Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1992 E. 2020/663 K. 02.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1992
KARAR NO : 2020/663
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2016/986 Esas – 2017/1092 Karar
TARİHİ: 21/09/2017
DAVA: Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine ilişkin kararın davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalı … Çorlu Tekirdağ şubesindeki … TRY numaralı hesabının hamili olduğunu, davacının 29/08/2014 tarihinde işyerinde çalıştığı sırada internet bankacılığında işlem yapmak için birçok kez giriş yapmak istemesine rağmen siteye giriş yapamadığını, bunun üzerine davacı tarafından davalı bankanın müşteri hizmetlerinin aranması sonucunda hesaplarında bir sorun olmadığını, sistemsel bir arıza olabileceğinin bildirildiğini, aynı günde davacının hesabında yapmış olduğu inceleme neticesinde bilgisi dışında … isimli kişinin … Bankasınadaki hesabına 12.160,00 TL EFT yapılmış olduğunu, parasının çalındığını farkına varan davacının davalı bankanın müşteri hizmetlerini arayarak ihbar ettiğibi gibi hesabının bulunduğu şube müdürlüğüne de giderek EFT yapılan şahsı tanımadığını beyan ettiğini, gerekli evrakları bankada doldurulmasına rağmen olumlu bir cevap alamadığını, davalı bankanın gerekli dikkat ve özeni göstermediğini, bu hususta 01/09/2014 tarihinde Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu, başlatılan soruşturma kapsamında dokuz kişinin çete tarafından dolandırıldığının anlaşıldığını, bu hususta İstanbul 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/559 esas sayılı dosyası üzerinden kamu davası açıldığını, davacının rızası dışında hesabından çıkan 12.160,00 TL bedelden davalı banka sorumlu olduğundan, 29/08/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile yargılama masrafları ve vekalet ücretininde davalı taraflara yükletilmesini istemiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu işlemin 29/08/2014 tarihinde gerçekleşmiş olduğu, talebin ise 10/10/2016 tarihinde yapılmış olduğundan dava konusu talebin zamanaşımına uğradığını, bilişim sistemleri aracı kullanılarak yapılan dolandırıcılık suçundan dolayı bankaya kusur yüklenemeyeceğini, davalı bankanın kişisel bilgisayarlar üzerinde güvenlik kurması mümkün olmadığından oluşan zarardan davalının sorumlu tutulamayacağını, davacının internet şifresi ve kişisel bilgilerini korumakla yükümlü olduğunu savunarak haksız davanın reddi ile yargılama masrafları ve vekalet ücretininde davacı tarafa yükletilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 21/09/2017 tarihli, 2016/986 Esas – 2017/1092 Karar sayılı kararında, “…olay tarihinde davacının hesabına internet aracılığıyla erişim sağlandığı ve davacının hesabında dava dışı … isimli şahsın hesabına 12.160,00 TL para transfer işleminin yapıldığı, sözkonusu işlemin davacının banka sistemine kayıtlı GSM hattına para çıkışında otomatik olarak SMS ile gönderilen işlem onay şifresi elektronik ortamda girilerek şifre yönlendirmesi şeklinde yapıldığı, davalı bankanın bir güven kurumu olduğu, internet bankacılığı gibi bankacılık işlemlerinde müşterilerinin mağdur olmaması yada dolandırıcılığa maruz kalmaması için gerekli güvenlik önemlerinin alınması gerektiği, her ne kadar davacı banka tarafından davanın iki yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açılmadığından bahisle zamanaşımı itirazında bulunulmuş ise de sözkonusu davacının zararının oluştuğu eylemin aynı zamanda bir suç teşkil ettiği ve ceza zamanaşımına tabi olduğu, bu itibarla davalının zamanaşımı itirazına değer verilmediği ve davalı bankanın yeterli güvenlik önlemlerini almaması sebebiyle hesabından bilgisi dışında işlem yapılması sebebiyle zarara uğradığı, davalı bankanın bu zararı tazminle yükümlü olduğu anlaşıldığından 12.160,00 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş, her ne kadar davacı tarafça avans faizi talep edilmiş ve faizin zarar tarihinden itibaren hesaplanması istenmiş ise de davalı bankanın yada çalışanlarının meydana gelen olayda doğrudan doğruya faal olmadığı, bu itibarla davacı tarafça davalıya davadan önce herhangi bir başvuru yapılmaması nedeniyle davalıdan davada temerrüde dürüşülmemiş olduğu, yine davacı tarafından avans faizi talebinde bulunulmuş ise de davacının tacir olmadığı gibi hesabında ticari faiz olmadığından sadece yasal faiz talep edebileceği…” gerekçesiyle davacının davasının kısmen kabulü kısmen reddi ile 12.160,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmeine, davacının feri nitelikteki faiz başlangıcı ve türüne ilişkin fazlaya ilişin taleplerinin reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle: Mahkeme kararına dayanak teşkil eden bilirkişi raporunda yer hususlara ve buna istinaden kurulan hükme katılmanın mümkün olmadığını, bankanın hiçbir güvenlik kusuru bulunmadığını, davacının internet şifresi ve kişisel bilgilerini korumakla yükümlü olduğunu, müvekkili bankanın kişisel bilgisayarlar üzerinde güvenlik kurmasının mümkün olmadığı gibi bundan dolayı oluşan bir zarara katlanması gerektiğinin de kabul edilemeyeceğini, iddia edilen zararın sms doğrulama kodunun kötü niyetli kişilerin eline geçmesiyle oluştuğu anlaşıldığından, dava dilekçesinde bahsi gecen telefon operatörünün kusurlu olduğunun aşikar olduğunu, davalı müvekkilin sorumluluğunu gerektirecek uygun illiyet bağı olmaması sebebiyle davalı müvekkil yönünden reddi gerektiğini, İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 21/09/2017 tarih 2016/986 Esas 2017/1092 sayılı kararının yeniden incelenerek kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesini, yargılama masraf ve giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davalı banka nezdinde bulunan davacıya ait hesaptaki paranın davacının bilgi ve izni dışında internet yolu ile yapılan EFT işlemi sonucu üçüncü kişilerce çekilmesi nedeni ile uğranılan maddi zararın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi HMK 355. maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacının davalı bankadaki mevduat hesabından; 29/08/2014 tarihinde bankanın hakimiyetinde bulunan hesaba kötü niyetli 3. kişilerin bankanın kimlik doğrulama kriterlerini geçerek giriş ve işlem yapılarak, 12.160,00 TL, dava dışı 3. kişiye internet yolu ile EFT işlemi gerçekleştirilmiştir. Uyuşmazlık; Davacının davalı banka hesabındaki paranın davacının bilgisi ve izni dışında internet yolu ile yapılan işlemler sonucu üçüncü kişilerce çekilmesinde kusurlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır, Güven kurumu olan bankalar 6098 sy TBK 115 (818 sayılı mülga Borçlar Kanunu’nun 99.) maddesi gereğince hafif kusurlarından dahi sorumlu olup sorumsuzluk şartı batıl olduğundan, davalı vekilinin taraflar arasındaki Temel Bankacılık Sözleşmesi hükümleri ve davacı yanca imzalanan internet bankacılığı tüzel kişi müşteri formu hükümleri uyarınca müvekkil bankanın sorumlu tutulmasının yerinde olmayacağı yönündeki istinaf nedeni yerinde değildir. Bankalar, kendilerine yatırılan paraları mudilere istendiğinde veya belli bir vadede ayni veya misli olarak iade etmekle yükümlüdür. (4491 sayılı Yasa ile değişik 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 10/4 ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 61. maddesi). Bu tanımlamaya göre mevduat, ödünç ile usulsüz tevdi sözleşmelerinin niteliklerini taşıyan kendine özgü bir sözleşmedir. TBK’nun 386 (e.BK 306) maddeleri uyarınca ödünç alan akdin sonunda ödünç verilen parayı eğer kararlaştırılmışsa faizi ile iadeye mecburdur. TBK’nun 570 (e.BK 472) maddesi uyarınca usulsuz tevdi de (misli şeylerin saklanması) paranın nefi ve hasarı mutlak şekilde saklayana geçtiği için saklayan bu parayı kendi yararına kullanabilir.Bu açıdan değerlendirildiğinde, usulsüz işlemle çekilen paralar aslında doğrudan doğruya bankanın zararı niteliğinde olup, mevduat sahibinin bankaya karşı alacağı aynen devam etmektedir. Usulsüz işlemlerin gerçekleşmesinde ispatlandığı takdirde mevduat sahibinin kusurundan söz edilebilir ve banka bu kusur oranı üzerinden hesap sahibinin alacağından mahsup talebinde bulunabilir. Davalı banka, hesabı aynen davacıya iade etmekle yükümlüdür.İnternet bankacılığı sistemini kurup hizmete sunan banka, mudinin kastı, kötüniyeti ve suç sayılır eylemini kanıtlayamadığı sürece kendisine emanet edilen paradan (ve diğer yatırım araçlarından) güven kuruluşu vasfı nedeniyle sorumludur. Davacının zararın meydana gelmesinde kusurunun bulunduğunu ispat yükü davalı bankadadır. (Yargıtay 11. H.D’nin 10/01/2018 tarihli 2016/8635 Esas-2018/179 Karar sayılı, 13/05/2013 tarihli 2012/11585 Esas – 2013/9805 Karar sayılı ve 16/12/2014 tarihli 2014/13736 Esas -19841 karar sayılı ilamları).Davalı banka iddia edilen zararın SMS doğrulama kodunun kötü niyetli kişilerin eline geçmesiyle oluştuğunun anlaşıldığını, bankanın kişisel bilgisayarlar üzerinde güvenlik kurmasının mümkün olmayacağını, davacının da internet bankacılığı kullanırken kendi virüs koruma sistemini tedarik etmek ve gerekli korumayı sağlamakla yükümlü olduğunu, oluşan zarardan bankanın kusuru ve sorumluluğu bulunmadığını iddia etmektedir. İnternet bankacılığını müşterilerine özendiren davalı bankaların kendisine emanet edilen mevduatı koruma özel yükümlülüğü gereğince; internet bankacılığı işlemlerinde işlem yapanın gerçek müşteri olup olmadığını belirleme yönünde, gelişen dolandırıcılık yöntemlerine karşı, bunları önleyici gerekli altyapının sağlayarak güvenlik önlemlerini almak zorundadır. (Y. 11. HD 09/09/2019 tarih ve 2018/3563 Esas 2019/5115 Karar sayılı ilamı). İnternet bankacılığı ile yapılan işlemlerde şubeden yapılan işlemlerde olduğu gibi mevduat banka kontrol ve sorumluluğundadır.Somut olayda müşteri tarafından şifrenin korunmasına yönelik gerekli önlemlerin alınıp alınmadığı hususunda ispat yükü bankaya ait olduğu, yapılan teknik incelemede dava konusu olayda davacının davalı bankadaki hesabından yapılan davaya konu para transferi, müşterinin kendine özel şifre ve parola gibi statik kişisel bilgileri yanında banka sistemine kayıtlı GSM hattına para çıkışında otomatik olarak SMS ile gönderilen işlem onay şifresi de elektronik ortamda girilerek şifre yönlendirmesi yapıldığı, ancak bankanın müşterilerinin sisteme kayıtlı GSM hatlarının sim kartları, dolandırıcılar tarafından GSM hattına gelen SMS yönlendirilerek yapıldığını, bunuda bankanın bildiğini, bu kapsamda davalı bankanın gerekli özen ve tedbirlerini almadığı anlaşıldığından bankanın özen yükümlülüğünü yerine getiremediği sonucuna varılmaktadır. Güven kurumu olan banka hafif ihmalden dahi sorumlu olup, ilgili bilgisayar yazılımlarına virüs bulaşması ve farklı yöntemlerin dolandırıcılar tarafından uygulanacağı öngörülerek gerekli önlemlerin alındığını ve buna göre güvenlik tedbirleri alındığı hususunu dosya kapsamındaki delillerle ispatlanamadığından mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmayıp, davalı vekilinin asi yöndeki istinaf nedenleri de yerinde görülmemiştir.İlk derece mahkemesinin karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki gibi karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Bakiye 830,65 TL nispi istinaf harcının davalıdan tahsiline, Hazineye irad kaydına,4-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,5-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,6-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,7-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 02/072020