Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/2073 E. 2018/1463 K. 05.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2073
KARAR NO : 2018/1463
KARAR TARİHİ: 05/12/2018
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/10/2018
NUMARASI : 2016/1155Esas
DAVANIN KONUSU:Sözleşmenin iptali
Taraflar arasındaki sözleşmenin ve şirket hisse devrinin iptali davasında talep edilen ihtiyati tedbirin reddine yönelik olarak verilen 08/10/2018 tarihli ara kararına karşı süresi içinde ihtiyati tedbir talep eden davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacılar vekili, müvekkillerinin ortağı olduğu . Ltd. Şti. ile davalı ….. A.Ş. arasında noterde düzenlenen 08/06/2011 tarihinde iş ortaklığı sözleşmesi yapıldığını, sözleşmenin konusunun TOKİ’ye ait 3324 nolu parselin satın alınması ve arsa üzerinde mevcut finans konseptine uygun her türlü inşaat projelerinin geliştirilmesi pazarlanıp satılması olduğunu, alınacak taşınmazın %60’ının … şirketine, %40’ının ise müvekkillerinin ortağı olduğu … Şirketine ait olacağını, daha sonra müvekkillerinin ortağı olduğu şirket ile … şirketi arasında 03/04/2013 tarihli şirket hisse devrini amaçlayan başka bir protokol yapıldığını, bu protokolün amacının, …Ltd. Şti.’nin hisselerinin devrini öngördüğünü, devir bedelinin belirlendiğini, protokol kapsamında müvekkiller tarafından şirket nevi değişikliği ve tasfiye gibi işlemlerin gerçekleştirildiğini, davalılar tarafından da hisse devir bedelinin bir kısmının ödendiğini, daha sonra taraflar bir araya gelerek 16/01/2014 tarihli şirket hisselerinin devri konusunda önceki protokolü geçersiz kılan ve fakat o tarihe kadar önceki protokol kapsamında yapılan işlemlere halel gelmemek kaydıyla başka bir protokol daha yapıldığını, bu protokol ile hisse devirlerinin şartlarının yeniden belirlendiğini, 16/01/2014 tarihli protokole göre … Şirketinin hisselerinin devredildiğini, hisse devir bedeli protokolün 5 ve 8.maddelerinde düzenlendiğini, müvekkillerinin üzerlerine düşen edimlerini yerine getirmesine rağmen davalıların 16/01/2014 tarihli protokol hükümleri gereğince hisse bedellerini ödemediklerini, dolayısıyla hisse devrinin geçersiz hale geldiğini ileri sürerek taraflar arasında hisse devrine ilişkin olarak akdedilen 03/04/2013 ve 16/01/2014 tarihli protokollerin iptaline, müvekkillerine ait …n. Tic. A.Ş. hisselerinin davalılara devrine ilişkin parasal karşılığı ödenmeyen ve hukuken geçerli olmayan hisse devirlerine ilişkin protokoller olmak üzere tüm işlemlerin iptali ile müvekkillerin uhdesinde iken davalılara geçen tüm hisselerin müvekkillere iadesi ile müvekkiller adına kayıt ve tesciline, hisse devrinden sonra yapılan tüm işlemlerin iptaline, davalı şirket hisseleri üzerine, hisselerin üçüncü kişilere devrinin önlenmesi amacıyla dava sonuçlanıncaya kadar ihtiyati tedbir konulmasına, müvekkillerin hisselerini devretmiş oldukları şirket hisseleri ile birlikte, maliki oldukları “İstanbul İli, Ümraniye İlçesi …parselde kayıtlı taşınmaz”daki %40 hissenin üçüncü kişilere devredilmesi halinde müvekkillerin haklarını elde etmesi önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden, müvekkillerinin telafisi imkansız zararlara uğramasının önüne geçilmesi amacıyla davalı şirketin maliki olduğu taşınmaz hissesi üzerine üçüncü kişilere devrinin önlenmesi için dava sonuçlanıncaya kadar kayden ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada, davacı/asıl davada davalı … vekili, davalıların dava dışı … A.Ş’nin %100 hissedarı iken hisselerinin tamamını müvekkili şirkete satarak ortaklıktan ayrıldıklarını, müvekkili ile davalılar ve dava dışı …. A.Ş şirket arasında davalıların sahip olduğu şirket hisselerinin devrini konu olan 16.01.2014 tarihli protokol akdedildiğini, hisse devrine ilişkin protokolün V. Maddesi uyarınca hisselerin her türlü ayıptan ve takyidattan ari olarak müvekkiline devredileceği konusunda mutabakat sağlandığını, ancak davalıların hisse devrini ayıplı şekilde gerçekleştirip sözleşmesel edimlerini gereği gibi yerine getirmediklerini, nitekim davalıların organik bağ içinde bulunduğu grup şirketlerinden olan…. A.Ş’nin asıl borçlu, şirketin ise kefili olduğu genel kredi sözleşmesinden dolayı alacağı temlik alan … A.Ş’ne müvekkili şirketin hisselerini devraldığı şirketin kefalet borcundan dolayı 3.100.000,00 TL asıl, 50.000,00 TL vekalet ücreti olmak üzere toplam 3.150.000,00 TL’yi ödemek zorunda kalındığını, protokolün V/II maddesi ve devamı maddeleri gereğince, devirden sonra herhangi bir ödeme yükümlülüğü doğması halinde bu bedellerden …r Ortaklarının sorumlu olmaya devam edeceği ve bu bedellerle ilgili olarak rücu hakkının bulunduğunu, müvekkili şirketin hisselerini devraldığı . …. A.Ş’nin kefalet borcu nedeniyle icra tehdidi altında ödemek zorunda kaldığı 3.150.000,00 TL’yi 16.01.2014 tarihli protokol gereğince davalılara rücu edebileceğinden bu alacağın tahsili amacıyla davalılar aleyhine girişilen icra takibinin itiraz sonucu durduğunu ileri sürerek itirazın iptaliyle takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.İlk derece mahkemesince, asıl davada istenen tedbir talepleri hakkında istinafa konu 05.01.2018 tarihli ara kararıyla; “..protokolün 6.maddesinde hisse devir bedelinin ödeme şeklinin tespit edildiği, protokolde belirtilen şartın henüz gerçekleşmediği,hisse devri bedeline ilişkin şartın gerçekleşip gerçekleşmediği uyuşmazlık konusu olup bu durum yargılama sonucu ortaya çıkacağı, protokol uyarınca ödemeye ilişkin yükümlülüklerin zamanında ifa edilip edilmediğinin yine yargılamayı gerektirdiği, 03/04/2013 tarihli protokolde belirtilen 18 aylık sürenin 16/01/2014 tarihli protokol ile geçersiz kılındığı, bu hali ile yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği gerekçesiyle tedbir talebinin reddine karar vermiştir.
Davacılar vekili tarafından ilk derece mahkemesinin 05.01.2018 tarihli ara kararına karşı istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Dairemizin 20.06.2018 tarih, 2018/158 Esas-2018/640 Karar sayılı kararı ile; şirkete ait taşınmaz davanın konusu teşkil etmeyip, davanın konusunun şirket hisseleri olduğundan davanın konusu olmayan taşınmazın tapu kaydı üzerine tedbir konulması talebinin reddine karar verilmiş olmasının yasaya uygun olduğu, diğer talepler yönünden ise şirket hisse devri bedelinin ödenmesi 16/01/2014 tarihli protokolde koşullara bağlandığından bu koşulların gerçekleşip gerçekleşmediği, davalıların 16/01/2014 tarihli protokol kapsamında inşaatı yapılan alanda satış yapıp yapmadıkları, ödeme yükümlülükleri doğmasına rağmen bunu yerine getirip getirmedikleri yargılamayı gerektirdiği ve yargılamanın geldiği safahat itibariyle yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediği sonuç ve kanaatine varıldığından istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.Davacılar vekili, 02.10.2018 tarihli dilekçesinde, yargılama devam ederken ise, dava dışı … T. AŞ tarafından davalı şirketlere karşı İstanbul …. İcra Müdürlüğünün… E. sayılı dosyası ile 121.750.000,00-TL bedelli, ipoteğin paraya çevrilmesi talepli icra takibi başlatıldığının haricen öğrenildiğini, işbu icra takibinin konusunu davalılardan …ve Tic. AŞ’nin (Yeni unvanı: … Tic. AŞ) 2/5 hissesine ve … Yatırımları AŞ’nin 3/5 hissesine sahip olduğu “İstanbul İli, Ümraniye İlçesi, … Parsel”de bulunan taşınmaz oluşturduğunu, takibin kıymet takdiri yapılması aşamasında olduğunu, bu kapsamda, davalı şirketin sahibi olduğu taşınmazın davalıların borçlarına karşılık icra kanalıyla satışının gerçekleştiriliyor olmasının davalıların ileri sürdükleri tüm iddia ve beyanların gerçek dışı ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu gösterdiğini, ihtiyati tedbir kararı yönünden “yaklaşık ispat” olgusunun gerçekleştiğini, taşınmazın ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile satılması hususunda yakın tehlike söz konusu olduğundan, müvekkillerin uğrayacağı telafisi imkansız zararların önüne geçilmesi amacıyla davalı şirketin maliki olduğu “İstanbul İli, Ümraniye İlçesi, ..Parsel”de bulunan taşınmazdaki %40 hissesinin 3. kişilere devrinin önlenmesi bakımından ihtiyati tedbire karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
İlk derece mahkemesince, 08.10.2018 tarihli ara kararıyla; dosyada evvelce verilen kararın değiştirilmesini gerektirir bir durum bulunmadığı gibi dosyanın tarafı olmayan üçüncü kişilerin haklarını etkileyecek şekilde tedbir kararı verilemeyeceğinden oy çokluğuyla talebin reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; taşınmazın ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla satış aşamasına gelindiğini, bu durumda mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından yahut ciddi bir zararın doğacağının ortaya çıkacağını, davalıların projeye ilişkin çalışmaların devam ettiği, yatırımcılar ile görüşmelerin yapıldığı ve protokollere sadık kalınarak taşınmaz hisselerinin devri için ilgili şirketlerle görüşmelerin sürmekte olduğu şeklinde beyanlarının gerçeği yansıtmadığını, “şirket hisseleri” veya şirket hisselerinin devredilmesiyle aslında devri amaçlanan, şirketin %40 hissesine sahip olduğu “ortaklık konusu taşınmazın” icra kanalıyla satışı veya üçüncü kişilere devri halinde; müvekkillerin huzurdaki davayı kazansalar dahi telafisi imkansız çok ciddi maddi ve manevi zararlara uğrayacakları açık olmakla birlikte, huzurdaki davadan elde edilmesi beklenen netice de herhangi bir anlam ifade etmeyeceğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak talep gibi ihtiyati tedbire hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE
Talep, taraflar arasında akdedilen protokollerin ve bu kapsamda şirket hisse devirlerin iptali istemli davada, davalı şirketin maliki olduğu taşınmazdaki hissesinin 3. kişilere devrinin önlenmesine yönelik ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, tedbir isteminin reddine karar verilmiştir.
HMK’nın 389. maddesinde ”Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.
Birinci fıkra hükmü niteliğine uygun düştüğü ölçüde çekişmesiz yargı işlerinde de uygulanır” hükmü düzenlenmekle ihtiyati tedbir açıklanmıştır.
İhtiyati tedbir öğretide ”…kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca davacı veya davalının dava konusu ile ilgili olarak hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş geçici nitelikte geniş veya sınırlı olabilen hukuki bir korumadır.” şeklinde tarif edilmiştir (Prof.Dr.Hakan Pekcanıtez, Prof.Dr. Oğuz Atalay, Doç.Dr. Muhammed Özekes, Medeni Usul Hukuku, 12. baskı s.714 ).
Davanın açılması ile hüküm arasında geçen zaman içinde dava konusu şey üzerinde yeni bir takım çekişmelerin çıkması veya dava konusunun çeşitli şekillerde istenmeyen değişikliklere maruz kalması veya maruz bırakılması mümkündür. Bu değişiklikler sonucunda da davanın sonunda elde edilecek hükmün icrası, mümkün olmayabilir veya çok güçleşebilir. İşte ortaya çıkan bu tehlikeyi bertaraf etmek amacıyla ihtiyati tedbir müessesesi kabul edilmiştir (Hakan Pekcanıtez, Oğuz Atalay, Muhammet Özekes, Medeni Usul Hukuku, Yetkin Yayınları, 13. Basım, Ankara 2012, s. 873).
Mahkemece, ihtiyatî tedbir yargılamasının gerektirdiği inceleme ve ispat kuralları dikkate alınarak, yapılan incelemeden sonra, bu sakınca veya zararı ortadan kaldıracak tedbire karar verilmesi mümkün olacaktır.
İhtiyatî tedbirde asıl olan ihtiyatî tedbire esas olan bir hakkın bulunması ve ihtiyatî tedbir sebebinin ortaya çıkmasıdır. Bunlar ihtiyatî tedbirin temel şartlarını oluştururlar. Maddede bu iki hususa yer verilmiş ihtiyatî tedbire ilişkin hak ve özellikle ihtiyatî tedbir sebebi genel olarak belirtilmiştir. Tedbir talebinin kabulü veya reddi bir kısım genel ilkeler konularak hakime bırakılmış, ancak ihtiyati tedbirin uyuşmazlık konusu hakkında verileceği düzenlemiştir.
İhtiyati tedbire esas olan hakkın iyi belirlenmesi gerekir. Taraflar arasında çekişmeli olan şey veya yargılama konusunu oluşturan hak, aynı zamanda tedbirin konusu hakkı da oluşturacaktır. Kanun, “uyuşmazlık konusu hakkında” diyerek bu hususa vurgu yapmıştır (m. 389/1).
Bu noktada en önemli husus ihtiyati tedbirin mutlaka uyuşmazlık konusu ile sıkı sıkıya bir bağlılığının olması gerekir.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince, davalı şirkete ait taşınmaz hakkında genel kredi sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili için dava dışı banka tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibinin başlatıldığı dosya kapsamından anlaşılmakta olup, davada protokolün ve bu kapsamda hisse devrinin iptali istenmiş olmasına ve dava konusu olmayan davalı şirkete ait taşınmaz üzerinde 3. kişilerin haklarını etkileyecek şekilde ihtiyati tedbir konulması talebinin reddinde isabetsizlik bulunmamaktadır.
Kaldı ki, davada şirket hisselerinin devrinin iptali ile ortaklığa konu taşınmaz üzerindeki şirket hissesinin de davanın konusunu teşkil ettiğinin kabulü durumunda dahi, somut olayda ileri sürülen iddia, savunma, mevcut deliller, Dairemizin 20.06.2018 tarih, 2018/158 Esas-2018/640 Karar sayılı kararı ve dosya kapsamı gözetildiğinde yaklaşık ispat olgusunun dosyanın geldiği aşama itibariyle gerçekleşmediği sonuç ve kanaatine varıldığından ilk derece mahkemesi kararı ve gerekçesi yerindedir.
Açıklanan bu gerekçelerle istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden, HMK 353/1.b.1. maddesi uyarınca istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki karar tesis edilmiştir.
KARAR : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun reddine,
2-Davacılar vekil tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
3-Davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların davacılar üzerinde bırakılmasına,
4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK’nın 3353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 05/12/2018 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU : HMK’nın 391/3. maddesi uyarınca karar kesindir.