Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/2039 E. 2020/719 K. 09.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2039
KARAR NO : 2020/719
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/12/2016
NUMARASI : 2015/684E. 2016/1438K.
DAVANIN KONUSU: Tespit
Taraflar arasında görülen tespit davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine ilişkin verilen hükme karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; Nilüfer Vergi Dairesi mükelleflerinden … TİC.LTD.ŞTİ’nin 2009,2010,2011,2012 hesap dönemi işlemlerinin Vergi Müfettişi … tarafından İncelenmesi sonucunda 02/10/2014 tarih ve 2014-A-872/27 Sayılı Vergi Tekniği Raporu düzenlendiğini, raporda şirketin gerçekte … kontrolünde olduğunu, mükellef adına tarh edilecek vergiler için mükellef adına ihtiyati tahakkuk verilerek davalı … nezdinde ihtiyati haciz uygulanması gerektiğinin tespit edildiğini, tespit davası açmakta idarenin hukuki menfaati bulunduğunu, 6183 Sayılı AATUK’nun 17. maddesinin 3. bendinde yer alan hükmünden hareketle şirketin gizli ortağı olduğu yönünde kuvvetli deliller elde edilen davalı … hakkında da diğer davalı şirket ortakları ile birlikte tahakkuka dayalı ihtiyati haciz uygulanması gerektiğinden … İle diğer davalı mükellef şirket …SAN.VE DIŞ TİC.LTD.ŞTİ arasındaki ortaklığın tespiti için dava açılması zaruretinin hasıl olduğunu, öncelikle davalıların taşınır taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki ve bankalardaki hak ve alacaklarının üçüncü kişilere devir ve temlikinin önlenmesi bakımından üzerlerine karar kesinleşinceye kadar ihtiyati tedbir konulmasına, davalı …’ın diğer davalı … TİC.LTD.ŞTİ.’nin gizli ortağı olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.Davalılara usulüne uygun dava ve tensip zaptı tebliğ edilmiş, süresinde cevap verilmemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…. Ticaret Limited Şirketi TTK da düzenlenmiş olan bir Limited şirket ortaklık yapısına sahip olup, sermaye şirketlerinde TTK hükümleri gereği ortaklardan birisinin şirketteki payına sahip olunması yöntemi ile pay defterine kayıt edilmesi ve ilanı ile birlikte usulüne uygun ortaklığın gerçekleşebileceği, bu hallerde ortaklık sıfatı kazanan kişinin ortaklığın doğduğu andaki kişisel amacı, niyeti, gayesi ve hedefinin kural olarak önemli olmadığı, uygulamada bazen gayri resmi amaçlar ile gerçekte şirket adına işleri yürüten kişi ya da şirketin arkasındaki başka bir tüzel kişi var olduğu halde işleri yönlendirmeyen uygulamada ‘…’ olarak tabir edilen kişilerin ortak ya da yönetici olarak yer alarak gösterildiği olaylarına rastlanmakta olup, söz konusu olayda ise davalı …’ın fiiliyatta ve resmiyette ortak değil, uygulamada yaptığı eylem ve işlemleri ile şirketin faaliyetlerini perde arkasından yöneten kişi olduğu iddia edilmektedir, TTK’nun 553. Maddesi hükümleri kapsamında şirketler hukukunda yöneticilerin sorumluluğu söz konusu olduğunda, şirketin usulünce seçilmiş yöneticisi olmamasına rağmen şirketi tek başına ya da diğer yöneticiler ile birlikte fiilen sevk ve idare eden kişilerin şirkete, pay sahiplerine ve/veya şirket alacaklılarına verdikleri zararlardan dolayı hukuki sorumluluklarının bulunduğu kabul edilir ki bu halde adı geçen fiili yöneticinin ortak ya da gizli ortak olduğunu ispat etmekte gerekli değildir. Ancak olaya özgü bu durumda davacı kamu idaresi olup, vergi idaresince uygunlanma olanağı bulunan A. A. T. U. H. K madde 17. Hükmüne göre ihtiyati tahakkuk söz konusu olup, madde 17/3 bendine göre ‘teşebbüsün muvazaalı olduğu ve hakikatte başkasına aidiyeti hakkında deliller elde edilmişse” ihtiyati tahakkuk ve buna bağlı ihtiyati haciz işlemi ile birlikte vergi alacağının güvence altına alınması için anılan madde hükmü ile bir hukuki koruma öngörülmüş olup, davacı idare tarafından vergi alacağının güvence altına alınması için yapılacak olan ihtiyati tahakkuk uygulaması yönünden’ Vergi dairesi müdürünün, Grup müdürünün veya müdürün yazılı talebi üzerine Defterdar veya Vergi Dairesi Başkanı mükellefin henüz tahakkuk etmemiş vergi ve resimlerinden Maliye Bakanlığınca tespit ve ilan edilecek olanlar ile bunların zam ve cezalarını derhal tahakkuk ettirilmesi hususunda yazılı emir verebilir’ düzenlemesi getirilmiş olup, ihtiyati tahakkuk için herhangi bir süre belirlenmemiş olup, teşebbüsün muvazaalı olduğu ve hakikatte başkasına aidiyeti hakkında deliller elde edilmiş olması yeterli görülmektedir. Delillerde hiç şüphesiz ilgili mevzuata göre Vergi İaderesinin araştırma, inceleme ve değerlendirmeleri sonucu elde edilecektir. Bu nedenle davacı idarenin 6183 sayılı A. A. T. U. H. K 17. Maddesinde belirtilen yetkiyi kullanması için Adli Yargıda dava açması zorunlu kılınmamıştır, yapılan tespit ve incelemelerde davalı …’ın diğer davalı şirket adına sahte belge düzenlenmesinde belirgin roller üstlendiği, böylece davalı …. Ticaret Limited Şirketi nin fiili yöneticisi (şirket müdürü olarak kabul edilebileceği, ancak davalı …’ın davalı şirketin diğer ortakları veya şirket ile aralarında ekonomik, ticari, parasal ilişkileri tevsik edecek başkaca delil bulunmadığından diğer davalı şirket ile aralarında gizli ortaklık ilişkisinin bulunduğuna dair bir tespitte bulunulamayacağı mahkememize rapor edilmiş olup, öte yandan bahsi geçen yasanın 17. Maddesi hükümleri gereği davacı idarenin vergi tahakkuku işlemlerinde bulunabilmesi için mahkememizden davalının diğer davalı şirketin gizli ortağı olduğuna dair bir tespit kararı almasına ihtiyaç bulunmadığından bu davayı açmakta da hukuki yararı bulunmadığından…” davanın usulden reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Nilüfer Vergi Dairesinin mükellefi ….San. ve Dış Tic.Ltd.Şti.’nin 2009-2010-20 M -2012 yılları hesap dönemi işlemlerinin Vergi Müfettişi … tarafından incelenmesi sonucunda 02/10/2014 tarih ve 2014-A-872/27 Sayılı Vergi Tekniği Raporu düzenlendiğini, raporda da çok ayrıntılı olarak açıklandığı üzere ….San. ve Dış Tic.Ltd.Şti.’nin de aralarında bulunduğu şirketlerin ortaklık yapılarının gerçeği yansıtmadığını, organizasyon dahilinde fatura akışı sağlamak faaliyetini yaptıklarını, söz konusu şirketlerin ortak ve müdürlerinin, organizasyonu yöneten kişi veya kişilerin yanında çalışan bekçi, iş bulma vaadiyle vekalet alınan veya para karşılığında müdür veya ortak yapılan kişiler olduğunun anlaşıldığını, …. aslında … tarafından yönetildiğini, gerçek gibi görünen işlemlerin KDV iadesi almak için kurgulandığı sahte sorumlu müdürlerle davalı …’ın kendisini resmiyet dışında tuttuğu şirketler aracılığıyla gelir elde ettiğinin tespit edildiğini, diğer taraftan SGK Kontrol Memurları tarafından düzenlenen raporda özetle, davalı şirketin fiiliyatta hiç çalışanının olmadığının, söz konusu şirketlerin işveren olma basiretine sahip olmayan kişiler üzerine kurdurularak paravan şirketler üzerinden kuruma sahte sigortalı bildiriminde bulunulduğunun tespit edildiğini, Vergi Müfettişi tarafından yapılan inceleme sonucunda düzenlenen Raporda yer alan tespitler dikkate alındığında tespit davası açmakta İdarenin hukuki menfaatinin bulunduğunu, ihtiyati tahakkukun kalkması ile ihtiyati haczin de kalkacağını, ihtiyati haczin dayanağı olan ihtiyati tahakkuka dayalı tarhiyatlara karşı dava açılıp açılmadığını, açılmışsa sonucunun ne olduğunu veya davalılarca teminat gösterilip gösterilmediğini, kesin olarak tahakkuk ettirilen vergi, resim ile bunların zam ve cezalarının ödenip ödenmediğinin araştırılmadan salt idarenin bu yetkiye sahip olduğundan bahisle dava açmakta hukuki yararının olmadığı yönünde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, 213 sayılı Kanun gereği defter ve belgeleri inceleme yetkisi olan vergi müfettişinin şirket kayıtlarını, defterlerini ve diğer bir çok belgeyi tetkik ederek elde ettiği tespitleri, inceleme yetkisine haiz olmayan bilirkişilerin hangi kritere göre yok sayarak elde edilen komisyon geliri dışında başkaca delil bulunmadığından bahisle gizli ortak olup olmadığı yönünde kanaat oluşturulmadığı şeklinde görüş bildirdiğinin anlaşılamadığını, diğer taraftan bilirkişi raporunun sonuç bölümünün 3. maddesinde …’ın … Ltd.Şti.’nin fiili yöneticisi ( şirket müdürü) olarak kabul edilebileceğinin belirtildiğini, 4. maddesinde ise ortaklık ilişkisinin bulunup bulunmadığı hususunda kanaat oluşturulamadığının belirtilerek çelişki ortaya konulduğunu ve bilirkişi raporunda ve bu yönde yapılan itirazlarının mahkemece dikkate alınmadan hüküm kurulmuş olmasının da hukuka aykırı olduğunu, soruşturma kapsamında vergi suçu raporu üzerine ceza davası açılıp açılmadığını, açılmışsa sonuçlanıp sonuçlanmadığı yönünde hiç araştırma yapılmadığını, Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 27.12.2016 tarih ve 2015/684 E-2016/1438 K. sayılı red kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davalı gerçek kişinin fiiliyatta dışı şirketi yönettiği iddiasına dayalı olarak açılan Vergi alacağının güvence altına alınması amacıyla dava dışı şirkete ilişkin ihtiyati tahakkuk ve buna bağlı ihtiyati haciz işlemlerinin davalı gerçek kişiye yöneltilebilmesi için davalının dava dışı şirket ortağı olduğunun tespiti talebine dayalı olarak açılan tespit davasıdır.İlk derece mahkemesince, hukuki yarara ilişkin dava şartı bulunmadığından, davanın usulden reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekili tarafından yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davanın görülüp sonuçlandırılabilmesi için öncelikle usulüne uygun şekilde taraf teşkilinin ve dilekçelerin teatisi işlemlerinin yapılmış olması gerekir. Bu işlemlerin yapılabilmesi için, davanın taraflarının taraf ehliyetine sahip olması gerekir. Taraf ehliyeti, HMK’nın 114/1.d maddesi uyarıca dava şartıdır.Davalı … Ltd. Şti.’nin 6102 s. TTK Geçici Madde 7 uyarınca 09.03.2015 tarihinde ticaret sicilinden re’sen terkin edildiği anlaşılmaktadır. Bu davalının taraf ehliyetinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. HMK’nın 115/2. maddesi uyarınca, tamamlanabilir niteliktedi dava şartının tamamlanması için davacıya süre verilerek sonucuna göre işlem yapılmalıdır. Şu halde taraf teşkilinin sağlanması açısından davacı tarafa, terkin edilen davalı şirketi ihyası için dava açması yönünde süre verilerek, oluşacak sonuca göre değerlendirme yapılması gerekirken, taraf teşkili yapılmadan hukuki yarar yokluğundan davanın reddi yoluna gidilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.4 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak dava dosyasının kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.a.4. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine,4-Yapılan kanun yolu masraflarının, ilk derece mahkemesince, yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,5-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine dair; HMK’nın 353/1.a.4. maddesi uyarınca, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 07.07.2020 tarihinde oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.