Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/2111 E. 2020/508 K. 09.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2111
KARAR NO : 2020/508
KARAR TARİHİ: 09/06/2020
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/07/2018
NUMARASI : 2015/753 -2018/716 E.K
DAVANIN KONUSU: Ticaret Unvanına Tecavüzün Tespiti
Taraflar arasındaki ticaret unvanına tecavüzün tespiti davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ Davacılar vekili, müvekkillerinden …Sanayi Ticaret Limited Şirketi’nin Ticaret Sicil Gazetesi’nin 30.10.2012 tarih ve 8182 sayılı nüshasında 473. sayfasında ilan edildiği üzere, 19.10.2012 tarihinde tescil edildiğini, davalı şirketin ticaret unvanı ise, müvekkili unvanından sonraki bir tarihte 19.01.2015 tarihinde tescil edildiğini, davalının dürüstlüğe aykırı şekilde ticaret unvanında “…” ismini kullandığını, böylece müvekkili şirket tarafından oluşturulan itibardan yararlandığını ve aynı zamanda iltibasa neden olduğunu, bu bağlamda, davalıya gönderilen postaların müvekkiline ulaştırıldığını, hatta yanlışlıkla davalının vergi borcunun tahsil edildiğini, bunun yanında, diğer müvekkili …San ve Tic. Ltd. Şti.’nin ise, “…” markasının tescilli sahibi olduğunu, bu markayı tüm dünyaya tanıttığını, meşhur ve maruf hale getirdiğini “…” kelimesinin özellikle Laleli bölgesinde müvekkili şirketle özdeşleştiğini, bu ismin tanıtımı için yoğun çaba harcandığını ve bilinir hale getirildiğini, davalı şirketin, ayrıca marka tescil başvurusunda da bulunduğunu ve onunla ilgili itiraz sürecinin işletildiğini, bir markanın aynısının ya da benzerinin iltibas oluşturacak şekilde ticaret unvanı olarak terkin edilmesi halinde “öncelik ilkesi” uyarınca, sonradan tescil edilen ticaret unvanının terkini gerektiğini ileri sürerek davalı ticaret unvanının terkine bu mümkün olmazsa davalı şirketin ticaret unvanında yer alan “…” kelimesinin unvandan çıkarılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davaya cevap vermemiş, son celsede, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, ticaret unvanın terkini için, ilk tescili yaptıranın öncelik hakkının mevcut olduğu; ancak bunun talep edilmesi için, hitap ettiği müşteri çevresinin ve işkolunun aynı olması, yani iltibas gerçekleşmesi gerektiği; davacı … San. Tic. Şti.’nin öncelik hakkı mevcut olmakla birlikte, davalı … Ticaret Limited Şirketi’nin müşteri çevresi ve işletme faaliyet sahalarının benzer olduğuna ilişkin herhangi bir bilgi sunulmadığından ötürü “ticaret unvanın terkini” talebi için gerekli şartların sağlanamadığı, diğer davalı …. Ltd. Şirketi markasının tanınmış olduğunu ispatlayamadığı, davalının unvandaki moto kelimesini (…) markasal olarak kullandığı yolunda herhangi bir delil sunmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacılar vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; -tarafların faaliyet konuları ile ilgili esas sözleşmeleri dosyada bulunduğu halde, ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda, şirketlerin iş kolu, faaliyet konuları ve müşteri çevreleri konusunda inceleme yapılmadığını, bu bağlamda, davacı … firmasının esas sözleşmesine bakıldığında faaliyet konuları arasında davalının unvanındaki ibare olan “otelcilik” faaliyetinin var olduğunun kolayca tespit edilebildiğini, buna karşın faaliyet alanlarına ilişkin somut delillerin dosyada bulunmadığının ileri sürülmesinin abesle iştigal olduğunu, aynı zamanda davalının vergilerinin davacıdan tahsil edilmesinin, postalarının davacıya gönderilmesinin iltibası ispatlayama yeterli olmadığı şeklinde bilirkişi görüşünün dayanaksız olduğunu, iltibasın var olduğunun ispatlandığını,-müvekkillerinden … şirketinin tescilli markasını kullandığına ilişkin ve bu markanın tanınmışlığına ilişkin delil sunulmadığı bu sebeple iltibasın bulunmadığı hususundaki değerlendirmelerin de hukuka aykırı olduğunu, markanın tanınır marka olup olmadığının veya markanın kullanılıp kullanılmadığının bir öneminin bulunmadığını, davalının ünvan tescilinden daha önce yapılan marka tescili bakımından da müvekkilin “öncelik hakkı”nın olduğuna dikkat edilmeden hazırlanan raporun esas alınmasının doğru olmadığını, müvekkil firmayla … kelimesi özellikle Laleli Bölgesi gibi ticari hayatın yoğun olduğu bir bölgede özdeşleşmiştiğini, kaldı ki … markasının tanıtımına ilişkin, Ulusal Kanallardan … yayınlanan programa ilişkin flash bellek, laleli dergisi, … online store kitapçıkları, broşür, ajanda, çanta poşet ve başkaca tanıtım ürünleri dosyaya sunulduğu halde, bilirkişi heyetince hiç dikkate alınmadan rapor düzenlendiğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE Dava, TTK’nın 52. maddesi uyarınca ticaret unvanına tecavüzün tespiti ile davalı şirket unvanındaki “… ” ibaresinin ticaret unvanından terkini istemine ilişkindir. Somut olayda; davacı …..Ltd. Şti. ticaret unvanının, davalı şirketten daha önce tescil edildiği, davalının dürüstlüğe aykırı şekilde ticaret unvanında “…” ismini kullandığı, iltibasa neden olduğu, diğer davacı ….Ltd. Şti.’nin ise, “…” markasının tescilli sahibi olduğu, bu markayı tüm dünyaya tanıttığı, meşhur ve maruf hale getirdiği, “…” kelimesinin özellikle Laleli bölgesinde davacı şirketle özdeşleştiği, üzerinde hak sahibi oldukları “…” ibaresinin, davalının işletme adında kullanılmasının iltibas yarattığı iddia edilerek davalının ticaret unvanının terkine olmadığı takdirde ticaret unvanında yer alan “…” kelimesinin unvandan çıkarılması istenmiştir.İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekilince süresi içerisinden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı ….Ltd Şti’nin ticaret sicil kayıtlarına göre; 19.10.2012 tescil tarihinde, “… Ticaret Limited Şirketi” unvanı ile “….Mah. … sok.No:… Fatih/İstanbul” adresinde İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu’nun 839097/0 sicil numarası ile kurulduğu, durumun 30.10.2012 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nin 8182 sayılı nüshasında da ilan edildiği görülmüştür.Davalı şirketin, ticaret sicil kayıtlarının incelenmesinde, 19.01.2015 tescil tarihi itibariyle “… Ticaret Limited Şirketi” unvanı ile “… Mah. … Cad.No:…, Fatih İstanbul ” adresinde İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu’nun … sicil numarası ile kurulduğu, durumun 23.01.2015 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin 8182 sayılı nüshasında ilan edildiği görülmüştür.Ticaret unvanının korunmasına ilişkin düzenleme, eldeki davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6102 Sayılı TTK’nın 52 ve devamı maddelerinde yer almış, tacirler için büyük önemi haiz, ticari işletme devri ve ticari işletme rehnine konu olan ticaret unvanı, bu hali ile kendine has özel koruma tedbirlerine tabi tutulmuştur. Bu türden açılan davalarda Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin yerleşik uygulaması gereğince, terkini talep edilen şirkete ait ticaret unvanının ayrıca ek alıp almadığı, tacirlerin iştigal sahalarının benzer olup olmadığı, unvanların genel görünüm itibari ile benzer olup olmadıkları ve bu benzerliklerin üçüncü kişiler açısından karışıklığa neden olup olmayacağı hususları incelenip değerlendirilmektedir. Somut olayda davacı …. şirketin ticaret unvanının …Sanayi Ticaret Limited Şirketi” olduğu görülmektedir. Bu unvanda şirketin türünü gösteren ibare “Limited Şirketi”; şirketin işletme konusunu gösteren ibareler ise “….Sanayi Ticaret ” ibareleridir. Diğer bir deyişle davacı şirketin ticaret unvanının çekirdek kısmı “….Sanayi Ticaret” ibarelerinden oluşmakta olup “…” ibaresi ise ek olarak seçilmiştir. Bu davacının “…” ekini içeren unvanı 19.10.2012 tarihinde tescil edilmiştir.Davalı şirketin ticaret unvanı ise “…. Ticaret Limited Şirketi”’dir. Bu unvanın çekirdek kısmı, şirketin türünü gösteren “ Limited Şirketi” ve işletme konusunu gösteren “ …Ticaret ” ibarelerinden oluşmaktadır. Unvanın ek kısmı ise “… ” ibaresidir.Davacı şirketin ticaret unvanı “….Ticaret Limited Şirketi” olup, 19.10.2012 tarihli tescille almıştır. Davalı şirket ise ticaret unvanını 19.01.2015 tarihinde, yani davacının unvanı üzerinde hak kazandığı tarihten sonra tescil ettirmiştir. Dolayısıyla TTK m. 50 uyarınca usulen tescil ve ilan edilmiş olan bu ticaret unvanını kullanma hakkı sadece unvan sahibi olan davacı ….Ltd. Şti. isimli firmaya ait olup, davalının ticaret ünvanının tescil ve ilan edildiği tarih 19.01.2015 olmasına ve eldeki davanın 28.07.2015 tarihinde açıldığı dikkate alındığında davanın makul süre içerisinde açıldığının kabulü gerekmiştir. Bu açıklamalar ışığında, davacı ….Ltd. Şti.’nin faaliyet alanının tekstil ürünleri alım -satımı ve imalatı, davalı şirketin ise, iştigal alanının otelcilik ve inşaat olduğu, dolayısıyla her iki şirketin fiili faaliyet alanları farklı olduğu sabit ise de, ticaret unvanını daha sonradan tescil ettirmiş olan davalı şirketin davacı firma ile alakası olmasa ve fiili faaliyet alanları farklı olsa bile, ticaret unvanının eki olarak kullandığı “….” ibaresinin, davacı şirketin unvanı ile birebir aynı olduğu, bu durumun üçüncü kişilerde karşılıklığa mahal verdiği, aynı yerde faaliyet gösterdikleri, nitekim davalı adına çıkarılan postaların davacı şirkete ulaştırıldığı, davalının vergi borcunun sehven davacıdan tahsil edilmiş olduğu gözetildiğinde, tarafların ticaret unvanlarında ayırt edici klavuz sözcügünün “…” olduğu ve iltibasa yol açtığı, davalının bu kullanımın TTK’nın 52 .maddesinde tanımlandığı gibi ticari dürüstlüğe aykırı olduğundan davalı şirketin ticaret unvanında yer alan “…” ibaresinin terkinine karar vermek gerekmiştir (Emsal Bkz. Yargıtay 11 HD, 20.06.2019 tarih ve 2018/3422-2019/4689 E.K sayılı ilamı).Diğer davacı …..Ltd. Şti. ise, “…” ismini marka olarak Türk Patent Enstitüsü nezdinde tescil ettirmiş ise de, ticaret unvanda “…” ibaresi bulunmamakta, tescilli markasına dayalı olarak davalının ticaret unvanında “….” kelimesini kullanmasını engellemek istemektedir.Somut olayda, davacı …..Ltd. Şti.’nin “…” markasının tanınmış olduğunu, kendi firmasıyla özdeşleşmiş olduğunu ispatlayamadığından bu davacı yönünden davanın reddine karar vermek gerekmiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davacılardan …..Ltd. Şti.’nin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine, diğer davacı……Ltd. Şti. yönünden ise HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca, istinaf başvurusu yerinde görüldüğünden, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının bu davacı yönünden kaldırılarak davanın esası hakkında yeniden hüküm verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A-Davacı …..Ltd. Şti.’nin istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca, esastan reddine, B-Davacı …..Ltd. Şti.’nin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca kabulüne, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının bu davacı yönünden kaldırılarak, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda;1-Davacı …..Ltd. Şti. tarafından açılan davanın reddine,2-Davacı ….Ltd. Şti. yönünden davanın kabulüne, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 957651 sicil numarasına kayıtlı davalı “…. Ticaret Limited Şirketi”nin ünvanındaki “….” ibaresinin ticaret silicinden terkinine, 3-Karar harcı 54,40 TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 27,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,70 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irad kaydına,4-Davacı tarafından ilk derece yargılamasında sarf edilen bilirkişi ücreti, posta ve tebligat gideri olmak üzere (Ayrıntısı UYAP’ta kayıtlı) toplam 1.769,00 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı …..Ltd. Şti.’ne verilmesine,5-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan toplam 55,40 TL harcın davalıdan tahsili ile davacı …..Ltd. Şti.’ne verilmesine, 6- Davacı …..Ltd. Şti. kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca belirlenen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak bu davacıya verilmesine,7- Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca belirlenen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacı ….Ltd. Şti.’nden alınarak davalıya verilmesine, 8-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının, karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,9-İstinaf harç ve yargılama giderleri yönünden; a-Davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına,b-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL istinaf peşin harcının talep halinde kendisine iadesine,c-Davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcı gideri, 23,50 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 121,60 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,10-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,11-Karar kesinleştikten sonra, dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 09.06.2020 tarihinde, oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.