Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/2041 E. 2020/1002 K. 08.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2041
KARAR NO : 2020/1002
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/06/2018
NUMARASI : 2017/16 E.2018/690K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne ilişkin verilen hükme karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; …Limited Şirketi, Türk Ticaret Kanunu’nun 155 vd. maddeleri ile diğer ilgili maddeleri ve Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 19/1 ve 20/1 madde hükümleri uyarınca, …Anonim Şirketi ve …Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi ile 29.06.2016 tarihinde imzalanan birleşme sözleşmesi kapsamında; … Limited Şirketi’nin çatısı altında birleştiğini, müvekkilinin yeni ticaret ünvanının … olduğunu, müvekkili şirketin davalı şirkete 11.08.2015 tarihli ilaçların teslim edildiğini gösterir irsaliyede belirtilen “… (Tr) cinsi 2.000 kutu” ve “… cinsi 1.000 kutu” İlacı 13.08.2015 tarihinde teslim ettiğini, ancak davalı şirketin karşı edimi olan para ödeme borcunu yerine getirmediğini, davalı şirketin itiraz etmediği faturalarda gösterilen bedelleri müvekkili şirkete ödemekle yükümlü olduğunu, davalı şirketin anılan fatura bedellerini ödememesi üzerine taraflarınca başlatılan icra takibine davalı şirket tarafından itiraz edilmesinin haksız olduğunu, açıklanan sebeplerle itirazın iptalinin gerektiğini, izah olunan nedenlerle fazlaya ilişkin her türlü hakları saklı kalmak şartıyla, davanın kabulüne karar verilerek, davalı borçlunun İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takip dosyasında ileri sürdüğü itirazlarının iptaline ve duran icra takibinin devamına, davalının %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı üzerinde bırakılmasına, karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; davaya konu olan İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası incelendiğinde, davacının faturadan kaynaklı alacak talebinde bulunduğunun görüleceğini, ancak cari hesap alacağına esas olan başkaca iade faturaları ve kayıtların bu alacak talebinde dikkate alınmadığını, zira müvekkilinin, 29/09/2015 tarihinde, 2015 yılı Ağustos ayı mal fazlası bedeli olan 6.764,55 TL tutarında iade faturası kestiğini, tüm bu verilerle, takibin dayanağı ve işlemiş faiz konusunda itiraz eden müvekkili şirketin, itirazının haklı olduğunun ortada olduğunu, bunun yanında müvekkili şirket hakkında Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1355 E. sayılı dosya ile devam eden iflas erteleme davasında alacakları aleyhine ihtiyati tedbir kararı verildiğini, sonuç olarak davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, alacağın likit olmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini, yukarıda da ifade edildiği üzere, davacı tarafından takibin dayanağının “fatura alacağı” şeklinde ifade edildiğini, bu itibarla taraflar arasındaki hukuki ilişkinin incelenmesini ve alacak-borç kalemlerinin ortaya konulmasının gerektiğini, bu nedenle icra inkar tazminatının ana şartı olan likitliğin, konu takip ve dava bakımından gerçekleşmediğini, davanın reddine, müvekkili şirket lehine asıl alacağın %20’si tutarında kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini ve davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Tüm dosya kapsamı dikkate alınarak her nekadar davalı taraf icra dosyasına itiraz ile borçlu olmadığını iddia etmiş; Mahkememize hitaben verdiği cevap dilekçesi ile Davalı hakkında İflas Erteleme davası olduğunu, Asıl alacak ve işlemiş faiz talebinin reddine karar verilmesini talep etmiş ise de ; Dosya kapsamına ibraz edilen deliller ve düzenlenen bilirkişi raporu ile davacı ile davalı arasında İlaç satımından Kaynaklanan ticari ilişki bulunduğu,davacı tarafın icra takip talebinin 6102 Sayılı Kanunun 21.md kapsamında değerlendirilen faturadan kaynaklı alacağın tahsiline yönelik olduğu, davacı tarafın cari hesaptan kaynaklanan alacağının tahsili için başlattığı icra takibine davalı tarafın borcunun bulunmadığına yönelik itirazı ile takibin durduğu, davacı tarafın davasının İ.İ.K.’ nun 67.md de ifadesini bulan İtirazın İptali Davası olduğu ve hak düşürücü süre içinde davanın açıldığı görülmüştür. Taraflarca ibraz edilen ve talep edilen delillerin toplanılmasını müteakiben Mali Müşavir Bilirkişiler Vasıtası ile yapılan incelemeler ile; Tarafların ibraz edilen defterlerinin 6102 Sayılı Kanunun 64.md/3f kapsamında usulüne uygun tutulduğu,6100 Sayılı Kanunun 222.md uyarınca tarafların kendi lehine delil olma niteliğinin bulunduğu,incelenen her iki tarafın ticari defterleri ile davacının davalıdan toplamda 88.925,11.TL. alacaklı olduğu, Ticari defter ve kayıtlara göre davacının icra takibine konu faturadan dolayı borçlu olduğu yönünde ki Mali Müşavir Bilirkişiler vasıtası ile yapılan inceleme ve hesaplamalar yerinde görülmüş … ” gerekçesiyle, davacı tarafın davasının kabulü ile, davalı tarafın İstanbul ….İcra Dairesinin … sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın asıl alacak ve takip tarihinden sonra asıl alacağa değişen oranlarda avans faizi yürütülmesine yönelik itirazın iptaline, davacı tarafın icra inkar tazminat talebinin kabulü ile (24.392,02.TL) nin %20’si oranında tazminatın davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine karar vermiştir.Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Mal teslimi kanıtlanamadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, bu hususta dosya içerisinde bulunan iki raporda da bir inceleme yapılmaması nedeniyle raporların eksik olduğunu, Alacağın likit olmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini, Davacı tarafından takibin dayanağının “fatura alacağı” şeklinde ifade edildiğini, bu itibarla taraflar arasındaki hukuki ilişkinin incelenmesi ve alacak-borç kalemlerinin ortaya konulmasını ve mal tesliminin yapılıp yapılmadığının araştırılmasının gerektiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini, müvekkili şirket lehine asıl alacağın %20’si tutarında kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, ticari alım satımdan kaynaklı faturaya dayalı olarak başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı, davalı şirket vekili tarafından, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.Dava dosyasının incelenmesinden, iş bu davada verilen hükmün istinafından sonra davalı şirketin iflasına karar verildiği görülmüştür. Müflisin tasarruf yetkisinin kısıtlanmış olması (İİK.’nın m.191), müflisin iflas masasına giren mal ve haklarına ilişkin davaları takip etme yetkisini de etkiler. Müflisin masa malları üzerindeki tasarruf yetkisi kısıtlandığından, masa ile ilgili davalar hakkındaki dava takip yetkisi (ve taraf sıfatı), artık müflise değil, iflas idaresine aittir. Adi tasfiyede İİK.’nın 226-229 maddeleri gereği iflas masasını temsil yetkisi iflas idare memurlarına, şayet basit tasfiye (İİK.’nın m. 218) usulü benimsenmişse, bu temsil yetkisi İflas Müdürlüğüne (İflas Dairesine) aittir.İflastan önce açılmış olup da devam eden, müflisin (davacı veya davalı olarak) taraf bulunduğu hukuk davaları, (maddede yazılı istisnalar dışında) iflasın açılması ile durur. Bu durma, ikinci alacaklılar toplantısından (md. 237) on gün sonraya kadar devam eder; ancak bundan sonra, duran hukuk davalarına devam edilebilir (md. 194/1).Somut olayda, Ankara 13.As.Tic.Mahkemesinin 29.11.2018 tarihli 2015/1355 esas sayılı dosyası üzerinden davalı … A.Ş.’nin iflasına karar verildiği, bu noktada Dairemizce 09.07.2020 tarihli ara karar oluşturulduğu, bu ara karar doğrultusunda Ankara …. İcra Dairesinin … iflas dosyasına müzekkere yazıldığı, müzekkere cevabında davalı şirket hakkında verilen iflas kararının 31.05.2019 tarihinde kesinleştiği, ikinci alacaklar toplantısının 11.07.2019 tarihinde yapıldığı bildirilmekle, 24.09.2020 tarihinde Ankara 21.İflas İdaresine yeniden müzekkere yazıldığı, davacı vekilinin de Dairemizin oluşturduğu 28.09.2020 tarihli ara karar doğrultusunda beyanda bulunduğu, sonuç olarak dosyanın geldiği mevcut durum itibariyle iflas idare memurluğu tarafından sıra cetveli oluştuğu ve söz konusu cetvelde borçlunun Müflis … A.Ş., alacaklının … A.Ş., talep edilen alacağın 161.209,70 TL şeklinde gönderildiği ve söz konusu alacağın 4. sırada kayıt ve kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.Somut uyuşmazlıkta, dosya içerisinde ekli belgelerden anlaşılacağı üzere esasen İstanbul …. İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasındaki takip alacaklısını … Ltd. Şti. olduğu, Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin 08.07.2016 tarihli 9111 sayılı suretinden anlaşılacağı üzere … Ltd Şti’nin … A.Ş. ve … Şti ile birleşmesi yönünde karar alındığı, sonrasında birleşen şirketlerin … A.Ş. adı altında devamına ilişkin karar verildiği, buna yönelik 11.07.2016 tarihli 9112 sayılı ticaret sicil gazetesi çıktısının da dosya içerisinde yer aldığı görülmekle, az yukarıda bahsi geçen İstanbul ….İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasına konu 24.392,02 TL tutarındaki alacağın da sıra cetvelinde yer alan 161.290,70 TL tutarındaki alacak içerisinde olduğu anlaşılmaktadır.Özetle; itirazın iptali davası olarak ilk derece mahkemesince görülüp hükme bağlanan alacak, davalı müflisin masasına kabul edilip sıra cetveline davacı alacağı olarak yazıldığından, dava konusuz kalmıştır. Çünkü, davalının iflası ile iş bu dava kayıt kabul davasına dönüşmüştür. Kayıt kabule karar verilmesi halinde elde edilecek sonuç, alacağın müflisin masasına yazılmasından ibarettir. Dava istinaf aşamasında iken, iş bu alacağın müflisin masasına kaydının yapıldığı ve böylece eldeki iş bu davanın konusuz kaldığı anlaşılmaktadır.Ortaya çıkan bu duruma göre, mahkememizce yeniden karar verilmesi gerektiğinden, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak, davanın hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davanın açıldığı tarih itibariyle haklılık durumu dikkate alınarak HMK’nın 331. Maddesi uyarınca yargılama giderlerinin davalı tarafa tahmiline dair aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM Yukarıda açıklanan gerekçeyle; İstinaf başvurusundan sonra davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının KALDIRILMASINA, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına, bu doğrultuda;1-Konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 54,40 TL harcın peşin alınan 294,60 TL harçtan mahsubu ile artan 240,20 TL harcın talep halinde davacıya iadesine,3-Davacı tarafından ilk derece yargılamasında harç dışında yapılan 1.375,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 5-Davacı kendisini ilk derece yargılamasında avukatla temsil ettirdiğinden, hüküm tarihindeki AAÜT uyarınca belirlenen 3.400,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 6-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; 416,55 TL istinaf karar harcının talep halinde müflis şirket iflas idaresine iadesine,6-Davalı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,7-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,8-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 08.10.2020 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.