Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/2068 E. 2020/872 K. 10.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2068
KARAR NO: 2020/872
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/06/2018
NUMARASI: 2015/916E. 2018/805K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen hükme karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; davacının serbest muhasebeci mali müşavir olup en son 31/05/2013 tarihinde online olarak vergi idaresine yılda bir kez vermesi gereken mükellef bildirim formlarını vermediğini, davacıya 213 sayılı VUK 355/1-1 gereğince toplamda 20.400 TL 3074 türü olan özel usulsüzlük vergi cezası kesildiğini, davacının ödemede bulunduğunu, Serbet Muhasebeci Mali Müşavir Mesleki Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi bulunan davacının zarar ile ilgili sigorta şirketine başvurduğunu, davalı şirketin 22. madde klozunu gerekçe göstererek talebini reddettiğini, idareye eksik sunulan ve tamamlanması gereken bir bildirim olmadığını, cezai işlemi gerektiren somut olaydaki durumun bu bildirimlerin tamamlanmaması değil, hiç yapılmaması şeklinde anlaşılması gerektiğini, bu hususunda söz konusu klozun kapsamı dışında olduğunu, yine poliçedeki Genel ve Özel şartları düzenleyen 7. maddede sigortalının kusuru neticesinde müteselsil sorumluluk gereği ödeyeceği vergi cezalarından söz edildiğini ve bu cezaların açıkça teminat kapsamında olduğunun belirtildiğini, bunun istisnasının 22. maddede yer alan kloz olduğunu belirterek, sigorta tazminatının davacıya ödenmesi gerektiğinin tespiti ile fazlaya ilişkin talep hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000 TL sigorta teminatı bedelinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; davacının dava konusu talebinin mezkür sigrota poliçesinin teminatı kapsamında bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Tarafların iddia ve savunmaları, alınan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacının davalı sigorta şirketi nezdinde bulunan Serbest Muhasebeci Mali Müşavir Mesleki Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesinin sigortalı davacının mesleki hizmetini kusurlu olarak ya da gereği yerine getirmemesinden dolayı 3. kişiler tarafından sigortalıya karşı ileri sürülecek tazminat taleplerini teminat altında aldığı, sigortalı davacı 3. kişi konumunda olmadığından vergi dairesinde tahakkuk ettirilen 800 TL özel usulsüzlük cezasının poliçe teminat kapsamı dışında kaldığı, öte yandan her ne kadar davalı tarafça poliçenin istisnalar başlıklı 22.maddesinde yer alan ‘yasal belgelerin mevcut yasa ve yönetmeliklerde öngörülen zamanlarda tamamlanmamasından kaynaklanabilecek tazminat talepleri teminat kapsamı dışındadır.’ özel şartına bağlı olarak hasar talebi reddedilmiş ise de davaya konu olayda, herhangi bir yasal belgenin tamamlanmaması durumunun mevcut olmadığı, mevcut bir mükellef listesinin kusurlu/hatalı veya atlamadan dolayı elektronik ortamda vergi dairesine verilmemesi durumunun bulunduğu, bu nedenle 22. maddede yer alan istisnanın davaya konu olayda uygulanmasının hukuken mümkün olmadığı, atlamadan dolayı meydana gelen 15.900 TL usulsüzlük cezasından kaynaklı zararın poliçe kapsamında davalının sorumluluğunda olduğu, ancak poliçede cironun %5 i oranında muafiyet şartı bulunduğu…” gerekçesiyle, davanın kabulü ile 13.864,48 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlardaki avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, karar verilmiştir.Bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Dava konusu olayda, davacı sigortalının kendi hata ve ihmalinden kaynaklı meydana gelmiş bir zararın söz konusu olduğunu, meydana gelen zararın poliçe teminat kapsamı dışında olduğunu, Dosyanın üçüncü kişiler tarafından sigortalıya karşı ileri sürülecek tazminat taleplerinin sonuçlarına karşı teminat sağlamakta olduğunu, Uyuşmazlığın haksız fiil esasına dayandığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkil şirketin dava konusu talepten sorumlu olduğu kanaatine varılması halinde, müvekkil şirketin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizden sorumlu tutulabileceğini, Açıklanan bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, serbest muhasebeci mali müşavir olan davacının mükellef bildirim formlarını vergi idaresine zamanında bildirmemesinden dolayı ödenilen özel usulsüzlük vergi cezasının mesleki sorumluluk sigortası kapsamında sigorta şirketinden tahsili talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. HMK’nın 355. maddesi uyarınca, inceleme istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı adına, davalı nezdinde 21.01.2013-2014 dönemlerini kapsayan Serbest Muhasebeci Mali Müşavir Mesleki Sorumluluk Sigorta Poliçesi düzenlendiği, teminat miktarının 37.500,00 TL olduğu görülmüştür.
Poliçenin klozlar başlıklı teminat kapsamını belirleyen maddesi incelendiğinde; ”Sigortacının sigortalının vermekte olduğu mesleki hizmetleri kusurlu olarak yerine getirmesinden ya da gereği yerine getirememesinden dolayı üçüncü kişiler tarafından sigortalaya karşı ileri sürülecek tazminat taleplerinin sonuçlarına karşı sigortalıya poliçede belirtilen teminat limitin kadar … teminat altına alınır. ”şeklinde ibare bulunduğu görülmektedir. Yine, 7. maddede bahsi geçen poliçenin 1.b. maddesinde belirtilen ”Sigortalının kusuru neticesinde müteselsil sorumluluğu gereği ödeyeceği vergi cezası, poliçede belirtilen limitler ile teminata dairdir” şeklinde ibare bulunmaktadır. Poliçenin 8.8. maddesinde ise sigortalanın kusuru nedeniyle vergi mükellefine yüklenilen vergi cezası dolayısıyla sigortalının müteselsil ve müteselsilen sorumlu tutulacağı haller teminat altına alınmıştır. Poliçenin ikinci sayfasında poliçe teminatının geçerliliği için hasarın münhasıran sigortalının hatası, ihmali veya atlamasından kaynaklandığının tespit edilmesi gerektiğine işaret edilmiştir. Yine poliçenin üçüncü sayfasının istisna 22. maddesinde, ” Yasal belgelerin mevcut yasa ve yönetmeliklerde öngörülen zamanlarda tamamlanmamasından kaynaklanabilecek tazminat talepleri teminat kapsamı dışındadır ” şeklinde düzenleme bulunmaktadır. Davalı vekili savunmasını, 22. maddedeki istisna klozuna dayandırmaktadır.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun Vergi Ziayı başlıklı 341. maddesinde, “Vergi ziyaı, mükellefin veya sorumlunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanında yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi yüzünden, verginin zamanında tahakkuk ettirilmemesini veya eksik tahakkuk ettirilmesini ifade eder….” düzenlemesi bulunmaktadır. Dosya kapsamında, Üsküdar Vergi Dairesi tarafından davacı … adına 01.12.2013 tarihli 213 VUK Mükerrer 355/1/1.maddesi gereğince … seri nolu VUK genel Tebliği kapsamında özel usulsüzlük vergi cezası kesilmiş olduğu, bu kapsamda vergi ceza ihbarnamesi düzenlendiği görülmektedir. Dosya kapsamındaki İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığından alındığı anlaşılan Mükellef Tahsilat Sorgulama Başlıklı belgede 1.taksitin 800 TL olarak yatırıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece alınan 16.01.2017 tarihli bilirkişi raporunda, davaya konu sigorta poliçesinde üçüncü kişiler tarafından sigortalıya karşı ileri sürülecek tazminat taleplerinin teminat altına alındığı, söz konusu hadisede davacının kendi adına tahakkuk ettirilen ve ödendiği belirtilen özel usulsüzlük cezasının poliçe teminatı kapsamı dışında kaldığı belirtilmiştir. İlk derece mahkemesince davaya konu olayda mevcut ve mükellef listesinin kusurlu, hatalı ve atlamadan dolayı elektronik ortamda vergi dairesine verilmemesi durumunun poliçenin istisnalar başlıklı 22. maddesinde yer alan duruma girmeyeceğini belirterek somut olayda yasal bir belgenin tamamlanmamasından bahsedilemeyeceği gerekçesiyle davacı adına tahakkuk ettirilen 15.900,00 TL usulsüzlük cezasından kaynaklı ödenen meblağın poliçe kapsamında olduğu yönünde değerlendirme yapılarak poliçede yer alan %5 oranında muafiyet şartı uygulanarak davanın kabulü yoluna gidilmiştir. Davacının dava dilekçesinin ıslah etmiş olduğu ve bu doğrultuda 28.05.2018 tarihli dilekçe ile 13.864,48 TL’nin dava tarihinden itibaren faizi ile birlikte ödenmesini talep ettiği anlaşılmaktadır. Poliçe ile sigortacının, sigortalının vermekte olduğu mesleki hizmetleri kusurlu olarak yerine getirmesinden ya da gereği yerine getirememesinden dolayı üçüncü kişiler tarafından sigortalaya karşı ileri sürülecek tazminat taleplerinin sonuçlarına karşı sigortalıya poliçede belirtilen teminat limitin kadar … teminat altına alınmış, 22. maddedeki istisna klozu ile yasal belgelerin mevcut yasa ve yönetmeliklerde öngörülen zamanlarda tamamlanmamasından kaynaklanabilecek tazminat talepleri teminat kapsamı dışında tutulmuştur. Yani, davanın mesleğini icra ederken kusuruyla müşterisine veya üçüncü kişilere vereceği zararlar nedeniyle ödemek zorunda kalacağı zarar bedelleri teminat altına alınmıştır. İstisna klozu uyarınca, davacının görevini hiç yapmamasının, yani yasal süreler içinde hiç yapmamasının teminat dışında olduğu belirtilmiştir.Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesinde açıkça müvekkilinin mükellefine ait 05/2017 dönemine ilişkin ödevleri yerine getirmemesi ve eksik yerine getirmesi nedeniyle Vergi Dairesi tarafından 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 341. maddesi uyarınca vergi cezası kesildiğini beyan etmiştir. Vergi Cezasına ilişkin ihbarnamede de vergi cezasının 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 341. maddesine göre düzenlendiği belirtilmiştir. Bu durumda serbest muhasebeci mali müşavir olarak görev yapan davacının mesleki faaliyeti kapsamında mükellefine ait Mayıs 2017 muhtasar beyannamesini Vergi Dairesi’ne süresinde sunmaması nedeniyle Vergi Dairesi tarafından 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 341. maddesi uyarınca vergi ziyaı cezası tahakkuk ettirildiği ihtilafsız olup, davacının eyleminin davalı tarafından düzenlenen mesleki sorumluluk sigortası poliçesinde teminat dışı haller arasında yer alan “Yasal belgelerin, mevcut yasa ve yönetmeliklerde öngörülen zamanlarda tamamlanmamasından kaynaklanan tazminat talepleri” kapsamında kaldığı, talebin teminat dışı olması nedeniyle davanın reddi gerektiği anlaşıldığından, davalının istinaf başvurusunun kabulü gerektiği kanaatine varılmıştır. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanı esası hakkında dairemizce yeniden hüküm kurulmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca kabulüne; ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, davanın esası hakkında dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda; 1-Davanın REDDİNE, 2-Alınması gereken 54,40 maktu harcın, peşin yatırılan 264,48 TL’den mahsubu ile artan 210,08 TL’nin talep halinde davacıya iadesine, 3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, hüküm tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde, gider avans bakiyelerinin yatıran taraflara iadesine, 6-Davalı tarafından yapılan 15,10 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 7-İstinaf aşamasındaki yargılama giderleri yönünden: a-Davalı tarafından istinaf başvurusu için yatırılan toplam 170,66 TL istinaf peşin karar harcının, talep halinde davalı tarafa iadesine, b-Davalı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına, c-Davalı tarafından istinaf aşamasında harcanan 98,10 TL başvuru harcı gideri ile 31,50 TL dosyanın istinafa gönderim gideri toplamı 129,60 TL yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, ç-Artan gider avanslarının, yatıran tarafa iadesine, d-İnceleme dosya üzerinden yapıldığından, istinaf yargılaması için ayrıca vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 8-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 9-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 10.09.2020 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU:HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.