Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/195 E. 2018/188 K. 01.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2018/195
KARAR NO : 2018/188
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/03/2017
NUMARASI : 2017/33 D.İş- 2017/32 Karar
TALEP KONUSU : İhtiyati Hacze İtiraz
Taraflar arasındaki ihtiyati haciz istemi hakkında kararda yazılı nedenlerden dolayı talebin kısmen kabulüne yönelik olarak verilen 06/03/2017 tarihli karara süresi içinde ihtiyati haciz isteyen/alacaklı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TALEP
İhtiyati haciz isteyen vekili, müvekkilinin uluslararası pazarda faaliyet gösteren, gemilere tadilat ve onarım hizmeti sağlayan bir şirket olduğunu, bu kapsamda müvekkil şirketin borçlu “…” şirketinin maliki olduğu, Amerikan Bayraklı Delaware siciline kayıtlı “….” isimli yata yapılacak bakım ve onarım hizmetlerine ilişkin 26/02/2015 tarihli 673.000 Euro bedelli sözleşme imzalandığını, müvekkilinin edimlerini yerine getirmesine rağmen karşı tarafça iş bedelinin eksiksiz ödenmediğini, bunun üzerine İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/128 D.iş sayılı dosyasından anılan teknenin 416.250 Euro üzerinden ihtiyaten haczinin talep edildiğini ve bu talebin kabul edilerek teknenin 416.250 Euro üzerinden ihtiyaten haczine karar verildiğini, bu kararın temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiğini, ihtiyati haciz kararının infaz edildiğini, borçlu hakkında icra takibine girişildiğini ancak takibin itiraz üzerine durduğunu, bu aşamadan sonra borçlu tarafın müvekkili ile sulh olmak istediğini bildirmesi üzerine, taraflar arasında 01.09.2016 tarihi itibariyle borç alacak mutabakatı yapıldığını ve buna göre, müvekkilinin 546.900 Euro alacaklı olduğunun tespit edildiğini, ancak borçlu şirketin protokole uygun davranmadığını, borcunu ödemediğini, taraflar arasındaki mutabakat gereğince müvekkilinin alacağının 416.250 Euro ile sınırlı olmadığını, bakiye alacak miktarı olan 130.650 Euro yönünden halihazırda güvencesinin olmadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile müvekkilinin 130.650 Euro alacağı yönünden borçluya ait Amerikan Bayraklı Delaware siciline kayıtlı “…” isimli yatın ihtiyaten haczine, karşı tarafın alacağın %20 fazlası tutarında teminat yatırması halinde ihtiyati haczin kaldırılarak geminin seferine izin verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Borçlu vekili, sulh protokolünün icra baskısı altında imzalandığını, buna rağmen iyi niyetli olarak protokol kapsamında 80.171,00 Euroluk ödeme yapıldığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla bakiye 130.650 Euro bedelden yapılan bu ödeme düşüldüğünde aradaki farkın yaklaşık 50.000 Euro bedele tekabül ettiğini, kaldı ki protokolde 60.000 Euro yediemin ücretinin de dahil edildiğini, İstanbul Anadolu 3.İcra Hukuk Mahkemesinin 2017/168-212 E.K sayılı kararı ile dava konusu takibe itiraz olduğundan ve ihtiyati haciz kararı kesinleşmediğinden icra müdürlüğünün yedieminlik ücreti ile ilgili kararının kaldırılmasına karar verildiğini, dolayısıyla protokole ve müvekkilinin borcuna dahil edilen yedieminlik ücretinin yasaya aykırı olduğunun tespit edildiğini, ihtiyati haciz talebine konu alacak hakkında daha önceden verilen ihtiyati haciz kararı verildiğini, İstanbul 12. İcra Hukuk Mahkemesinin 2017/92 Esas, 2017/131 Karar sayılı kararı ile, ihtiyati haczin kaldırılarak 3.000.000 TL’lik nakit veya kesin ve süresiz teminat mektubu üzerine kaydırıldığını, ancak alacaklının ek ihtiyati haciz talebi ile bunu engellemeye çalıştığını, mükerrer tahsilat yapma amacıyla ek ihtiyati haciz talebinde bulunduğunu, kaldı ki 3.000.000 TL teminatın deposu halinde bu bedelin alacaklının talebini fazlasıyla karşılamaya yeterli olduğunu, dolayısıyla ek ihtiyati haciz talebinde hukuki yararının bulunmadığını belirterek talebin reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER
1- İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesinin 11.08.2015 tarihli, 2015/128 D.iş, 2015/130 Karar sayılı kararı ile, talebin kabul edilerek teknenin 416.250 Euro üzerinden ihtiyaten haczine karar verildiği ve kararın temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay 11. HD, 10.10.2016 tarih, 2016/9738-7962 E.K sayılı kararı ile onanmıştır. 2-Taraflar arasında imzalanan Sulh ve Feragat anlaşması, 3-İhtiyati haciz talep eden tarafça TTK.nun 1363/1.fıkrasına uygun şekilde 10.000 özel çekme hakkı tutarı karşılığı 49.700,00 -TL bedelli nakit teminat talep eden tarafından mahkeme veznesine yatırılmıştır. 4- TTK.nun 1355.maddesi uyarınca yabancı bayraklı gemiler hakkında ihtiyati haciz kararı vermeye yetkili mahkemenin geminin demir attığı, şamandıraya veya tonoza bağlandığı, yanaştığı ya da kızağa alındığı yer mahkemesi olduğu düzenlendiğinden mahkemenin yetkisinin tayinine esas olmak üzere … A.Ş ‘ye müzekkere yazılmış olup, gelen cevabi yazıda; …. isimli teknenin ismi değişmiş olmakla “…” ismi ile müvekkil işletmede bağlama aldığını, yazı tarihinde işletmenin A iskelesinde yer aldığı bildirilmiştir. 5-İstanbul 12. İcra Mahkemesinin 24.02.2017 tarih, 2017/92-131 E.K sayılı kararı ile, tekne üzerindeki ihtiyati haczin kaldırılarak 3.000.000 TL nakit ya da teminat mektubu üzerine kaydırılmasına karar verilmiştir. 6-Sulh Protokolü kapsamında 80.000 Euro peşinatın ödenmesine ilişkin 02.09.2016 tarihli banka dekontu dosyada yer aldığı görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETLERİ
İlk derece mahkemesinin 06.03.2017 tarihli kararı ile; 01/09/2016 tarihli sulh protokolü ile tarafların 80.000 Euro’luk kısmın sözleşmenin imzalandığı tarihte, 427.000 Euro’luk kısmın ise 30/09/2016 tarihinde ödeme konusunda 507.000 Euro üzerinden sulh oldukları, 80.000 Euro’nun 02/09/2016 tarihinde ödendiği, bu durumda kalan borç miktarının 427.000 Euro olduğu, bu borcun 416.250 Euro’luk kısmı için 11/08/2015 tarihinde ihtiyati haciz kararı verildiği, geriye kalan 10.750 Euro’luk kısım için TTK’nun 1352/m maddesi gereğince ihtiyati haciz koşullarının oluştuğu gerekçesiyle ihtiyati haciz talep edenin talebinin kısmen kabulüne 10.750,00-EURO alacak ile sınırlı olmak üzere … (..) isimli teknenin TTK’nun 1352/m maddesi gereğince ihtiyaten haczine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesinin 07.03.2017 tarihli ek kararı ile; aleyhine ihtiyatı haciz alınan borçlu vekilinin 06/03/2017 tarihli dilekçesinde, ihtiyatı haciz kararının teminat mektubu üzerine kaydırılmasına karar verilmesini talep ettiği, TTK nun 1371 maddesi gereğince talep eden vekilinin bu talebinin kabulü ile talep eden tarafından ihtiyatı haciz talebine konu borcun tamamı olan 10.750,00.-Euro ve %15’i oranında nakit veya muteber bir bankanın kesin ve süresiz teminat mektubu yatırıldığında, tekne üzerine konulan ihtiyatı haciz kararının teminat üzerine kaydırılmasına karar verilmiştir.
İhtiyati haciz talep eden vekilinin ek karara yönelik itirazlarında, mahkemece belirlenen teminatın müvekkilinin alacağını karşılamaya yeterli olmadığını, bu nedenle teminat miktarının ihtiyati haciz tutarının en az iki katı oranı üzerinden belirlenmesi gerektiğini talep etmiş, ilk derece mahkemesinin 08.03.2017 tarihli ek kararı ile, bu talebin reddine karar verilmiştir.
İhtiyati hacze itiraz eden borçlu vekili, sulh protokolünün icra baskısı altında imzalandığını, protokol kapsamında 80.171,00 Euroluk ödeme yapıldığını, protokolde borca dahil edilen yediemin ücretinin iptal edildiğini, önceden verilen ihtiyati haczin kaldırılarak 3.000.000 TL’lik nakit veya kesin ve süresiz teminat mektubu üzerine kaydırıldığını, alacaklının mükerrer tahsilat gayesiyle hareket ettiğini, ek ihtiyati haciz talebinde hukuki yararının bulunmadığını belirterek 06.03.2017 tarihli ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını istemiştir.
İlk derece mahkemesince yapılan duruşma sonucunda 28.03.2017 tarihli ek kararı ile; 01/09/2016 tarihli sulh protokolüne konu, 427.000 Euro olan borç miktarının, 416.250 Euro’luk kısmı için 11/08/2015 tarihinde ihtiyati haciz kararı verildiğinden, kalan 10.750 Euro için mahkememizce verilen ihtiyati haciz kararına itiraz edilmiş ise de, ihtiyati haciz kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varıldığı gerekçesiyle ihtiyati hacze itirazının reddine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesinin 06.03.2017 tarihli ihtiyati haciz talebinin kısmen kabulüne ilişkin kararına karşı ihtiyati haciz talep eden alacaklı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İhtiyati haciz talep eden vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; sulh protokolü kapsamında ihtiyati haciz talebinin kısmen kabul edildiğini, protokolde müvekkilinin alacağının toplam 546.900 Euro olarak belirlendiğini ancak sulh protokolüne uygun davranılması halinde bu alacağın indirimli olarak 507.000 Euro olarak kararlaştırıldığını, dolayısıyla indirimli bedelin sulh protokolüne uygun davranılması haline özgülendiğini, ancak borçlunun protokoldeki edimlerini tam olarak yerine getirmediğini, dolayısıyla 546.900 Euro alacak üzerinden değerlendirme yapılarak bakiye kalan 50.650 Euro üzerinden ihtiyati hacze hükmedilmesi gerektiğini, bu itibarla reddedilen 39.900 Euro kısım yönünden kararın doğru olmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararını kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE
Dairemizin 01.11.2017 tarih, 2017/770-704 E.K sayılı ilamında; ilk derece mahkemesi kararının itiraz eden vekiline tebliğinin azil ve istifa nedeniyle yapılamadığından bu eksikliğin ikmali için dosyanın mahalli mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmiştir.
Noksan ikmali gönderilen dosyada, ihtiyati hacze itiraz eden borçlu vekilinin borçlu asil tarafından 18.05.2017 tarihli noter ihtarnamesi ile azledildiğine, azilnamenin vekile 26.05.2017 tarihinde tebliğ edildiğine ilişkin azilname ve eklerinin 19.12.2017 tarihinde ibraz edilmiş olduğu görülmüştür. Vekilin azlinin mahkeme ve karşı taraf bakımından hüküm ifade edebilmesi için, azlin dilekçeyle bildirilmesi veya tutanağa geçirilmesi ve vekile yapılacak tebligat giderinin de peşin olarak ödenmesi zorunludur (HMK.md 81). Vekilin azledildiği mahkemeye dilekçeyle bildirilinceye (veya tutanağa geçirilinceye)ve tebligat gideri ödeninceye kadar, mahkeme ve diğer taraf, (azledilmiş olan) vekile karşı usul işlemlerini yapmaya devam ederler. Bu bağlamda, tebligat vekile yapılır ve süreler bu tebligat ile işlemeye başlar. Bu durumda ilk derece mahkemesi kararının ve karşı tarafın istinaf dilekçesinin borçlu vekiline tebliğ edildiğinin kabulü gerekir.
Talep, borçlunun maliki olduğu tekneye taraflar arasındaki sözleşme uyarınca bakım ve onarım hizmeti verilmesinden kaynaklı ödenmeyen alacağa dayalı ihtiyati haciz istemine ilişkindir.
İhtiyati haciz talep eden alacaklı, borçlu hakkında 416.250 Euro bedel üzerinden ihtiyati haciz kararı alındığını ve infaz edildiğini, daha sonradan tarafların bir araya gelerek protokol düzenlediklerini, buna göre, alacağın 546.900 Euro olarak belirlendiğini, ancak borçlunun borcunu ödemediğini, dolayısıyla protokolde gösterilen 546.900 Euro alacaktan daha önceden teminat altına alınan 416.250 Euro bedelin mahsubunda bakiye alacak 130.650 Euro yönünden talebe konu yatın ihtiyaten haczini istemiştir.
İlk derece mahkemesince talebin kısmen kabulüne karar verilmiş, talep eden alacaklı vekilince reddedilen kısım yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Dosya kapsamından, alacaklı tarafından talebe konu sulh protokolü, İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesinin 11.08.2015 tarihli, 2015/128 D.iş, 2015/130 sayılı dosyası ve eklerinin ibraz edildiği, yasal zorunlu teminatın yatırılmış olduğu görülmüştür.
TTK 1362 madde, “(1) Alacaklının, alacağının 1352 nci maddede sayılan deniz alacaklarından olduğu ve parasal değeri hakkında mahkemeye kanaat getirecek delil göstermesi yeterlidir ” şeklindedir. İddia edilen alacak TTK 1352/1.v. maddesi kapsamında olup talep eden bu iddiasını TTK 1362. maddesi gereğince ispat etmesi gerekir.
Taraflar arasındaki 01.09.2016 tarihli “Sulh ve Taleplerden Feragat Anlaşması” başlıklı sözleşmede; alacaklı şirketin toplam alacağının 546.900 Euro olduğu kararlaştırılmış ise de, miktarda indirime gidilerek alacağın 507.000 Euro tutara bağlandığı ve ödeme planının protokolün EK’inde gösterildiği, buna göre, 80.000 Euro’luk kısmın işbu anlaşmanın imzalandığı tarihte, kalan 427.000 Euro’nun ise 30.09.2016 tarihinde ödenmesinin kararlaştırıldığı görülmüştür.
Aynı protokolün 13. maddesinde; “Taraflar 427.000 Euro’luk son ödemenin Dahlia tarafından ..’e gerçekleştirilene dek, yat üzerinde bulunan seferden men ve yedieminin sorumluluğunun devam edeceği hususunda mutabık sağlamışlardır. Mahkemenin ihtiyati haciz ve icra dairesinin mahkemenin kararını uygulamaya ilişkin kararları tüm borç miktarının (Ek’te belirtildiği üzere; 507.000 Euro) Dahlia tarafından …’e ödendiği ve … tarafından …’e karşı başlatılan tüm yasal işlemlerin ve prosedürlerin ve Marinturk tarafından madde 2’de açıklandığı üzere tahliye belgesinin düzenlenmesi ve … tarafından alınmasına dek geçerli olacaktır.” denilmiştir. Dolayısıyla taraflar arasında nihai alacak bedeli olarak belirlenen 507.000 Euro tutarın geçerliliğinin protokolün uygulanmasına münhasır olmadığının kabulü gerekir.
Hal böyle olunca, borçlu tarafından protokol kapsamında 80.000 Euro tutarın ödendiği ve kalan 416.250 Euro bedel üzerinden de daha önceden ihtiyati haciz kararı alındığı gözetildiğinde bakiye 10.750 Euro üzerinden koşulları gerçekleşen ihtiyati haciz kararı verilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir.
Bu nedenlerle, HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca, ihtiyati haciz talep eden alacaklı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca, istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-İhtiyati haciz talep eden tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
3-İhtiyati haciz talep eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine,
5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 01/03/2018 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOL :HMK 362/1-f maddesi uyarınca karar kesindir.

.