Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1976 E. 2020/734 K. 09.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1976
KARAR NO : 2020/734
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2015/781 Esas – 2018/334 Karar
TARİHİ: 11/04/2018
DAVA: Alacak
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen karara karşı, davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında 01/01/2011 tarihinde müvekkile ait otomobillerin akaryakıt alımına ilişkin … müşteri sözleşmesi imzalandığını, buna göre müvekkilinin araçlarına takılan taşıt kimlik üniteleri vasıtasıyla müvekkiline ait araçların davalı şirketin işletmeleri, petrol istasyonlarından akaryakıt satın aldığını, bunların bedellerinin ise davalı tarafından müvekkilinin banka hesabından otomatik olarak çekildiğini, bu anlaşmayı sonlandırmak isteyen müvekkilinin 3 yıllık sözleşmenin süresinin bitimine 33 gün kala 29/11/2013 tarihinde davalıya noter kanalıyla bir fesih ihbarı göndererek sözleşmeyi 01/01/2014 tarihi itibariyle sonlandırdığını, bu fesihten yaklaşık 1,5 yıl sonra davalı kendisine evvelce tanınmış otomatik ödeme sistemini kullanarak müvekkilinin … Bankası Beşyüzevler şubesinde bulunan … numaralı hesabından 13/04/2015 tarihinde 22.383,48TL, 29/04/2015 tarihinde 2.759,61TL çektiğini, taraflar arasında imzalanmış sözleşmenin müvekkilince usulüne uygun şekilde sonlandırılıp, araç kitlerinin teslim edildiğini, bir an için davalının dediği gibi gerçekten teslim edilmeyen iki araç kiti bulunmaktaysa bile bunun karşılığının sözleşmenin fesih başlıklı 16. maddesinde yazılı olduğunu, müvekkilinin 25.143,09TL tutarındaki toplam alacağının davalıya çekilen ihtarın ulaştığı tarih olan 21/04/2015 tarihinden itibaren işletilecek ticari temerrüt faiziyle beraber davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalıya 03/04/2015 tarihli 2.759,61 TL bedelli Auto araç çıkarma bedeli açıklamalı faturayı tanzim ettiğini, yine 06/04/2015 tarihli 22.383,48TL bedelli Auto sözleşme fesih bedeli açıklamalı faturayı tanzim ettiğini, toplamları 25.143,09TL’yi bulan fatura bedellerini banka aracılığıyla tahsil ettiğini, faturaların taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine uygun olarak tanzim edildiğini, bu nedenlerle haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddini, yargılam giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana bırakılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 11/04/2018 tarihli, 2015/781 Esas – 2018/334 Karar sayılı kararında, “…Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; sözleşmenin davacı tarafça süre sonunda 01/01/2014 tarihi itibariyle feshedilmesine rağmen davalı tarafça davacı şirketin hesabından 13/04/2015 tarihinde 22.383,48 TL, 29/04/2015 tarihinde 2.759,61 TL bedel üzerinden yapmış olduğu tahsilatların yerinde olup olmadığı, işbu bedellerinin iadesi isteminde davacı yanın haklı olup olmadığı noktalarında toplandığı saptanmıştır. Bu kapsamda yapılan tetkik ve değerlendirme sonucunda; davaya konu tahsilatlara ilişkin 2 adet fatura suretleri, davacı şirketin sisteme kayıtlı araçlarının listesi, akaryakıt kazanç sistemi fatura detay rapor sureti irdelendiğinde sisteme kayıtlı toplam araç/ plaka sayısının 73 adet olarak göründüğü, 37 adet araç için ise sözleşmenin feshinden sonra yakıt verilişi olduğunun tespit edildiği, 4 aracın Ocak 2014, 14 aracın Şubat 2014, 10 aracın Mart 2014 döneminde son alımlarını yaptığı, 4 aracın Nisan 2014 ve 3 aracında Mayıs 2014 tarihinde son alımlarını yaptığı, bu tarihten sonra 2 aracın 2015 yılı Nisan – Mayıs ayına kadar alım yaptığının tespit edildiği, dolayısıyla sözleşmenin feshinden sonra 37 araç için akaryakıt alımına devam edildiği anlaşılmıştır. Ancak TBK’nın 1. maddesi ışığında sözleşmenin noter ihtarlı feshine rağmen 37 aracın davalı şirketten akaryakıt alımına devam edilmesini sözleşmeyi yenileme iradesi bulunduğu şeklinde kabulü için yeterli olmayacağı kanaatine varılmıştır. Bu nedenle 37 araç yönünden davalı tarafın davacı tarafça süre sonunda feshedilen 2011 tarihli sözleşmenin 16. maddesine (Müşterinin işbu sözleşme ile üstlendiği edimleri riayet etmemesi veya sözleşmenin süresinin bitiminden önce bitimine sebebiyet vermesi teminat mektubunun banka tarafından iptal edilmesi durumları dahil olmak üzere sistemde kayıtlı bulunan ve her aracın üç ay süresince yakıt almaması durumunda PO işbu sözleşmeyi tek taraflı olarak feshedebilir, yukarıda sayılan hallerde taşıtlar üzerindeki TKÜ’lerin sökülmemesi veya söküldüğü halde teslim edilmemesi halinde her bir TKÜ için 100 dolar cezai şartı işlemin yapıldığı tarihteki satış kuru üzerinden Yeni Türk Lirası ve KDVsi karşılığı talep ve tahsil hakkına sahiptir.) dayalı olarak alacak isteminde haksız olduğu anlaşılmıştır. Bununla birlikte sözleşmenin 16. maddesi gereğince sözleşmenin feshinden sonra davalı tarafa iade edilmemiş olan taşıt kimlik üniteleri yönünden davacı yanın sorumluluğunun devam ettiği tartışmasızdır. Dosya kapsamında davacı vekilinin kabulünde olduğu üzere 9 adet araç yönünden taşıt kimlik ünitelerinin teslimine dair herhangi bir belgenin ibraz edilemediği, bu nedenle her bir cihaz yönünden 100USD*9: 900USD üzerinden davacı yanın sorumlu olduğu sonucuna varılmıştır. Sözleşmenin anılan maddesi uyarınca fatura tarihi olan 03/04/2015 tarihli kur üzerinden yapılan hesaplama sonucunda davacının sorumlu olduğu miktarın KDV dahil 2.756,10 TL olarak hesaplandığı, davacıdan tahsil edilen 25.143,09 TL’den mahsubu ile neticeten davacının 22.386,99 TL alacak istemi yönünden haklı olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır. Her ne kadar davacı taraf keşide ettiği Beyoğlu …. Noterliğinin 17/04/2015 tarihli ihtarnamesinin tebliğ tarihi olan 21/04/2015 tarihinden itibaren ticarisi temerrüt faizi talep etmiş ise de ihtarname ile davalı tarafa 1hafta süre verildiği, bu nedenle davalı temerrütünün 29/04/2015 tarihinde başladığı…” gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 22.386,99 TL’nin 29/04/2015 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle: Mahkemenin, taraflar arasında münakit 01/01/2011 tarihli Automatıc müşteri sözleşmesinin 3 yılın sonunda davacı şirketin nisan 2015’e kadar yakıt almaya devam etmiş olması nedeniyle aynı sözleşmenin 3. maddesi uyarınca yenilenmiş olduğu hususununun hatalı değerlendirilmesi suretiyle hukuki dayanaktan yoksun bir karar tesis edildiğini, bununla birlikte dava konusu faturaların sözleşmesel dayanağı olmadığına dair iddiasının hiçbir suretle gerçeği yansıtmadığını, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 16. maddesinin hükmü uyarınca cezai şartın iki farklı kalem için tahakkuk ettirileceği, ve/veya ibraresi çerçevesinde bir cezai şart kaleminin diğerinin ikamesi olmadığının açık olduğunu, müvekkili şirketin de sisteme kayıtlı 73 adet araç için cezai şart tahakkuk ettirmiş ve iade edilmeyen 9 adet araç için cezai şart tahakkuk ettirildiğini, davacı tarafın 2 daha uzayan sözleşme dönemi içerisinde en son Nisan 2015’te yakıt aldığını, akabinde yakıt almadığını, müvekkili şirket’in bu durum karşısında sözleşmenin 16. maddesine uygun olarak, listesi yer alan araçlar için, toplamları 25.143,09 TL’yi bulan fatura bedellerini banka aracılığıyla tahsil ettiğini, açıklamaları sonucunda, davacının huzurdaki davada kanıt yükümlülüğünü yerine getiremediğini, dava konusu iddia ve taleplerini esasen kanıtlayamadığını, mahkemenin hatalı inceleme ve değerlendirme sonucu hukuka aykırı hüküm tesis edildiğini, mahkeme kararanın kaldınlarak haksız olarak ikame edildiği sabit olan davanın tümüyle reddine karar verilmesi gerektiğini, açıklanan ve resen gözetilecek sair nedenlerle, fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, haklı istinaf taleplerinin kabulü ile istinaf incelemesi neticesinde, evveliyetle hükmün icrasının ertelenmesi için icranın geri bırakılması kararı verilmesine, kararının kaldırılmasına, neticeten haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olarak ikame edilmiş olan davanın tümüyle reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına, karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava. Taraflar arasındaki Auto Matic Müşteri sözleşmesinin süre sonunda feshedilmiş olamasına karşı davalı yanca davacıdan haksız tahsil edilen tutarın tahsili için açılmış bir alacak davasıdır. Mahkemece davanın yazılı gerekçe ile kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi HMK 355. maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Taraflar arasında 01/01/2011 tarihli sözleşme imzalanıp ticari ilişki yürütüldüğü ihtilafsızdır. Taraflar arasındaki ihtilaf, sözleşmenin davacı tarafça süre sonunda 01/01/2014 tarihi itibariyle feshedilmesine rağmen, davacı tarafça davalı şirketten akaryakıt alımına devam edilmesi nedeniyle taraflar arasındaki sözleşmenin 3. madde uyarınca kendiliğinden uzadığının kabulünün gerekip gerekmediği, buna göre davacı şirketin hesabından 13/04/2015 tarihinde 22.383,48TL, 29/04/2015 tarihinde 2.759,61TL bedel üzerinden yapılmış olan tahsilatların sözleşme hükümlerine uygun olup olmadığı yönündedir.Sözleşmenin 16. maddesi “Müşterinin işbu sözleşme ile üstlendiği edimlere riayet etmemesi veya sözleşmenin süresinin bitiminden önce feshine sebebiyet vermesi, teminat mektubunun banka tarafından iptal edilmesi durumları dahil olmak üzere sistemde kayıtlı bulunan ve her aracın üç ay süresince yakıt almaması durumunda PO, işbu sözleşmeyi tek taraflı olarak feshedebilir, PO sözleşmeyi feshetmeyerek yakıt alınmayan beher aracın sistemden çıkarılmış olduğunu varsayabilir.Yukarıda sayılan hallerde ve satılan taşıt üzerinden TKÜ’lerin sökülmemesi veya söküldüğü halde PO’ya teslim edilmemesi, PO tarafindan iadesi istenildiği halde iade edilmemesi veya PO tarafınadan zayi olduğunun tespit edilmesi hallerinde PO taşıt başına ve/veya her bir TKÜ için 100 dolar cezai şartı işlemin yapıldığı tarihteki TCMB döviz satış kuru üzerinden YTL ve KD’si karşılığı talep ve tahsil hakkına sahiptir.” şeklindeki düzenlenmiştir.Sözleşmenin, davacı tarafından sözleşmenin 3. maddesine uygun olarak davalıya keşide edilen 29/11/2013 tarihli noter ihbarıyla, üç yıllık süre sonunda hüküm ifade etmek üzere gönderilen bildirimle usule uygun şekilde sonlandırıldığı anlaşılmaktadır.Mahkeme gerekçesinde de işaret edildiği üzere, sözleşmenin davacı yanca usule uygun şekilde süre sonunda feshinden sonra, bazı araçlara davalıdan yakıt alımına devam edilmiş olması, davalının iddia ettiği üzere sözleşmenin 3. maddesi kapsamında sözleşmenin yenilendiği ve buna göre yenilenen sözleşmenin davacı yanca süresinden önce feshedildiği sonucunu doğurmayacağından, ilk derece mahkemesinin, davalının sözleşmenin 16. maddesini dayanak göstererek düzenlendiği anlaşılan Automatic sözleşme fesih bedeli açıklamalı 06/04/2015 tarihli fatura alacağının sözleşmesel dayanağı bulunmadığı yönündeki değerlendirmesi isabetli olup, aksi yöndeki davalı vekili istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Bakiye 1.099,86 TL nispi istinaf harcının davalıdan tahsiline, Hazineye irad kaydına,4-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,5-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,
6-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,7-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 09/07/2020