Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/2120 E. 2020/511 K. 09.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2120
KARAR NO : 2020/511
KARAR TARİHİ: 09/06/2020
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/10/2017
NUMARASI : 2016/591 -2017/1105 E.K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ Davacı vekili, taraflar arasında akdedilen 15.04.2011 tarihli franchise sözleşmesi gereğince, “…” markasının sahibi ve “…” konsepti altında İstanbul İlinin çeşitli semtlerinde cafe-restaurant işletmekte olan ve işbu sözleşmede franchisor olarak anılan müvekkili şirketin hizmet standartlarını ve iş usullerini uygulama yetkisini franchisee olarak anılan davalı şirkete tanıdığını, sözleşmenin “Franchise ve Ciro Bedeli” başlıklı 6. maddesine göre, davalının ciro pirimini her ayın ilk 5 günü içerisinde müvekkilinin düzenleyeceği fatura karşılığında ödemesi gerektiğini, 2016 Şubat ayı için düzenlenen fatura bedelinin ödenmediğini, alacağın tahsili için davalı aleyhine başlatılan icra takibinin itiraz sonucu durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, müvekkilinin dava konusu franchise bedelini davacıya ödediğini, nitekim taraflar arasında İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/478 E. sayılı dosyasında görülen davadaki davacı tarafın beyanlarında, franchise bedelinin ödendiğinin açıkça anlaşıldığını, temerrüde düşürülmediğinden işlemiş faizin istenemeyeceğini, sözleşmede kararlaştırılan faiz oranının TBK 88 ve 120. maddelerine aykırı olduğunu, icra inkar tazminatı koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddine ve kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporu sonucunda, her iki tarafın ticari kayıt ve belgelerinin birbirini doğruladığı, buna göre takip tarihi itibariyle davacının davalıdan alacaklı olduğu, faturalı bu alacağın davalı şirket defterlerinde de aynen yer aldığı davacının talebi ile bağlı kalındığı gerekçesiyle davanın kabulüne kabulune, itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmiştir.Davalı vekili tarafından bu karara karşı istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; dosyaya sunulan ödeme belgeleri ve karşı tarafın diğer davalarda bulunmuş oldukları borcun olmadığına ilişkin ikrar niteliğindeki beyanları dikkate alınmaksızın karar verildiğini, davacının müvekkilini herhangi bir şekilde temerrüde düşürmediğinden işlemiş faize hükmedilmesinin doğru olmadığını, sözleşmede kararlaştırılan ve bilirkişi raporunda da kabul edilen faiz oranının TBK madde 88/2 ve 120/2 hükümleri açısından da açıkça aykırı olduğundan kesin hükümsüz olduğunu, icra inkar tazminatı koşullarının bulunmadığından icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de doğru olmadığını, davacı aleyhine kötü niyet tazminatına karar verilmesi gerektiğini, itiraza uğrayan rapora göre karar verildiğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE Dava, franchise sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili için girişilen icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dava konusu İstanbul ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyasında, davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 04.03.2016 tarihli 10.300,37 TL bedelli faturaya dayalı olarak 10.300,37 TL franchise bedeli ve 2.266,08 TL TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 12.566,45 TL alacağın tahsili için girişilen ilamsız icra takibine davalı borçlunun süresi içinde borca ve ferilerine itiraz ettiği ve takibin durduğu görülmüştür.Somut olayda, davacı tarafından davalı adına dava ve takip konusu 04.03.2016 tarihli 10.300,37 TL bedelli “2016/Şubat Franchise Bedeli” açıklamalı faturanın düzenlendiği, dava konusu faturanın her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, fatura bedelinin ödendiğine dair davalının ticari defterlerinde herhangi bir kayda rastlanılmadığı gibi, davalı tarafça ödemeye ilişkin dosyaya herhangi bir yazılı delil sunulmadığından bu yöndeki istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmenin “Franchise ve Ciro Bedeli” başlıklı 6. maddesinin 2. bendinde; “…2012 senesinden itibaren ilk 6 (altı) ay, her ay için yukarıda tanımlı Kdv’den arındırılmış ciro üzerinden %4 +Kdv ciro pirimini, 6 (altı) aydan sonraki her ay için yukarıda tanımlı kdv’den arındırılmış ciro üzerinden %5 + kdv ciro pirimini, takip eden ayın ilk 5 (beş) günü içerisinde Franchhısor’un düzenleyeceği fatura karşılığında Franchhısor’un … Ataşehir şubesindeki banka hesabına yatırmayı kabu ve taahhüt etmiştir…ayrıca geciken her ödeme için aylık %10 gecikme faizi tahakkuk ettirilecektir.” şeklinde hüküm bulunmaktadır. Bu durumda, borcun ödeneceği vade sözleşmede açık olarak belirlendiğinden ve dava konusu faturanın da davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu da sabit olduğuna göre, dava konusu faturadan kaynaklı alacaktan dolayı ayrıca davalı borçlunun temerrüde düşürülmesine gerek yoktur. Diğer taraftan, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nın 8/1.maddesine göre “Ticari işlerde faiz oranı serbestçe belirlenir”. Anılan yasa hükmü karşısında ticari işlerde 6098 sayılı TBK’nın 88 ve 120/2. maddelerinin uygulama yeri bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece tarafların tacir olduğu ve 6102 sayılı Yasa’nın 8/1. maddesi uyarınca uygulanacak faiz oranı akdolunan sözleşmeyle serbestçe kararlaştırdıkları gözetilerek sözleşme hükümleri doğrultusunda saptanacak faiz oranına göre işlemiş faiz tutarı ve işleyecek faiz oranına karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. Faturaya dayalı alacak likit olup, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi de usule ve yasaya uygun olup, aksi yöndeki davalı vekili istinafı da yerinde değildir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca, istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Bakiye 643,51 TL nispi istinaf harcının davalıdan tahsiline, Hazineye irad kaydına, 4-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 5-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 6-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 7-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 09/06/2020