Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1934 E. 2020/280 K. 05.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1934
KARAR NO: 2020/280
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI: 2016/214 Esas – 2017/924 Karar
TARİHİ: 05/12/2017
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne ilişkin verilen karara karşı, davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili firma tarafından … numaralı Nakliyat abonman sigorta poliçesi ile sigortaladığı emtiaların Türkiye’den İngiltere’ye nakliyesi işlemini davalının ana taşıyıcı olarak üstlendiğini, taşıma esnasında emtianın ıslandığını, ıslanmanın ise araç brandasındaki yırtık veya deformasyon nedeniyle oluşan delikten dorse içine sızan yağmur sularının emtiaya sirayet etmesi sonucu oluştuğunun tespit edildiğini, yapılan tespit gereğince sigortalı zararının müvekkili şirket tarafından tazmin edilmiş olup TTK ve poliçe hükümleri ile ibraname gereğince halefiyet ve temlik esasına göre davalı taşıyıcıya rücu hakkının doğduğunu, müvekkilinin rücu alacağı için İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlattığını, icra takibine davalı tarafından itiraz edilmesi üzerine durduğunu belirterek, icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamına ve %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, davanın CMR m.32’de düzenlenen bir yıllık sürenin geçirilmesi sebebiyle zamanaşımına uğradığını, davacı tarafından müvekkilinin kusurunun kanıtlanması gerektiğini, davanın asıl taşımacı … Ltd. Şti.’ye ve … Sigorta’ya ihbar edilmesi gerektiğini belirterek, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, istinafa konu 05/12/2017 tarihli, 2016/214 Esas – 2017/924 Karar sayılı ilamında; “İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas dosyası getirtilmiş, … nolu nakliyat abonman sigorta poliçesi, ibraname mutabakatname ve tazminat makbuzu, hasar fotoğrafları, ekspertiz raporu taraflar arasındaki taşıma ilişkisini gösteren navlun faturası ve konşimento belgesi dosya içinde mevcut olmakla dosyada değer tespit uzmanı ve taşımacılık lojistik uzmanı bilirkişiye tevdi edilerek dosya … Sigorta A.Ş. ve …’ye ihbar edilmiş, dosya bu kapsamıyla bilirkişilere tevdi edilerek sigortacılık kanununda bahsi geçen sigorta eksperi, sigorta konusu risklerin gerçekleşmesi sonucunda ortaya çıkan kayıt ve hasarların miktarını hasar gözetimini ve ön eksper olarak denetimini yapan kişi olarak vasıflandırılır. Yapılan dosya incelemesinde, hasar bulgularının ürünlerin, İngilterede bulunmuş olması, alıcı ve sigortalı beyanlarına istinaden sovtaj imkanının bulunmadığı, hasarın rücu tarafının sigortalı adına nakliye faturası düzenleyen davalı … A.ş. Olduğu raporla tespit edilmiş, CMR 32/1 mad. Gereğince zaman aşımı bir sene olduğu, ve sürenin dolmamış olduğu, CMR 8 ve 9 hükümleri uyarınca taşıyıcı yükü teslim alırken sevk mektubuna bir itirazı kayıt düşmemişse yükü hasarsız teslim almış demek olacağı, hasarlanan yükün taşıyıcıya ambalajlama bozukluğu olmadan hasarsız teslim ettiğinin sabit olduğu ve CMR 17/1 gereğince taşıyıcı eşyayı taşımak üzere teslim aldığı andan itibaren, teslim edeceği ana kadar meydana gelecek hasardan sorumlu olduğu, CMR 17/4 gereğince özel risk ve önlenemez durum husususun ispatının taşıyıcıya ait olduğu, taşıyıcının kendi adamlarının ve taşımanın yerine getirilmesi için yararlandığı kişilerin görevlerini yerine getirmeleri sırasında, kendi fiil ve ihmalinden sorumlu olduğu, bu hususun hem Ticaret Kanununda hem de CMR kapsamında yer aldığı, davalı yönünden ise hasım yanlışlığı olmadığı ve talep edilen rakamın yerinde olduğu rapor halinde mahkememize sunulmuş olmakla bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, itirazlar yerinde görülmeyerek zamanaşımı konusundaki itiraz da yerinde olmadığı…” gerekçesiyle, davacının davanın kabulüne, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasındaki 45.725,36 TL alacağın tahsili için başlatılmış olan icra takibine yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, kabul edilen miktar üzerinden %20 oranında hesaplanacak icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Dava dilekçesi ekinde davacı tarafından sunulan ekspertiz raporunda emtianın 27/11/2014 tarihinde teslim edildiğini, huzurdaki alacak davasının ise 24/02/2016 tarihinde ikame edildiğini, davanın bir yıllık süreden çok sonra açılmış olması ile zamanaşımına uğradığını, bilirkişiler tarafından iddia edilen hasarın ne şekilde olduğunun açıklanmadığını, eksper tarafından emtia üzerinde inceleme yapılmadan rapor tanzim edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemece müterafık kusur taleplerinin de dikkate alınmadığını, bilirkişilerin hasarın ne seklide oluştuğuna dair tespitte bulunamadığını ve müvekkili şirketin sorumluluğu halinde Konvansiyon hükümleri gereği SDR üzerinden hesaplama yapmadığını, sovtaj değeri araştırmasına itiraz ettiklerini, usul ve yasaya aykırı olarak icra inkar tazminatına hükmedildiğini, icra takibine vaki itirazın haklı olup esasen davacı tarafın, müvekkili şirket aleyhine takip başlatmakta açıkça kötü niyetli olduğundan, müvekkili lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın savunmaları doğrultusunda reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, CMR hükümlerine tabi taşıma sırasında emtiada oluşan ve nakliyat sigorta poliçesi uyarınca sigortalıya ödenen hasar bedelinin, halefiyet hükümleri uyarınca davalı taşıyıcıdan rücuen tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın İİK 67. maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. …… İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Somut olayda; davalı şirketin taşımaya konu emtiaların …-İngiltere taşınmasını üstlenerek taşımayı alt taşıyıcı aracılığı ile gerçekleştirdiği, teslim edilen emtianın alıcı firmaya tesliminde emtianın bir kısmının ıslanarak hasarlanmış olduğu, bu hususta CMR senedine şerhin düşülmüş olduğu, hasar bedelinin sigortalısına ödendiği dosya kapsamıyla sabittir. Davalı, hasardan CMR m.17/4 uyarınca sorumlu görülemeyeceğini, sorumlu görülmesi halinde ise sorumluluğunun CMR m.23 uyarınca sınırlı olacağını savunmuştur. Davalı, bilirkişi raporuna itirazlarında, diğer itirazları ile birlikte bu hususu da ileri sürmüştür. Mahkemece, davalının rapora yönelttiği itirazlar dikkate alınmaksızın ve kök raporla yetinilerek hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Gerek bilirkişi raporunda gerekse mahkeme gerekçesinde, davalının, CMR’nin 23. maddesindeki sınırlı sorumluluk ilkesinden yararlanıp yararlanamayacağı yönünden değerlendirme yapılmadığı anlaşılmaktadır. CMR’nin 23. maddesi, taşıyıcıyı sınırlı sorumluluk ilkesiyle koruma altına almış, ancak, Konvansiyon’un 29. maddesinde, bazı durumlarda taşımacının sınırlı sorumluluk ilkesinden yararlanamayacağını hükme bağlamıştır. Anılan 29. maddeye göre; eğer zarar ve hasar taşıyıcının kastından veya kararı veren mahkemenin iç hukukuna göre, kasta eşdeğer sayılan bir kusurundan meydana gelmişse, taşıyıcı sınırlı sorumluluk hükümlerinden yararlanma hakkını kaybeder. Somut olayda, zararın davalı taşıyıcının kastından veya kasta eşdeğer ağır ihmalinden meydana gelip gelmediği, CMR’nin 23/3. maddesinde öngörülen sınırlı sorumluluk miktarının ne kadar olabileceği, talepten daha az olup olmadığı hususları bilirkişi raporunda irdelenip değerlendirilmediği gibi mahkeme gerekçesinde de tartışılmamıştır. Mahkemenin de bu yetersiz bilirkişi raporlarıyla sonuca gittiği, davalı yanın bu yöndeki rapora itirazlarının da değerlendirilmediği anlaşılmaktadır. Kabule ve kurulan hükme göre de; dava itirazın iptali istemine ilişkin olup, davacı takipte asıl alacak ve işlemiş faizin tahsilini talep etmiştir. Mahkemece kurulan hüküm gerekçesinde, takipte istenilen işlemiş faizin yerinde olup olmadığı ve miktarı hususunda değerlendirme yapılmadığı gibi bu konuda da bilirkişi raporu, denetlenebilir tespitlerden yoksundur. Bu itibarla da HMK’nın 297. maddesi anlamında istinaf denetimine uygun bir kararın varlığından söz edilemeyecektir. Sonuç olarak, ilk derece mahkemesince itiraza uğrayan ve itirazlar giderilmeksizin hükme esas alındığı anlaşılan yetersiz bilirkişi raporuyla yetinilerek karar verildiği, davanın esasına etkili delil ve vakıa tespitleri yapılmaksızın hüküm kurulduğu, kararın bu haliyle istinaf incelemesine elverişli olmadığı anlaşıldığından, HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esası incelenmeksizin, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davalı tarafından yatırılan istinaf peşin harcının, ilk derece mahkemesi tarafından, talep halinde davacıya iadesine, 4-Davalı tarafından istinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin, esas hükümle birlikte, İlk Derece Mahkemesi tarafından yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine dair; HMK’nın 353/1.a. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 05/03/2020 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU…:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.