Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/2023 E. 2020/653 K. 02.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2023
KARAR NO: 2020/653
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/07/2018
NUMARASI: 2016/1271E. 2018/690K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Şirket Hisse Satışından Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne ilişkin verilen hükme karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili davasında özetle; borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibine geçildiğini, takip konusunun … tarafından davacı alacaklı namına düzenlenen 30.09.2015 keşide tarihli ve 100.000 euro bedelli çek olduğunu, davalı takip borçlusunun avalist sıfatının bulunduğunu, davacının hissedarı olduğu ABD’de kayıtlı “…” adlı şirketin hisselerinin ve bu şirket adına kayıtlı … isimli teknenin hisselerinin davacı alacaklıdan satın alınması amaçlı 22.05.2014 tarihli satış sözleşmesi akdedildiğini, bu sözleşmeye dayalı olarak üç adet çeki lehdar sıfatıyla davacı alacaklı namına takibin diğer borçlusunun keşide ettiğini ve davalının da keşideci lehine aval vererek davacıya teslim ettiğini, ilk çekin keşideci-aval veren tarafından ödenmiş olup ikinci çek olan 30.09.2015 tarih ve 100.000 Euro bedelli çekle ilgili süre istendiğini ve muhataba ibraz edilmemesi talep edildiğini, çek muhataba ibraz edilmediğinden bu haliyle kambiyo senetlerine dayalı müraacat hakkının kaybedildiğini, son çek olan 30.05.2016 tarih ve 50.000 euro bedelli çekin davacının iyiniyetinin suistimal edilmesi ve ödeme de yapılmaması üzerine muhataba ibraz edilerek, karşılıksızlık yazısının alındığını, akabinde bu çek ile ilgili olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibine ve dava konusu çek ile ilgili olarak da genel haciz yolu ile icra takibine geçildiğini, davalı borçlu tarafça genel haciz yolu ile dava konusu edilmiş takibe itiraz edildiğini, diğer kesinleşen takip ile ilgili olarak da icra dosyasına ödeme yapılarak takibin infazen işlemden kaldırıldığını, taraflar arasındaki sözleşmeye davalı taraf tanık olarak imza atmış olsa da yine sözleşme ile aynı tarihli Üsküdar …Noterliğinin 22.05.2014 tarih ve … yevmiye sayılı vekaletnamesinde de görüleceği üzere, takip borçlularının sözleşme konusu teknenin hisselerini iktisap etme hususunda yetki aldıklarını, … şirketinin ana sözleşmesinde yapılan değişiklikle takip borçlularının şirketin satış sözleşmesine uyarlı şekilde ortakları haline geldiğini, sözleşme tarihi itibariyle tekne ile ilgili işlemleri ikmal ettirmek üzere …’a vekaletname verdiklerini, takip borçlularını çek ile ödeme yükümlenmelerine esas olacak şekilde hisse devri ve tescili ile ilgili işlemleri ikmal ettiklerini, çeki ödediklerini, son çeki de cebri icra aracılığıyla ödediklerini, ödedikleri çeke ilişkin herhangi bir genel mahkemede menfi tespit vb. dava açılmadığını, ibraz edilmemiş çekin hukuki niteliği itibariyle yazılı delil başlangıcı sayıldığını beyanla, Davalının İstanbul … icra müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, davalının itirazının haksız, kötüniyetli ve takibi sürüncemede bırakmak, alacağın tahsilini güçleştirmek gayretli oluşu ve alacaklarının taraflar arası temel ilişki, bağlantılı belgelerin tarih dizini ve içerik itibariyle ana sözleşmeye uyarlı oluşu ve safahatı itibariyle likit olması nedeniyle, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, yargılama giderlerinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; takibe konu çekin süresi içinde muhatap bankaya ibraz edilmediği için hamilin avalist olan müvekkile müracaat hakkı bulunmadığını, müvekkilinin taraflar arasında adi yazılı şekilde düzenlenen 22.05.2014 tarihli sözleşmenin tarafı olmadığını, davacının davasını dayandırdığı 22.05.2014 tarihli adi yazılı şekilde düzenlenen sözleşmenin şekil şartı itibari ile geçerli olmadığını, müvekkilinin %25 şirket hissesini 28.05.2014 tarihli resmi sözleşme şartları çerçevesinde iktisap ettiğini, müvekkilinin ilk sözleşmeye taraf olmadığını, müvekkili ile davacı arasında yapılan ilk ve tek sözleşmenin 28.05.2014 tarihli resmi sözleşme olduğunu, sözleşmeden de açıkça anlaşılacağı üzere müvekkilinin bedelini ödeyerek şirkete ait hisseyi devraldığını ve devir nedeniyle herhangi bir borcu kalmadığını, HMK’nın 202 gereğince somut olayda tanık dinlenemeyeceğini, davacının tanık olarak gösterdiği kişinin borcun esas sorumlusu olan … olmasının son derece manidar olduğunu, sanki alacaklı ile esas borçlunun kendi aralarında anlaşarak müvekkilinden para koparmaya çalıştıkları gibi bir izlenim doğduğunu belirterek, davanın reddi ile takibinde haksız ve kötü niyetli olan davacının takip miktarının %20’inden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama gideri ve ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Taraflar arasında davacının hissedarı olduğu ABD merkezli … isimli şirketin hisseleriyle bu şirket adına kayıtlı … isimli teknenin hisselerinin davacıdan satın alınması amacıyla 22/05/2014 tarihli satış sözleşmesi imzalandığı ve bu kapsamda sözleşmeyle de belli edildiği üzere 30/05/2015 tarihli 100.000,00 Euro bedelli 30/09/2015 tarihli aynı bedelli ve 30/05/2016 tarihli 50.000,00 Euro bedelli üç adet çekin tanzim edilip lehtar sıfatıyla davacıya verildiği, davalının da keşidece lehine aval vermek suretiyle çekleri imzaladığı anlaşılmaktadır. Tanzim olunan bu çeklerden ilk çekin ödendiği, 30/09/2015 tarihli ve 100.000,00 Euro bedelli çekin süresinde muhataba ibraz edilememesi sebebiyle kambiyo senetlerine mahsus müracaat hakkının kaybedildiği, yine sözleşme kapsamında verilen 30/05/2016 tarihli ve 50.000,00 Euro bedelli çekin de bankaya ibraz edilip karşılıksız şerhi alınmak suretiyle İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine mahsus yolla takibe konu edildiği ve takibin kesinleşip dosya borcunun davalı tarafça ödendiği anlaşılmaktadır. Davalı taraf sözleşme başlıklı 22/05/2014 tarihli belgede, belgenin tarafları olan …, … ve … yanında şahit sıfatıyla sözleşmeyi imzalamış ancak bu sözleşme kapsamında tanzim olunan ve sözleşmenin 2.2 maddesinde de bentler halinde belirtilip yukarıda da açıklanan üç adet çeki avalist sıfatıyla imzalamıştır. Dosyamıza konu İstanbul İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına konu bir adet çek süresinde bankaya sunulmadığı için davacıya yukarıda belirtildiği üzere kambiyo senetlerine münhasır müracaat haklarını kaybetmiş bulunmaktadır. Buna karşın anılan çek yazılı delil başlangıcı niteliğinde olup, bu kapsamda davacı tarafta gösterilen tanık da dinlenmiş ve davacı iddiasını doğrulamıştır. Bu noktada davalı taraf sözleşmede taraf olmadıklarını ve çekin süresinde ibraz edilmemiş olması karşısında kendilerine karşı çeke dayalı olarak talepte bulunulmasının mümkün olmadığını ileri sürmüş olmakla birlikte öncelikle aval verenin sorumluluğu bakımından; aval verenin kim için taahhüt altına girmiş ise tıpkı onun gibi sorumlu olacağına ilişkin kural yanında, çekin süresinde muhataba ibraz edilmemiş olması karşısında davacı kambiyo senetlerine dayalı müracaat hakkını kaybetmiş olmakla birlikte, davalının yukarıda belirtilen sözleşme kapsamında tanzim edildiği açık ve tartışmasız olan bir adet çek yönünden ödemede bulunarak akdi ilişkinin de tarafı olduğunu kabul etmesi, dinlenen tanığın da davalının bu konumuna ve akdi ilişkinin tarafı olduğuna dair beyanları birlikte değerlendirildiğinde, davalı savunmasının yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Açıklanan tüm bu sebeplerle…”, davanın kabulü ile davalının İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına vaki itirazının 328.580,00 TL asıl alacak üzerinden iptali ile takibin bu miktar üzerinden ve takip talepnamesindeki diğer koşullarla devamına, hükmolunan alacağın %20’si oranında 65.716,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde;önceki beyanlarını tekrarla, müvekkilinin sözleşmenin tarafı olan …’ın sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerine kefil olmadığını, sadece çeki avalist sıfatı ile imzaladığını, sözleşmede tarafların durumunun bu açıklığına rağmen mahkemenin sözleşmenin asıl tarafı olan kişiyi tanık olarak dinlemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararının kaldırılmasına ve davanın reddine, %20 oranında kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, süresinde bankaya ibraz edilmemiş olması nedeniyle çek vasfını yitirmiş belgeye dayalı olarak başlatılmış olan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçeyle, davanı kabulü ile itirazın iptaline ve davacının icra inkar tazminatı talebinin kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacının talebi, süresi içinde bankaya ibraz edilmeyen çeke dayalıdır. Takip dayanağı çekin yapılan incelemesinde, keşidecisinin …, alacaklısının … (davacı) olduğu, davalı …’ın ise keşideci lehine aval veren konumunda olduğu anlaşılmaktadır. İcra takibi, hem keşideci … hem de aval veren …’a yöneltilmiştir. Davalı …, yasal süresi içinde icra takibine itiraz etmiş ve onun hakkındaki takip durmuş olup, iş bu davada itirazın iptali talep edilmektedir. Öncelikle davalının, aval veren sıfatıyla halen sorumluluğunun devam edip etmediğinin ortaya konulması gerekir. Takip dayanağı çek 30.09.2015 keşide tarihli olup, TTK’nın 796. maddesinde öngörülen yasal ibraz süresi içinde muhatap bankaya ibraz edilmediğinden, hamil, TTK m.818 f.1 ı bendi atfıyla 730.maddesi uyarınca müracaat haklarını kaybetmiştir. Yani, çek borçlularının (keşideci, aval veren ve cirantaların) kambiyo hukukundan doğan ödeme borçları sona ermiş olup hamil, çeke dayalı olarak alacak talep etme hakkını kaybetmiştir. Buna göre, somut olayda davacı çeke bağlı müracaat haklarını kaybettiğinden, kambiyo ilişkisine dayanarak davalıdan alacak talep edemez. Davalının, kambiyo ilişkisinden, yani avalinden kaynaklanan bir sorumluluğu kalmamıştır. Süresinde bankaya ibraz edilmeyen çeke dayalı olarak keşidecinin, TTK m.818 f.1 m bendi yollamasıyla 732. maddesi uyarınca sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan sorumluluğu devam ederse de bu durum aval veren için geçerli değildir. Aval keşideci lehine verilse bile, bu aval, keşidecinin sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan sorumluluğunu kapsamaz. Bu nedenle, somut olayda davalının, sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan bir sorumluluğu söz konusu değildir. Yerleşik yargıtay içtihadı uyarınca, süresinde bankaya ibraz edilmeyen çek, taraflar arasındaki temel ilişki bakımından delil başlangıcı teşkil eder. Yani bu çek, eğer varsa taraflar arasındaki temel ilişkinin ispat vasıtası haline gelir. Ancak, aval verenin verdiği teminat, lehine aval verilenin temel ilişkiden doğan borcunu temin etmez. Yani, kambiyo ilişkisi ile temel borç ilişkisi birbirinden bağımsız olup aval kaydı sadece kambiyo ilişkisi yönünden sonuç ifade eder. Temel borç ilişkisi için ayrıca bir kefaleti olmadıkça, çekteki aval kaydına dayanılarak aval vereninin temel ilişkiden sorumluluğu yoluna gidilemez (Yargıtay 11.HD’nin 2013/17204 E- 2014/6762 K sayılı, 07.04.2014 tarihli kararı; aynı Dairenin 2014/11657 E- 2014/16175 K sayılı, 13.11.2014 tarihli kararı). Meğer ki aval veren, temel borç ilişkisinin tarafı olsun. Somut olayda davacı, davalının aynı zamanda temel ilişkinin de tarafı olduğunu iddia etmiş, bu iddiasını ispat etmek üzere 22.052014 tarihli sözleşmeye, 22.05.2014 tarihli vekaletnameye, “satış senedi” başlıklı bir tercüme belgeye ve “… Kuruluş Belgesinde Yapılan Değişiklik Belgesi” isimli fotokopi belgeye ve tanık beyanına dayanmıştır. Bu belgelerin incelenmesinde: 1-22.05.2014 tarihli “SÖZLEŞME” nin taraflarının davacı … ve …dır. Sözleşmenin konusu, ABD’de mukim … Adlı şirketteki %50 oranındaki hisselerinin … tarafından …’a 250.000 Euro karşılığında devrine ilişkindir. Bu devir bedelinin ifası amacıyla, devralan … tarafından, davacı devredene 30.05.2015 tarihli 100.000 Euro bedelli, 30.09.2015 tarihli 100.000 Euro bedelli ve 30.05.2016 tarihli 50.000 Euro bedelli üç adet çek verildiği yazılıdır. Davalı bu çeklere aval veren durumundadır. Davamıza konu çekin, bu çeklerden 30.09.2015 tarihli 100.000 Euro bedelli çek olduğu anlaşılmaktadır.Bu sözleşmeyi taraflar ve şirketin diğer ortağı olarak anılan … imzalamış, ayrıca, davalı … bu sözleşmeyi “Şahit” sıfatıyla imzalamıştır. 2-“SATIŞ SENEDİ” başlıklı 28.05.2014 tarihli belgenin sadece … adına vekili … tarafından imzalanmış bir belge olduğu, bu belgede …’nin hisselerinin %25’inin …’a, diğer yarısının …’a devredildiğinin, böylece şirketin %50 paydaşlarının … ve … olduğu, diğer %50 hissedarının … olduğu belirtilmektedir. Bu belge tek taraflı olarak düzenlenmiş olup davalının imzası yoktur. Ancak, davalı bu belgeyi kabul etmekte, taraflar arasındaki tek hukuki ilişkinin bundan ibaret olduğunu, hisseyi aldığını ve bedelini de ödediğini söylemektedir. Belgenin başlangıcında “Alındığı iş bu belge ile kabul edilen 125.000.00 EURO ödeme göz önünde bulundurularak …” ibaresi mevcuttur. 3-“… KURULUŞ BELGESİNDE DEĞİŞİKLİK BELGESİ” başlıklı imzasız belgede, şirket yöneticilerinin … ve … olduğu, şirket hisselerin %50’sinin …’na, %25’inin …’a, %25’inin davalı …’a ait olduğu belirtilmektedir. Bu belge imzasız bir fotokopi olarak sunulmuştur. Davalının bu belgeye itirazı yoktur. Bu belge, bir üstte sözü edilen aynı tarihli belge içeriğiyle uyumludur. 4-Üsküdar … Noterliğinin 22.05.2014 tarihli vekaletnamesi incelendiğinde, … ve …’nin, ismi yazılı pek çok kişiyi vekil tayin ettikleri ve vekillere … Şirketindeki hisselerini ve ABD bayraklı … isimli teknenin … Hissesinin %25’ini …’a, %25’ini …’a satmak üzere vekillere yetki verdiği anlaşılmaktadır. 5-Tanık beyanı: Davacının tanık olarak dinlettiği …, dava konusu çekin verilmesine dayanak teşkil eden 22.05.2014 tarihli sözleşmenin borçlusudur. Takip ve dava konusu çekin de keşidecisidir. Duruşmadaki beyanında, temel ilişkiye arkadaşlık ve güvene dayalı olarak girdiğini söylemiştir. Yukarıdaki tüm bu açıklamalara göre; temel ilişki 22.05.2014 tarihli hisse satım ilişkisi olup çekin bu sözleşmeden doğan borcun ifası için verildiği, davalının bu sözleşmenin şahidi olarak yer aldığı, ancak davalının, sözleşme bedelinin ifası için verilen çeklere, keşideci lehine aval verdiği anlaşılmaktadır. Davalının kabulünde olan 28.05.2014 tarihli belgede, davacının dava dışı … İsimli şirketteki toplam hissesinin %50 olduğu, bu hisselerin yarısını (%25) davalıya, diğer yarısını da …’a satarak devrettiği belirtilmektedir. Bu belge davalının kabulündedir. Ancak, yine davalının şahit olarak imza attığı belgede ise davacının … isimli şirketteki toplam %50 hissesinin tamamını …’a devrettiği, bu toplam %50 hissenin bedelinin 250.000 Euro olduğu, bedelinin de çeklerle ödeneceğinin kararlaştırıldığı, davalının çeklere aval verdiği, davamıza konu çekin de bu sözleşme uyarınca verilen çeklerden biri olduğu anlaşılmaktadır. Davalının kabulünde olan 28.05.2014 tarihli belgede, davacının toplam %50’den ibaret hisselerinin yarısının davalıya devredildiği kabul edildiği halde, yine davalının şahit olarak imzaladığı 22.05.2014 tarihli sözleşmede davacının %50 oranındaki tüm hisselerinin …’a devredildiği yazılıdır. 28.05.2014 tarihli belgede 125.000 Euro alındığı yazılı ise de bu miktar, tarafların imzalarının (davalının şahit olarak imzasının) bulunduğu 22.05.2014 tarihli sözleşmedeki bedelle uyuşmamaktadır. Ayrıca çek alınmasının da ödeme olarak beyan edilmiş olması mümkündür. Bu iki belge birlikte değerlendirildiğinde, davacının … İsimli şirketteki %50 oranındaki hisselerin … ve davalı … tarafından birlikte alındığı, bu iddianın davalının kabulünde olan 28.05.2014 tarihli belge ve davcı tarafından verilen 22.05.2014 tarihli vekaletname ile desteklendiği kanaatine varılmaktadır. Bu değerlendirme sonucunda, davalının, dava konusu çekin verilmesine neden olan temel ilişkinin tarafı olduğu, temel ilişkideki borçtan sorumlu olduğunun kanıtlanmış olduğu sonucuna varılmıştır. Davalının sözleşmenin tarafı olmadığına ve sorumlu olmadığına ilişkin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Daya konu alacak belirli ve likit bir alacak olup, davalının icra inkar tazminatına yönelik istinaf nedenleri yerinde değildir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Bakiye 5.611,40 TL nispi istinaf karar harcının davalıdan tahsiline, Hazineye gelir kaldına, 4-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 5-Gerekçeli kararın Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine, 6-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 02/07/2020 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU : HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.