Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1983 E. 2020/531 K. 10.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1983
KARAR NO : 2020/531
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 2.Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2016/147 Esas – 2018/780 Karar
TARİHİ: 17/07/2018
DAVA: Tazminat
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin bilgisi ve talimatı dışında davalı bankada bulunan mevduat hesabından EFT işlemi gerçekleşen 6000,00 TL’nin avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili savunmasında özetle; müşterinin 24.08.2015 tarihinde cep telefonuna gönderilen sahte SMS’teki linki tıkladığını, sahte ve zararlı uygulamanın cep telefonuna yüklendiğini, banka tarafından davacıya ücretsiz olarak sunulan … güvenlik yazılımını bilgisayarına kurmadığını ve kullanmadığının tespit edildiğini, davacı ile müvekkili banka arasında 21.10.2014 tarihinde bankacılık hizmet sözleşmesi imzalandığını, ceza dosyasının bekletici mesele yapılmasını talep ettiğini, mahkemece işin esasına girilmesi halinde haksız ve hukuka aykırı işbu davanın reddi ile vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 17/07/2018 tarihli, 2016/147 Esas – 2018/780 Karar sayılı kararında, “…Taraflar arasında tanzim edilen bankacılık hizmetleri sözleşmesinde, bankanın ve müşterinin sorumluluklarına yer verilerek 10.18.madde ile tarafların sözleşme kapsamında banka tarafından sunulan hizmetlerin sunulması sırasında yaşanabilecek teknik ve sistemsel sebepli hatalardan kusurları oranında sorumlu olacaklarını kabul edildiği, yerleşik Yargıtay uygulamasında müşteri tarafından şifrenin korunmasına yönelik olarak gerekli önlemlerin alınıp alınmadığı hususunda ispat yükünü davalı bankaya ait olduğunun kabul edilmesi gerektiği, bu çerçevede bilirkişi raporunda tespit edilen gözlemler dikkate alınarak davalı bankanın kusurlu olduğu sonucuna varılmış, davacının bu sebeple gerçekleşen EFT işlemi nedeniyle oluşan 6.000,00-TL’lik zararının davalıdan avans faiziyle birlikte tahsili talebinin yerinde olduğu…” kanaatiyle davanın kabulüne karar verilmiş olup, Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle:Bakırköy C. Başsavcılığının 2015/81722 soruşturma sayılı dosya akibetinin beklenmeksizin hüküm kurulmasının doğru olmadığını,SMS’lerin hangi numaraya gönderildiği ve bu numaraya ait HTS kaydının da dosyada olmadığı belirtilmişse de bu hususta da aslında dava dosyasına gerekli bilgilerin verildiğini, bu kez dilekçe ekinde SMS kayıtlarına yer verdiklerini, ilgili operatörün olay tarihine ait dökümlerinin olmadığı belirtilmiş, ancak bu konudaki eksikliklerin de giderilmediğini, Müşteriye ait kişisel bilgilerin 3. kişinin eline geçmesi noktasında müvekkili bankanın hiçbir aktif ya da pasif işlevi bulunmadığını, Davaya cevap dilekçesinde dava konusu EFT işleminin alıcısı ve işlemden menfaati olan 3. kişiye davanın ihbarını talep etmiş olmalarına rağmen, ilk derece mahkemesince bu konuda herhangi bir olumlu/olumsuz karar verilmediğini, oysa HMK md.61 gereğince, bu kişinin davayı kendi adına takip etmesi veya 3.şahıs olarak davaya katılması amacıyla bu talepleri hakkında bir karar verilmesi gerekirken yargılama aşamasında bu hususun açıkta kaldığını, dava konusu olan 24.08.2015 tarihinde, saat 15:34’te …. nezdinde bulunan … ait olduğu anlaşılan hesaba gönderilen tutar nedeniyle hesap sahibine davanın ihbarı talepleri değerlendirilmeden bir karar verilmiş olması usule aykırı olup, bozmayı gerektirdiğini, Yukarıda izah edilen nedenlerle haksız ve hukuka aykırı kararının kaldırılmasına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline, karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davalı banka nezdinde bulunan davacıya ait hesaptaki paranın davacının bilgi ve izni dışında internet yolu ile yapılan EFT işlemi sonucu üçüncü kişilerce çekilmesi nedeni ile uğranılan maddi zararın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi HMK 355 maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davalı vekilince somut olayla ilgili C. Başsavcılığınca yürütülen soruşturma sonucu beklenmeksizin karar verilmesinin doğru olmadığı ileri sürülerek karar istinaf edilmiştir. İşlemi yapan kişi hakkında ceza soruşturma sonucunun hafif kusurundan dahi sorumlu olan davalı banka bakımından etkili görülmemesine göre, davalı vekilinin bu yöndeki istinafı yerinde değildir.Yine davalı banka vekilince EFT alıcısı üçüncü kişiye davanın ihbarı talepleri hususunda mahkemece olumlu yada olumsuz karar verilmediği ileri sürülmüştür. Dosyanın incelenmesinde davalı vekili talebi ile EFT alıcısı hesap bilgilerinin tespiti için … Bankasına yazılan müzekkereye ikmalen cevap verildiği, hesap sahibinin kimlik bilgileri ekli olarak … isimli kişiye ait olduğunun bildirildiği, müzekkere cevabının davalı vekilinin de hazır bulunduğu 02.05.2017 tarihli oturumda okunduğu, bu şekilde davalı vekilince muttali olunduğu anlaşılmaktadır. Bu tarihten yargılama boyunca hüküm tarihine kadar usule uygun ihbar dilekçesi ve masrafı depo edilerek davalı vekilince işlem yapılmadığı da dikkate alındığında, davanın ihbarı taleplerinin karşılanmadığı yönündeki istinaf nedeni de yerinde görülmemiştir. Kaldı ki banka tarafından üçüncü kişiye rücu bakımından iş bu davanın ihbar edilip edilmemesi de sonuca etkili değildir. Bankalar, kendilerine yatırılan paraları mudilere istendiğinde veya belli bir vadede ayni veya misli olarak iade etmekle yükümlüdür. (4491 sayılı Yasa ile değişik 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 10/4 ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 61. maddesi). Bu tanımlamaya göre mevduat, ödünç ile usulsüz tevdi sözleşmelerinin niteliklerini taşıyan kendine özgü bir sözleşmedir.TBK’nun 386 (e.BK 306) maddeleri uyarınca ödünç alan akdin sonunda ödünç verilen parayı eğer kararlaştırılmışsa faizi ile iadeye mecburdur. TBK’nun 570(e.BK 472) maddesi uyarınca usulsuz tevdi de (misli şeylerin saklanması) paranın nefi ve hasarı mutlak şekilde saklayana geçtiği için saklayan bu parayı kendi yararına kullanabilir.Bu açıdan değerlendirildiğinde, usulsüz işlemle çekilen paralar aslında doğrudan doğruya bankanın zararı niteliğinde olup, mevduat sahibinin bankaya karşı alacağı aynen devam etmektedir. Usulsüz işlemlerin gerçekleşmesinde ispatlandığı takdirde mevduat sahibinin kusurundan söz edilebilir ve banka bu kusur oranı üzerinden hesap sahibinin alacağından mahsup talebinde bulunabilir. Davalı banka, hesabı aynen davacıya iade etmekle yükümlüdür.İnternet bankacılığı sistemini kurup hizmete sunan banka, mudinin kastı, kötüniyeti ve suç sayılır eylemini kanıtlayamadığı sürece kendisine emanet edilen paradan (ve diğer yatırım araçlarından) güven kuruluşu vasfı nedeniyle sorumludur. Davacının zararın meydana gelmesinde kusurunun bulunduğunu ispat yükü davalı bankadadır. ( Yargıtay 11. H.D nin 10/01/2018 tarihli 2016/8635esas – 2018/179karar sayılı, 13/05/2013 tarihli 2012/11585 esas – 2013/9805 karar sayılı ve 16/12/2014 tarihli 2014/13736esas -19841 karar sayılı ilamları). Davacının davalı bankadaki mevduat hesabından; 24.08.2015 tarihinde bankanın hakimiyetinde bulunan hesaba kötü niyetli 3. kişilerin bankanın kimlik doğrulama kriterlerini geçerek giriş ve işlem yapılarak , 6.000,00 TL, dava dışı 3. Kişiye internet yolu ile EFT işlemi gerçekleştirilmiştir. Uyuşmazlık ; Davacının davalı banka hesabındaki paranın davacının bilgisi ve izni dışında internet yolu ile yapılan işlemler sonucu üçüncü kişilerce çekilmesinde kusurlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır,Davalı banka davacının da internet bankacılığı kullanırken kendi virüs koruma sistemini tedarik etmek ve gerekli korumayı sağlamakla yükümlü olduğunu , davacının kullandığı çep telefonundaki zararlı yazılım nedeniyle oluşan zarardan bankanın kusuru ve sorumluluğu bulunmadığını iddia etmektedir. İnternet bankacılığını müşterilerine özendiren davalı bankaların kendisine emanet edilen mevduatı koruma özel yükümlülüğü gereğince; internet bankacılığı işlemlerinde işlem yapanın gerçek müşteri olup olmadığını belirleme yönünde, gelişen dolandırıcılık yöntemlerine karşı, bunları önleyici gerekli altyapının sağlayarak güvenlik önlemlerini almak zorundadır.( Y.11. H. D 09.09.2019 tarih ve 2018/3563 esas 2019/5115 karar sayılı ilamı). İnternet bankacılığı ile yapılan işlemlerde şubeden yapılan işlemlerde olduğu gibi mevduat banka kontrol ve sorumluluğundadır.Somut olayda müşteri tarafından şifrenin korunmasına yönelik gerekli önlemlerin alınıp alınmadığı hususunda ispat yükü bankaya ait olduğu, yapılan teknik incelemede banka tarafından müşteriye gönderilen sms lerin hangi noya gönderildiği HTS kayıtları operatör bilgisi IP adresine dair kimlik ve adres tespiti yapılamamış olması, bankanın güvenlik mekanizmasının EFT işlemini bloke etme konusunda şüpheli işlemler listesine almaması birlikte değerlendirildiğinde, bankanın özen yükümlülüğünü yerine getiremediği sonucuna varılmaktadır. Güven kurumu olan banka hafif ihmalden dahi sorumlu olup , ilgili bilgisayar yazılımlarına virüs bulaşması ve farklı yöntemlerin dolandırıcılar tarafından uygulanacağı öngörülerek gerekli önlemlerin alındığını ve buna göre güvenlik tedbirleri alındığı hususunu dosya kapsamındaki dellilerle ispatlanamadığından mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmayıp, davalı vekilinin ilk derece mahkemesince eksik inceleme ile sonuca gidildiği yönündeki istinaf nedenleri de yerinde görülmemiştir.İlk derece mahkemesinin karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-303,86 TL bakiye istinaf karar harcının davalıdan tahsiline, Hazineye gelir kaldına,4-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,6-Dosyanın , kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1 maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 10/06/2020