Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1975 E. 2020/894 K. 10.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1975
KARAR NO: 2020/894
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI: 2013/370 Esas – 2018/464 Karar
TARİHİ: 16/05/2018
DAVA: İtirazın İptali (Asıl dava) – Alacak (Karşı dava)
Taraflar arasındaki itirazın iptali- karşı alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine yönelik verilen karara karşı, davalı karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında ticari ilişki bulunduğunu, davalı firma ve kardeş firması … Ltd. Şti.’ne taş kırma makinelerine ait hidrolik-pnomatik kısımları ve yedek parçalarının müvekkili firma tarafından verildiğini, davalıya faturalar kapsamında verilen bu yedek parçaların davalı işyerindeki makinelere monte edilmiş olmasına rağmen fatura bakiyelerinin ödemesinin yapılmadığını, bu nedenle davalıdan cari hesaptan ötürü alacaklı olunduğunu, alacağın tahsili için yapılan takibe borçlu tarafından itiraz edildiğini, davalının takibe itirazının haksız olduğunu ileri sürerek Gaziosmanpaşa … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasına davalı yanca yöneltilen haksız itirazın iptali ile takibin devamına, ayrıca davalının haksız itirazı nedeniyle % 20 oranında icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesinin talep etmiştir. Davalı vekili cevap- karşı dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki ticari ilişkide tüm borçların ödendiğini, bedeli ödenmiş olmasına rağmen davacının tanzim ettiği 06.04.2012, 18.07.2012, 09.08.2012 ve 23.11.2012 tarihli fatura konusu malların ise müvekkiline teslim edilmediğini, malların teslim edilmesi için davacı şirkete ihtarname gönderildiğini, ancak malların teslim edilmediği gibi ödenmiş olan bedellerinin de iade edilmediğin beyan ederek, asıl davada davanın reddi ile karşı dava olarak açtıkları alacak davası kapsamında 12.114.07 TL alacağın davalıdan temerrüt tarihi olan 29/04/2013 tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 16/05/2018 tarihli, 2013/370 Esas – 2018/464 Karar sayılı kararında, “…Dosyada davacının tanık olarak …’in dinlenmesi beyanları karşısında taraflar arasında kardeş şirket olan … ile olan İst. 9. ATM’sindeki yine taş kırma makinelerine yönelik ve aksamlarla ilgili davada da adı geçenin tanık olarak dinlendiği, buradaki beyanlarının yeniden mahkememizce değerlendirilerek malların teslim edildiğine dair açıklamalarının yer aldığı, hidrolik sistemin kurulmadan otomasyon sistemini devreye almanın mümkün olmadığını ifade eden beyanlarının denetlenmiş, davalı tarafından defter ve kayıtlar ibraz edilmemiş olup, dosyadaki tüm bilgi ve beyanlar çerçevesinde İst. 9. ATM dosyasında da adı geçen tanığın benzer konuda dinlendiği değerlendirilmiş, yine de adı geçenin ihzaren celbi yönünde karar oluşturulup tebligat yapılmasına rağmen hazır bulunmadığı, tarafların dosyada beyanları alınarak tanığın 9. ATM mahkemesindeki ifadesiyle yetinilerek davacının asıl dava yönünden talepleri karşı davacının ise açıklama ve beyanları, mal teslimine yönelik itirazları ve bu nedenle ödedikleri bedeli talep etmeleri karşısında davacı kayıtlarıyla da ve dosya aşamasında malların teslimine dair belgeler ve sistemin bu aksamlar kurulmadan çalışmayacağı hususu, diğer mahkemede dinlenen tanık beyanı ve dayanaklarla değerlendirilmiş, yeniden dinlenilmesine gerek görülmeyip bu doğrultuda asıl davada davanın takibe yönelik itirazının taleple bağlı kalınarak kısmen iptali ile alacağın faturalarla belgelendiği ve likit alacak haline geldiği nedenle inkar tazminatına hükmedilerek, karşı dava yönünden ise davalının mal teslim edilmediği iddialarının ispat edilemediği zira teslim edilen malların bulunup fatura konusu irsaliyeli fatura olduğu, her ne kadar bir kısmında imza bulunmadığı belirtilmiş ise de değerlendirilen bu faturalar ve parça değerleri üzerinden yapılan ödemeler de dikkate alınıp davacının cari hesap nedeniyle talep ettiği miktar kadar alacağının mevcut olduğu…” gerekçesiyle, asıl davanın kabulü ile davalının Gaziosmanpaşa … İcra Dairesinin … Esas sayılı icra dosyasındaki takibe yönelik itirazının taleple bağlı kalınarak kısmen iptali ile takibin 12.350,00-TL üzerinden devamına, bu bedele takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, %20 icra inkar tazminatı olan 2.470,00 TL’nin davalıdan tahsiline, Karşı davanın yerinde görülmeyip reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı- karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı – karşı davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle: Mahkeme tarafından, dosya münderecatına uygun düşmeyen ve delillerin yanlış takdiri ile hatalı değerlendirilmesi sonucu verilen kararın usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, mahkemenin işbu kararının kaldırılarak asıl davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafın asıl davaya konu alacağı ispat edecek hiçbir yazılı belge, senet, tanık beyanı veya başkaca bir delil ile ispat edemediğini, mahkemenin işbu kararının açıkça hukuka, usul ve yasaya aykırı olup, kaldırılması gerektiğini, dava konusu teşkil eden faturalara konu malların, müvekkili şirkete teslim edilmediğini, bunun üzerine taraflarınca Beyoğlu … Noterliğinin 29/04/2013 tarihli ve … yevmiye numarası ile davacı karşı davalıya ihtarname keşide edildiğini, davacı karşı davalı tarafın, davaya dayanak yapılan faturalara konu malları teslim ettiğini ispat edemediğini, mahkemenin huzuru ile görülen işbu davanın, miktar ve nitelik itibariyle davacı karşı davalı tarafından yazılı belgelerle ispat edilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin imzasını içermeyen faturaya dayanılarak davanın kabulüne karar verilemeyeceğini, arz ve izah edilen nedenlerle, başta senetle ispat kuralı olmak üzere birçok kural ilga edilerek, muvakatlarının olmadığı açıkça belirtilmesine rağmen başka mahkemece ve tarafları farklı bir davada dinlenen tanık beyanını hükme esas alınarak asıl davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığını, ilaveten başta Yargıtay içtihatları olmak üzere hukukun genel kurallarına ve yasaya aykırı olarak tanzim edilen bilirkişi raporuna dayanılarak mahkemece asıl davanın kabulüne ve karşı davanın reddine dair hükmün müvekkili şirket lehine bozulması gerektiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Asıl dava itirazın iptali istemine, karşı dava ise alacak istemine ilişkindir. Asıl davada davacı, davalıdan bakiye cari hesap alacağının tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptalini talep etmiş, karşı davada ise davacının kestiği bir kısım faturaların ödemesinin yapılmasına rağmen işbu fatura konusu malların teslim edilmemesi iddiasıyla, davacıya yapılan ödeme tutarının istirdatı talep edilmiştir. Mahkemece yazılı gerekçe ile asıl davanın kabulüne, karşı davanın ise reddine karar verilmiştir. Karara karşı davalı-karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Asıl davada davacı davalıya tanzim ettiği faturalardan dolayı cari hesap alacağı bulunduğunu ileri sürmüş, cari hesap alacağının tahsili için takip başlatmıştır. Kural olarak, tek taraflı düzenlenen ve davacı defterlerine kayıtlanan fatura tek başına alacağı kanıtlamaz. Ayrıca ispat yükü üzerinde olan davacının fatura konusu malların davalıya teslimini de kanıtlaması gerekir. Davacı tarafından icra dosyasına sunulu sevk irsaliyeli bir kısım faturalarda teslim alan imzası bulunduğu, bir kısmında ise teslim alan imzası bulunmadığı, davalının da faturalardaki malların teslim edilmediğini savunduğu anlaşılmaktadır. Davalı karşı davacı 06.04.2012 tarihli, 18.07.2012 tarihli, 09.08.2012 tarihli ve 23.11.2012 tarihli faturaların bedelinin ödenmesine rağmen mal tesliminin yapılmadığını ileri sürerek alacak iddiasında bulunmuştur. Davalı yan defter ve kayıtlarını sunmamış, davacının sunduğu ticari defter ve kayıtları incelenmiştir. İncelenen defter ve kayıtlara göre, Davalı karşı davacının ödenmesi yapılmasına rağmen mal teslim yapılmadığını ileri sürdüğü ve alacak davasına konu ettiği 06.04.2012 tarihli 2.472,83 TL lik faturadan sonraki 04.05.2012 tarihinde 2.771,51 TL’lik ödemesinin bulunduğu, yine takibe ve cari hesap bakiye alacağına konu edilen faturalardan sonraki tarihte 06.02.2013 tarihinde yine çek ile 2.216,00 TL ödeme yaptığı anlaşılmaktadır. Buna göre davalının, ödemesi yapılmasına rağmen mal teslimi yapılmadığı iddiasıyla alacak talebine konu ettiği ilk fatura olan 06.04.2012 tarihli faturadan çok uzun bir süre sonra 04.05.2012 ve 06.02.2013 tarihli cari hesap borcunun bir kısmını ödemek için ödemeler yaptığı sonucuna ulaşılmaktadır. Buna göre basiretli bir tacirin ödemesini yaptığı halde malların teslim edilmediğini ileri sürdüğü faturadan sonraki tarihlerde ödemeler yapmayacağı, ayrıca uyuşmazlık konusu yapılmayan faturalarla aynı şekilde düzenlendiği anlaşılan 06.01.2012 tarihli yine 21.01.2012 tarihli faturalarında teslim alan bölümlerinin imzasız olduğu, ancak davalı tarafından bu faturalar nedeniyle cari hesap borcu için 09.02.2012 tarihinde 10.000 TL ödeme yaptığı da dikkate alındığında, taraflar arasında malların bu şekilde teslimi hususunda teamül oluştuğu da düşünüldüğünde, davacı alacağına dayanak fatura konusu malların davalıya tesliminin kanıtlandığı vicdani kanaatine ulaşılmaktadır. Açıklanan bu gerekçelerle, davacının takip tarihinde cari hesap alacağı olarak takipte istenilen asıl alacak tutarı kadar davalıdan alacaklı olduğu sonucuyla asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine dair kurulan hüküm sonucu itibariyle isabetli olup, aksi yöndeki davalı- karşı davacı vekilinin istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden, asıl ve karşı dava yönünden istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca davalı- karşı davacı vekilinin asıl ve karşı davaya ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine,2-Davalı- karşı davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Asıl dava yönünden bakiye 394,80 TL nispi istinaf harcının davalı- karşı davacıdan tahsiline, Hazineye irad kaydına,4-Davalı- karşı davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,6-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 10/09/2020
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.