Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1954
KARAR NO : 2020/537
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2017/89 Esas – 2018/398 Karar
TARİHİ: 09/05/2018
DAVA: Alacak
Taraflar arasındaki davalıdan alınan telefonun ayıplı olduğu iddiasıyla, sözleşmenin feshi, satılanın iadesi ile bedeli olan 1.806,76 TL nin iadesi, mümkün görülmemesi halinde satılanın ayıpsız misli ile değiştirilmesi talepli açılan alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine ilişkin kararın, davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … nolu siparişlerinin 08/10/2015 tarihinde … çift hatlı telefona konu satım sözleşmesi yaptıklarını, satıcı tarafından telefonun ayıplarının giderilmemesi nedeniyle 23/01/2017 tarih ve … nolu noter aracılığı ile ihtarname gönderdiklerini, 5 günlük yasal sürenin dolduğunu ve süre zarfında taraflarına dönüş yapılmadığını, ayıbın giderilmesi gerektiğini bu sebeple davalarının kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın tüketici mahkemesinde açılması gerektiğini, görevsizlik yönünden davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, telefonun yetkili servise verildiğini ancak yetkili servisin kullanıcı hatası olduğunu tespit etmiş olduğundan ürünü davacı firmaya iade ettiğini, müvekkili şirketin bu durumda herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkili şirketin ürünlerin sadece satımının yapıldığı aracı bir kurum olduğunu, ürünün değişim, onarımının garnatör firmanın belirlediği yetkili servis tarafından alınan bir karar olduğunu bu sebeple davanın reddine karar verilmesini tale etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 09/05/2018 tarihli, 2017/89 Esas – 2018/398 Karar sayılı kararında, “…Dava, satım sözleşmesinin feshi ve ödenen bedelin iadesi istemine ilişkindir.Satım sözleşmesi iki taraflı bir sözleşme olup tarafları satıcı ve alıcıdır. Satıcı malı teslim etmeyi alıcıda teslim karşısında bedel ödemeyi üstlenmektedir.Davaya konu ürün İnternet sitesine üye olunarak alınmıştır. Davacının 28/02/2017 havale tarihli dilekçesinin ekindeki deliller incelendiğinde; davalı tarafından düzenlenen örnek faturada, ürünün teslim adresinde dava dışı … faturanın teslim adresinde ise davacı şirketin adı yazılıdır. Ayrıca … adresinden alınan çıktıda ”Sn. …” yazdığı internet sitesine üyenin davacı olmadığı görülmektedir.Dava ehliyeti davada taraf olma ehliyetidir. 6100 sayılı HMK’nun 50. maddesinde medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanların, davada taraf ehliyetine de sahip olacağı hüküm altına alınmıştır. Yasa hükmünde belirtildiği üzere taraf ehliyeti, medeni hukuktaki hak ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekildir. Maddede gerçek ve tüzel kişi ayırımı yapılmaksızın, medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanların davada taraf ehliyetine de sahip olacağı belirtilmiştir.Öte yandan dava ehliyeti, medeni hakları kullanma ehliyetine göre belirlenir (HMK m.51). Medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olmayanlar davada kanuni temsilcileri, tüzel kişiler ise yetkili organları tarafından temsil edilir (HMK m. 52). Dava takip yetkisi, talep sonucu hakkında hüküm alabilme yetkisidir. Bu yetki, kanunda belirtilen istisnai durumlar dışında, maddi hukuktaki tasarruf yetkisine göre tayin edilir (HMK m.53).Tüm bu nedenler ile; davacı vekiline 17/01/2018 tarihli duruşmada; davaya konu edilen cep telefonuna ilişkin faturanın bir örneği ile sipariş verilen hesabın kim adına kayıtlı olduğunu gösterir belgelerin bir suretini getirmek üzere iki hafta mehil verilmiş, davacı vekili bir sonraki celse ara karara beyanda bulunmuş ve cep telefonunun … adına açılan hesaptan sipariş verildiğini, telefona ilişkin ödemenin de … tarafından yapıldığını belirttiğinden davacı şirketin dava konusu üründe bir tasarruf yetkisi bulunmadığı…” gerekçesiyle davanın aktif husumet nedeni ile reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle:Davaya konu telefonun internetten davacı şirket adına satın alınmış ve satış işlemini şirket yetkilisi olan … tarafından gerçekleştirildiğini, şirketin …com’da hesabı olmaması nedeniyle şirket yetkilisi olan … telefonu şirket adına kendi hesabından satın aldığını, faturanın da davacı şirket adına düzenlendiğini, ödemeler … tarafından yapıldıysa da telefonun şirket için alındığını ve şirkette kallanıldığını. dava konusu telefonun müvekkili şirketin yevmiye defterine işletildiğini ve vergi dariresi tarafından gider olarak kabul edildiğini, müvekkili şirketin dava konusu telefonu işletme telefonu olarak kullandığını, davalı tarafın davanın hiç bir aşamasında husumet itirazında bulunmamasına rağmen mahkeme resen, talep olmaksızın davayı husumet nedeniyle reddettiğini, mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, mahkemenin 2017/89 Esas sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Davacı tarafından davalıdan alınan telefonun ayıplı olduğu iddiasıyla, sözleşmenin feshi, satılanın iadesi ile bedeli olan 1.806,76 TL nin iadesi, mümkün görülmemesi halinde satılanın ayıpsız misli ile değiştirilmesi talepli dava açıldığı, mahkemece yazılı gerekçe ile davanın aktif dava husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır.HMK’nın 341/2. maddesi uyarınca, miktar ve değeri 3.000 TL’yi geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Bu miktar, yeniden değerleme oranı ile 09.05.2018 hüküm tarihi itibariyle, 3.560,00 TL’ye baliğ olmuştur.Dava dilekçesindeki dava değerinin 1.806,76 TL olduğu, davanın reddine karar verildiği, istinafa davacı tarafın geldiği, kararın her iki taraf yönünden kesin olduğu anlaşılmaktadır.HMK’ nın 346. maddesi gereğince kesin karara yönelik istinaf başvurusu ile ilgili ilk derece mahkemesince karar verilebileceği gibi, bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar oluşturulmadan istinaf incelemesine gönderilen dava dosyaları ile ilgili olarak, aynı Yasa’nın 352/1.b. maddesi gereğince istinaf mahkemesince karar verilmesi mümkündür. Bu açıklamalar ışığında, kanun yolu başvurusuna konu edilen kararın, karar tarihi itibariyle kesin nitelikte olması nedeniyle, istinafı kabil bir karar olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf dilekçesinin HMK 346 maddesi uyarınca reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle;1-İlk derece mahkemesinin kararı HMK’nın 341/2. maddesi gereğince karar tarihi itibariyle miktar yönünden kesin olduğundan, istinaf dilekçesinin HMK’nın 346. maddesi gereğince REDDİNE,2-Davacı vekili tarafından yatırılan istinaf peşin harcının talep halinde iadesine,3-İstinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların, başvuran üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 352/1.b maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 10/06/2020