Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/2085 E. 2020/503 K. 09.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2085
KARAR NO: 2020/503
KARAR TARİHİ: 09/06/2020
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/06/2018
NUMARASI: 2014/24 -2018/619 E.K
DAVANIN KONUSU: Tazminat
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ Davacı vekili, müvekkili şirketin yurtdışından ithal ettiği 23 ton alüminyum hidroksit hammaddesinin işyerinde teslim (Ex Works) şeklinde davalı … AŞ’ye teslim edildiğini, gümrükleme aşamasında adı geçen davalının gümrüklü deposunda muhafaza edilirken 23.10.2012 tarihinde sel felaketi sebebiyle deponun su basması sonucunda emtianın su ve nemden kullanılamaz hale geldiğini, bu hususların hasar tespit tutanakları ile imza altına alındığını, hasarlı haliyle müvekkiline teslim edilerek müvekkilinin kendi antreposuna getirildiğini, diğer davalılar … Sigorta AŞ ve acentesi … Hizm. Ltd. Şti’nin davalı … AŞ’nin antreposundaki malların başkası lehine sigorta ettirildiğini kabul ederek nakliyat poliçesinin bulunması karşısında zararın karşılanmayacağını, şayet nakliyat poliçesi yoksa yangın poliçesi kapsamından zararın bizzat sigortanın kendisinin karşılayacağını müvekkiline gönderdikleri 23.01.2013 tarihli yazıda açıkça belirttiklerini, müvekkili tarafından kendilerine gönderilen yazıda, “Cif teslim şekline bağlı olarak nakliyat poliçemizin var olduğu”nun sehven yazılmış olduğuna dair yeni bir yazı gönderildiğini, ithalata konu emtianın teslim şeklinin Cif olmadığını, dolayısıyla nakliyat poliçesinin yaptırılmadığını, teslim şeklinin işyerinde teslim kurallarına tabi tutulduğundan nakliyat poliçesinin bulunmadığının ithalat beyannamelerinden açıkça anlaşıldığını, kaldı ki hasarın nakliyat esnasında değil, antrepoda gümrükleme aşamasında meydana geldiğini, davalı … AŞ’nin müvekkiline gönderdiği 05.12.2012 tarihli yazısında, müvekkili şirketin zararının 9.556,27 Usd tutarını karşılayacaklarını belirttiğini ileri sürerek hasar bedeli 14.032,30 Euro ve 2.300 Euro navlun bedeli olmak üzere toplam 16.332,30 Euro ( 49.712,25 TL)nin faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … sigorta AŞ vekili, işyeri paket sigorta poliçesi ile davalı … AŞ’nin antreposunda bulunan emtiaları yangına ve poliçede öngörülen diğer rizikolara karşı kendi menfaatine sigorta ettirdiğini, üçüncü şahıs yararına yaptırılmış sigorta durumunun olmadığını, satış türünün ve teslim şeklinin belirlenerek davacının aktif dava ehliyetinin olup olmadığının araştırılması gerektiğini, sel, su baskını ve yağmur derelerinin taşması sebebiyle meydana gelen rizikonun temnat dışı olduğunu, kaldı ki navlun bedelinin dolaylı zarar niteliğinde olup, teminat dışında kaldığını, ayrıca zayi olan malların yurt dışından ithal edildiği ve karayoluyla taşındığı nazara alındığında, nakliye süreci henüz tamamlanmadığından taşıyıcının sorumluluğunun devam ettiğini, dolayısıyla hasarın nakliyat poliçeleriyle güvence altına alınıp alınmadığının önem arz ettiğini, zira nakliyat poliçesinin bulunması durumunda zarardan öncelikle nakliyat sigortacısının sorumlu olduğunu, ekspertiz raporunda, 6.223,13 Usd üzerindeki tazminat taleplerinin yerinde olmadığının belirtildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı … AŞ vekili, davacının aktif dava ehliyetinin olup olmadığının araştırılması gerektiğini, dava konusu hasarın mücbir sebep sonucu oluştuğunu, müvekkili şirketin sorumluluğuna gidilemeyeceğini, davacının iddia ettiği hasar miktarının gerçeği yansıtmadığını, hasarın 23.10.2012 tarihinde meydana gelmesine karşın davacının emtiayı 26.12.2013 tarihine kadar teslim almayarak zararın artmasına neden olduğunu, müterafik kusurun bulunduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, 22-24 Ekim 2012 tarihlerinde davacıya ait ithal edilen emtiaların konulduğu davalı şirkete ait deponun bulunduğu Çerkezköy-Çorlu bölgelerindeki sel felaketi sonucu, deponun su baskınına maruz kaldığı ve emtianın hasar gördüğü noktasında taraflar arasında herhangi bir çekişme bulunmadığı, somut olayda davacı zarar gören ile davalı sigorta şirketi arasında bir sigorta sözleşmesi bulunmadığı, bu yönde düzenlenmiş bir poliçenin olmadığı her iki tarafın kabulünde olduğu, bu haliyle davalı sigorta şirketi ile acentesinin oluşan hasardan sorumlu tutulamayacakları, diğer davalıya yönelik açılan dava yönünden ise; adı geçen depo sahibi şirketin muhafazasında bulunan emtianın zarar görmesi nedeniyle sorumlu tutulabilmesi için herşeyden önce, muhafazasında olan emtianın hasar görmemesi için gerekli kendisinden beklenen dikkat veya özeni göstermemesi, kast veya taksire dayalı kusurlu ve hukuka aykırı bir eyleminin bulunması gerektiği, dosyada bulunan Çorlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/644 E-2016/79 K sayılı gerekçeli karar örneği ile, kararda atıf yapılan 18/03/2015 ve 18/01/2016 tarihli aynı sel baskınına ilişkin bilirkişi kurulu raporlarında; dava konusu hasara neden olan su baskınının, bölgedeki sel felaketinden (doğal afetten) kaynaklandığının anlaşıldığı, esasında oluşan hasarın kararda ve bilirkişi raporlarında belirtilen sel felaketi sonucu depoyu su basmasından kaynaklandığı davacının da kabulünde olduğu, su baskınını önleyecek bir önlemin alınmadığı yönünde bir iddia ileri sürülmediği gibi, bu yönde bir kanıt da bulunmadığı, buna göre, 23/10/2012 tarihinde davalının deposunun bölgede oluşan sel felaketi nedeniyle su basması sonucu davacıya ait emtianın zarar görmesinden dolayı, zorlayıcı nedene (mücbir sebebe) bağlı olarak hukuka aykırı bir eylemden bahsedilemeyeceği, dolayısı ile davalı depo sahibinin sorumluluğu bulunmadığı gibi, ortada kusursuz sorumluluğu gerektiren bir halin de bulunmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesince, salt davacı tarafından dosyaya sunulan, Çorlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 07.04.2016 tarih ve 2013/644 E. – 2016/79 K. sayılı gerekçeli karar sureti ile işbu dosyadan alınan 18.03.2015 ve 18.01.2016 tarihli bilirkişi raporlarına göre karar verildiğini, ayrıca bir keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmadan eksik ve hatalı inceleme ile karar tesisine gidildiğini, ayrıca emsal olarak gösterilen; Çorlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/644 E. – 2016/79 K. sayılı dosyasındaki uyuşmazlığın, huzurdaki uyuşmazlıktan farklı nitelikte olduğunu, sigorta poliçesinin 3. kişi lehine sigorta niteliğinde olduğunu, aksi yöndeki mahkeme değerlendirmesinin kabul edilmediğini, hasarın karşılanacağına dair sigorta şirketin yazısının dikkate alınmadığını, emtianın zarar görmesine neden olan sel hadisesini mücbir sebep olarak kabul edilemeyeceğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE Dava; davacıya ait, yurtdışından ithal edilerek davalı … San.Tic. A.Ş. deposunda muhafaza altında bulunan ithal emtianın, 23/10/2012 tarihinde deponun bulunduğu bölgede meydana gelen sel felaketi nedeniyle depoyu su basması sonucu hasarlanması nedeniyle uğranıldığı iddia olunan zararın (hasarlı emtia ve navlun bedeli), depo sahibi şirket ile adı geçen şirketin sigortacısı ve sigorta acentesinden tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, davanın reddine karar verilmiş, karara karşı, davacı vekilince süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İlk derece mahkemesinin kabulünde de olduğu üzere, somut olayda, 22-24 Ekim 2012 tarihlerinde davacıya ait ithal edilen emtiaların konulduğu davalı şirkete ait deponun bulunduğu Çerkezköy-Çorlu bölgelerindeki sel felaketi sonucu, deponun su baskınına maruz kaldığı ve emtianın hasar gördüğü noktasında taraflar arasında ihtilafsız olup, uyuşmazlık, davalı şirket ile sigortacısı arasında bulunan İşyeri Paket Sigortası gereğince davalı sigorta şirketi ve acentesinin sorumluluğunun bulunup bulunmadığı ve depo sahibi davalı şirketin deposunda sel baskını sonucu oluşan hasardan sorumlu tutulup tutulmayacağı noktasında toplanmaktadır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılamada, davacının talebi üzerine alınan Çorlu 2 Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/250 D.iş dosyasının ikmalinden sonra dosyanın sigorta ve sektör bilirkişisinden oluşan heyete tevdi edilerek bilirkişi raporunun alınmasına karar verildiği, fakat değişik iş dosyasının Çorlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/644 E.– 2016/79 K. sayılı dosya içinde yargıtaya gönderilmiş olduğunun anlaşıldığından dosyanın bilirkişiye tevdi edilemediği, hal böyleyken 07.06.2018 tarihli celsede, bilirkişi ara kararından dönüldüğüne dair bir ara karar oluşturulmaksızın tahkikata son verilerek davanın reddine karar verilmiştir. İlk derece mahkemesinin gerekçesinde ise, Çorlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 07.04.2016 tarih ve 2013/644 E. – 2016/79 K. sayılı gerekçeli kararına ve bu dosyadan alınan bilirkişi raporlarına göre karar verilmiş ise de, anılan dosyasının temyiz incelemesi için Yargıtay’da olduğu ve henüz kararın kesinleşmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda, davalı antrepo şirketinin sorumluluğu bakımından konusunda uzman bilirkişi heyetinden rapor alınarak toplanan tüm deliller hep birlikte değerlendirilerek ve temyiz incelemesinde olan davanın eldeki davaya etkisi de tartışılarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar vermek gerekirken deliller toplanıp değerlendirilmeden yazılı şekilde karar tesisi doğru değildir. Diğer yandan, davalı sigorta şirketi tarafından dosyaya sunulan dava konusu hasara ilişkin ekspertiz raporunun ve hasar dosyasına sunulan davalı sigorta şirketi hukuk departmanının görüş yazısının da karar yerinde tartışılarak işyeri paket sigorta poliçesinin üçüncü şahıs yararına yaptırılmış sigorta olup olmadığının açıklığa kavuşturulmadan karar verilmesi de doğru değildir. Açıklanan bu gerekçeyle, HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, esasa dair istinaf nedenleri incelenmeksizin, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esası incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinaf konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyasının kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafça yatırılan istinaf harçlarının, talep halinde kendisine iadesine, 4-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince esas hükümle birlikte, yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına dair; HMK’nın 353/1a.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.