrarı niteliğinde olduğunu, davalı tarafından da ifade edildiği üzere söz konusu ikinci rota asıl planlanan rota değil, planda olmayan alternatif bir rota olduğunu, bu nedenle sözleşmede yer almayan ve sonradan ortaya çıkan bir teklifin kabul edilmemiş olması nedeniyle müvekkiline kusur atfedilemeyeceğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.Davalı vekilinin istinaf cevap dilekçesinde özetle; taşımanın bir bölümünün kara, bir bölümünün deniz yoluyla yapılmış olmasının CMR’nin uygulanması bakımından engel teşkil etmediğini (CMR md 1 ve 2), müvekkilimizin somut olayda bilerek kötü hareketi veya bilerek kötü hareket kabul edilen kusurunun bulunmadığını, uyuşmazlık konusu 4 kamyonun varış noktasına ulaşabilmek için gerekli tüm izin ve ruhsatlarının tam olduğunu, müvekkilinin taşıma işleri komisyoncusu sıfatıyla hareket ettiğini fiili taşıyan olmadığını, ilk iki sevkiyatta hiçbir sorun çıkmadığını, sırf bu husus dahi, izin ve ruhsatlarla ilgili hiçbir eksiklik olmadığına karine teşkil ettiğini, ancak uyuşmazlığa konu malların tesliminde yaşanan gecikmenin, gümrük geçişinden sonra Gürcistan’da bulunan ve oldukça keskin bir viraj olan Kobuleti Curves (Kobuleti Virajları) adlı yerde yolun müvekkilince tahmin edilebilir, beklenebilir, öngörülebilir veya evvelce önlem alınabilir olmayacak şekilde ve derecede daralması sebebiyle uzun yüklerin yola devam edememesinden ileri geldiğini, basiretli ve tedbirli bir taşıyan/tacir gibi davrananan müvekkilinin gecikme sebebiyle oluşacak zararı engellemek ve yükün en kısa sürede teslimini sağlayabilmek üzere davacıya alternatif bir takım yollar önerdiğini, fakat davacının, hiçbir gerekçe ve sebep göstermeksizin söz konusu alternatif rotayı reddettiğini, müvekkili devre dışı bırakıp başka bir şirketle anlaşarak yükleri deniz yoluyla taşıttığını, bu nedenle, bu yüklerin tam teslim tarihinin taraflarınca bilinmesinin mümkün olmadığını, CMR Konvansiyonu’nda yer alan ve milletlerarası taşımacılıkta zamanaşımına ilişkin özel bir düzenlemenin uygulanması gerektiğini, müvekkilinin “bilerek kötü hareket” ya da “bilerek kötü hareket kabul edilen kusur” ile hareket ettiğinin kanıtlanamadığını belirterek istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE Davacı, taraflar arasında akdedilen 10.11.2014 tarihli sözleşmede detayları gösterilen toplam 17 adet ekipmanın Derince limanından Aksay/Kazakistan’a taşınması işini davalı şirket tarafından üstlenildiğini, ilk parti ekipmanların sevkiyatının sözleşme çerçevesinde ifa edildiğini, ancak ikinci parti ekipmanların sevkiyatında, ekipmanları taşıyan araçların gerekli transit belgelerine/yol izinlerine sahip olmadığından dolayı sorun yaşandığını, bunun üzerine, davacı tarafça alternatif güzergahtan taşıma organize edilerek yüklerin nihai alıcısına tesliminin sağlandığını, bu taşıma organizasyonu nedeniyle davacı tarafından 185.000 Usd masraf yapıldığını iddia ederek bu masraf tutarının davalıdan tahsilini istemiştir.Davalı ise, taşıma işleri komisyoncusu olduğunu, fiili taşımayı dava dışı firmalara yaptırdığını, davanın zamanaşımına uğradığını, taşımada kullanılan araçların gerekli izin ve ruhsatlarının olduğunu, Gürcistan’da Kobuleti Virajları olarak bilinen yolun çok dar ve virajların keskin olmasından dolayı uzun yüklü araçların ilerlemesinden dolayı ikinci parti ekipmanların sevkiyatında sorun yaşandığını, İran üzerinden yapılacak alternatif güzegahın davacı tarafça kabul edilmediğini, davacının taşımayı kendi belirlediği güzergahta doğrudan yaptırdığını, davalının herhangi bir kusurunun bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.İlk derece mahkemesince, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürüleni istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Somut olayda, uyuşmazlık, uluslar arası taşımadan kaynaklandığından CMR Konvansiyonu hükümlerinin uygulanmasında isabetsizlik bulunmamakta ise de uyuşmazlık, talebin zamanaşımına uğrayıp uğramadığı noktasında toplanmaktadır.Davaya konu alacak, davalı tarafça taahhüt edilen uluslar arası karayolu taşımasının davalıdan kaynaklanan nedenlerle yerine getirilememiş olmasından dolayı davacı tarafından ikame taşıma için yapılan harcamalardan kaynaklandığı sabit olup, bu talep bakımından CMR’nin 32. maddesinin nazara alınması gerekmektedir.CMR’nin 32/1. maddesinde, sözleşme kapsamındaki taşımalardan kaynaklanan davalar bakımından zamanaşımı süresi 1 yıl olarak kabul edilmiş, taşımacının bilerek kötü hareket olarak kabul edilecek kusurlarının söz konusu olması halinde ise 3 yıl olarak belirlenmiştir.Hal böyle olunca, dosya kapsamına ve iddianın ileri sürülüş biçimine göre, davacı tarafça, davalı taşıyıcının taahhüt ettiği taşımanın ifa edilmemesinde davalının “bilerek kötü hareketinin” neden olduğu iddia edildiği halde, ilk derece mahkemesince, bu hususta tarafların delilleri toplanıp, taraflar arasındaki sözleşme hükümleri de değerlendirilmek suretiyle gerektiğinde taşıma konusunda uzman bilirkişiden rapor da alınarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, deliller toplanıp değerlendirilmeden karar verilmesi doğru olmadığı gibi, zamanaşımı başlangıcı yönünden teslim tarihinin somut delillere dayalı olarak açıklığa kavuşturulmamış olması da usul ve yasaya aykırı olmuştur. Açıklanan bu gerekçeyle, HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, esasa dair istinaf nedenleri incelenmeksizin, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esası incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinaf konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyasının kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafça yatırılan istinaf harçlarının, talep halinde kendisine iadesine,4-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince esas hükümle birlikte, yargılama giderleri içinde değerlendirimesine,5-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına dair; HMK’nın 353/1a.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi