Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/2076 E. 2020/271 K. 05.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2076
KARAR NO: 2020/271
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/04/2018
NUMARASI: 2017/1088- 2018/528 E.K
DAVANIN KONUSU: Alacak
Taraflar arasındaki alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen hükme karşı, süresi içinde, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı asil dava dilekçesinde özetle; davalı … ile akdettiği 20.04.1998 tarih, … nolu aracılık sözleşmesi ile elindeki hisse senetleri ile başka aracı kurumda bulunan hisse senetlerini transfer ederek bu hesapta topladığını, 9 Eylül 1999 tarihinde ilgili firmaya yazdığı talimatla hisse senetlerinin tamamının … Bankası Ataköy Şubesinde bulunan … nolu hesabına virman yapılmasını istemesine rağmen sadece … hisselerinin virman yapıldığını, 780 lot … hissesinin virman yapılmadığını, bu hisse senetlerin bilgi ve talimatı olmaksızın satılarak zimmetlerine geçirdiklerini sonradan öğrendiğini, davalıya keşide edilen Büyükçekmece …Noterliğinin 28.1.2000 tarih ve … yevmiye sayılı işlemiyle gönderilen ihtarnameye rağmen hiçbir işlem yapılmadığını ileri sürerek, hisse senetlerinin işleme girdiği tarihten bugüne kadar kazanmış olduğu bütün hak ve temettülerle birlikte hesaplanarak tarafına verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasındaki yetki şartı gereğince, sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıklarla ilgili davalara bakmaya yetkili mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret mahkemesi olduğunu, davanın yetkisizlik kararı verilerek İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini istemiş, davanın esasına yönelik herhangi bir beyanda bulunmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; davacının şubat 1999 tarihindeki 780.000 adet … hisse senedi satışı ile portföyünde hiç … hissesi kalmadığı, alacaklı olmadığının tespit edildiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde, istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; hisselerin davalı tarafından izinsiz satılıp parasının da zimmete geçirilmiş olması gerçeği karşısında, bilirkişi raporundaki “Şubat 1999 tarihindeki 780.000 adet … hisse senedi satışı ile (davacının) portföyünde hiç … hissesi kalmadığının ve alacağı olmadığının gözüktüğü” biçimindeki ifadenin “davacının ayni olarak teslimini isteyebileceği hisse senedi kalmadığı” biçiminde anlaşılması gerektiğini, davacıya ait hisselerin davalı tarafından izinsiz olarak satıldığına ve parası da davacıya verilmediğine, davalı taraf, mahkemce gönderilen muhtıraya rağmen bu hisselerin satışı konusunda davacıdan talimat alındığına ve satış bedelini davacıya ödediğine dair bir iddia ve kanıt da sunmadığına göre davanın kabulü gerekirken reddedilmesinin doğru olmadığını, diğer yandan, davacının munzam zararının da tespiti gerktiğini, bu bağlamda, temettü alacaklarına her birinin ilgili oldukları yıldan itibaren bu güne kadar nemalandırılmak yada faizlendirilmek suretiyle güncel bir zarar hesabı yapılması gerektiğini, eksik inceleme yapıldığını belirterek, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE Dava, menkul değerler aracılık sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Davacı, davalı aracı kurum ile arasında, 20.04.1998 tarihli aracılık alım satım sözleşmesinin mevcut olduğunu, yazılı talimatına rağmen istediği hesaba virman edilmeyen 780 lot … hisse senetlerinin satışına dair bir talimat vermediği halde davalı tarafça satıldığını, bedelinin de tarafına ödenmediğini iddia etmiş; davalı ise kendisini davada vekille temsil etirmiş, davalı vekili de yetki itirazında bulunmuş ve fakat davanın esası hakkında harhangi bir beyanda bulunmamıştır. İlk derece mahkemesince, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı vekilince, 15.05.2014 tarihli celsede, davalı …’nin yetki ve izinleri … A.Ş.’ye devri nedeniyle HMK’nın 124. maddesi gereğince taraf değişikliği ile dava dilekçesi ve eklerinin … A.Ş.’ye tebliğini talep etmiş, ilk derece mahkemesince aynı tarihli duruşmanın (2) nolu ara kararında, “(1) nolu ara kararı ile ilgili cevap geldikten sonra davacı vekilinin HMK 124 le ilgili talebi konusunda dava dışı … A.Ş’ye dava dilekçesi ve duruşma gününü tebliğ hususunda karar oluşturulmasına,” şeklinde ara karar oluşturulduğu, akabinde 16.03.2016 tarihli duruşmanın (2) nolu ara kararında ise, “… Anonim Şirketinin ticaret sicildeki adresine dava dilekçesinin ve bilirkişi raporunun tebliğine” karar verildiği anlaşılmaktadır. HMK’nın 124. maddesinde, bir davada taraf değişikliği, kural olarak, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür. Ancak, maddenin 3. Fıkrasına göre, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir. Somut olayda, maddi hatanın sözkonusu olmadığı halde davanın tarafının değiştirilmesi istendiğinden, anılan madde uyarınca ilk derece mahkemesince, davanın tarafının değiştirilmesine karar verilmesi doğru olmadığı gibi, bu kabule göre de davanın tarafı olmaktan çıkan … hakkında hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Diğer yandan, davanın tarafı durumuna gelen … Anonim Şirketine dava dilekçesi ve eklerinin usulüne uygun olarak tebliğ edilmeden salt bilirkişi raporu ve duruşma tutanağının tebliği ile yetinilmesi de doğru değildir. O halde, ilk derece mahkemesince, davacının taraf değişikliği talebinin “Dava Konusunun Devri” başlıklı HMK’nın 125. maddesi çerçevesinde bir talep olduğu gözetilerek, bu konuda gerekli inceleme ve araştırma yapılarak, anılan maddede öngörülen koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği saptandıktan sonra, davacının bu talebi konusunda karar verilerek sonucuna göre işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekir. Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, ilk derece mahkemesince davanın taraflarına ve usulüne uygun taraf teşkiline dair dava koşullarının tamamlanmadan ve taraf hakkında tereddüt oluşturacak şekilde karar verildiği anlaşıldığından; taraflara ilişkin dava koşulu tamamlanmak ve usulünce taraf teşkili sağlanarak yeniden yargılama yapılmak üzere, HMK’nın 353/1.a.4 maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’NIN 353/1.a.4. maddesi uyarınca, esasa dair istinaf sebepleri incelenmeksizin, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 2-İstinaf başvuru harcı dışında istinaf peşin harcı olarak alınan 35,90 TL harcın istek halinde davacıya iadesine, 3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından, davacı yararına istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 4-Davacı tarafından istinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin, İlk Derece Mahkemesi tarafından, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.a. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 05/03/2020 tarihinde, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.