Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/190 E. 2018/993 K. 04.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/190
KARAR NO : 2018/993
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/09/2017
NUMARASI : 2016/785 Esas – 2017/812 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Taşımadan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen taşıma ilişkisinden kaynaklı itirazın iptali davasında, ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı her iki taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi, gereği düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin yurt içi ve yurt dışı paket ve kargo taşımacılığı işiyle iştigal ettiğini, taraflar arasında 31.03.2011 tarihli yurt dışı ve taşıma cari hesap sözleşmesinin akdedildiğini, davalıya ait alıcı ödemeli iki adet gönderinin 21.05.2015 tarihinde hava yolu taşıma senediyle davacı tarafından Amerikaya taşınarak alıcısına teslim edildiğini, taşıma sözleşmesi gereği taşıma ücretinin davalıya fatura edildiğini, davalının toplamda 21.146,36 TL olan iki adet faturayı ödemediğini, bu sebeple davalı aleyhine 16.09.2015 tarihinde Bakırköy ….İcra Müdürlüğünün… esas sayılı icra takip dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, söz konusu dosyada davalının davacıya hiçbir borcu olmadığından bahisle takibe, borca ve faize itiraz ettiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin ikinci maddesindeki düzenlemeye göre, müşterinin taşıma ücretlerinin alıcı veya üçüncü kişi tarafından ödenmemesi durumunda bu ücretleri ödemekle davalının yükümlü olduğunu, ödenecek fiyatların ve tutarın alıcıya uygulanacak olan fiyatlar ve tutarlar olduğunun kabul edildiğini belirterek, borçlu şirketin icra takibine vaki itirazının iptaline ve %20 oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili savunmasında özetle; taraflar arasındaki taşımanın alıcı ödemeli olarak kararlaştırıldığını, haksız olarak talep edilen taşıma ücretinden dolayı Bakırköy ….İcra Müdürlüğünün… esas sayılı dosyasına itiraz edildiğini, taşıma ücreti olarak belirlenen ve takibe konulan ücretlerin fahiş olduğunu belirterek, davanın reddine ve davacının %20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesince; taraflar arasında iki adet hava yolu ile taşıma sözleşmesi akdedildiği, taşıma sözleşmesi ilişkilerinde uygulanmak üzere yurt dışı taşıma ve cari hesap sözleşmesinin 31.03.2011 tarihinden geçerli olmak üzere taraflar arasında imzalandığı, sözleşme maddeleri incelendiğinde, UPS faturalarının tanzim tarihini takip eden otuzuncu gün sonunda beşinci günlerde ödeneceği, davacının düzenlediği faturalara konu her iki taşımada da navlunun karşı taraf ödemeli olarak kararlaştırıldığı, davacının ancak dava dışı gönderilenden fatura bedelini talep etmesi ve alamaması halinde söz konusu navlun alacağını davalıdan talep edebileceği, bu durumda da davalıya malı geri getirmek veya alıcıya teslim etmek konusunda emir ve talimat verilmesi için başvurulması gerektiği, malın alıcısına teslimine ilişkin talimat verilirse ancak o habu durumda da davalıya malı geri getirmek veya alıcıya teslim etmek konusunda emir ve talimat verilmesi için başvurulması gerektiği, malın alıcısına teslimine ilişkin talimat verilirse ancak o halde davalının alıcı için alıcı ülkedeki şartlara göre düzenlenen fiyatlar gözetilerek navlun bedeli ödemek durumunda kalacağı, bu çerçevede davacının itiraz etmediği, davalının beyan ettiği faturalandırılabilir navlun bedelinin 4.620,00 USD fatura tanzim kuruna göre 12.201,88 TL olduğu tespit edilerek davanın kısmen kabulüne, Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takibinin 12.201,88 TL’lik kısmına itirazın iptaline, takibin 12.201,88 TL üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin kabulüyle, asıl alacağın %20’si oranın 2.440,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Bu karara karşı her iki taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; taraflar arasında 31.03.2011 tanzim tarihli yurt dışı taşıma sözleşmesinin akdedildiğini, taşıma ücretinin alıcı veya üçüncü kişi tarafından ödenmediği durumlarda UPS faturasının ayrı olarak çıkartılacağının ve müşteriye ibraz edileceğinin kararlaştırıldığını, davalının iki adet alıcı ödemeli gönderi yaptığını, gönderi alıcısının tahakkuk ettirilen taşıma ücretini ödemediğini, durumun taşıyıcı tarafından davacıya bildirildiğini, davacının taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre tahakkuk eden taşıma ücretinin davalı gönderen şirket aleyhine tanzim ettiği faturalara konu ettiğini, ancak davalının gönderilerin alıcı ödemeli olduğundan ve tahakkuk ettiğinden bahisle faturaları ödemediğini,
Dosya kapsamında alınan 24.04.2017 tarihli bilirkişi raporunda, gönderinin ABD’deki alıcısına teslim edildiğini ve alıcıya fatura edilen navlun ücretinin ödenmediği, navlun ücreti tutarının davacı tarafından ispat edilmesi gerektiği, gönderi ücretinin ödenmemesinin teslim engeli olduğu, bu durumda gönderenden talimat istenilmesi gerektiği veya gönderinin alıcısına teslim edilmeyip Türkiye’ye geri tesliminin gerektiği ve alıcı ülkedeki uygulanacak fiyatlar gözetilerek gönderenden navlun talep edilebileceğine ilişkin tespit yapıldığını, ancak gönderinin gümrükten çekildikten sonra alıcısına teslim edilmemesi halinde ücretin tahsili için geçecek günler içinde gümrükte antrepoda tutulan gönderi için antrepo bedelinin nasıl ve kim tarafından ödeneceği, tek bir kişinin aynı zamanda hem gümrükten mal çekip hem de taşıma ücretini tahakkuk ettirip tahsil edemeyeceği, sırf çerçeve sözleşmeye istinaden gönderinin teslim edilmiş olmasından ötürü üçüncü kişiler için geçerli olan navlun ücretinin istenmesinin dürüstlük ve güven ilkesine aykırı olduğu yönünde taraflar arasındaki sözleşme hiçe sayılarak bilirkişi tarafından değerlendirmeler yapıldığını,
Yine raporda, dava konusu gönderiye ilişkin navlun ücretinin davalı gönderen tarafından ödeneceğinin kabulü halinde geçmiş ticari ilişkiye göre ne oranda indirim uygulanacağı vs. hususların tarafların ticari defterlerinin incelenmesi suretiyle belirlenmesi gerektiği yönündeki görüşün taraflar arasındaki sözleşmeye tamamen aykırı olduğunu, davalı tarafın iddiasının gönderilerin alıcı ödemeli olduğu, taşıma ücretinin yüksek olması sebebiyle gönderi ücretinin gönderi alıcısı tarafından ödenmediği yönünde olduğunu, esasen davanın konusu olan gönderinin ürün bedelinin kapıda/teslim esnasında tahsili gereken taşıma olmadığının dosya içerisinden de belli olduğunu, navlun ücretinin talep edilmesine rağmen ABD’deki gönderi alıcısı tarafından ödenmediği, davacı tarafından ispatının gerektiği bilirkişi tarafından iddia edilse de, taraflar arasındaki sözleşmede navlun ücretinin gönderi alıcısı tarafından ödenmesi gereken taşımalarda ücret ödenmediği takdirde ücretin davalı gönderen tarafından ödeneceğinin hüküm altına alındığını,
Ek raporda navlun ücreti ödenmeden gönderinin gönderi alıcısına teslim edilmesi için gönderenden talimat alınmasının gerektiğinin belirtildiği, ancak somut olayda davalı gönderenin zaten bu talimatı verdiğini, yurt dışına taşınan gönderinin alıcı ülkenin gümrüğünden geçirildiğini, sonrasında alıcısına götürülüp teslim edildiğini, taşıma ücretinin gönderi alıcısı tarafından ödenecek ise tahakkuk ettirilip gönderi alıcısından talep edileceğini, ödemediği takdirde taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre hareket edilmesi gerektiğini, davaya esas sözleşmede taşıma ücretinin gönderi alıcısı tarafından ödeneceği taşımalarda bu şekilde ödeme yapılmaması halinde davalı gönderen tarafından ödeneceğinin kararlaştırıldığını, yine taşıma ücreti ödenmeden gönderinin gönderi alıcısına teslim edilebileceğini, gönderinin gönderi alıcısına teslim edilmesi durumunun davalı gönderenin bu taahhüdünü ortadan kaldırmayacağının taraflar arasındaki sözleşme kararlaştırıldığını belirterek,
İlk derece mahkemesinin davanın kısmen reddine yönelik kararın hukuka aykırı olduğu, davanın tümünün kabulü gerektiği gerekçesiyle, istinaf konu kararın redde ilişkin kısmının kaldırılarak davanın tümünün kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasında varolan sözleşmede, karşı taraf ödemeli şeklinde taşımanın kararlaştırıldığını, karşı taraf ödeme yapmadığında malın karşı tarafa teslimi için davacının davalıdan emir ve talimat istemek ve ona göre malı teslim etmek ya da başka şekilde hareket etmek durumunda olduğunu, sırf sözleşmede yer alan, karşı taraf ödemeli taşımada alıcı navlunu ödemezse gönderenin ödemek durumunda kalacağı hükmüne istinaden alıcı gönderilenin ödemediği her durumda gönderenden navlun talep etmenin TTK.862/3. maddesi hükmüne aykırı olacağını, hem ödemeyi almayıp hem de ödemenin tamamından gönderenin sorumlu tutulmasının ancak bu yönde emir, talimat veya hususi anlaşma ile mümkün olacağı şeklindeki bilirkişi raporundaki değerlendirmelere itibar edilerek mahkemece gerekçenin oluşturulduğunu,
Davalı tarafından dava dışı üçüncü şahsa gönderilen malların navlun bedellerinin aradaki sözleşme gereği alıcı tarafından ödenmesi gerekirken, davacının fahiş fiyat politikası sonucu alıcının bedeli ödemediğini, bunun üzerine davalıdan herhangi bir görüş veya talimat alınmaksızın malın üçüncü şahsa teslim edilmesinde davalının herhangi bir kusur ve sorumluluğunun bulunmadığının açık olduğunu,
Taraflar arasındaki anlaşma uyarınca davalıya taahhüt edilen tüm taşımalarda geçerli %50 indirim huzurdaki davada hiçbir şekilde dikkate alınmadığını, yine mahkemece davacının talep ettiği değil, tarifedeki bedel üzerinden karar verilmiş olmasına rağmen, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de hatalı olduğunu, çünkü ortada likit alacağın bulunmadığını, mahkemenin reddedilen miktar üzerinden en az %20 oranında kötü niyet tazminatına da hükmetmediğini belirterek,
İstinafa konu kararın usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle, kararın kabule ilişkin kısımlarının kaldırılarak davanın ve davacının istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava, hukuki niteliği itibari ile taraflar arasındaki taşıma ilişkisinden kaynaklanan alacağın tahsili başlatılmış olan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK.m. 67 uyarınca iptali isteğine ilişkin olup, Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyasında davacı tarafça faturaya dayalı olarak toplam 21.146,36 TL için takip başlatıldığı, alacağa yıllık %10.5 oranında avans faizi talep edildiği, ödeme emrinin davalı tarafa tebliği ile süresinde takibe itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin İİK 67. maddesi uyarınca davacı tarafa tebliğ edilmediği bu itibarla mahkememizde açılan davanın süresinde olduğu anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık, taraflar arasındaki hava yolu kargo taşıma hizmetine ilişkin ticari ilişki çerçevesinde, davacı tarafından taşınan kargonun, alıcıya tesliminin sağlanması sonrası alıcının taşıma ücretini ödememesi neticesi, kargo taşıma bedelinden kimin ve ne miktarda sorumlu olduğu noktasındadır.
Dosya kapsamında davacı ve davalı arasında imzalanan sözleşme göz önünde bulundurulduğunda her iki tarafın tacir olduğu dikkate alınarak tarafların sözleşme içeriğini serbestçe ve özgürce basiretli bir tacir gibi belirledikleri kural olarak benimsenebilir.
Taşıma sözleşmesinin davacı taşıyıcı ile davalı gönderen arasında yapılmış olduğu, taşınan emtianın davacı taşıyıcı tarafından hasarsız olarak dava dışı alıcıya teslim edildiği ve taşıyıcının dava konusu taşıma ücretini yurt dışındaki alıcıdan alamadığı da çekişmesizdir.
İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılamada, her iki taraf ticari defterlere dayandığı halde ticari defterler incelenmeden, sadece taşıma konusunda uzman bilirkişiden rapor alınarak karar verildiği, sözleşme hükümlerinin mahkeme tarafından yorumlanmadığı, iddia ve savunma sebeplerinin ne olduğunun mahkemece irdelenmediği, ücretlendirmenin sözleşme hükümlerine uygun olup olmadığının değerlendirilmediği, dava konusu faturaların tarafların ticari defterlerinde kayıtlı olup olmadığının tartışılmadığı anlaşılmaktadır.
İlk derece mahkemesince, tarafların ticari defterlerinin incelenmeden karar verildiği, kararda sadece bilirkişi raporuna atıf yapılarak sonuca gidildiği, sözleşme hükümlerinin bizzat mahkemece yorumlanmadığı, bu anlamda davanın esasına etkili derecede delillerin toplanıp değerlendirilmeden karar verildiği, kararın bu haliyle HMK.m.297 anlamında denetime elverişli bir hüküm niteliğinde olmadığı anlaşılmaktadır.
Açıklanan bu gerekçelerle; HMK.’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esasına dair istinaf sebepleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esasına dair istinaf sebepleri incelenmeksizin, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının KALDIRILMASINA,
2-Tarafların tüm delleri toplanmak ve değerlendirilmek suretiyle davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-İstinaf edenler tarafından yatırılan istinaf peşin harçlarının ilk derece mahkemesi tarafından, talep halinde iadesine,
4-İstinaf edenler tarafından istinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte, İlk Derece Mahkemesi tarafından yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
5-Gerekçeli kararın bir örneğinin İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine dair;
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.353/1.a.6. maddesi uyarınca, 04/10/2018 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU : HMK.353/1.a. maddesi uyarınca karar kesindir.