Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/193 E. 2018/330 K. 29.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2018/193
KARAR NO : 2018/330
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/12/2017
NUMARASI : 2017/146 2017/1219
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Rücuen Tazminat)
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkili şirket nezdinde dava dışı sigortalı …’nun yurt içi taşıyıcı mali mesuliyet sigorta poliçesi kapsamında sigortalı olduğunu, dava dışı sigortalının satıcı .. AŞ tarafından iplik cinsi emtialarının Kahramanmaraş’tan İstanbul’a taşıma işini üstlendiğini, bu taşıma işini kendisi adına gerçekleştirmek üzere davalı ile anlaştığını, 24.09.2016 tarihinde emtianın davalının maliki ve sürücüsü olduğu … plakalı tıra sevk irsaliyesi karşılığında yüklendiğin, ancak teslim edilen mallardan bir kısmının davalının nakliye aracından hırsızlandığını, yapılan ekspertiz incelemesi sonucunda meydana gelen zararın sigortalıya ödendiğini, sigortalının haklarına halef olunduğunu ileri sürerek 39.438,93 TL’nin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama doğrultusunda, davalı taşıyıcının tedbir almaksızın emtia yüklü aracı güvenliksiz ve kontrolsüz bir alana parkedip uyuduğu, geçici zilyetliğinde bulunan emtianın bir kısmının ziyaı ve hasarlanmasına sebebiyet vermesinin pervasızca kusur kabul edildiği, tespit edilen tazminat miktarının kadri marufunda bulunduğu, davacının davalıya % 100 kusuru oranında rücu etme hakkının olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 39.438,93-TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalının istinaf dilekçesinde özetle; ağır kusuru veya pervasızca hareketinin bulunmadığını, gerekli özen ve duyarlılığı gösterdiğini, sınırlı sorumluluk esasına göre değerlendirme yapılması gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE
Dava, davacı … şirketi tarafından sigortalısına ödenen zarar bedelinin davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Somut olayda; dava dışı sigortalı …AŞ arasında taşıma sözleşmesi akdedilmiş, bu bağlamda adı geçen firma tarafından dava dışı …’a satışı yapılan dava konusu iplik emtiasının Kahranmaraş-İstanbul arasında taşıma işini sigortalı şirket üstlenmiş ve fakat taşıma işini davalıya yaptırmıştır. Başka bir ifadeyle fiili taşımanın alt taşıyıcı olarak davalı tarafından gerçekleştirildiği tüm dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık, taşımaya konu hırsızlık nedeniyle zayi olan emtia sebebiyle davalının sorumluluğu ve sorumluluğunun sınırlı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Taraflar arasında yazılı taşıma sözleşmesi bulunmamaktadır. Bunun yanında dosyada yaralan 24.09.2016 tarihli “Sevk İrsaliyesine göre 455 çuval iplik emtiasının taşınmak üzere davalıya imza karşılığında teslim edildiği sabittir. Dolayısıyla davalı bakımından kendisine tam ve sağlam olarak teslim edilen yükün aynı şekilde teslim edilmesi borcu doğmuştur. Bu durumda davalının yüke özen mükellefiyeti devam ederken oluşan hırsızlık ve zarar sebebiyle davacıya karşı sorumlu olduğunun kabulü gerekir.
TTK 886. maddesine göre ise; zarara, kasden veya pervasızca bir davranışla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiilinin veya ihmalinin sebebiyet verdiği ispat edilen taşıyıcı ( ve adamları) sorumluluk sınırlamalarından yararlanamaz. Bu durumda taşıyıcının sorumluluğu artık sınırlı olmayıp, gerçek zararın tamamını kapsayan bir sorumluluktur.
6102 sayılı TTK.nın madde gerekçesinde, TTK 886. maddesinin, CMR 29. maddesine paralel olarak düzenlendiği belirtilmiştir. CMR m.29’a göre; hasar ve ziya taşıyıcının kendi kötü hareketinden veya davaya bakan mahkemenin kararı ile İsteyerek kötü harekete eşdeğer sayılan kusurundan ileri gelmişse, taşıyıcı, sorumluluğunu kaldıran veya sınırlayan yahut kanıt yükümünü karşı tarafa yükleyen bu maddenin hükümlerinden yararlanamaz. Doktrinde “isteyerek kötü harekete eşdeğer sayılan kusur” kavramı, “ağır kusur” veya “ağır ihmal” olarak yorumlanmaktadır.
TTK 886.m. düzenlemesindeki “pervasızca hareket” kavramı da bu kıstaslar çerçevesinde ele alındığında, taşıyıcı veya yardımcılarının yükün güvenliği ile ilgili hususları açıkça önemsemeden hareket etmesi olarak karşımıza çıkmaktadır.
Somut olaya gelince; hırsızlık olayının davalının (şoförün) istirahati sırasında meydana geldiği ihtilafsızdır. O halde böyle bir durumda davalıdan yüke özen borcu kapsamında basiretli bir tacire yakışacak azami tavrı sergilemesi, öncelikle yükün güvenliğini sağlayacak tedbirleri alması, en basitinden aracı yola değil de güvenlikli bir otoparka bırakması yahut aracın başından ayrılmayarak durum ve şartlara göre günün ilk saatlerinde karşılaşma ihtimali en yüksek olan çalınma gibi bir duruma karşı önlem alması bekleneceğinden, taşımacılık sektöründe faaliyet gösteren kimselerce yükün güvenliği hakkında herhangi bir tedbir alınmaksızın, emtia yüklü aracın yol üstüne bırakılması ağır kusur ya da pervasızca ve zarar meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle yapılan bir ihmal ya da hareket olarak değerlendirilmiştir. Bu sebeple davalının, sınırlı sorumluluk imkanından yararlanamayacağı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Açıklanan bu gerekçelerle, HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca, davalının istinaf başvuranlarının esastan reddine,
2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
3-Bakiye 2.019,00 TL nispi istinaf harcının davalıdan tahsiline, Hazineye irad kaydına,
4-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,
6-Gerekçeli kararın birer örneğinin ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
7-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK.353.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 29/03/2018
KANUN YOLU : HMK.362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.