Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/2060 E. 2020/867 K. 10.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2060
KARAR NO: 2020/867
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/04/2018
NUMARASI: 2015/629E. 2018/439K.
DAVANIN KONUSU: Sözleşmenin Uyarlanması
Taraflar arasında görülen sözleşmenin uyarlanması davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen hükme karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özele; müvekkilinin Bargama’da madencilik alanında faaliyet gösteren bir şirket olduğunu, 23.10.2012 tarih ve … nolu yatırım teşvik belgesi kapsamında davalı bankanın Kadıköy/İstanbul Şubesi’nden kullandığı kredilerinin faiz tutarlarının teşvik belgesi kapsamında Bakanlık tarafından teşvik amacı ile kredilerin kullandırıldığı tarihteki sabit kur üzerinden ödendiğini, kredi sözleşmelerinin imza tarihinden itibaren USD kurunda % 75 oranında bir artış meydana geldiğini ve döviz kredilerinin ödenmesinin imkansızlaşması nedeni ile döviz kurunun uyarlanması zaruretinin hasıl olduğunu, kredi bedellerini oluşturan USD kurunun ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan hakları saklı tutularak, dava tarihinden itibaren 1 USD = 1,79 TL. üzerinden değerlendirmeye alınması, bu talebin kabul görmemesi halinde hakkaniyete uygun olarak belirleyeceği şekilde uyarlanmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davalı … T.A.Ş. vekili savunmasında özetle; davacı tarafın kendi iradesi ile dolar cinsinden kredi kullandığını, şimdiye kadar 26 taksidinin ödendiğini, bu hususun banka kayıtları ile de sabit olduğunu, davacının sözleşmeye bağlılık ilkesi gereği ifası ileride gerçekleşecek sözleşmelerde borçlunun ileride bazı değişikler olabileceğini baştan bildiğinin kabul edilmesi gerektiği, önceden öngörülebilecek şartlar ileride gerçekleşmiş ise artık sözleşmeye müdahale edilmesinin koşullarının oluşmadığını, öngörülmezlik unsurunun somut olayda oluşmadığını, tarafların edimleri arasındaki dengenin aşırı derecede açık ve objektif bir şekilde bozulmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Yapılan yargılama sonucunda dosya kapsamındaki delillere ve alınan bilirkişi raporuna göre davacı firmanın itirazi kayıt koymadan dava tarihine kadar dövize endeksli kredilerin taksitlerini muntazaman ödediği, dolayısıyla bakiye borç tutarlarının kur farklarını da üstlenmiş olduğu, taraflar arasındaki sözleşmesini TL üzerinden yapılmış ve kullanılan kredilerde döviz endeksi TL krediler olması nedeni ile sözleşmenin uyarlanmasının mümkün olmadığı gibi yukarıda da açıklandığı üzere işbu davada öngörülmezlik unsurunun da oluşmadığı vicdani kanaate varılarak… ” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacının 15.05.2016 tarihinde eksik harcı tamamlayarak dava değerini 2.525.958,67 TL olarak düzeltmiş olduğunu, ancak ilk derece mahkemesinin kararında vekalet ücretinin dava ilk açıldığında belirlenen değer olan 52.700,00 TL üzerinden hesapladığını, düzeltilmiş dava değerine göre davalı lehine hükmedilmesi gereken vekalet ücretinin 88.089,38 TL olduğunu, Davalı vekili Av. … kararın tebliğe çıkarılması konusunda talepte bulunurken temyizden feragat ettiğini beyan etmişse de Av. …’e verilen Beyoğlu … Noterliğinin 21.06.2013 tarih ve … Y. sayılı vekaletnamesinde temyizden feragat yetkisinin bulunmadığını, Açıklanan bu nedenlerle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının vekalet ücretine ilişkin bölümünün usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın vekalet ücreti yönünden düzeltilmesine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, sözleşmenin imzalandığı tarihten sonra ekonomik koşullarda olağanüstü değişiklikler olduğu iddiasına dayalı olarak, TBK’nın 138. maddesi uyarınca, aşırı ifa güçlüğü nedeniyle sözleşmelerin bugünkü koşullara uyarlanması talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı sadece davalı vekili tarafından, vekalet ücreti yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davalı vekili 23.07.2018 tarihli dilekçesiyle, gerekçeli kararın taraflara tebliğini ve kararın kesinleştirilerek kesinleşme şerhi yazılmasını talep etmişse de UYAP sistemi üzerinden sözkonusu vekaletnamenin incelenmesinde, vekaletnamenin Beyoğlu … Noterliği tarafından 21 Haziran 2013 tarihli, ve … yevmiye numarasıyla düzenlendiği, vekaletnamede açıkça temyiz ya da istinaftan feragat yetkisi verilmediği anlaşılmıştır. Kaldı ki davalı vekilinin gerekçeli karar tebliğ edilmeden önce 23.07.2018 tarihinde mahkemeye temyizden ve dolayısıyla istinaftan feragat dilekçesi sunduğu, gerekçeli kararın 10.08.2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalının istinaftan feragat beyanından vazgeçerek 13.08.2018 tarihinde gerekçeli istinaf dilekçesini verdiği ve istinaf isteminin süresinde olduğu anlaşılmaktadır. HMK’nın 349. maddesi gereğince taraflar, ilamın kendilerine tebliğinden önce istinaf yoluna başvurma hakkından feragat edemezler. İlk derece mahkemesince dosya üzerinden tarafların yokluğunda verilen kararın davacıya tebliğ edilmesinden önce istinaftan feragat edildiği anlaşıldığından, söz konusu madde gereğince feragat beyanı zaten hukuki sonuç doğurmayacaktır.Dosya kapsamında, istinaf sebebi bağlamında yapılan değerlendirmede; davacının davasını açarken harca esas değerini 52.700,00 TL olarak gösterdiği, davacı vekilinin 23.11.2015 tarihinde UYAP üzerinden dilekçe gönderdiği, söz konusu dilekçede dava dilekçesindeki taleplerini açıklamış olduğu ve 07.11.2012 tarihli sözleşme için davacı tarafından yapılan ödemelerden sonra bakiye1.275.000 USD’nin 07.12.2012 tarihli sözleşme için 61.111,10 USD’nin, 27.03.2013 tarihli sözleşme için ise 244,881 USD’nin ana para ve işleyecek faizleriyle birlikte dava tarihinden itibaren uyarlanması talebinde bulunmuştur. Davalı vekili UYAP üzerinden göndermiş olduğu dilekçesi ile davacının uyarlanmasını talep ettiği meblağı göz önünde tutarak harca esas değeri 2.525.958,67 TL olarak bildirmiştir.İlk derece mahkemesi 05.05.2016 tarihli ara kararıyla davacı vekilinin dava değeri olan 2.525.958,67 TL üzerinden yatırılması gereken harcı hesaplamış ve önceden yatırılan meblağı mahsup ederek davacı vekiline 42.237,07 TL harcı ikmal etmesi için iki haftalık kesin süre vermiş, davalı vekili süresinde eksik harcı ikmal etmiş ve yargılamaya devam edilmiştir. Yargılamanın sonucunda davanın reddi yoluna gidilmiştir. Sonuçta, davalı vekili istinafında haklı olduğundan davalı lehine hükmedilen vekalet ücreti yönünden kararın kaldırılarak yeniden hüküm verilmesi ve bu doğrultuda, 2.525.958,67 TL dava değeri üzerinden davalı lehine karar tarihi itibariyle yürürlükte olan AAÜT uyarınca nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği, kararın vekalet ücreti yönünden düzeltilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının vekalet ücreti yönünden düzeltilmek üzere kaldırılarak davanın esası hakkında yeniden hüküm verilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca, vekalet ücreti yönünden ilk derece mahkemesinin kararın düzeltilmesi gerekmekle, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda; 1-Davanın REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesaplanan 54,40 TL harcın dava açılırken peşin olarak yatırılan 43.137,06. TL den mahsubu ile artan 43.082,66 TL harcın, talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine, 3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca hesaplanan 109.292,26 TL nispi avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 4-Davacı tarafından ilk derece aşamasında yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 6)İstinaf aşamasındaki yargılama giderleri yönünden; a)Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru harcı olarak yatırılan 98,10 TL’nin Hazineye gelir kaydına, b)Davalı tarafından yatırılan 35,90 TL peşin istinaf karar harcının, talep halinde davalıya iadesine, c)Davalı tarafça harcanan 98,10 TL istinaf başvuru harcı ve 45,50 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 143,60 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, d)Artan gider avansının karar kesinleştiğinde iadesine, 4-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olarak karar verildi.10.09.2020
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.