Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/2077 E. 2020/504 K. 09.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2077
KARAR NO : 2020/504
KARAR TARİHİ: 09/06/2020
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/05/2018
NUMARASI : 2014/631- 2018/494 E.K
DAVANIN KONUSU: Tazminat
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosyaiçerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ Davacı vekili, müvekkilinin …. Tic. A.Ş (Eski Unvanı: …. Tic. A.Ş)’nin %7,5 oranında ortağı olduğunu, davalılardan … ile birlikte şirketin yönetim kurulunda yer aldıklarını, şirketin insan kaynakları ve yönetim danışmanlığı faaliyetinde bulunmakta olup, tek ticari faaliyeti olan bu alanda dünyanın önde gelen kuruluşlarından Amerika Birleşik Devletleri’nde kurulu bulunan … Türkiye’deki lisans hakkı sahibi ve temsilcisi olduğunu, dolayısıyla şirketin tek ticari değeri söz konusu lisans hakkı olduğunu, davalı … tarafından hiçbir genel kurul ve yönetim kurulu kararı olmaksızın, müvekkiline hiçbir bilgi verilmeksizin, sözkonusu lisans hakkının kendisinin ortağı olduğu diğer davalı şirkete devredildiğini haricen öğenilmesi üzerine, müvekkilinin şirket yöneticiliğinden istifa ettiğini şirketle birlikte davalı …’e bildirdiğini, bu devir nedeniyle şirketin tek ticari değerinin elden çıktığını, zarara uğratıldığını, bununla birlikte şirketin tüm ticari sırlarına vakıf olan personelini de davalı şirkete aktaran davalı …’ün özen ve bağlılık yükümlülüğünü ihlal ettiğini, davalı …’ün bu eyleminlerinin aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiğini, lisans hakkının devri nedeniyle uğranılan zararın, şirketin geçmiş yıllar ciroları ve sektörel bazda benzer şirketlerin ve lisans haklarının ticari piyasa değerleri de göz önünde bulundurularak karşılaştırmalı olarak yaptırılacak bilirkişi incelemesi sonucunda tespit edilebileceğini, bu nedenle bu davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100.000 TL tazminatın ticari temerrüt faizi ile birlikte tahsilde mükerrer olmamak kaydıyla davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile … Tic.AŞ’ne ödenmesine, haksız rekabetin tespitine ve önlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar vekili, müvekkili …’ün … Tic.AŞ’nin (…) kurucu ortağı, çoğunluk hissedarı ve Yönetim Kurulu Başkanı olduğunu, şirketin …. (‘‘…’’) ile akdetmiş olduğu münhasır lisans sözleşmesi çerçevesinde Boyden ismini ve markasını kullanmakta, …’nin uluslararası tecrübesinden ve peştemaliyesinden yararlanmakta, bu hususların karşılığında ise yıllık kazancının belli bir yüzdesini BWC’ye ödemekte olduğunu, müvekkili …’ün şirketin sözleşmesel yükümlülüklerinden müşterek ve müteselsilen sorumlu olacağı ayrı bir kontrol sözleşmesinin imzalandığını, dolayısıyla … tarafından verilen lisansın müvekkili … tarafından kontrol edildiğinin/edileceğinin öngörüldüğünü, diğer müvekkili şirketin ise, lisans veren …’nin bilgi ve onayı dahilinde kurulan ve faaliyet gösteren bir insan kaynakları şirketi olduğunu, …’nin uluslararası stratejileri doğrultusunda, lisans sahibi ….AŞ’nin “üst düzey yönetici’” pozisyonlarına yönelik araştırma ve değerlendirme hizmetleri verirken, …’ye ait herhangi bir marka, isim vb. unsuru kullanmaksızın faaliyet gösteren müvekkili şirketin ise orta kademe yönetici ve altındaki çalışanlara yönelik seçme, değerlendirme, koçluk vb. insan kaynaklan hizmetleri verdiğini, bu hususun BWC’nin hazırlamış olduğu stratejik planlarda açıkça ifade edildiğini, hatta lisans sahibi ….AŞ gibi müvekkili şirketin de yıllık kazancının belli bir yüzdesini lisans veren …’ye ödemekte olduğunu, müvekkili şirkette bir dönem hissedar olan davacının bu şirkette 8,5 sene bilfiil müdür olarak çalıştığını, müvekkiline ve hem de davacıya müvekkili şirkette faaliyet gösterecek biçimde rekabet izninin şirket tarafından verildiğini, iddia edildiği gibi lisans devrinin hiçbir zaman sözkonusu olmadığını, ticaret unvanı değişen şirketin yeni unvanının sözleşmeye eklenmesine yönelik … ile yapılan yazışmada sehven müvekkili şirket unvanın bildirilmesinden kaynaklandığını, yapılan yanlışlık fark edildikten sonra bu hatanın düzeltildiğini, şirketin mevcut lisansı ile faaliyetine devam ettiğini, şirketin personelinin işten çıkışları yapılarak müvekkili şirkette işe başlatılmasının tamamen operasyonel tercihlerden kaynaklandığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporlar doğrultusunda, lisans hakkının devrinin /tadilinin 3 aylık bir dönemi kapsadığı bu dönem içinde, şirket çalışanlarından 6 personelin davalı şirkette 20 gün süre ile çalıştıkları ve tekrar dava dışı şirkette çalışmaya başladıkları, somut bir zararın oluşmadığı, ancak davanın açıldığı tarih itibariyle lisans devri dikkate alınarak davacının davaya açmakta haklı olduğundan davalının yargılama giderleri ile sorumlu tutulduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili tarafından bu karara karşı istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; eksik incelemeye dayalı ve hükme esas alınamayacak nitelikteki bilirkişi kök ve ek raporlarına göre, hüküm tesis edildiğini, şirketin lisans hakkının elden çıkarılmasının başlı başına bir zarar teşkil ettiğini, lisans hakkının ticari değeri ve bu lisans hakkının şirketin hisselerine kattığı değer dikkate alınmadığınu, davaya ilişkin talepler hakkında hiçbir değerlendirme yapılmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle tazminat ve haksız rekabetin tespiti ile meni istemlerine ilişkindir.Davacı, ….. AŞ’nin hissedarlarından olup, aynı zamanda diğer çoğunluk hissedarı diğer davalı … ile birlikte şirket yönetim kurulunda yer aldıklarını, şirketin insan kaynakları ve yönetim danışmanlığı alanında faaliyet gösterdiğini, bu bağlamda … Türkiye’deki lisans hakkı sahibi ve temsilcisi olduğunu, davalı … tarafından genel kurul ve/veya yönetim kurulu kararı olmaksızın, şirketin tek ticari değeri olan lisans hakkını kendisinin ortağı olduğu diğer davalı şirkete devredildiğini, şirketin tüm ticari sırlarına vakıf olan personelinin de davalı şirkete aktarıldığını, lisans hakkının devri nedeniyle şirketin zarara uğradığını, davalı …’ün bu eylemlerinin aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiğini iddia ederek davalı yönetici …’ün işlem ve eylemleri nedeniyle şirketin uğradığı zararın tazmini ile şirkete ödenmesini ve davalının eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti ile menini istemiş, davalılar ise, davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince, yukarıda belirtilen gerekçe doğrultusunda davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Somut olayda, davacı tarafça, maddi tazminat ve haksız rekabetin tespiti ile meni talep edilmiş olmasına karşın, ilk derece mahkemesinin gerekçesinde, yalnızca yöneticinin sorumluluğundan kaynaklı tazminat istemi yönünden inceleme ve değerlendirmenin yapıldığı halde, haksız rekabet iddiasına ilişkin herhangi bir değerlendirme ve gerekçenin bulunmadığı görüldüğü gibi, yöneticinin sorumluluğunun koşulları somut olayda gerçekleşmediği denildikten sonra, “… Ancak davanın açıldığı tarih itibariyle lisans devri dikkate alınarak davacının davaya açmakta haklı olduğu da anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında davalının yargılama giderleri ile sorumlu tutulması suretiyle” davanın reddine karar verilmiş olması nedeniyle HMK’nun 294. ve 297. maddesi gereğince, gerekçe ile hüküm arasında çelişkiye mahal verilmesi de doğru görülmemiştir.Açıklanan bu gerekçeyle, HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, esasa dair istinaf nedenleri incelenmeksizin, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esası incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinaf konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyasının kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,3-Davacı tarafça yatırılan istinaf harçlarının, talep halinde kendisine iadesine,4-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince esas hükümle birlikte, yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,5-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına dair; HMK’nın 353/1a.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.