Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/2051 E. 2020/955 K. 24.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2051
KARAR NO: 2020/955
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/06/2018
NUMARASI: 2016/1269E. 2018/641K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle kısmen kabul kısmen reddine ilişkin verilen hükme karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; müvekkili davalı bankanın Sarıgazi Şubesiyle akdedilen kredi sözleşmeleri kapsamında 15.09.2014 tarihinde kullanmış olduğu BCH-Rotatif kredi kullandığı, kredi kullanım faizinin %11 olduğu ve kredinin 23.06.2016 tarihinde kapatıldığı, müvekkilinin bilgisi ve onayı olmadan “komisyon ve operasyon masrafı adı altında bir çok kere para çekildiği, hesap ekstresinde işaretlediği üzere operasyon masrafı ve komisyon ve BSMV tahsilatı adları altında toplam 11.517,69 TL haksız olarak tahsil edildiğini, belirtilen miktarın sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre müvekkile iade edilmesi gerektiğini belirterek, davalı bankanın tahsil ettiği 11.517,69 TL’nin, tahsil edildiği tarihten itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, bunun mümkün olmaması halinde bankacılık teamüllerine göre fazla alınan miktarın davalıdan tahsiline, davalı bankanın fazla tahsil ettiği faizden şimdilik 100,00 TL tutarındaki miktarın müvekkiline iade edilmesine karar verilmesini dava ve talep edilmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; davacının talebini somutlaştırması gerektiğini, davacının belirttiği kar payı, dosya masrafı verimsiz pos bedeli komisyonu ve BSMV gibi kalemlerin hiçbirinin alınmadığını, davacı ile imzalanan sözleşmenin 7.4 maddesinde masrafa ilişkin hükümleri düzenlediğini, davacının belirlenen faiz oranını kabul etmeme ve başka bankadan kredi kullanma olanağına sahip olduğunu, müvekkil bankanın sözleşme ve piyasa şartlarına aykırı olarak herhangi bir faiz oranı belirlemediğini belirterek, davanın reddine yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talep edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Tüm Dosya Kapsamı Birlikte Değerlendirildiğinde; Dava, rotatif kredi kullandırımı sırasında davacıdan ‘komisyon ve operasyon masrafı’ adı altında tahsil edilen bedel ile sözleşmeye uygun olmadığı iddia edilen faiz oranı nedeni ile fazla tahsil edilen bedellerin iadesi istemine ilişkindir. Mahkememizce taraflar arasında uygulanan faiz oranının sözleşmeye uygun olup olmadığı, sözleşmenin komisyon ve operasyon masrafı tahsiline ilişkin hükümlerinin genel işlem koşulu niteliğinde olup olmadığı konusunda rapor tanzim edilmesi için dosya bankacılık konusunda uzman bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi, 14/12/2017 tarihli kök raporunda, uygulanan faiz oranının sözleşmeye uygun olduğu, davacıdan bankacılık uygulamasına ve diğer bankalarca tahsil edilen bedellere göre 834,36 TL fazla komisyon ücreti tahsil edildiği yönünde görüş ve kanaat belirtmiştir. Mahkememizce taraflar arasında 6098 sayılı T.BK.’nun yürürlüğe girdiği tarihten sonra akdedilen kredi sözleşmesinin komisyon ve operasyon masrafına ilişkin hükümlerinin genel işlem koşulu niteliğinde olup olmadığı konusunda ek rapor tanzim edilmesi için dosya yeniden önceki bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi 29/01/2018 tarihli ek raporunda taraflar arasında 30/09/2013 tarihinde sözleşme akdedildiği, bankaların kredi kullanacak firmaya sözleşmenin akdinden önce bilgilendirme formu sunduğu, davacının bilgilendirme formu isteme hakkını kullanmadığı, davacının basiretli tacir olarak sonuçlarına katlanması gerektiği yönünde görüş ve kanaat belirtmiştir. Somut olayda, taraflar arasında 30/09/2013 tarihinde kredi sözleşmesi akdedildiği, davacıya kredi kullandırımı öncesi veya sonrasında tahsil edilecek komisyon ve operasyon masrafı ile ilgili bilgilendirme formu verilmediği, tahsil edilecek masrafların davacı ile müzekare edildiğinin davalı tarafça ispat edilemediği, davacıdan komisyon ve operasyon masrafı adı altında 11.517,69 TL’nin tahsil edildiği, ancak davacıya uygulanan faiz oranının sözleşmeye uygun olduğu anlaşılmaktadır. Taraflar arasında akdedilen sözleşmenin, 7.4 maddesinin davacı ile müzakere edildiği, davacının komisyon ve operasyon masrafları ve tutarları konusunda bilgilendirildiği hususları kesintiyi yapan davalı tarafça ispat edilememiştir. Bu sebeple sözleşmenin 7.4 maddesinin yazılmamış sayılması gerektiği, sözleşmenin 7.4 maddesinin hükümsüz sayılmasının sözleşmenin uygulanmasında boşluk oluşturmadığı anlaşılmakla haksız olarak tahsil edilen 11.517,69 TL’nin iadesine, uygulanan faiz oranının sözleşmeye uygun olduğu gözetilerek faize ilişkin talebin reddine dair oluşan tam vicdani kanaat… ” doğrultusunda, Davanın kısmen kabülü ile 11.517,69 TL’nin 31/03/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Dava konusu masraf kalemleri gibi alacak kalemlerinde bankalara ne kadar ücret ödendiği sabit ve belirli olup bu konuda belirsiz alacak davası veya kısmi dava açılmasında hukuki yarar bulunmadığını, Davacı tarafın basiretli bir tacir gibi davranmayarak, imza atmak suretiyle onaylamış olduğu sözleşmeye aykırı ve haksız bir talepte bulunduğunu, Davacı dava dilekçesindeki faize ilişkin talebini somutlaştırmadığından müvekkili bankanın tüm dava masraflarına katlanmak zorunda kaldığını, 04.12.2017 tarihli bilirkişi raporu ile iade koşullarının oluşmadığının açıkça ifade edildiğini, Müvekkili bankanın TCBM’ye bildirip kamuoyuna sunduğu ücret ve komisyon tarifesine göre yıllık %4 oranında nispi ücret ve komisyon uygulayacağını duyurmuş olduğunu, somut olayda bildirilen ücret ve komisyon tarifesinin altında kredi operasyon ücreti ve kredi komisyonu tahsil edildiğini, Genel işlem koşullarının bu kadar geniş yorumlanmasının ticari hayatı ve özellikle kredi kullandırımlarını ciddi şekilde olumsuz yönde etkileyeceğini, ticari kredilerde emsal banka uygulamaları dikkate alınarak göre karar verilmesi gerektiğini, Açıklanan bu nedenlerle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, taraflar arasında akdedilen genel kredi sözleşmesi kapsamında alınmış bulunan komisyon ve dosya masrafının geri tahsili istemiyle açılmış bir alacak davasıdır. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kısmen kabulüne verilmiş, bu karara karşı davalı banka vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacının, davayı belirsiz alacak davası olarak açtığına dair beyanı yoktur. Kısmi dava açılması ise herhangi bir ön koşula tabi değildir. Davalı vekilinin bu konuya ilişkin olarak ileri sürdüğü istinaf nedeni yerinde değildir. Genel işlem koşulları TBK’nın 20 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. TBK yürürlüğe girdikten sonraki dönemde imzalanan sözleşmeler yönünden; yasal düzenlemeye göre, genel işlem koşulu içeren sözleşmeler yapılması hukuken mümkündür. Bir hükmün salt genel işlem koşulu niteliğinde olması, onun geçersiz olması sonucunu doğurmaz. TBK’nın 25. maddesi uyarınca, “Genel işlem koşullarına, dürüstlük kurallarına aykırı olarak, karşı tarafın aleyhine veya onun durumunu ağırlaştırıcı nitelikte hükümler konulamaz”. Yani, genel işlem koşulu niteliğindeki sözleşme maddesinin geçersiz sayılması için, hükmün dürüstlük kuralına aykırı olması gerekir. Somut olayda; genel kredi sözleşmesinin faiz oranının belirlenmesi ve masraf alınmasına dair sözleşme hükümlerinin, sözleşmenin niteliğine aykırı olduğundan söz edilemez. Zira komisyon ve masraflar açısından tüm bankalar tarafından benzer kesintiler yapılmakta olup, davacı bu hususu bilmediğini ileri süremez. Yine faiz oranlarının belirlenme kriterleri de diğer bankalarınkine benzer niteliktedir. Bu sebeple haksız işlem şartının varlığından söz edilemeyeceğinden davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun kabulü gerekmektedir. Bu tür uyuşmazlıklarda, sözleşmede oran veya miktar belirlenmemiş ise davalı banka ile diğer bankaların uygulaması araştırılarak bu tür işlemlere kredi grupları bakımından uygulanan komisyon, masraf, erken kapama ücreti vb. ad altında kesilen masraf miktar ya da oranları sorulup karşılaştırılarak, davacıdan talep edilebilecek ortalama miktar konusunda bilirkişi heyetinden rapor alınarak, alınan masraflar konusunda 5411 Bankacılık Kanunu 144. maddesinin vermiş olduğu yetkiye istinaden, Bakanlar Kurulunun 16.10.2006 tarih ve 2006/11188 sayılı kararına istinaden Merkez Bankasının çıkarmış olduğu 09.12.2006 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 2006/1 sayılı tebliğin 4. maddesi hükmü de dikkate alınmak suretiyle davalı banka tarafından yapılan kesinti miktarının uygun olup olmadığı veya ne miktarda olduğu, dürüstlük kuralına aykırı olup olmadığı davacıya iadesi gereken miktar bulunup bulunmadığı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar vermek gerekmektedir ( Yargıtay 11.HD’nin 26/06/2018 tarih, 2016/11653 E. 2018/4811 K. ve 2017/276 E. 2018/5662 K. sayılı ilamları). Somut uyuşmazlıkta, ilk derece mahkemesince alınan 04.12.2017 tarihli bilirkişi raporunda ; tahsil edilen masraf ve komisyonların emsal nitelikteki üç bankanın azami masraf ve oranları ile karşılaştırılmasının yapılmış olduğu, davacının uygulamasının emsal banka uygulamalarına göre %020 oranında fazla olduğu ve bankaca 2014,2015 ve 2016 yılı ücret ve komisyon tarifesine göre yıllık % 4 oranında nispi ücret ve komisyon uygulayacağını TCMB’na bildirip kamu oyuna deklere ettiği bu noktada alınan komisyon ücretinin TCMB’ye bildirilen oranı aşmadığı, emsal banka uygulamaları esas alındığında ise davalının 834,36 TL fazla komisyon ücreti tahsil edildiğine yönelik değerlendirme yapılmış olduğu anlaşılmaktadır. Her iki tarafın da tacir olduğu dikkate alındığında; tarafların serbest iradeleriyle sözleşme akdetmiş oldukları, davacıdan alınan masraf ve komisyonların sözleşmede kararlaştırılan hususlara uygun olduğu, ayrıca davalı bankanın davacıya verdiği krediyi temin ederken belli bir maliyete katlandığı dikkate alındığında, bankanın almış olduğu 834,36 TL komisyonun fahiş oranda olmadığı, makul düzeyde bulunduğu kabul edilmelidir. İlk derece mahkemesince yargılama aşamasında alınan14.12.2017 tarihli kök raporda bilirkişi raporunda uyuşmazlığa konu genel kredi sözleşmesinin emsal banka araştırmaları yapılarak hazırlandığı görülmüştür. Bu sebeplerle ilk derece mahkemesince alınan rapor gerekçeli ve denetime elverişlidir. Davlının uyguladığı oranın TCMB’ye bildirdiği oranı aşmadığı, yine davalıl uyguladığı oranın piyasa rayiçlerine göre küçük bir fark taşıdığı ve fahiş olmadığı anlaşılmakla, bu nedenlerle davanın reddi gerekirken, kabulüne karar verilmesi isabetsiz olmuştur. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca kabulüne; ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, davanın esası hakkında dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda; 1-Davanın reddine, 2-Alınması gereken 54,40 maktu harcın, peşin yatırılan 198,41 TL’den mahsubu ile artan 140,01 TL’nin talep halinde davacıya iadesine, 4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 6-DavalI tarafından yapılan 78,00 TL yargılama giderinin davacılardan alınıp davalılara verilmesine, 7-Dosya kesinleştiğinde ve talep halinde gider avansların taraflara iadesine, 8-İstinaf aşamasındaki yargılama giderleri yönünden; a-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına; 983,47 TL peşin istinaf karar harcının talep halinde davalı tarafa iadesine, b-Davalı tarafından harcanan 98,10 TL istinaf başvuru harcı ve 32,50 TL posta masrafı olmak üzere toplam 130,60 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, c-Artan gider avanslarının iadesine, 9-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 10-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 24.09.2020 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU:HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.