Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/2110 E. 2020/507 K. 09.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2110
KARAR NO : 2020/507
KARAR TARİHİ: 09/06/2020
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/05/2018
NUMARASI : 2016/312- 2018/683 E.K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ Davacı vekili, müvekkili şirketin davalıya Uluslar arası taşıma hizmeti verdiğini, faturaya dayalı cari hesap alacağın tahsili için davalı aleyhine girişilen icra takibinin yetkiye ve borca itiraz itiraz sonucu durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin imal etmiş olduğu metal ürünlerin Fransa’daki müşterisine teslimi konusunda taraflarca anlaşmaya varıldığını, ürünün teslim şekli çıkış ve teslim tarihi navlun ücreti karşılıklı olarak yazışmalarda sabit olduğunu, ürünün taahhüt edilen teslim tarihinden 4 gün sonra alıcısına teslim edildiğini, bu nedenle alıcı firma tarafından müvekkiline gecikmeden ve hem de montaj için bekletilen personel giderlerinden kaynaklı zararların fatura edileceğinin bildirildiğini, müvekkiline müşterisi tarafından geç teslimden dolayı yansıtılan zararın davacı şirkete hem mail hem de noter ihtarnamesi ile bildirildiğini, müvekkiline yansıtılan gecikme maliyet faturasının davacıya yansıtılarak cari hesap alacağından düşüldüğünü belirterek davanın reddine ve kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, davalıya ait emtianın davacı nakliyeci firma tarafından Fransa ülkesindeki alıcıya teslimi hususunda anlaşma yapıldığı, davaya konu taşımanın CMR belgesine göre 10/07/2015 24/07/2015 tarihleri arasında yapıldığı, davacı taşıyıcının davalı gönderici firmaya 14/07/2015 tarihli navlun faturasını kestiği, davalının ise 21/08/2015 tarihli yansıtma faturasını kestiği, taşıma ve navlun ücreti konusunda taraflar arasında ihtilaf bulunmadığı, ihtilafın geç teslim ve geç teslimin davacıya bildirilip bildirilmediği temelinde yansıtma faturasından kaynaklandığı, bilirkişi raporuna göre taşıma güzergahı ve taşıma için tercih edilen metod nazara alındığında, taşımanın makul süreden fazla sürdüğünün tespit edildiği, yapılan e-mail yazışmalarına göre davacı taşıyıcıya teslimdeki gecikmenin bildirildiği, bu nedenle CMR konvansiyonun 30/3 maddesinin uygulanma olanağı bulunmadığı, davalının yansıtma faturasına esas zararlarını kadri marufunda olduğu, davalı takip borçlusunun yansıtma faturası kesmesinin haklı ve yerinde olması nedeni ile davacı takip alacaklısının takibe konu ettiği alacağının bulunmadığı, bu nedenle davalı takip borçlusunun icra takibine itirazının haklı ve yerinde olduğu, buna karşın davacının takibinde kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından, davalı lehine kötü niyet tazminatı şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; eldeki davanın navlun alacağının tahsili istemine ilişkin olduğundan davalının yansıtma faturasını düzenleyerek navlun alacağından mahsup edemeyeceğini, davalının CMR 30 md hükmü gereğince, 21 gün içerisinde yazılı bildirimde bulunduğunu ispat etmesi gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE Dava, navlun alacağına dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı süresi içerisinde davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı tarafından davalının yurt dışına ihraç ettiği emtianın karayolu ile taşıma işinin üstlenildiği, taşıma işi karşılığında düzenlenen navlun faturasından kaynaklı cari hesap alacağının tahsilinin istendiği, buna karşın, davalının, davacıya “gecikmeden kaynaklanan maliyet-yansıtma” açıklamalı 21.08.2015 tarihli ve 7.248.24 TL bedelli fatura düzenlediği, davacının fatura kabul edilmeyerek davalıya iade ettiği ihtilafsızdır. CMR m. 19; ” Yük kararlaştırılan zaman limiti içinde teslim edilmemiş ise veya kararlaştırılmış zaman limiti olmadığı hallerde, taşımanın normal süresi ve özellikle parçalı yüklerde tüm yükü biraraya getirmek için gerekli zaman, gayretli bir taşımacıya gerekli zamanı geçiyor ise teslimde gecikme var demektir.” ; CMR m. 18/1; “Kayıp, hasar ve gecikmenin madde 17 paragraf 2’de öngörülen nedenlerden birinden doğduğunu kanıtlamak taşımacıya aittir.”; CMR m. 23/5 ; “Gecikme halinde, hak sahibi zarar ve ziyanın bundan ileri geldiğini kanıtlarsa, taşımacı bu zarar ve ziyan için taşıma ücretini geçmemek üzere tazminat öder. ” ve CMR m.30/3 Hükmünde; ” Yük alıcının kullanımına verildiği tarihten sonraki 21 gün içinde durum yazılı olarak taşımacıya bildirilmemiş ise, teslimdeki gecikmeler için tazminat ödenmez “şekinde düzenlemelere yer verilmiştir.Somut olayda, Söz konusu yükün teslim yeri ile varma yeri arası yolculuk süresinin makul süreyi aşmış olduğunun tespit edildiği, davacı tarafından, yükün geç teslimine ilişkin olarak mucbir sebebin varlığı gibi öngörülemeyen bir taşıma engeli ileri sürülmediği gibi, yükün tesliminde gecikme nedenine açıklık getirilmediği, dava dosyasında mevcut e-posta-yazışmalarından ve ihtarnamelerden gecikmenin davacı taşıyıcının bilgisi dahilinde olduğu sabit olduğundan davalının gecikmeden doğduğunu ispat ettiği zararını davacının navlun alacağından mahsup etmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,5-Gerekçeli kararın birer örneğinin ilk derece mahkemesince, taraflara tebliğine,6-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK.353.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 09/06/2020