Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1938 E. 2020/196 K. 20.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1938
KARAR NO: 2020/196
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI: 2017/1121 Esas – 2018/438 Karar
TARİHİ: 17/04/2018
DAVA: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … A.Ş.’nin müvekkiline olan 15.099 Dolar borcunu 27/11/2010 tarihinde yaptığı alacağın temliki sözleşmesi ile davalı … Ltd. Şti.’nin üstlendiğini, müvekkili ile davalının alacağın taksitler halinde her bir taksidin ödeme günündeki TCBM döviz alış kuru karşılığı TL olarak ödeneceği hususunda anlaştıklarını, her bir taksidin 250 Dolar olup, bu taksitlerden üçünün tahsil edildiğini, geriye kalan 57 taksidin davalıdan tahsil edilemediğini, bu taksitler karşılığı 14.250 Dolar olan 53.380,50 TL nin tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile yapılan takibe, davalının borcu olmadığını bildirerek itirazda bulunduğunu, belirterek itirazın iptali ile takibin devamına, %20 oranındaki tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın görevsiz mahkemede açıldığını, davaya konu uyuşmazlığın mutlak ticari dava sayıldığını, bu sebeple, görevsiz mahkemede açılmış olan iş bu davanın usulden reddine ve görevli Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesini talep ettiklerini, davanın sözleşmeye aykırı olarak, yetkisiz mahkemede açıldığını, müvekkili şirketin ikametgah adresinin İstanbul olmadığını, davaya konu sözleşmenin Borçlar Kanunu’na göre alacağın temliki sözleşmesi değil borcun nakli sözleşmesi olduğunu, sözleşmeye göre alacaklının değil borçlunun değişmekte olduğunu, müvekkili firma ile davacı arasında düzenlemiş olan sözleşmede her ne kadar temlik ifadeleri yer alsa da esasında davaya konu sözleşmenin borcun nakli sözleşmesi olduğunu, müvekkili şirketin, tasfiye hâlindeki … A.Ş.’nin borcunu nakil aldığını, bir başka şirketin taahhüdünü yerine getirmek amacı ile iyiniyetli şekilde hareket etmekte, tasfiyesi devam eden şirket yerine borcun ödenmesi için gerekli gayretleri göstermeyi taahhüt ettiğini, davaya konu sözleşmede borçlu tarafın yerinin değiştiğini, dava konusu sözleşmede borcu devreden tasfiye hâlindeki … A.Ş.’nin ileri sürme hakkına sahip olduğu tüm itiraz ve def’ileri davalı müvekkili şirketin de ileri sürebileceğini, borcu devreden … A.Ş.’nin tasfiye hâlinde olduğunu, tasfiye hâlindeki kuruma yeni takip başlatılmasının mümkün olmadığını bildirerek davanın reddine, asıl alacağın %20’den az olmamak üzere icra-inkâr tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Dava dosyası, İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/119 Esas- 2017/378 Karar sayılı, 26/10/2017 tarihli görevsizlik kararı üzerine İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesine tevzi edilmekle, yargılamaya 2017/1121 esas sayılı dosyası üzerinden devam olunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, istinafa konu 17/04/2018 tarihli, 2017/1121 Esas – 2018/438 Karar sayılı kararıyla; “…dava dışı … A.Ş’nin faaliyet izninin BDDK’nın 10/02/2001 tarihli 171 sayılı kararı ile kaldırıldığı ve finans kurumunun tasfiye sürecine girdiği, … A.Ş’nin tasfiye sürecine girmesinden sonra davalı şirket ile aralarında sözleşme düzenleyerek finans kurumundaki tüm hak ve alacakların davalı şirkete devrine karar verildiği, her ne kadar sözleşme başlığı “Alacağın Temliki” ise de, borçlunun değişmesi nedeniyle borcun nakli işleminin söz konusu olduğu, bu şekilde taraflar arasında kâr ve zarara katılma ortaklığı ilişkisi bulunduğu, hesabın niteliği gereği tasfiye işlemleri sonucunda bir alacak kalırsa hak talebinde bulunulabileceği, finans kurumunun hâla tasfiye halinde bulunduğu, tasfiye sonuçlanıp kar ve zarar durumu belirginleşmediğinden alacak talebinde bulunulamayacağı, bu şekilde dava tarihi itibariyle tasfiye sonuçlanmadığından alacağın muaccel hale gelmediği…” gerekçesiyle, davanın reddine, yasal şartlar oluşmadığından icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle: İlk derece mahkemesinin ret kararının hatalı olduğunu, … A.Ş.’nin tasfiye halinde olmasının TBK’nın 199/2. maddesindeki kişisel savunmalardan olduğunu, bu nedenle yeni borçlu davalı şirketin bu savunmayı ileri süremeyeceğini, ayrıca davalı şirketin icra takibine yaptığı itirazda “Hiçbir borcum yoktur.” dediğini, itirazın iptali davasında bu itirazla bağlı kalınması gerektiğini, borcum yoktur itirazı yaptığını, davacı ile davalı arasındaki alacak borç ilişkisi yazılı sözleşmeye dayanmakta olup bu sözleşmede kabul edilen borcun ödendiği de yine ancak yazılı bir belge ile kanıtlanması gerektiğini, davacı yanın dosyaya borcun ödendiğine dair yazılı bir belge sunmadığını, bu nedenle mahkemenin verdiği kararın haksız ve mesnetsiz olduğunu, gerekçeye örnek olarak sunulan kararın da taraflar arasındaki sözleşme ile bir benzerliği bulunmadığını, taraflar arasında kâr ve zarara katılma ortaklığı ilişkisi olmadığını, davacı müvekkili ve davalı arasında yeni bir sözleşme yapılmış oup borç taksitlendirilerek taksitler halinde ödeneceğinin kararlaştırıldığını, bu taksitlerden 4 tanesinin müvekkiline ödendiğini, davalının borcu olmasa bu ödemeleri de yapmayacağını, bu nedenlerle davalının itirazlarının kötü niyetli olduğuğu, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının bu nedenlerle usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, taraflar arasında düzenlenen alacağın temliki sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yazılı gerekçe ile davanın reddine karar vermiş, bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Emsal Yargıtay 11.HD’nin 2017/1069 Esas 2018/5194 Karar sayılı ilam içeriğinde de işaret edildiği üzere; 6102 Sayılı TTK’nın 3. maddesinde bu kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiillerin ticari işlerden olduğunun belirtildiği, aynı kanunun 4. maddesinde ise ticari dava ve işlerin sayıldığı, eldeki davada ise davacı tarafından temlik sözleşmesi uyarınca davalının üzerine düşen edimlerini yerine getirmediğinden bahisle itirazın iptali isteminde bulunulmuş olup davacının temlik sözleşmesine konu yaptığı alacağın borçlusu durumundaki … A.Ş.’nin bu davada taraf değildir. Kaldı ki davacı da tacir değildir. Uyuşmazlığın çözümünde 6098 sayılı TBK’nın 183. vd. maddeleri hükümlerinin uygulanacağından, dava konusu uyuşmazlık ticari dava niteliği taşımamaktadır. Bu hukuki tespitlere göre, davaya bakma görevi Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğundan, ilk derece mahkemesinin görevsizlik kararı verilmesi gerekirken esasa ilişkin hüküm kurması doğru olmamıştır. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.3. maddesi uyarınca, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nun 353/1.a.3. maddesi uyarınca, kararı veren İlk Derece Mahkemesinin görevli olmadığı, görevli mahkemenin İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmakla, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın görevli İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesine fiziken ve UYAP üzerinden derhal aktarılmak üzere, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin harcının, ilk derece mahkemesi tarafından, talep halinde davacıya iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin, esas hükümle birlikte, ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Gerekçeli kararın görevli İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine dair; HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/20/2020 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.