Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/2117 E. 2020/457 K. 02.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2117
KARAR NO: 2020/457
KARAR TARİHİ: 02/06/2020
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/03/2017
NUMARASI: 2006/186 -2017/348 E.K
BİRLEŞEN İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2006/208 E. SAYILI DOSYASI
(YENİ ESASI İSTANBUL 10.AS.TİC. MAHK. 2009/786 E. SAYILI DOSYASI)
BİRLEŞEN İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2009/603 E. SAYILI DOSYASI
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali/Alacak
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen itirazın iptali-alacak davalarının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen (İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2006/208 E. – Yeni Esası İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2009/876 E. Sayılı ) davanın kısmen kabulüne, birleşen (İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2009/603 E. sayılı) davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde asıl ve birleşen davaların tarafları vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Asıl davada, davacı banka vekili, müvekkili banka ile davalı … Ltd. Şti. arasında 2002 yılından itibaren promosyon vb. malzemelerinin üretimi konusunda hizmet alınmaya başlandığını, devamında davalı firmayla müvekkili bankanın talep ettiği promosyon malzemeleri, branding, broşür, poster vb. organizasyon ile ürün ve markanın tanıtımını sağlayan iki veya üç boyutlu her türlü malzemenin tasarımı ve tedariki konusunda sözleşme imzalandığını, 2002 yılından bugüne kadar gelinen süreçte, üçüncü şahıslardan temin edilen malzeme faturaları ile bu fatura tutarlarına davalı firma tarafından %10 ilave edilerek müvekkili banka adına düzenlenen faturalar ibraz edilerek bu fatura tutarları karşılığında müvekkili banka tarafından davalı şirkete 8.741.617,21 TL ödeme yapıldığını, müvekkili bankaca yapılan araştırmalar sonucunda, davalı şirketin 2004/2005 yıllarında yaptığı 6 işle ilgili olarak müvekkili bankadan alacağı ajans hizmet bedeline esas teşkil etmek üzere üretici firmalardan temin edilen faturalarda malların birim fiyatları ve adetleri üzerinde oynama yapmak suretiyle üreticiye ait bu faturaların daha yüksek tutarlarda sahte olarak yeniden düzenlenerek müvekkili bankadan fahiş miktarlarda fazladan hizmet bedeli tahsil etmek suretiyle müvekkili bankanın dolandırıldığının anlaşıldığını, 2004 yılında yapılan 6 işle ilgili olarak ortaya çıkan bu tablo karşısında, 2002 yılından itibaren üçüncü şahıslardan temin edilerek müvekkili bankaya ibraz edilen faturaların da sahte veya üretici firmalarının gerçekte olmadığı düşünüldüğünde müvekkili bankanın 5 milyon TL’yi aşan zararının ortaya çıktığını, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına 02/03/2006 tarihinde, resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından doyalı suç duyurusunda bulunulduğunu, başlatılan soruşturma kapsamında davalı şirket yetkilileri … ve …’nun tutuklandığını, sözleşmeye aykırılık teşkil eden bu eylemler sonucunda oluşan müvekkili banka alacağının fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere, şimdilik 1.000.000,00 TL’lik kısmının tahsili için davalı şirket aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyası üzerinden başlatılan icra takibinin davalının itirazı sonucu durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına ve %40 oranından az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı şirket vekili, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davacı tarafından verilen sipariş üzerine, müvekkili firmanın piyasadan teklifler alarak bunları davacıya bildirdiğini, davacı bankanın da fiyat araştırması yaparak uygun gördüğü firmayı seçerek müvekkiline bildirdiğini, bunun üzerine müvekkilinin uygun görülen tedarikçiden malı alarak ve diğer tedarik kalemleri ile birlikte imal ettirip siparişi hazırladığını, siparişlerin irsaliye ile davacıya teslim edilerek işin faturalama safhasına geçildiğini, bu safhada tedarik faturalar da eklenmek suretiyle davacı bankaya fatura düzenlendiğini, yapılan bu işlemlerin taraflar arasındaki sözleşmeye uygun olduğunu, iddia edilen dolandırıcılık ve sahtekarlık suçlamalarını kabul etmediklerini, davacının 6 adet faturayı emsal göstererek 2002 yılından bu yana kendi onayı ile yaptırılmış olan 672 işe ait faturada da sahtecilik yapılmış olabileceğinden bahisle 5 milyon TL’lik zarara uğradığı iddiasının gerçekle bağdaşmadığını belirterek, davanın reddine ve %40 oranından az olmamak üzere kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Birleşen İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2006/208 E. (Yeni Esası İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2009/876 E.) sayılı dosyasında; davacı banka vekili, müvekkili banka ile davalı şirket arasında imzalanan 06.05.2003 tarihli genel kredi sözleşmesinde diğer davalılar … ve …’nin müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla yer aldığını, borçluların müvekkili banka aleyhine sahte belge tanzimi suretiyle dolandırıcılık eylemlerinde bulunduklarını, olayla ilgili ağır ceza mahkemesinde yargılamanın sürdüğünü, kredi sözleşmesiyle kullandırılan kredi ilişkisinin sürdürülmesinin mümkün görülmediğini, sözleşmenin 31, 71, 72 ve 75. maddeleri gereğince, hesabın kat edilerek boçlulara noter kanalıyla ihtarname keşide edildiğini, alacağın tahsili için başlatılan İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı icra takibinin davalıların haksız itirazı sonucu durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, müvekkillerine keşide edilen ihtarname usulsüz olup, bir aylık süre verilmesi gerekirken bir günlük süre verildiğini ve o süre dahi beklenmeden aynı gün ihtiyati haciz talep edildiğini, ihtiyati haciz kararı alındığını, krediyi kat edecek bir sebebin bulunmadığını, keşide edilen ihtarname ve ihtiyati haciz dilekçesinde talep edilen alacak ile icra takibi ve dava dilekçesinde talep edilen rakamların birbirini tutmadığını, çelişkili olduğunu, davacı banka şubesi ile hiçbir ihtilaflarının bulunmadığını, tam aksine bankadan alacaklarının bulunduğunu, takas mahsup defilerinin olduğunu, takipteki temerrüt faizi oranının yasal olmadığını belirterek davanın reddine ve kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Birleşen İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2009/603 E.sayılı dosyasında; davacı şirket vekili, müvekkili şirketin reklam ve promosyon ürünleri tasarım tedarik ve pazarlaması ile ilgili işlerde faaliyet gösterdiğini, davalı banka ile müvekkili şirket arasında ticari ilişkinin 2002 yılında başladığını ve 2006 yılı Mart ayına kadar sürdüğünü, 01/01/2004 tarihinde 1 yıllık sözleşme yapıldığını, daha sonra 01/01/2005 tarihinde ek sözleşme yapıldığını, ek sözleşme ile önceden %10 olarak belirlenen ajans hizmet bedelinin %5’e indirildiğini, 2004 tarihli sözleşmenin 6. maddesinde, ücret ödemelerine ilişkin hususlar düzenlenirken organizasyon ve üretim giderlerine %10 oranında ajans bedeli ilave edilerek ödeme yapılacağının belirtildiğini, müvekkili şirketin ticari defter ve kayıtları üzerinde mali müşavirden alınan özel raporda, şirketin 2002-2003-2004-2005 ve 2006 yıllarındaki tüm faaliyetlerinden oluşan gelir ve harcamalarının yıllar itibari ile çıkarıldığını, buna göre, davalı banka ile olan 5 yıllık ticari ilişkiden doğan ciro miktarının KDV hariç 11.601.533,65 YTL olduğunu, davalı bankaya yapılan işler için dışarıdan satın alınan mal ve hizmetlere ait tedarikçi faturalarının toplamının 8.900.967,33 YTL olduğunun belirlendiğini, bu faturalara konu işler için 2.783.950,81 TL tutarında ajans genel üretim ve gider harcaması yapıldığını, üretim giderlerinin toplamı üzerinden 2002 -2003-2004 yılları için %10, 2005-2006 yılları için ise %5 ajans bedeli tahsili yapılması gerektiğini, ortalama %7,5 oranına tekabül eden bu kısmın 876.368,86TL olduğunu, böylece, müvekkili şirketin davalı bankaya kesmesi gereken 5 yıllık döneme ait fatura toplamının ( 8.900.867,33 TL + 2.783.950,81 TL +876.368,86 TL=) 12.561.287,00 TL olarak hesaplandığını, buna karşılık davacı bankanın müvekkiline 11.601.533,65 TL ödeme yaptığını, dolayısıyla 959.753,35 TL eksik ödeme yapıldığını, bu alacağın ödenmesi için davalıya keşide edilen ihtarnamenin semeresiz kaldığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 8.000,00 TL’lik kısmının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari mevduat faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı banka vekili, davacı şirketin müvekkili bankaya vermiş olduğu hizmetler ve yaptığı işler için düzenlediği tüm fatura bedellerinin ödendiğini, davacı şirketin müvekkilinden alacağının bulunmadığı gibi, davacı şirket yetkililerinin suç teşkil eden eylemleri nedeniyle müvekkili bankanın uğratıldığı zarar nedeniyle müvekkili bankanın davacıdan alacaklı olduğunu, bununla ilgili davanın İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2006/186 Esas sayılı dosyasında görüldüğünü, ayrıca İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/97 Esas sayılı dosyasında da ceza davasının bulunduğunu, davacı şirketin “genel üretim ve idari giderleri”nin de müvekkili bankaca karşılanması yönündeki iddianın taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı olduğunu, davacı tarafından müvekkilinden ek bir ücret vb. talebinde bulunulmadığını, hiçbir ihtirazı kayıt belirtilmeksizin müvekkili tarafından yapılan ödemelerin kabul edildiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; Asıl dava bakımından; davacı banka ile davalı şirket arasında düzenlenen hizmet alım sözleşmesi ile davacının talep ettiği promosyon malzemeleri, brending, broşür, poster, organizasyon, ürün ve marka tanıtımları sağlayan malzemelerin tasarım ve tedariki konusunda anlaşıldığı, sözleşme hükümlerine göre davalı şirketin söz konusu sözleşme uyarınca davacıya üçüncü şahıslardan temin edilen malzeme faturalarını %10 kâr ilave ederek banka adına düzenlenecek faturaların ibraz edilerek, ücretin ödeneceğinin kararlaştırıldığı, yine sözleşme uyarınca temin edilen malzemeler dışında organizasyon, ürün ve marka tanıtımı yapılması halinde organizasyon bedeli olarak %10 komisyon alacağının kararlaştırıldığı, ancak davalı şirketçe üçüncü şahıslardan alınan faturaların davacı bankaya sunulmayıp, söz konusu faturaların aynı seri numaraları ile renkli fotokopi makinası ile yenilerini daha yüksek bedellerle sahte fatura düzenleyerek, davacı bankaya bunları ibraz ettiği, bilirkişi incelemesine göre, davalı tarafından bu şekilde üçüncü şahıslardan alınan faturalara ilave fazla bedel yazmak suretiyle davacıdan fazla tahsil edilen miktarın 1.657.697,84 TL olduğu, davacı bankanın icra takibindeki alacak talebi ile bağlı kalındığı, dava konusu icra takibinde temerüt faizin %100 olarak uygulanması talep edilmişse de taraf1ar arasında akdedilen sözleşmede faize yönelik bir düzenlemenin bulunmadığı, ancak her iki tarafın da tacir olması sebebiyle takip tarihinden itibaren asıl alacak üzerinden 3095 sayılı Yasa’nın 2. maddesi uyarınca değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına karar verildiği, alacağın miktarı belirlenebilir ve likit olmadığından, eylemin davalının haksız fiiline dayalı olması ve bu bağlamda alacağın tahsilinin gerekip gerektirmediği inceleme ve yargılamayı gerektirmesi sebebiyle Asıl dava yönünden; davanın kısmen kabulüne, Davalı … Ltd. Şti tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında yapılan itiraz nedeniyle itirazın 1.000.000,00 TL asıl alacak, 28,30 TL gider, 100,00 TL ihtiyati haciz vekalet ücreti olmak üzere toplam 1.000.128,30 TL yönünden itirazın iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, takibe takip tarihinden itibaren asıl alacak üzerinden işletilecek 3095 sayılı yasanın 2. maddesi uyarınca değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, davacının icra inkar tazminatına hükmedilmesi ve takipteki temerrüt faizin %100 olarak hükmedilmesi yönündeki taleplerinin reddine; Birleşen İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2009/786 E.sayılı dava bakımından; davacı banka ile davalı arasında akdedilen genel kredi sözleşmesinin davalı tarafın yine taraflar arasında akdedilen hizmet sözleşmesine aykırı davranışı sebebiyle taraflar arasında oluşan güven ilişkisinin bozulması, ayrıca davacı bankanın doğmuş olan alacağının tahsilindeki zorluklar dikkate alınarak, davacı banka tarafından genel kredi sözleşmesinin 31, 71, 72 ve 75.maddeleri gereğince, borçlu cari hesapların kat edilerek sonlandırıldığı, davacı bankanın bu takipte talep ettiği iki tür kredi hesabının bulunduğu, bunlardan borçlu cari hesabı yönünden davacı bankanın davalılardan 194.378,41 TL asıl alacak, 1.619,82 TL işlemiş faiz, 80,99 TL işlemiş faizin BSMVsi olmak üzere toplam 196.079,22 TL miktarında alacaklı olduğu, kredili mevduat hesabı yönünden ise, 14.836,28 TL asıl alacak, 123,64 TL işlemiş faiz, 6,18 TL BSMV olmak üzere, 34,20 TL ihtiyati haciz gideri, 150,00 TL vekalet ücreti olmak üzere toplam 15.150,30 TL borcun olduğu, gerek sözleşmenin imzalandığı gerekse borçluların temerrüde düştüğü tarih itibariyle söz konusu faiz oranının sözleşmeye ve Yargıtay içtihatlarına uygun olduğu, yine tacir olan davalıların basiretli bir tacir gibi davranmaları gerektiği, Yargıtay uygulamaları ve gerekse TTK.nun sistematiği içindeki faiz serbestisi dikkate alındığında, temerrüt tarihinde oluşan ve sözleşmeye uygun görülen %100 temerrüt faizi üzerinden faiz işletildiği gerekçesiyle, Birleşen İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2006/208 Esas (Yeni Esas İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2009/786 E.) sayılı dava dosyası yönünden; davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine, davalılar … Ltd. Şti., … ve … tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın borçlu cari hesabı yönünden 194.378,41 TL asıl alacak, 1.619,82 TL işlemiş faiz, 80,99 TL işlemiş faizin BSMV’si olmak üzere toplam 196.079,22 TL yönünden itirazın iptali ile, borçlu cari hesap yönünden takibin bu miktar üzerinden devamına, takibe asıl alacak üzerinden %100 faiz üzerinden faiz işletilmesine, faize faiz yürütülmemesine, yine işletilecek faize %5 BSMV uygulanmasına, davalılar … Ltd. Şti., … ve … tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın kredili mevduat hesabı yönünden 14.836,28 TL, asıl alacak, 123,64 TL işlemiş faiz, 6,18 TL BSMV olmak üzere, 34,20 TL ihtiyati haciz gideri, 150,00 TL vekalet ücreti olmak üzere toplam 15.150,30 TL yönünden itirazın iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, takibe takip tarihinden itibaren %100 faiz uygulanmasına ve ayrıca faizin %5 gider vergisi uygulanmasına, davalılar hakkında İİK’nın 67/2. maddesi uyarınca itiraz tarihinde yürürlükte bulunan şekline göre hükmedilen alacak bedeli olan 211.229,52 TL’nin %40’ı oranında olmak üzere 84.491,80 TL icra inkar tazminatına hükmedilmesine, bunun tahsilde mükerrer olmamak şartıyla davalılardan müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, davacının kalan kısımlar yönünden davasının reddine; Birleşen İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2009/603 E.sayılı dava bakımından; davacı tarafça taraflar arasında 2002 yılında başlatılan sözleşme ilişkileri uyarınca %10 olarak ajans hizmet bedelinin kararlaştırıldığı, 01/01/2005 tarihinde yapılan ek sözleşme ile %10 olarak belirlenen ajans hizmet bedelinin %5 e indirildiği, 2004 tarihli sözleşmenin 6. maddesinde ücret ödemelerine ilişkin hususlar düzenlenirken organizasyon ve üretim giderlerine %10 oranında ajans bedeli ilave edilerek ödeme yapılacağının belirtildiği, bu nedenle genel yönetim giderlerinin faturalara eklenmesi suretiyle eksik ödeme yapıldığından bahisle dava açılmışsa da, taraflar arasında akdedilen sözleşme hükümleri dikkate alındığında, davalı bankanın davacı şirketin genel yönetim giderlerinin %10 unu üstleneceği noktasında bir düzenleme bulunmamadığı, taraflar arasındaki sözleşmeye göre, üçüncü şahıslardan elde edilen hizmet ve mal faturaları üzerine %10 (2002-2004 yılları için) ve %5 (2005-2006 yılları için) ajans ve komisyon bedelinin ilave edileceğinin belirtildiği, zaten asıl dosyadaki davalı bu dosyamızdaki davacı şirket tarafından sözleşme uyarınca ilave edilecek olan ajans ve hizmet bedelinin daha önce asıl dosyadaki davacı-birleşen dosyadaki davalı bankaya kesilen faturalara yansıtıldığı, hatta bu yansıtmanın alınan fatura bedellerine ilave edilmek suretiyle fazla fazla yapıldığı, dolayısıyla taraflar arasında akdedilen sözleşmede ayrıca davacı şirketin personel gideri ve idari giderlerinin ödeneceğine ilişkin bir hüküm bulunmadığı gerekçeleriyle; Birleşen İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2009/603 Esas sayılı dava dosyası yönünden; davacının davasının sübut bulunmadığından reddine karar verilmiştir. Bu kararlara karşı asıl ve birleşen davanın tarafları vekillerince, yasal süreler içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
I- Asıl Davaya Yönelik İstinaf Sebepleri A-Davalı şirket vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; -davacı bankanın 2002- 2003-2004 ve 2005 yıllarına ait teftiş kurulu raporlarının ve varsa diğer ajansa/ajanslara ilişkin fatura ve ödeme belgelerinin dosyaya celbini sağlamadan karar verildiğini, bu hususun dosyada alınan 07.04.2009 tarihli bilirkişi heyet raporunda da belirtildiğini, -davacı bankanın onaysız siyah- beyaz fotokopi faturaları delil olarak ortaya koyduğunu, ortada orijinal faturaların bulunmadığını, davacı bankanın yetkililerinin ve müfettişlerinin yıllarca kendilerine orijinal tedarikçi faturası verilmeyip, müvekkil şirket tarafından hazırlanmış siyah beyaz fotokopi faturaların ibraz edildiğini farketmediklerini kabul etmek hayatın olağan akışına tamamen ters olduğunu, o halde, davacı banka yetkililerinin bunu bildikleri, bu davranışa bilerek göz yumdukları ve orijinal tedarikçi faturalarının ibrazını bilinçli olarak talep etmedikleri anlamına geldiğini, -taraflar arasındaki sözleşmenin hukuki nitelendirilmesinin önemli olduğunu, bu bağlamda sözleşme gereğince, müvekkil şirketin salt tedarikçi olmayıp, tasarım da yaptığını, sözleşmedeki işin tanımı ve ücrete ilişkin hükümlerin açık olmayıp, yorum gerektirdiğinin kabulü halinde dahi, şüphe halinde sözleşmeyi düzenleyen aleyhine yorum ilkesi gereğince, hükmün düzenleyen davacı banka aleyhine ve müvekkili şirket lehine yorumlanması gerektiğini, ayrıca sözleşmedeki bu hükümlerin genel işlem koşulu niteliğinde olduğunu, -iddiaların gerçeği yanıstmadığını, davacıya düzenlenen faturların, müvekkili şirketin davacı bankaya teslim ettiği malların üretim giderleri, üçüncü kişilere ödediği tedarik giderleri ile kendi çalışması sırasında gerçekleşen personel masrafları, genel giderleri, sabit ve değişken sair giderleri gibi giderleri toplamından oluşacağının kabul edilmesi gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesinin asıl davaya yönelik kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesinini istemiştir. B-Davacı banka vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; alacağın likit olup icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, ayrıca takipte istenen %100 temerrüt faizi oranının uygulanmamasının doğru olmadığını belirterek, ilk derece mahkemesinin asıl davaya yönelik kararının bu yönlerden düzeltilmesine karar verilmesini istemiştir.
II- Birleşen İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2006/208 E. ( Yeni Esası İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2009/786 E.) Sayılı Davaya Yönelik İstinaf Sebepleri Davalılar vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporundaki müvekkilinin takas mahsup talebi ile ilgili değerlendirilmenin kabul edilmediğini, kredi sözleşmesinde davacı bankaya tek taraflı krediyi kat etme hakkı tanıyan bu hükümlerin, dürüstlük kurallarına aykırı olup bu hükümlerin genel işlem koşulu niteliğinde olduğunu, hesap katının ve dolayısıyla sözleşmenin feshinin dayanağının olmadığını, ayrıca hesap katında bir günlük süre verildiğini, bu sürenin münasip olmadığını ve bunun sonucu olarak da feshin hukuken geçersiz olduğunu, davacı bankanın talep etliği temerrüt faiz oranının çok yüksek ve hukuka aykırı olduğunu, bu bağlamda TBK’nın 88 ve 120. maddelerinin değerlendirilmediğini belirterek, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve savunmaları doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III-Birleşen İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2009/603 E. Sayılı Davaya Yönelik İstinaf Sebepleri Davalı şirket vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; sözleşme hükmünün yoruma açık olduğundan şüphe halinde sözleşmeyi düzenleyen aleyhine yorum ve genel işlem koşulları ilkeleri gereğince, yorumun müvekkili lehine olması gerektiğini, buna göre, dosya kapsamına sunulan delillerden sözleşme hükümlerin yorumlanmasından, üretim giderleri kavramına,müvekkili şirketin davacı bankaya teslim ettiği malların üretim giderlerinin, üçüncü kişilere ödediği tedarik giderleri ile kendi çalışması sırasında gerçekleşen personel masrafları, genel giderler, sabit ve değişken sair giderleri gibi giderlerin toplamından oluşacağını, nitekim bu tespit ve değerlendirmeleri davalı bankanın sunmaktan imtina ettiği teftiş raporlarının da teyit ettiğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE I-Asıl davada; Davacı banka, 2002 yılından itibaren promosyon vb. malzemelerinin üretimi konusunda davalı şirketten hizmet alınmaya başlandığını, bu akdi ilişkinin 2004 yılında yazılı sözleşmeye bağlandığını, davalının ürün temin ettiği üretici firmaların fatura bedellerine sözleşme gereğince % 10 ajans hizmet bedeli ilave ederek, davacı banka adına fatura düzenlemesi gerekirken, üreticilerin düzenlemiş olduğu faturalardaki malların birim fiyatları ve adetleri üzerinde oynama yaparak daha yüksek tutarlarda sahte fatura düzenlemek suretiyle davacı bankayı dolandırdığını iddia etmiş, davalı ise, iddiaların gerçeği yansıtmadığını, davalı şirketin, organizasyon gideri, tedarik/üretim gideri toplamına % 10 hizmet bedeli ( kâr) ilave ederek, yaptığı işlerden ücret alması gerektiği hususunun sözleşmeyle sabit olduğunu, bu işlemlerin taraflar arasındaki sözleşmeye uygun olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince, açıklanan gerekçe doğrultusunda asıl davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı taraflar vekillerince süresi içerisinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Somut olayda, davacı bankanın 2002 yılından itibaren promosyon vb. üretimi konusunda davalı şirketten hizmet aldığı, bu sözleşme ilişkisinin 2004 yılında yazılı sözleşmeye geçtiği, bu sözleşmeye istinaden davalı şirketin davacı bankaya hizmet vermeye devam ettiği sabit olup, uyuşmazlığın temelini, davalının sahte fatura düzenleyip düzenlemediği noktasında toplanmaktadır. Taraflar arasında 01.01.2004 tarihinde akdedilen sözleşmenin “İşin Tanımı” başlıklı 3. maddesinde; “… Bankası’nın yazılı talebi üzerine, talep yazısında belirtilen … Bankası ürün ve markaları ile ilgili olarak kendi personel ve ekipmanlarını kullanmak suretiyle aşağıdaki hizmetleri üstlenmiştir..” denilmiştir. Sözleşmenin “Ajansın Yükümlülükleri” başlıklı 4. maddesinin 4.1.1 bendinde; “… Bankası madde 3’te belirtilen hizmet konularından hangisini talep ettiğini yazılı olarak ajansa bildirecektir. Talep yazısında ürün veya hizmetin nitelik ve nicelik bilgileri ile teslim süresi de açıkça belirtilecektir.” 4.1.2 bendinde;; “Ajans talep yazısının kendisine tebliğinden itibaren .. Bankası tarafından bildirilen süre içerisinde sipariş teyidini ve tasarım, örnek ve ürün teslim tarihleri konusunda onayını veya varsa karşı tebliğini yazılı olarak .. Bankası’na bildirecektir.” 4.1.3. bendinde; “Sipariş ve teslim tarihi konusunda mutabakat sağlandıktan sonra ajans kendi personeli ile veya masrafları kendine ait olmak üzere tasarım çalışmasını gerçekleştirecek ve .. Bankası’nın onayına sunacaktır.” 4.1.4 bendinde; “… Bankası tarafından yazılı onaylanan tasarıma uygun olarak … Bankası tarafından bildirilen süre içerisinde numune hazırlanarak … Bankası onayına sunulacaktır.” 4.1.5 bendinde; “Numunenin … Bankası tarafından onaylanmasından sonra ajans en az üç ayrı firmadan fiyat teklifi almak suretiyle üretim için bütçe çalışması yapacak ve bütçe ve üretici firma seçimi konusunda … Bankası’nın onayını alacaktır. Bazı durumlarda iş ve tasarım onaylanmadan da … Bankası ajanstan bütçe araştırması isteyebilir. … Bankası’nın bütçe ve üretici firma seçimi konusunda onay vermemesi durumunda herhangi bir ödemede bulunmaksızın talebe konu hizmetten vazgeçme hakkı vardır.” Sözleşmenin “Ücret, Masraflar ve Ödeme” başlıklı 6. maddesinin 6.1.bendinde; “ Ajans, organizasyon ve üretim giderlerine %10 ajans hizmet bedeli ilave etmek suretiyle düzenlediği faturalan iadeli taahhütlü mektup, kurye veya elden imzi karşılığında … Bankası’na teslim edecektir.” 6.2 bendinde;“Ajans, faturalara irsaliye, teklif yazılan ve üretici faturalarının bir örneğini ekleyecektir” şeklinde hükümler yer almaktadır. Davalı şirket yetkililerinin yargılandığı ceza davasında mahkumiyetlerine karar verildiği, kararın temyiz incelemesinden geçmek suretiyle kesinleştiği, buna göre, İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 07/06/2010 tarih, 2009/97 Esas-2010/262 Karar sayılı kararıyla, davalı şirket ortak ve yetkilileri olan … ve … hakkında, özel belgede sahtecilik suçlarından mahkumiyetlerine karar verildiği, kararın sanıklar vekilince temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 15. Ceza Dairesi’nin 21.11.2012 tarih, 2011/23158 Esas-2012/44048 Karar sayılı ilamında; “…Somut olayda; sanıkların … Promosyon Ürünleri Tic. Ltd. Şti.’nin temsile yetkili ortakları olduğu, şirketin 2002-2005 yılları arasında katılan bankaya komisyon karşılığında piyasadan promosyon malzemeleri temin ettiği ve taraflar arasında 01.01.2004 tarihinde söz konusu promosyon ürünlerinin nasıl temin edileceği konusunda sözleşme imzaladıkları, bu sözleşmeye göre şirketi temsile yetkili ortak olan sanıkların, katılan bankayla anlaşmaya varılan bütçe ve firmalar doğrultusunda piyasadan banka tarafından istenilen malzemeleri temin ederek, 2004 yılında %10, 2005 yılında %5 komisyon karşılığında katılan bankaya teslim edecekleri gibi, piyasadan temin ettikleri bu mallara ait tedarikçi firmaların orjinal faturalarının örneklerini, katılan bankaya kestikleri faturalara eklemelerinin zorunlu olduğu, buna karşın sanıkların orjinal fatura örneklerinin yerine bilgisayar ortamında değiştirdikleri tedarikçi firma fatura örneklerini ekledikleri, orjinal faturalarda yer alan mallara ait birim fiyatları yükseltilmiş olan bu belgelerle katılan bankanın aldatılarak 2.244.227,00 TL haksız kazanç sağladıkları anlaşılmakla dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlarının sübut bulduğuna dair mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.” denilmek suretiyle ceza mahkemesinin kararının onanmasına karar verilmiştir. Tüm bu değerlendirmeler ışığında, davalının tedarikçi firmalardan aldığı faturalara ait örnekleri hiçbir şekilde değiştirmeden davacı bankaya ibraz etme zorunluluğu bulunmaktadır. Dolayısıyla davalı şirketin tedarikçi firmalara ait orijinal faturaların örneklerini davacı bankaya düzenledikleri kendi faturalarına, aslına uygun olarak eklemeleri gerekirken, buna uymayarak bilgisayar ortamında orijinal tedarikçi faturalarını değiştirmek suretiyle hile yapılarak davacının iradesinin hile ile sakatlandığı, böylece haksız kazanç sağlandığı, ayrıca yapılan eylemin haksız fiil teşkil ettiği, bu çerçevede davacı bankanın fazladan ödediği ücreti davalıdan talep etme hakkını haiz olduğu dosya kapsamıyla sabit olduğundan davalı şirket vekilinin asıl davaya yönelik tüm istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir. Asıl davada davacı banka vekilinin istinaf sebepleri yönünden ise; İlk derece mahkemesince, icra takibine konu yapılan alacak tutarının yargılamayı gerektirdiğinden ve likit-bilinebilir olmadığından davacı bankanın icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. Ne var ki somut olayda, taraflar arasında akdi ilişki bulunduğu, davalı şirketin eylemlerinin sözleşmeye aykırılık teşkil ettiği sabit olup, aynı zamanda bu eylemlerin haksız fiil teşkil ettiği de ceza yargılaması sonucunda kesinleşmiş olduğu ihtilafsızdır. O halde, davalı şirketin haksız ve sözleşmeye aykırı her bir eyleminde, davacı taraftan ne kadar tutarında haksız kazanç elde ettiğini bilebilecek durumda olduğu ve nitekim davacının alacağının dosya kapsamı itibariyle teyit edildiği bilirkişi raporları içeriğinden anlaşılmakla, davaya konu alacağın likit olup, davalının haksız itirazı ile takip durduğundan, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken bu talebin reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden, davacı vekilinin bu konudaki istinaf başvurusu haklı bulunmuş olup, asıl davada verilen hükmün bu yönden Dairemizce düzeltilmesine karar verilmesi gerekmiştir. Davacı bankanın asıl davadaki diğer istinaf sebebi temerrüt faizine ilişkindir. Taraf1ar arasındaki sözleşmede temerrüt faizi oranına yönelik bir düzenlemenin bulunmadığı, her iki tarafın da tacir olması sebebiyle takipte işletilen temerrüt faiz oranının 3095 sayılı yasanın 2. maddesi uyarınca değişen oranlarda avans faizi şeklinde belirlenmesinde isabetsizlik bulunmadığı kanaatine varıldığından, davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf başvurusu reddedilmiştir.
II-Birleşen İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2006/208 E. (Yeni Esas İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2009/786 E.) sayılı davada; Dava, hukuki niteliği itibariyle genel kredi sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı süresi içerisinde davalılar vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Somut olayda, davacı banka ile davalı şirket arasında akdedilen genel kredi sözleşmesini diğer davalıların müşterek borçlu müteselsil kefil olarak imzaladıkları, bu kredi sözleşmesi gereğince davalı şirkete kredi kullandırıldığı sabit olup, davalı şirketin davacı banka ile akdettikleri hizmet sözleşmesine aykırı olarak orijinal tedarikçi faturalarını değiştirmek suretiyle davacı bankayı hile yoluyla zarara uğrattığı iddia edildiği, bununla ilgili olarak cezai ve hukuki sürecin başlatıldığı, dolayısıyla taraflar arasındaki oluşan güven ilişkisinin bozulduğundan davacı bankanın sözleşmeye dayalı kredi hesabının kat etmesinde dürüstlük kuralına aykırılıktan sözedilemeyeceği, 818 sayılı Borçlar Kanunu döneminde tanzim edilmiş olan 06.05.2003 tarihli kredi sözleşmesine 6098 sayılı TBK.nun genel işlem şartlarının uygulanamayacağı, davalıların hizmet sözleşmesinden kaynaklı olarak iddia ettikleri alacaklarına dayanak faturaların bedel ve içeriğine davacı bankaca itiraz edildiği, hizmet sözleşmesine aykırılık dolayı davacı banka tarafından açılan asıl davada bu hususun çekişme konusu olduğundan takas ve mahsup koşullarının bulunmadığından davalıların bu yönlerdeki istinaf sebeplerini reddi gerekmiştir. Genel Kredi Sözleşmesinin 71. maddesinde; “Müşteri, … borcun hangi tür krediden doğduğuna ve bu kredi vadesine bakılmaksızın, cari hesabın veya hesapların kesilmesi, sözleşmenin feshi veya gayri nakdi krediden dolayı, bankaca ödeme yapıldığı tarihte, bankaca borçlu hesap şeklinde çalıştırılan kredilere uyguianan en yüksek cari faiz oranının 2 katı oranında gecikme faizini ve faizin gider vergisini … ödemeye zorunlu olmayı kabul ve taahhüt eder.” denilmiştir. Bu nedenle temerrüt faizi oranının, genelgede gösterilen kredi faizi % 50 nin 2 katı olan %100 üzerinden istenebilecektir. Takip talebinde istenen faizin fahiş olduğu iddia edilmiş ise de taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinin 71. maddesinde, müşterinin temerrüte düşmesi halinde, temerrüte düşüren borç için temerrütün gerçekleştiği tarihte yukarıdaki şekilde hesaplanacak akdi faiz oranının iki katı oranında temerrüt faizi işletileceği düzenlemesi yer almaktadır. Davaya konu alacağa dayanak sözleşme ”genel kredi sözleşmesi” başlıklı olup, kullandırılan krediler de ticari niteliktedir. 6098 Sayılı TBK’ nın 120. maddesinde temerrüt faizi yönünden bir sınırlama getirilmiştir. 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 7. maddesinde ise TBK’nın 120. madde hükmünün görülmekte olan davalarda uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Bununla birlikte 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın 8/1. maddesinde, ticari işlerde faiz oranının serbestçe belirleneceği hükme bağlanmış, aynı maddenin 3. fıkrasında ise tüketicinin korunmasına ilişkin hükümler saklı tutulmuş, başkaca bir istisna getirilmemiştir. 6102 sayılı TTK’nın 9. maddesinde ticari işlerde kanuni anapara ile temerrüt faizi hakkında ilgili mevzuat hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmış olup bu hali ile 6098 sayılı TBK’nın 88. ve 120. maddeleri hükümlerinin ticari işlerde uygulanmayacağının kabulü gerektiğinden sözleşmede belirtilen oranda akdi ve temerrüt faizi talep edilebilecek olmakla, davalıların bu yöndeki istinaf sebebi de yerinde değildir.
III-Birleşen İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’in 2009/603 E. sayılı davada; Davacı şirket vekili, davacı şirketin davalı bankaya 2002 yılından itibaren promosyon vb. malzemelerinin üretimi konusunda hizmet verdiğini, bu akdi ilişkinin 2004 yılında yazılı sözleşmeyle devam ettiğini, akabinde yapılan 01/01/2005 tarihli ek sözleşme ile önceden %10 olarak belirlenen ajans hizmet bedelinin %5’e indirildiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin 6. maddesinde, organizasyon ve üretim giderlerinin üzerinden %10 oranında ajans hizmet bedeli ilave edilerek ödeme yapılması gerekirken eksik ödeme alındığını, buna göre, 2002 yılından itibaren süre gelen 5 yıllık süreçte davacının davalı bankadan 959.753,35 TL eksik ödeme aldığını iddia ederek şimdilik 8.000,00 TL’nin davalı bankadan tahsilini istemiş, davalı banka ise, davacıya borcun bulunmadığını, bilakis davacının suç teşkil eden eylemleri nedeniyle davalı bankanın zarara uğratıldığını, bu hususla ilgili hukuk ve ceza davaların bulunduğunu, davacının iddiasının sözleşmeye aykırı olduğunu, davacının ihtirazı kayıt belirtmeksizin ödemeleri kabul ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince, davanın reddine karar verilmiş, süresi içerisinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Taraflar arasındaki sözleşmenin 6. maddesinde, davalının organizasyon ve üretim giderlerine %10 ajans hizmet bedelini ilave etmek suretiyle faturaların düzenlenmesinin ve faturalara irsaliye, teklif yazılan ve üretici faturalarının bir örneğinin de eklenmesinin öngörülmüştür. Bu durumda, ücretin, tedarikçi üçüncü firmalardan elde edilen hizmet ve mal faturaları üzerine ajans hizmet bedelinin ilave edilmesi suretiyle belirlenmesi gerektiği, davacının iddia ettiği şekilde bir düzenlemenin bulunmadığı, akdi ilişkide kendisi tarafından düzenlenen faturalar karşılığında davalının ödemelerini ihtirazi kayıt ileri sürmeksizin kabul eden davacının sonradan geriye dönük olarak eksik ödeme yapıldığını iddia etmesinin TMK’nın 2. maddesi kapsamında dürüstlük ve iyi niyet kuralları ile bağdaşmadığından, ilk derece mahkemesince davanın reddinde isabetsizlik görülmemiştir. Yukarıda açıklanan tüm nedenlerle; HMK’nın 353/1.b.1-2 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, asıl ve 1. birleşen davanın davalılar ve 2. birleşen davanın davacı şirket vekillerinin asıl ve birleşen davalara yönelik istinaf başvurularının esastan reddine, asıl davada, davacı banka vekilinin istinaf başvurusunun sadece icra inkar tazminatı yönünden kabulü ile asıl davada verilen hükmün icra inkar tazminatı yönünden düzeltilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A)Birleşen İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2006/208 E. (Yeni Esas İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2009/786 E.) sayılı davasında; 1-Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1 maddesi uyarınca, esastan reddine, 2-Davalılar vekili tarafından yatırılan istinaf harçlarının Hazineye gelir
kaydına, 3-Bakiye 7.363,27 TL nispi istinaf harcının davalılardan tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 4-Davalılar vekili tarafından yapılan istinaf giderinin kendi üzerinde bırakılmasına, B)Birleşen İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2009/603E. sayılı davasında; 1-Davacı şirket vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine, 2-Davacı şirket tarafından yatırılan istinaf harçlarının Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı şirket tarafından yapılan istinaf giderinin kendi üzerinde bırakılmasına, C)Asıl davada; davalı şirket vekilinin asıl davaya yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine; davacı banka vekilinin asıl davaya yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca kısmen kabulü ile asıl davada verilen hükmün kaldırılarak asıl dava hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda; 1-Davanın İİK’nın 67/1. maddesi uyarınca kısmen kabulü ile İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı ilamsız icra takibine davalı … Ltd. Şti. tarafından yöneltilen itirazın, 1.000.000,00 TL asıl alacak, 28,30 TL gider, 100,00 TL ihtiyati haciz vekalet ücreti olmak üzere toplam 1.000.128,30 TL üzerinden iptaline, bu miktar alacağın tahsili için takibin devamına, takibe takip tarihinden itibaren ve asıl alacak üzerinden 3095 sayılı Yasa’nın 2. maddesi uyarınca değişen oranlarda avans faizi yürütülmesine, faizin oranına ilişkin fazla talebin reddine, 2- İİK.nın 67/II. maddesi uyarınca, asıl alacak olan 1.000.000,00 TL’nin %40’ı oranında hesaplanan 400.000,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 3-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 68.318,76 TL nispi karar harcından peşin alınan 13.514,90 TL’nin (8.514,30TL dava açılırken+5.000,60 TL icrada) mahsubu ile bakiye 54.803,86 TL harcın davalı … … Ltd. Şti.’nden tahsili ile Hazineye irad kaydına, 4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince 53.953,85TL nispi ücreti vekaletin davalı … Ltd Şti’den alınarak davacı … Bankası AŞ’ye verilmesine, 5-Davacı tarafından yapılan 6.300,00TL bilirkişi ücreti ve 266,00 TL posta masrafı olmak üzere toplam 6.566,00 TL yargılama giderinin davalı … Ltd. Şti.’dan alınarak davacı … Bankası A.Ş.’ye verilmesine, 6-Davacı tarafından peşin harç olarak yatırılan 8.514,30 TL harç giderinin davalı … … Ltd. Şti.’dan alınarak davacı … Bankası A.Ş.’ye verilmesine, 7-Asıl davada istinaf aşamasındaki yargılama yargılama giderleri yönünden: a-Davacı tarafından asıl dava için yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına, b-Davacı tarafından asıl dava için yatırılan 35,90 TL peşin harcın, karar kesinleştikten sonra ve talep halinde davacıya iadesine, c-Asıl davada davalı vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına, d-Asıl davada davalının istinaf başvurusu reddedilmiş olmakla birlikte, karar kaldırılarak yeniden hüküm verildiğinden, asıl dava için davalı tarafından yatırılmış olan 13.701,00 TL istinaf peşin harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde, davalı şirkete iadesine, e-Asıl davada davacı banka tarafından istinaf aşamasında sarfedilen 98,10 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınıp davacı bankaya verilmesine, f-Asıl davada davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 8-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine, 9-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 02/06/2020 tarihinde, oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU:HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.