Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/2003 E. 2020/606 K. 18.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2003
KARAR NO : 2020/606
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/06/2018
NUMARASI : 2016/473E. 2018/698K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabul kısmen reddine ilişkin olarak verilen hükme karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket nezdinde sigortalı bulunan … Sanayi ve Tic.A.Ş.’ne ait alüminyum cinsi emtianın, davalı şirket tarafından Kocaeli Ankara nakliyesi gerçekleştirilmek üzere sürücülüğünü … yaptığı … plakalı araca yüklendiğini, ancak taşınan malların alıcı firmaya teslim edilmediğini, sigortalı şirket tarafından Gebze Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunulduğunu, yapılan Ekspertiz incelemesi neticesinde satılan emtianın teslim edilmemesi sebebiyle sigortalı şirketin uğradığı zarar miktarının 81.719,79 TL olduğunun tespit edildiğini ve bu miktarın sigortalı şirkete 22.11.2013 tarihinde ödendiğini, davalının Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasına yaptığı itiraz neticesinde ilamsız icra takibi durduğundan iş bu davanın açıldığını belirterek, davalının (borçlunun) takibe, borca, faize ve ferilerine vaki itirazlarının iptaline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin adı geçen sigortalının emtiasını taşımadığını, sigortalı şirketin emtiasının … – …- …’ya ait … plaka sayılı araç ile yine aynı nakliyeci yanında çalışan … tarafından Gebze’den yüklendiğini, müvekkili şirketin somut olay bakımından hukuki sorumluluğu bulunmadığını, araç maliki …- … ile araç sürücüsü … TTK anlamında müvekkili şirketin adamları olmadığını, irsaliye ve faturalar incelendiğinde müvekkili şirketin bu iş için sigortalı şirketten aldığı miktarın çok cüzi bir miktar olduğunu, alınan ücretin taşıma bedeli olarak alındığının kabulünün mümkün olmadığını, davayı kabul anlamına gelmemek şartıyla dava konusu alacak hakkında zamanaşımı itirazında bulunduklarını belirterek haksız davanın reddine, davacının %20 oranından aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dava, nakliyat emtia sigorta poliçesinden kaynaklanan alacağın rücuen tahsili amacı ile başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Taşımanın yurt içi eşya taşımasına ilişkin olması nedeni ile TTK.’nın 4. Kitabındaki taşıma işlevine ilişkin hükümleri uygulanması gerekmektedir. Davalı yan, taşıyıcı sıfatınının bulunmadığını ileri sürdüğünden bu hususun değerlendirilmesi gerekmektedir. Davacının, dava dışı sigortalı ile düzenlediği taşıma sözleşmesi uyarınca sigortalıya ait yükü taşımayı üstlendiği, navlun faturasının davalı adına düzenlendiği, ancak yükün TTK.’nın 888. Madde de düzenlenen fiili taşıyıcı kullanılarak taşındığı, bu durumda davalının taşıyıcı olarak meydana gelen zarardan sorumlu olduğu sabit görülmüştür. Esasen davalı, taşıma işleri komisyoncusu olarak kabul edilse dahi sonuç değişmeyecektir. Taşınan emtianın alıcısına teslim edilmemesi ve hüküm tarihine kadar ortaya çıkmaması karşısında TTK.’nın 874. Maddesi gereğince zayi olduğu kabul edilmiştir. Yükün zayi oluş şekli, herhangi bir bildirim veya açıklama getirilmemesi karşısında eylemin kasti şekilde gerçekleştiği ve taşıyıcının sınırlı sorumluluktan yararlanamayacağı kabul edilerek, davacı tarafından ödenen gerçek zararın tazmini gerektiği sonucuna varılmıştır. Davacı yan, takip talebinde işlemiş faiz yönünden de talepte bulunulmuştur. Her ne kadar bilirkişi kurulu faiz konusunda hesaplama yapmamış ise TBK.’nın 117. Maddesi gereğince davacının faize hak kazanacağı anlaşılmış olup, ödeme tarihi olan 22.11.2013 tarihi ile takip tarihi olan 13.08.2014 tarihleri arasında Merkez Bankasınca kısa vadeli kredilere uygulanan avans faizi mahkememizce yapılmıştır. Bu kapsamda, 22.11.2013 ile 27.12.2013 arası 35 günlük süre için yıllık %11.00 oranı üzerinden 27.12.2013 ile 13.08.2014 arası 229 gün %11.75 oranı üzerinden yapılan faiz hesabına göre davacının isteyebileceği faiz alacağının sırası ile 863,29-TL ile 6.033,47-TL olmak üzere toplam; 6.896,76-TL olduğu anlaşılmakla, davacının davasını takip konusu 81.719,79-TL asıl alacak ve 6.896,76-TL işlemiş faiz olmak üzere; 88.616,57-TL üzerinden kabulüne…” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davalının Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına vaki itirazının 81.719,79 TL asıl alacak, 6.896,76 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 88.616,57 TL üzerinden iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren %11.75 oranını aşmamak üzere değişen oranlarda avans faizi uygulanarak ve takip talebindeki diğer koşullar ile devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, alacak likit olmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine, karar verilmiştir.Bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; dosya içerisinde mevcut tüm belgeler dikkate alındığında müvekkili şirket ile sigortalı şirket arasında nakliye veya taşımacılık sözleşmesi anlamına gelebilecek bir sözleşme bulunmadığını, bundan başka emtianın teslim yerine ulaştırılmamış olduğu hususunda müvekkiline bildirimde bulunulmadığını, müvekkili şirketin eşyanın teslim edilmemesinde kastı ve pervasızca davranışı bulunduğu yönünde hüküm kurulmuş olmasının dürüstlük kuralına, usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, dava dışı sigortalı şirkete ait emtianın taşıma sırasında hırsızlık sonucu zayi olmasından dolayı sigortalıya ödenen bedelin, davalı taşıyıcıdan rücuen tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ve icra inkar tazminatının tahsili talebine ilişkindir.İlk derece mahkemesince, yukarıda gösterilen gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili tarafından yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Söz konusu davanın itirazın iptali davası olduğu anlaşılmakla icra dosyasında hem … hem de şöför …’ya ayrı ayrı icra takibi yapılmış olduğu anlaşılmaktadır. Dosya kapsamında, ”nakliyat emtia ekspertiz raporu ” bulunmaktadır. Söz konusu raporun incelenmesinde, ekspertizi yapılan emtianın tanımlanmış olduğu ve bu tanımlamanın 10.618 alüminyum profil, 218 adet aksesuar menteşe şeklinde yapıldığı görülmektedir. Bahsi geçen emtia çalınmakla, hasar tutarı olarak 81.719,79 TL hesaplanmıştır. Yine, dosya kapsamında … ile … arasında 01.01.2013 tarihli taşıma sözleşmesinin akdedilmiş olduğu, sözleşmede her iki tarafında imza ve kaşesinin yer aldığı anlaşılmaktadır. Dosya kapsamındaki nakliyat abonman sigorta poliçesi incelenmesinde, sigortalının … olduğu, poliçenin başlangıç ve bitiş tarihlerinin 27.10.2012-27.10.2013 tarihleri olduğu anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesince alınan 11.01.2018 tarihli bilirkişi raporundan da anlaşılacağı üzere davalı üst/akdi taşıyıcı ihbarda bulunan … ise alt/fiili taşıyıcıdır. Taşıyıcının kasten ve pervasızca davranışının söz konusu hadiseye sebep olduğuna ilişkin tespit yapılmıştır ve hasar tutarı hesaplanarak bu hasardan davalı ve dava dışı şöförün müteselsilen sorumlu oldukları değerlendirilmiştir.
… arasında düzenlenmiş tazminat makbuzu ve temlikname dosya arasında mevcuttur. Yine … ait 81.719,79 TL tutarındaki ödeme makbuzu , … tarafından … adına düzenlenen 09.10.2019 tarihli navlun faturası da dosya kapsamında bulunmaktadır. Dava dışı … Bozöyük C. başsavcılığına şikayet dilekçesi vermiş olduğu görülmektedir. Yine bu şikayet dilekçesi ekinde 17.11.2014 tarihli ve 21.07.2014 tarihli ek ifade tutanakları mevcuttur. Bu dilekçesinin ve ifade tutanaklarının incelenmesinde, … davaya konu kamyonu … sattığını, satış olayının üzerinden 4 gün geçtikten sonra … isimli bir şahsın … aradığını ve sözkonusu kamyona yük vermiş olmasına rağmen yükün halen yerine ulaşmadığına ilişkin serzenişte bulunduğunu, daha sonra …. adına düzenlenen sahte faturalar ve irsaliyelerle bu kamyonu bahsedildiği şekilde yüklemiş olduğunun açığa çıktığına ilişkin beyanda bulunduğu görülmektedir.Davalı şirket, taşıma sözleşmesinin tarafı olup navlun faturasını da düzenlediği anlaşılmakla, taşıyan konumundadır. TTK’nın 875. maddesine göre taşıyıcı, eşyanın ziya ve hasarından, 876. madde uyarınca sorumsuzluk hallerinin mevcudiyetini kanıtlamadıkça, sorumludur. Aynı Kanun’un 879. maddesi uyarınca taşıyan, taşımanın yerine getirilmesi için yararlandığı kişilerin kusurundan sorumludur. Bu nedenle, fiili taşıyanın eylemlerinden sorumludur. Somut olayda davalı taşıyan sorumluluktan kurtulma hallerinin mevcut olduğunu iddia ve ispat etmediğinden, zararı tazminle yükümlüdür. Somut olayın oluş şekline göre ilk derece mahkemesinin, davalının TTK’nın 886.maddesi uyarınca sınırlı sorumluluktan yararlanama hakkını kaybettiğine ilişkin ilk derece mahkemesinin gerekçesi isabetli olup davalı vekilinin bu konudaki istinafı da yerinde görülmemiştir.Eşya, taşıyan tarafından alıcısına hiç teslim edilmediğinden ve bu husus TTK’nın 889. maddesi uyarınca ihbarı gereken bir durum olmadığından, davalı vekilinin müvekkiline ihbar yapılmadığına dair istinaf nedeni yerinde değildir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-a)Davalı tarafından yatırılan istinaf harçlarının Hazineye irad kaydına, b)Bakiye 4.540,04 TL istinaf nispi karar harcının davalıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına.3-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,5-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 18/06/2020 tarihinde oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.