Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1918 E. 2020/1032 K. 08.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1918
KARAR NO : 2020/1032
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2013/343 Esas – 2017/876 Karar
TARİHİ: 21/06/2017
DAVA: Alacak
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı, davalı … aleyhine davacı … tarafından açılan davanın kısmen kabulüne, diğer davacıların aktif dava ehliyeti bulunmadığından tüm davalılar yönünden açtıkları davanın reddine, davacı …’nin banka ve diğer davalılar aleyhine açtığı davanın reddine karar verildiği, karara karşı davacılar vekili ile davalı … vekilince istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmakla, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacıların ticari plakalı aracı için dava dışı diğer plaka sahipleri gibi davalılardan …, kızı … ve oğlu …’a vekaletname verdiğini, …’ın davacıların bilgisizliğinden faydalanarak çok geniş kapsamlı bu vekaletnameyi davacılardan alarak ve vekaletin veriliş amacına aykırı olarak davalı bankanın 50.Yıl Şubesinden toplamda 500.000,00 TL meblağlı 2 ayrı kredi kullandığını, ve bu kredi için davacılara ait ticari plakalar üzerine ipotekler tesis edildiğini, daha sonra davalılardan …’ın davacılarla birlikte yine bu şekilde vekalet ile kredi kullandığı, pek çok mağdurun kredi bedellerini alarak yurt dışına kaçtığını, diğer davalıların da yurt dışına kaçtığını, bu durumu mağdur olan davacıların diğer mağdurlarla birlikte öğrendiğini, duyumlara ve gazete haberlerine göre şirket ortaklarının davacılarla ile birlikte yüzlerce kişiyi dolandırmak suretiyle yaklaşık 700.000.000,00 TL birlikte yurt dışına kaçtığını, davalı bankanın bu vekaletnamelere istinaden bu kadar yüklü kredileri kredi alan asillere bildirmeden vermiş olmasının bankaların güven kurumu olması ve özen yükümlülüğüne aykırı davranmış olmasının sonucu olduğunu, birer itimat kurumu olan bankaların aldıkları mevduatları sahtecilere karşı özenle korumak zorunda olduklarını, bu konuda objektif özen borçlarının bulunduğunu, bu nedenle hafif kusurlarından dahi sorumlu olduklarını belirterek, davalı bankanın özen yükümlülüğüne yerine getirmemiş olması, diğer davalıların gerçekte tescil ve diğer plaka muameleri için aldıkları geniş yetkileri içerir vekaletnamelerle kredi veren banka yetkilileri ile birlikte vekaletin amacına aykırı ve davacıların iradesi dışında kullanılarak adlarına çekilen kredi nedeniyle ödemek zorunda bırakıldıkları zarar bedeli çekilen kredi miktarı 500.000,00 TL ‘nin fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı tutularak davalılardan tahsiline, usulsüz kredi kullanılması nedeniyle müvekkilleri adına vekilleri tarafından yapılan kredi sözleşmelerinin iptaline, usulsüz kullandırılan kredi, kredi bedellerini alarak yurt dışına kaçan diğer davalıların eylemi ve davalı bankanın özen yükümlülüğünün yerine getirmemesi ve zararın oluşmasına doğrudan etkili olması gözetilerek tedbiren kredi ödemelerinin dava sonuçlanıncaya kadar durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı … savunmasında özetle; davalı banka aleyhine açılan davayı kabul etmediğini, kredi almak için davalı bankaya Eyüp … Noterliğinin 27/06/2012 tarihli ve … yevmiye numaralı vekaletnamesinin ibraz edildiğini, söz konusu bu vekaletnamede “T.C. Bankalarından kullanacağım her türlü kredi nedeniyle adıma dilediği bedel ve şartlarla kredi kullanmaya, beni borçlandırmaya, kredi sözleşmelerini tanzim ve imza etmeye, kredi bedellerini tahsil etmeye, kullanılacak kredi nedeniyle adıma kayıtlı araçları, ticari plaka hattımı, banka lehine rehnetmeye, rehin sözleşmelerini ve yediemin senedi imzalamaya…” yetkilerini içeren vekaletname uyarınca kredi sözleşmesinin düzenlendiğini ve kredilerin tahsis edildiğini, davacı tarafa tahsis edilen her bir kredi öncesinde Eyüp …. Noterliği aranarak 27/06/2012 tarihli ve … yevmiye numaralı vekaletnamede azil olup olmadığının teyit edildiğini, işbu vekaletnamede azil olmadığı için kredilerin kullandırıldığını, davalı bankanın kullandırılan kredilerle ilgili herhangi bir kusurunun veya sorumluluğunun bulunmadığını, davacı yanın vekillerini azil etmediği için usulüne uyun vekaletnameye istinaden davacı tarafa kredi kullandırıldığını ve davacı tarafın da kullanmış olduğu kredi taksitlerinin bir kısmını ödediğini, ayrıca adlarına vekaleten kredi kullandırılan müşterilerin tamamının davalı şubeye başvurduğunu, bunlardan bir kısmının kredilerini defaten kapattığını, bir kısmının mevcut kredileri ödemeye devam ettiğini, bir kısmının ise kredilerin vadelerinin kısa olması nedeniyle ilerleyen dönemde taksit ödemelerinde sorun yaşayacaklarını düşünerek, yeni krediler alarak uzun vadelere yayıp kredi borçlarını ödemek istediklerini belirterek davacının söz konusu krediye ilişkin olarak davalı bankanın özen yükümlülüğünün yerine getirilmediğine yönelik beyanlarının doğru olmadığını, davacı tarafa kullandırılan kredilerde herhangi bir usulsüzlük bulunmadığını, plaka kredilerinde oluşan limitin önemli kriterlerinden bir tanesinin (M) plaka minibüslerde çalıştığı hattın, (T) plaka ticari taksilerde ise (T) plakanın piyasa değeri olduğunu, oluşan limit çerçevesinde vekillerin davalı banka şubesine davet edilerek mevzuat doğrultusunda kredi başvuru formuyla imzalaması gereken sözleşmelerin verildiğini, imza ikmalini müteakip sistem üzerinden araç rehini tesis edilmekte ve kredi kullanımının yapılmakta olduğunu, her kredide mutlaka vekaletnamenin düzenlendiği noter veya konsolosluğun arandığını, herhangi bir azilnamenin olup olmadığının teyit edildiğini, belirterek haksız ve yersiz açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalılar herhangi bir beyanda bulunmamışlardır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 21/06/2017 tarihli, 2013/343 Esas – 2017/876 Karar sayılı kararında, “…Yapılan yargılama, davacıların iddiaları, davalıların beyanları, tanzim olunan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; her ne kadar davacılar …, … ve … tarafından verilen vekaletnameye istinaden çekilen kredi uyarınca zarara uğradıkları iddiasıyla tüm davalılar aleyhine dava açılmış ise de düzenlenen vekaletname uyarınca davalılardan … tarafından sadece … adına davalı …’tan kredi kullandırıldığı, dolayısıyla diğer davacılar adına alınmış herhangi bir kredi bulunmadığından bu davacıların uğramış olduğu bir zarar da bulunmadığından ve açılan dava bankadan kulladırılan kredi sebebiyle zarara uğrama iddiasına dayandığından bu davacılar adına da çekilmiş bir kredi bulunmadığı için bu davacılar tarafından tüm davalılara karşı açılan davanın aktif husumet yönünden reddine karar vermek gerekmiştir. Davacı … tarafından davalı banka aleyhine açılan dava yönünden: davaya konu teşkil eden kredi ilişkisine ait vekaletname, Eyüp …. Noterliğinin 07/06/2013 tarih … yevmiye nolu vekaletnamedir. Söz konusu vekaletname incelendiğinde vekil edenlerin kendi adına asaleten … adına velayeten … ile … ve … olduğu, vekil edilenlerin ise davalılar …, … ve … olduğu, söz konusu vekaletname ile ticari plaka ve ticari plakalı araç satışı yapılamamakla birlikte söz konusu ticari plakalı nakil vasıtaların trafiğe kaydı, tescil belgeleri almaları, sigorta muamelesi yaptırmaları vs gibi işlemler yanında vekalet verenlerin ‘Türkiye Cumhuriyeti Bankalarından kullanacağı her türlü kredi nedeniyle adıma dilediği bedel ve şartlarla kredi kullanmaya, beni borçlandırmaya, kredi sözleşmelerini tanzim ve imza etmeye, kredi bedellerini tahsil etmeye, kullanılacak kredi nedeniyle adına kayıtlı araçlara ticari plaka hattının banka lehine rehnetmeye, rehin sözleşmelerinin ve yediemin senedi imzalamanın borcun bitiminde takyidatları kaldırmaya, ibraname almaya, trafik şubesine ibraz edip gerekli yazıları almaya, haciz ve rehin koymaya ve bu konuda gerekli bütün işlemleri yapmaya’ şeklinde yetkili kılınmıştır. Söz konusu vekaletname uyarınca davalılardan … tarafından Vakıfbank 50. Yıl şubesinden 500.000,00 TL’lik 2 kredi çekilmiştir. Yine çekilen krediler sonrasında vekaletname uyarınca verilen yetkiler doğrultusunda araç üzerine rehin konulmuş ve rehin sözleşmeleri de imzalanmıştır. Davacılar tarafından delil olarak gösterilen Savcılık dosyaları celp edilmiş, davacıların doğrudan doğruya davaya konu somut olaya ilişkin yapmış olduğu başvuru sonucu davacı vekilinin beyanına göre takipsizlik kararı verilmiş olduğu, celp edilen diğer soruşturma dosyaları ve açılan davaların ve sanık …’ın cezalandırılmasına ilişkin kararların doğrudan doğruya dava dosyamız ile bir ilgisinin olmadığı görülmüştür. Her ne kadar bilirkişi raporunda bankaların bir güven kurumu olması sebebiyle kredi başvurusundan ödeme süresine kadar geçen tüm işlemlerin vekaletname ile yapılması sebebiyle özen yükümlülüğünün yerine getirmediğinden bahisle davacıların zararından diğer davalılar ile müşterek ve müteselsil sorumlu olduğu şeklinde görüş belirtilmiş ise de davalı bankanın söz konusu özen yükümlülüğüne aykırı oluşturacak ve hafif kusur niteliğinde dahi olacak herhangi bir kusuru bulunmamaktadır. Şöyle ki vekalet ilişkisi Türk Hukuk Sisteminde yer alan BK.’da düzenlenen ve hukukun ve y asaların cevaz verdiği bir düzenleme ve ilişki şeklidir. Davacılar tarafından davalılara verilen vekaletname usulüne uygun olarak düzenlenmiş vekaletnamede davacılar tarafından davalılara Türkiye Cumhuriyeti nezdindeki bulunan tüm bankalardan dilediği bedel ve şartlarla kredi çekme yetkisi verilmiş ve davalılardan …’ta verilen bu vekaletnameye istinaden söz konusu bankadan belirtilen krediyi çekmiştir. Davalı bankanın burada gösterebileceği özen vekaletnamenin sahte olup olmadığı, kredi kullandırım aşamasında vekaletnameden azil bulunup bulunmadığı, verilen kredinin vekaletname kapsamında olup olmadığı gibi konularda olabilecektir. Davalı banka söz konusu özeni yeterince göstermiştir. Verilen vekaletname sahte değildir. Çekilen kredi vekaletname kapsamında kalmaktadır. Kredinin kullandırıldığı an itibari ile vekaletnameden herhangi bir azil söz konusu değildir. Dolayısıyla bankanın üzerine düşen yükümlülüğü ziyadesi ile yerine getirdiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar bilirkişiler tarafından bankanın kredi verilme süreci içerisinde asille hiç irtibata geçmedikleri şeklinde bir kusur izafe edilmiş ise de vekaletname ile işlem yapılmasına hukuk sistemimiz ve kanunlarımız uyarınca cevaz verilmiş olması dikkate alındığında yasa gereği usule uygun şekilde düzenlenen vekaletnameye istinaden işlem yapan bankaya kusur izafesi mahkememizce uygun görülmemiştir. Söz konusu bir kusur izafesi vekalet ilişkisinin yapısına ve düzenleniş amacına aykırı düşmektedir. Bu şekilde bankalara ilave sorumluluk ve mükellefiyet yüklendiği takdirde hiçbir banka yada kurum vekaleten herhangi bir işlem yapmaz, yapamaz ve yapmaktan çekinir. Dolayısıyla bilirkişi raporunda bankaya kusur izafe eden görüşe mahkememizce itibar olunmamıştır. Bu nedenle davacı … tarafından davalı …ye karşı açılan davanın reddine karar vermek gerekmiş, yine mahkemece daha önce mahkememizce konulan kredi taksitlerinin ödenmemesine yönelik ihtiyati tedbirin de banka hakkında açılan davanın reddine karar verilmiş olması sebebiyle kaldırılmasına hükmetmek gerekmiştir. Davacı … tarafından davalılar … ve … hakkında açılan dava yönünden her ne kadar söz konusu vekaletnamede davacı … tarafından davalılar … ve … hakkında da dava açılmış ise de verilen vekaletname uyarınca kredinin davalı … tarafından çekildiği, dolayısıyla … ve … tarafından bu vekaletnameye istinaden herhangi bir işlem yapılmamış olması dikkate alındığında bu davalılar hakkında … tarafından açılan davanın bu nedenle reddi gerektiği anlaşılmış ve … tarafından bu davalılar adına açılan davanın bu nedenle reddine karar vermek gerekmiştir. Davacı … tarafından davalı … hakkında açılan dava yönünden, davacı … tarafından verilen Eyüp …. Noterliğinin 07/06/2013 tarih … yevmiye nolu vekaletnamesine istinaden davalı …’ın davalı … 50. Yıl Şubesinden 2 adet toplam 500.000,00 TL miktarlı kredi kullandırıldığı, kullanılan kredinin davalı … tarafından çekildiği, davalı …’a ve vekiline çekilen bu kredinin vekil eden …’a ödenip ödenmediği hususunda gelip beyanda bulunması ve ödeme belgelerini ibraz etmesi aksi takdirde vekil olarak çektiği kredileri asile (vekil edene) ödememiş sayılabileceği hususunda isticvap davetiyesi çıkartıldığı, hem davalı asile çıkartılan bu isticvap davetiyesi hem de vekile çıkartılan bildirime rağmen davalı ve vekilinin 2 celse üst üste duruşmaya katılmadıkları gibi çekilen kredinin vekil edene ödendiğine ilişkin herhangi bir belge de dosyaya sunulmuş değildir. Dolayısıyla davalı … tarafından çekilen kredinin vekil eden davacı …’a ödendiğine ilişkin dosyaya herhangi bir delil ve belge sunulmamış ve bu husus ispat edilememiştir. 6098 sayılı BK.’nun 508. Maddesi uyarınca ‘Vekil vekalet verenin istemi üzerine yürüttüğü işin hesabını vermek ve vekaletle ilişkili olarak aldıklarını vekalet verene vermekle yükümlüdür. Vekil vekalet verene tesliminde geciktiği paranın faizini de ödemekle yükümlüdür’ hükmü dikkate alındığında, davalı …’ın çekilen krediler sebebiyle oluşan davacı zararı 488.816,81 TL’yi ödemekle yükümlüdür (davacı tarafça faiz istenilmediğinden faize hükmedilmemiştir). Bu nedenle davacı zararı olan 488.816,81 TL’nin davalı …’tan tahsiline karar vermek gerekmiştir…” gerekçesiyle, davalı … aleyhine davacı … tarafından açılan davanın kısmen kabulüne, diğer davacıların aktif dava ehliyeti bulunmadığından tüm davalılar yönünden açtıkları davanın reddine, davacı …’nin banka ve diğer davalılar aleyhine açtığı davanın reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı, davacılar vekili ve davalı … vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı … vekilinin istinaf başvurusu: Bu davalı vekilince İlk derece mahkemesince 21.06.2017 tarih 2013/343 E 2017/846 K sayılı ilam ile davalı yönünde verilen karar usul ve esastan ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve adli yardım istemli olarak istinaf edilmiştir. Dairemizin 08.03.2018 tarih 2018/21 E sayılı kararı ile adli yardım talebi reddedilmiş, iş bu karara karşı yapılan itiraz üzenine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15 HD’nin 27.03.2018 tarih 2018/1 D.iş K sayılı kararı ile itirazın reddine karar verilmiştir. Bu karar üzerine dosya dairemizin 12.04.2018 tarih 2018/21 E 2018/383 K sayılı kararıyla, HMK’nın 344. maddesi uyarınca işlem yapılması için ilk derece mahkemesine geri çevrilmiştir. İlk derece mahkemesince 24.04.2018 tarihli istinaf harçlarının tamamlanması konusunda ara karar oluşturulup, davalı vekiline muhtıranın tebliği edildiği, muhtırada verilen kesin sürede harç ikmali yapılmaması üzerine ilk derece mahkemesince 05.07.2018 tarih 2013/343 E sayılı karar ile istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına dair ek kararın verildiği, iş bu ek karara karşı HMK’nın 344.maddesi uyarınca davalı … vekilince istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır. Davalı vekilince sunulan istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkilinin istinaf harç ve giderlerini karşılayacak durumu olmadığı, müvekkilinin hak arama hürriyetinin engellendiği ileri sürülerek, istinaf başvurusunun yapılmamış sayılması kararının kaldırılmasına, ve ilk istinaf dilekçeleri doğrultusunda istinaf incelemesi yapılarak kararın kaldırılmasına ve müvekkili aleyhindeki davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde;Müvekkillerinin ticari plakalı aracı için diğer plaka sahipleri gibi yıllardır mutat olan şekilde gerçek kişi davalılara vekalet verdiğini, …’ın müvekkillerinin bilgisizliğinden faydalanarak çok geniş kapsamlı bu vekaletnameyi aldığını, vekaletin veriliş amacına aykırı olarak davalı bankanın 50. Yıl şubesinden toplam 500.000TL’lik iki ayrı kredi kullanıldığını ve bu kredi için müvekkillerine ait ticari plaka üzerine ipotek tesis ettiğini, davalıların yine bu şekilde vekalet ile kredi kullandığı pek çok mağdurun kredi bedellerini alarak 700 milyon TL ile birlikte yurt dışına kaçtığını, Yönetmelikler ve Yargıtay kararları gözetildiğinde davalı bankanın kusurlu olduğu ve müvekkillerinin mağduriyetine sebep olduğunun görüleceğini, Yasa koyucunun bankalara birtakım imtiyazlar tanıdığını ve buna mukabil sorumluluğunu da artırdığını, Yasa koyucunun verdiği imtiyazlar karşılığında bankaların hafif ihmallerinden dahi sorumlu olacağını kabul ettiklerini ve yasal düzenlemeler yapıldığını, çıkardığı yönetmeliklerle bankaların uyması gereken kuralları ve müeyyidelerini belirlediğini, 3182 sayılı Bankalar Yasası’nın 4. maddesi, l3. madde hükümlerden çıkan sonuca göre Bankaların, BK’nın 99/2. maddesine tabi kurulduklarını, kural olarak BK’nın 100/2 ve 3. maddeleri uyarınca akdi sorumlulukta, sorumsuzluk sözleşmesi yapmak mümkün ise de BK’nın 99/1. maddesi gereğince ağır kusur halinde baştan (iptidaen) sorumluktan kurtulma şartı geçersiz olup, sorumluluktan kurtulma şartının ancak hafif kusur halinde geçerli olduğunun benimsendiğini, aynı maddenin 2. fıkrası, Hükümet tarafından imtiyaz suretiyle verilmiş bir sanatı icra eden kuruluşlar yönünden hafif kusur halinde dahi sorumluluktan kurtulma şartının mutlak olarak kabul edilemiyeceğinin hükme bağlandığını, Bunların da yeterli olmaması durumunda, özellikle vekaletin niteliğiyle ilgili olarak BK’daki temel sözleşme türlerine ilişkin tamamlayıcı hükümlere başvurulmadan önce, ticari örf ve adetlerin araştırılacağını, MK’nın 1 ve TTK’nın 1/2 maddeleri gereğince ticari alanda cari olan bankacılık örf ve adetleri olduğunu, bankaların taraf olduğu sözleşmelerde ticari örf ve adetin, bankacılık gelenekleri anlamında olduğunu, Bankaların vekalet ile yapmış oldukları kredi sözleşmelerinde vekil eden aranarak onay alınmasının artık ticari teamül olarak yerleştiğini ve hatta bankaların vekile ödeme yapılması için aslin banka nezdinde ıslak imza ile onay vermesini şart koşmakta olup bu uygulama tüm bankalarca mutat olarak yapılmakta ve bir ticari teamüle dönüşmüş durumda olduğunu, eğer davalının bu örf ve adete uygun olarak müvekkili aramış olsa idi müvekkilinin vekil etmiş olduğu … ve …’ın vekalet ilişkisine aykırı olarak işlem yapmakta olduğunu öğreneceğini ve zarar görmeden önce vekalet ilişkisini sona erdireceğini, 500.000,00 tutarlı bir meblağ için onay alınmadan kredi verilmesinin olağan akışa aykırı olduğunu, Bilirkişi raporunda “kredi başvurusu vekil aracılığı ile yapılabilmektedir, ancak kredi onaylandıktan sonra beyan edilen gelirin ispatlanması ve kullanım aşamasında işlemlerin şahsen yapılması gerekmektedir. Vekil, kredi alacak kişi yani asil adına işlemleri yürütme hakkına sahip değildir. Özellikle kredinin kullanım amacı ve risk ölçümü yapılabilmesi için şahıs ile görüşülmesi gerekmektedir. …ancak vekaletnameye dayalı olarak kredi temin edilebilmesi ve üstelik bu kredinin doğrudan asile değil de vekile ödenmesine ilişkin bir düzenleme yahut bu duruma izin veren bir mevzuat hükmü bulunmamaktadır…ve hele de kredi bedelinin gerçek borçlulardan hiçbir teyit alınmadan vekile ödenmesinin yerinde olmadığı değerlendirilmiştir. …anılan çerçevede, somut olayda davalı bankanın kredi başvurusundan tahsis ve ödeme sürecine kadar tüm işlemlerin davalılarca vekaletle yürütülmesine rıza göstermesi, kredi ödemesinin yine davalı vekillere yapılması, bu süreçlerle ilgili yeterli istihbarat ve kredi değerlendirme çalışması yapılmaması ve sürecin hiçbir aşamasında lehine kredi tahsisi yapılan şahıslardan (kredi borçluları) teyit alınmaması göz önüne alındığında, bankanın basiretli bir tacir gibi hareket etmediği ve objektif özen yükümlülüğünün gereğini yerine getirmediği anlaşılmaktadır” şeklinde görüş bildirildiğini, ilk derece mahkemesince seçilen bilirkişi heyetinin davalı bankanın diğer davalılarla birlikte müştererek ve müteselsilen zaradan sorumlu olduğu yönünde görüş bildirmiş olmasına rağmen bilirkişi raporuna itibar etmeyerek aksi yönde hüküm tesisinin hatalı olduğunu, hakimin bilirkişi raporu ile bağlı olmadığını, ancak hâkimin kendisini bilirkişi veya bilirkişi kurulu yerine koyamayacağını, özel veya teknik bilgiyi gerektiren konularda şahsi bilgisi ile kusur belirleyemeyeceğini, bu görüşü Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2.4.1986 gün ve 1984/4-847 E, 1986/338 K; 8.11.1995 gün ve 1995/19-601 E, 938 K; 2.4.2003 gün ve 2003/4-185 E, 263 K; 7.3.2007 gün ve 2007/11-94 E, 113 K; 19.3.2008 gün ve 2008/11-262 E, 260 K; 14.5.2008 gün ve 2008/11-392 E, 377 sayılı kararlarını da doğruladığını, Müvekkillerinin bankalardan vekalet ile kredi kullanılması durumunda bankaların mutlaka asile ulaşacağı ve bilgilendireceği, kredi ödemesinin asile yapılacağı veya vekile ödeme yapılabilmesi için asilin banka nezdinde mutlaka ıslak imzasının alınacağı yönünde oluşmuş olan ticari örf, adet ve teamüllere de güvenerek aslında başka işlemler için tertip edilen vekaletnameye diğer davalılar tarafından kandırılarak geniş yetkiler verdiklerini, dolayısı ile bilirkişi raporu ile de sabit olduğu üzere kusurlu banka yönünden davanın reddine karar verilmesinin hatalı olup bozma sebebi olduğunu, Müvekkilleri …, …, … yönünden davanın husumet yönünden reddine karar verilmiş olmasına rağmen gerekçeli kararın 5 nolu hükmü ile 33.950,00 TL ücreti vekaletin müvekkillerden alınarak kendisini vekil ile temsil ettiren davalılara verilmesine karar verildiğini, ancak karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜTnin 7. maddesinin 2. fıkrasında, “Davanın dinlenebilmesi için kanunlarda öngörülen ön şartın yerine getirilmemiş olması ve husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde, davanın görüldüğü mahkemeye göre tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere üçüncü kısmında yazılı avukatlık ücretine hükmolunur.” denildiğini, mahkemece, davacılardan …, …, … hakkında açılan davanın husumet nedeniyle reddine karar verildiğine göre, yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 7. maddesinin 2. fıkrasına göre davada kendisini vekille temsil ettiren adı geçen davalılar yararına 1.980.00 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, 33.950.00 TL vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının da usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirdiğini, ekte davanın husumet yönünden reddi halinde nisbi vekalet ücretine hükmedilemeyeceğine ilişkin Yargıtay 13. Hukuk Dairesi Esas No:2012/21019, Karar No:2012/29369, K. 24.12.2012 tarihli kararını sunduklarını, Yukarıda açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak, taleplerinin kabulüne karar erilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davalı banka tarafından vekaleten davacılar adına kullandırılan kredi nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen davacılar zararının davalılardan tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçe ile davalı … aleyhine davacı … tarafından açılan davanın kısmen kabulüne, diğer davacıların aktif dava ehliyeti bulunmadığından tüm davalılar yönünden açtıkları davanın reddine, davacı …’nin banka ve diğer davalılar aleyhine açtığı davanın reddine karar verildiği, karara karşı davacılar vekili ile davalı … vekilince istinaf başvurusunda bulunulduğu, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun adli yardım talepli olup, adli yardım isteminin reddi üzerine ilk derece mahkemesince 05.07.2018 tarihli karar ile HMK’nın 344. maddesi uyarınca istinaf başvurunun yapılmamış sayılmasına dair ek karar verildiği, iş bu ek karara karşı, davalı … vekilince istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmaktadır.İstinaf incelemesi HMK 355 maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davalı … vekilince 05.07.2018 tarih 2013/343 K sayıl karar ile HMK’nın 344. maddesi uyarınca istinaf başvurunun yapılmamış sayılmasına ilişkin verilen ek karara karşı istinaf başvurusunun incelenmesinde; İlk derece mahkemesince 21.06.2017 tarih 2013/343 E 2017/846 K sayılı ilam ile davalı yönünde verilen karar adli yardım istemli olarak istinaf edilmiştir. Dairemizin 08.03.2018 tarih 2018/21 E sayılı kararı ile adli yardım talebi reddedilmiş, iş bu karara karşı yapılan itiraz üzenine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15 HD’nin 27.03.2018 tarih 2018/1 D.iş K sayılı kararı ile itirazın reddine karar verilmiştir. Bu karar üzerine dosya dairemizin 12.04.2018 tarih 2018/21 E 2018/383 K sayılı kararı ile HMK’nın 344. maddesi uyarınca işlem yapılması için ilk derece mahkemesine gönderilmiş, ilk derece mahkemesince 24.04.2018 tarihli istinaf harçlarının tamamlanması ara karar oluşturulup, davalı vekiline muhtıranın tebliğ edildiği, muhtırada verilen kesin sürede harç ikmali yapılmaması üzerine ilk derece mahkemesince 05.07.2018 tarih 2013/343 E sayılı karar ile istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verildiği, iş bu karara karşı davalı … vekilince istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesinin, istinafa konu 05.07.2018 tarih 2013/343 E sayılı istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına ilişkin ek kararı isabetli olup, aksi yöndeki davalı … vekilinin istinaf başvuru nedenleri yerinde olmadığından, istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir. Ek karara yönelik istinaf başvurusu reddedildiğinden, bu davalı vekilinin ilk dilekçesinde ileri sürdüğü istinaf sebepleri incelenmemiştir.Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun inclelenmesinde;HMK’nın 282. maddesinde “Hâkim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir” şeklinde düzenlenmiştir. Bilirkişi raporları takdiri delil olup, ilk derece mahkemesinde diğer delillerle birlikte hukuki değerlendirme yapılıp gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu anlaşılmakla, davacılar vekilinin mahkemece davalı bankanın da diğer davalılarla birlikte zarardan sorumlu olacağı yönündeki bilirkişi raporuna itibar etmeksizin karar verildiği yönündeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir.İlk derece mahkemesi gerekçesinde de işaret edildiği üzere, davalı bankanın sorumluluğu yönünden yapılan değerlendirme kapsamında; davacılar tarafından davalılara verilen vekaletnamedeki ” …Türkiye Cumhuriyeti Bankalarından kullanacağı her türlü kredi nedeniyle adıma dilediği bedel ve şartlarla kredi kullanmaya, beni borçlandırmaya, kredi sözleşmelerini tanzim ve imza etmeye, kredi bedellerini tahsil etmeye, kullanılacak kredi nedeniyle adına kayıtlı araçlara ticari plaka hattının banka lehine rehnetmeye, rehin sözleşmelerinin ve yediemin senedi imzalamanın borcun bitiminde takyidatları kaldırmaya, ibraname almaya, trafik şubesine ibraz edip gerekli yazıları almaya, haciz ve rehin koymaya ve bu konuda gerekli bütün işlemleri yapmaya…” şeklinde verilen yetkiler kapsamında ve işbu vekaletname uyarınca davalılardan … tarafından, davacı … adına davalı bankadan kredi çekilip, çekilen krediler sonrasında vekaletname uyarınca verilen yetkiler doğrultusunda rehin sözleşmesi imzalanıp, araç plaka kaydı üzerine rehin konulduğu anlaşılmaktadır. Davacı tarafından davalıya verilen vekalet ile Türkiye Cumhuriyeti nezdindeki bulunan tüm bankalardan dilediği bedel ve şartlarla kredi çekme yetkisi verilmiş ve davalılardan …’ta verilen bu vekaletnameye istinaden davalı bankadan davacı … adına vekaleten kredi çekmiştir. Eldeki davada vekaletin sahte olduğu ileri sürülmediği gibi vekaletten azil bulunduğu da ileri sürülmemiştir. Yine verilen kredinin vekaletname kapsamında olduğu da anlaşılmaktadır. Vekaletname ile işlem yapılmasına hukuk sisteminin cevaz verdiği de dikkate alındığında, usule uygun şekilde düzenlenen vekaletnameye istinaden işlem yapan bankaya kusur izafe edilemeyeceği, Dolayısıyla davalı bankanın somut olayda hafif kusuru dahi bulunmadığı yönündeki mahkeme gerekçesi isabetli olup, aksi yöndeki davacılar vekilinin istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemiştir. Davalı gerçek kişiler yönünden bu kişilerin kredi işlemlerinde katılım ve krediyi çeken kişiler olmaması nedeniyle, haklarındaki dava reddedilen davalılar yönünden verilen kararda da isabetsizlik bulunmamaktadır. İlk derece mahkemesince davacı … dışındaki davacıların açtıkları davanın yazılı gerekçe ile husumetten reddine karar verilmesine rağmen hükmün 5. nolu bendinde davacıların davalılara nispi vekil ücreti ödemesine mahkum edilmeleri isabetsiz olup, davacılar vekilinin bu yöndeki istinaf nedeni yerindedir. Buna göre hükmün 5 nolu bendinin dairemizce düzeltilmesi gerekmiştir.Yukarıdaki açıklamalar ışığında ve ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucu; davalı … vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile istinafa konu ilk derece mahkemesi kararınının HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca vekalet ücreti yönünden düzeltilmek üzere kaldırılarak, davanın esası hakkında dairemizce yeniden hüküm kurulmasına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ve dosya içeriğine göre;Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca reddine; davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının vekalet ücreti yönünden düzeltilmek üzere kaldırılarak, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda; 1-Davanın KISMEN KABUL – KISMEN REDDİ ile, A) Davalı … hakkında açılan davanın kısmen kabulü ile, 488.816,81TL’nin davalıdan alınarak davacı …’a verilmesine, bu davalı yönünden kalan kısımlar için açılan davanın REDDİNE, B) Diğer davacılar aktif husumet ehliyetleri bulunmadığından bu davacılar yönünden tüm davalılar aleyhine açılan davanın REDDİNE, C) Davacı … tarafından davalı …Ş, … ve … hakkında açılan davanın REDDİNE, 2)-Mahkemece konulan ihtiyati tedbirin KALDIRILMASINA, 3)-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 33.391,07 TL nispi karar harcından peşin alınan 8.538,75TLden mahsubu ile 24.852,32TL’nin davalı …’dan tahsili ile Hazineye irad kaydına,Ayrıca dava açılırken davacılar tarafından peşin harç olarak yatırılan 8.538,75 TL’nin davalı …’dan alınarak davacılara verilmesine,4)-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A….T gereğince 33.502,67TL nispi ücreti vekaletin davalılardan …’dan alınarak davacı …’a verilmesine,5)-Diğer davacılar yönünden dava husumet nedeniyle red olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan A….T gereğince 1.980,00 TL ücreti vekaletin davacılar …, …, …’dan alınarak, kendini vekil ile temsil ettiren davalılara verilmesine,6)-Davacı … tarafından davalı bankaya karşı açılan davada red sebebi farklı olduğundan, davalı banka lehine A….T gereğince 33.950,00TL ücreti vekaletin davacı …’dan alınarak davalı bankaya verilmesine, 7-) Davalı … yönünden reddolunan kısım üzerinden 1.980,00 TL maktu vekalet ücretinin davacı …’dan alınarak davalı …’a verilmesine,8)-Davacı tarafından yapılan 2.100,00TL bilirkişi ücreti ve 325,00 TL posta masrafı olmak üzere toplam 2.425,00TL yargılama giderinin davanın red ve kabul oranına (0,97) göre hesaplanan 2.352,25TLsının davalı …’dan alınarak davacı …’a verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, 9)-Davalı … tarafından yapılan 52,00 TL posta masrafı yargılama giderinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,10)-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde İADESİNE,11-İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden;a)Davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru harcı olarak yatırılan 85,70 TL’nin Hazineye gelir kaydına,b)Davacı vekili tarafından yatırılmış olan 31,40 TL peşin istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine,c)Davacı tarafından sarfedilen istinaf yargılama giderlerinin, kararımızın mahiyetine göre takdiren davacı üzerinde bırakılmasına, d) Davalı … tarfından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,e-Duruşma açılmadığından, istinaf aşaması için avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,10-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,11-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 3531.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 08/10/2020 tarihinde, oy birliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.