Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/2123 E. 2020/510 K. 09.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2123
KARAR NO : 2020/510
KARAR TARİHİ: 09/06/2020
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/02/2018
NUMARASI : 2015/1059- 2018/190 E.K
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde taraflar vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ Davacı vekili, müvekkili sigorta şirketi tarafından sigortalı ….A.Ş.’ye ait emteanın nakliyat emtea sigorta poliçesi ile sigorta kapsamına alındığını, sigortalı emteanın davalının kontrolünde … çekici ve … römork plakalı araç içinde Gürcistan’dan Türkiye’ye nakli sırasında Halkalı Gümrüğü yakınında 25.05.2015 tarihinde (61) kolisinin tamamen çalındığını, (5) adet kolinin ise açılmak sureti ile hasarlandığını, meydana gelen zarar sebebiyle müvekkili sigorta şirketi tarafından sigortalıya 6.725,00 Euro karşılığı (1 Euro =2.89400 TL)olarak hesap edilen 19.463,02 TL’nin 02.07.2015 tarihinde ödendiğini, sigortalı emteanın davalı nakliyeci sorumluluğundayken çalındığını, davalının hasardan tamamen sorumlu olduğunu, sigortalısına yaptığı ödemenin rücuen davalıdan tahsili için girişilen icra takibinin itiraz sonucu durduğunu, davalı borçlu şirketin itirazında, her ne kadar hasarın CMR sigortası kapsamında kaldığını ve sigorta şirketinin ödemesi gerektiğini belirtmişse de müvekkili şirketçe takip öncesi yapılan rücu başvurusunun davalının sigorta şirketi …. A.Ş. tarafından teminatında kalmadığı gerekçesi ile reddedildiğini ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davaya cevap vermemiş, bilirkişi raporuna karşı beyanlarında, müvekkilinin sorumluluğunun sınırlı olduğunu, nitekim müvekkilinin sınırlı sorumlu olduğu tutarın sigortacısı tarafından davacıya ödendiğini, bu tutarın ödenmesinin davacıya icra takibinden önce teklif edildiğini, heap bilgisi istenmesine rağmen davacının icra takibi başlatma yoluna giderek eldeki davayı açtığını, dolayısıyla davacının kendi kusuru ile sürece sebebiyet verdiğini belirterek davanın reddine ve kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, taşımanın Gürcistan’dan Türkiye’ye getirilen bir uluslararası taşıma olduğu, Halkalı Gümrüğü’nde sıra beklenirken sabah erkensaatlerinde sürücünün aracın içerisinde uyuması sonucunda hırsızlık olayının meydana geldiği, sürücünün hemen müdahale ettiği, hırsızlık olayının taşıma süreci tamamlanmadan gerçekleştiğinden davalı taşıyıcının CMR m.17/1. gereğince hasardan sorumlu olduğu, ancak araçların, olağan şekilde Halkalı Gümrüğü için sıra beklediği bir sırada hırsızlık meydana geldiği, her taşımacı gibi aracını terketmeden yük ve kapalı taşıtı içinde iken hırsızlığın gerçekleştiği, dolayısıyla davalının kusurunun olağan taşımacılık kusuru niteliğinde olduğu, CMR.m.23/3. ile getirilen sınırlı sorumluluktan yararlanmaya devam edeceği, toplam taşımaya alınan 1066 kap, 9847,50 Kg emtianın hırsızlık neticesi tahliyesi sırasında (61) kolinin eksik, (5) kolinin dağınık olduğu, 3459 adet brim fiyatı 1,99 Euro kıymetinde %100 pamuklu T-short emtiasının çalınmış-kısmi zayi olduğunun tespit edildiği, toplam zayi ağırlığı da 534,49 kg miktarında olduğu, gerek brüt kg miktarı ve gerekse çıkış yeri fiyatları gözetildiğinde yapılan hesaplama ve her iki ekspertiz raporu tespitlerinin kadri maruf olduğunun değerlendirildiği, bu çerçevede, vaki zarar miktarının 6.675,87 EURO (emtia zararı) + 49,43 EURO (navlun zararı) olmak üzere 6.725,30 EURO hesaplandığı, CMR.m.23 gereğince, davalı taşıyıcının ve sorumluluk sigortacısının sorumluluğu 534,44 Kg x 8,33 SDR= 4.451,89 SDR olarak hesaplandığı; 25/05/2015 olay tarihi kurları üzerinden yapılan hesaplama sonucunda; 5.654,69 Euro karşılığı tazminat zayi eşya kaynaklı taşıyıcının sorumlu tutulabileceği azami tazminat olduğu, buna ek olarak 49,43 Euro da davacı tarafından talep edilebileceği, zira, bu miktarın sınırlamaya dahil olmadığı, bu çerçevede, davalının sorumlu tutulabileceği miktarın 5.704,13 Euro olarak hesaplandığı, davacının, sigorta tazminatını 02/07/2015 tarihinde TL olarak sigortalısına ödediği, bu tarihte, 1 EURO= 2.9987 TL kurunda bulunduğu, bu durumda, ödeme günü dikkate alındığında davacının rücu edebileceği 5.704,12 Euro karşılığı 17.104,94 TL miktarına denk geldiği, davacının, emtia sigortacısı olup tam tazminat ödemesi gerektiği, ancak, sorumluluk sigortacısı veya davalı taşıyıcı CMR hükümlerine göre sorumlu olduğu miktarı ödemek durumunda bulunduğu, davalı ise sorumluluk sigortacısı ile birlikte zarar gören sigortalı veya davacı sigortacıya karşı müteselsil sorumlu olduğu, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 162. maddesi hükmüne göre, eğer bir borç ilişkisinde müşterek ve müteselsil sorumluluk durumu mevcut ise alacaklı, borcun tamamını müşterek ve müteselsil sorumlulardan herhangi birinden istemek ve dolayısıyla borçluyu tercih etmek hakkına sahip olduğu, bu noktada, davacı tarafından davalı/taşıyan aleyhine işbu davanın açıldığı; davacının, aralarında akdedilmiş sözleşme- protokol gereği CMR sorumluluk sigortacısına (… A.Ş.) başvurarak (3) ay içinde çözüm beklemesi ve ayrıca, kabul halinde (1) ay içinde ödeme yapılmasını beklemesinin gerektiğine yönelik savunmanın, davalının, bu protokolün tarafı bulunmadığı/sözleşmelerin nisbiliği ilkesi uyarınca kural olarak sözleşmelerin tarafları yönünden bağlayıcılığının bulunduğu ve ayrıca, davacının, müteselsil sorumlulardan herhangi rücu alacağın talep etme hakkı bulunduğu da dikkate alındığında, davalı hakkında icra takibi yapmakta ve itiraz üzerine de işbu davayı açmakta haklı ve hukuki yararının bulunduğu gerekçeleriyle davanın kısmen kabulü ile, davalının icra takibinde, 17.104,94 TL asıl alacak 623,62 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam: 17.723,56 TL’ye yönelik itirazının iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %10,50 ve değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine, taraflar yararına icra inkar tazminatı isteminin koşulları bulunmadığından reddine, davalı adına dava dışı 3.kişi tarafından dava tarihinden sonra 04/11/2015 saat: 15:51 itibariyle yapılan 5.654,69 EURO karşılığı [5.654,69 EURO x 1 EURO’ nun efektif satış kuru 3,1103 kabul edilerek]17.587,79 TL’nin icra müdürlüğünce infaz aşamasında değerlendirilmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı taraflar vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ A-Davalı vekilinin istinaf sebeplerinde özetle; müvekkilinin sigortacısının davacıya ödeme yapma teklifinde bulunmasına karşın müvekkili aleyhine icra takibine girişilmesinde ve itiraz üzerine dava ikamesinde davacı alacaklının temerrüdü olarak değerlendirilmesi gerektiğini, müvekkilinin sigorta şirketinin hasarı değerlendirme süresinin davacı … şirketinin de tarafı olduğu protokol hükümlerine uygun olduğunu, bu protokol hükümlerinin değerlendirilmemesinin doğru olmadığını, müvekkili sigorta şirketinin ödemeyi yaptığı tarihteki kur karşılığı davacı … şirketinin sigortalısına yaptığı ödemeden fazla olduğunu, hırsızlık hadisesi nedeniyle müvekkili taşıyan ve sigortacısının bir ödeme yapma yükümlülüğünün bulunmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir. B-Davacı vekilinin katılmalı istinaf dilekçesinde özetle; aracı ve içindeki yükü aydınlatmasız ve korumasız bir yerde parkedip sürücünün uyku halindeyken meydana gelen hırsızlık olayında ağır kusur ve ihmal sözkonusu olduğundan sınırlı sorumluluktan istifade edilemeyeceğini, rapora itirazlarının karşılanmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının reddedilen kısım yönüden kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE Davacı, sigortalı şirketin yurt dışından ithal ettiği emtianın taşıma işini davalı şirketin üstlendiğini, emtianın bir kısmının hırsızlık suçuna konu olmasından dolayı sigortalıya ödenen bedelin rücuen tahsili içn başlatılan icra takibine vaki itirazın iptalini istemiştir. İlk derece mahkemesince, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı süresi içerisinde taraflar vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Somut olayda; davalı şirketin taşımaya konu emtiayı Gürcistan’dan Türkiye’ye taşınmasını üstlendiği, Halkalı Gümrük Müdürlüğü’nde işlemler için sırada beklendiği sabah erken saatlerde davalının sürücüsünün aracın içinde uykuya dalması neticesinde, yüklü ve kapalı aracın arkasından tenteli römorkun tentesine müdahale edilmek suretiyle hırsızlık olayının meydana geldiği, zayi olan bedelinin sigortalıya ödendiği dosya kapsamı ile sabittir.Uyuşmazlık, hırsızlık nedeniyle zayi olan emtia sebebiyle davalının sorumluluğu ve sorumluluğunun sınırlı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.Somut olaya uygulanması gereken CMR 17/1. Maddesine göre taşımacı, yükü teslim aldığı andan, teslim edinceye kadar, bunların kısmen veya tamamen kaybından ve doğacak hasardan sorumludur. 17/2. Madde, “Eğer kayıp, hasar veya gecikme istek sahibinin hatası veya ihmalinden, taşımacının hatasından değil de istek sahibinin verdiği talimattan, yüke has bir kusurdan yahut da taşımacının önlenmesine olanak bulunmayan durumlardan ileri gelmiş ise, taşımacı sorumlu tutulamaz.” şeklindedir. 17/3. Maddede de; taşımacının, taşımayı yapmak için kullandığı kusurlu taşıtları, bu taşıtı kiraladığı kişinin veya vekilinin yahut çalışanlarının hata ve ihmallerinden dolayı sorumlu olduğu ifade edilmiştir. Bu durumda kural olarak, taşıyıcı kendi kusurundan kaynaklanmayan bir sebepten ileri geldiğini ispat edemedikçe eşyaya gelen hasarı tazmin borcu altındadır. Bir başka deyişle taşıyıcının kusurlu olduğu karine olarak kabul edilir. Sorumluluktan kurtulabilmesi için taşıyıcının kusurlu olmadığını ispat etmesi zorunludur. CMR’nin 23.maddesi, taşıyıcıyı sınırlı sorumluluk ilkesiyle koruma altına almış, ancak, Konvansiyon’un 29. maddesinde, bazı durumlarda taşımacının sınırlı sorumluluk ilkesinden yararlanamayacağını hükme bağlamıştır. Anılan 29. maddeye göre; eğer zarar ve hasar taşıyıcının kastından veya kararı veren mahkemenin iç hukukuna göre, kasta eşdeğer sayılan bir kusurundan meydana gelmişse, taşıyıcı sınırlı sorumluluk hükümlerinden yararlanma hakkını kaybeder. Bu değerlendirmeler ışığında, somut olayda yükün çalınması yüklü taşıtın şöforü içinde uyusa bile herkese açık yerde, gece bırakılması halinde taşıyıcının sorumlu olacağı, şöförün tırı güvenlikli park alanına çekerek yükün güvenliğini sağlaması gerekirken herkese açık yerde tırın bırakılması ve gerekli tedbirler almadığından dolayı hırsızlık sonucu teslim edilemeyen mallar nedeniyle taşıyıcının ağır kusurlu kabulü ile sonuca gidilmesinde yasaya aykırılık bulunmadığı gibi, davalının kusurunun kasta yakın ağır bir kusur olarak değerlendirilmediğinden davalının sınırlı sorumluluk ilkesinden yararlandırılmasında isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalı taşıyanın sigorta şirketinin dava konusu hasarın teminat kapsamında olmadığından bahisle davacı … şirketinin tazmin talebini reddinden sonra, davacı tarafça davalı taşıyan aleyhine icra takibine girişilmesinde ve itiraz üzerine işbu itirazın iptali davasının ikamesinde hukuki yararın olduğu, alacaklının temerrüdünün koşullarının gerçekleşmediği, sigorta şirketleri arasındaki protokolün sözleşmenin nisbiliği gereğince, taşımanın taraflarına karşı ileri sürülemeyeceği, davadan sonra yapılan ödemenin icra müdürlüğünce infaz aşamasında dikkate alınmasında ve gerekçeli ve denetime elverişli bilirkişi raporuna göre karar tesisinde usule ve yasaya aykırılık görülmediğinden taraflar vekillerinin yerinde olmayan bütün istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir. Yukarı açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusu ile davacı vekilinin katılma yoluyla istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca ayrı ayrı esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, her iki taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine, 2-a)Her iki taraf vekillerince yatırılan istinaf harçlarının Hazineye irad kaydına,b)Bakiye 907,70 TL istinaf nispi karar harcının davalıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına,3-Taraflarca istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,5-Gerekçeli kararın birer örneğinin ilk derece mahkemesince, taraflara tebliğine,6-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK.353.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 09/06/2020