Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1886 E. 2020/150 K. 12.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1886
KARAR NO : 2020/150
KARAR TARİHİ: 12/02/2020
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/06/2018
NUMARASI : 2017/418- 2018/702 E.K
DAVANIN KONUSU: Alacak
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ Davacı vekili, müvekkili banka ile davalı şirket arasında 15/12/2014 tarihli … adı altında bir sözleşme imzalandığını, buna göre, davalı firma aracılığıyla satışı yapılan ürünlerden satın almak isteyen müşterilere müvekkili banka tarafından ihtiyaç kredisi kullandırıldığını, bu kapsamda dava dışı … adına 12.12.2015 tarihinde davalı şirket kanalıyla 15.000 -TL meblağlı ihtiyaç kredisi kullanıldığını, ancak dava dışı … 29.07.2016 tarihinde kredinin bilgisi dışında kullanıldığını belirterek şikayette bulunduğunu, bunun üzerine yapılan tespitler ve teftiş kurulu raporu neticesinde davalı şirketin kullandırdığı kredilerden … ismine düzenlenen ve 12/12/2015 tarihinde kullandırılan 15.000-TL meblağlı … ihtiyaç kredisindeki kimlik belgesinin sahte olduğunu tespit edildiğini, aynı bilgilerle yeni bir nüfus cüzdanı oluşturulduğu kanatine varıldığını, protokolün 12 ve 21. maddeleri gereğince, davalı şirketin kendilerine ibraz edilen kimlik belgelerinin sıhhatından sorumlu olduğunu, sahte kimlik belgesi ile kullandırılan krediden dolayı müvekkili bankanın maruz kaldığı zarardan tamamen davalı şirketin sorumlu olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak 15.000-TL’nin 12/12/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, müvekkili şirketin sözleşmeden kaynaklı tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, kredi sözleşmesinde sunulan kimlik belgesindeki mühür ve imzanın gerçek olup olmadığının, kimliğin sahte olarak düzenlenip düzenlenmediğinin tespitini müvekkilinden beklenemeyeceğini, müvekkilinin üzerine düşen inceleme yükümlülüğünü yerine getirdiğini herhangi bir kusurunun olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve toplanan deliller doğrultusunda; taraflar arasında 15/12/2014 tarihli “… Projesine Özel Destek Hizmeti Alımı Protokolü” imzalandığı, davalı … bayinin ilettiği bilgilere istinaden davacı bankaca müşterilere ihtiyaç kredisi kullandırıldığı, bu kapsamda davalı firmanın müşterisi … adına 12/12/2015 tarihinde, 15.000.00TL ihtiyaç kredisi kullandırıldığı, müşterinin sunduğu belgelerin değerlendirilmesi eksikse yeni belge istenmesinin davacının sorumluluğu ve yetkisinde olduğu, ayrıca sistemden bu işlemlerin ve kredi onayını sadece davacının yapabildiği, taraflar arasındaki sözleşmedeki taahhüdün de garanti ya da kefalet olarak nitelendirilemeyeceği, davacının gerekli özeni göstermediği, davalının dava konusu krediden kaynaklı zararda sorumlu olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki protokol hükümleri çerçevesinde, davalının kredi kullandırımı öncesinde kendilerine ibraz edilen kimlik bilgilerinin sıhhatinden sorumlu olduğundan dava dışı … kimlik bilgilerinin sahte evrak ve belgelerde kullanılmak suretiyle kullandırılan kredi tutarının tamamından davalının sorumlu olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE Dava, taraflar arasında akdedilen sözleşme gereğince, davacı banka tarafından davalı şirketin ürünlerini sattığı kişiye kullandırılan kredide sahte belge ve kimlik kullanılması nedeniyle davacı bankanın uğradığı zararın tahsili istemine ilişkindir.Davacı banka, davalının, taraflar arasında imzalanan protokolün 12 ve 21. maddelerinde yer alan yükümlülüklerini gereği gibi yerine getirmediğini, sahte kimlik ve belgelere dayalı olarak kredi kullanımına sebep olduğunu iddia etmiş, davalı ise sözleşmeden kaynaklı yükümlülüklerini yerine getirdiğini, gerekli özeni gösterdiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355 maddesi uyarınca, istinaf nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Taraflar arasında imzalanan protokolün konusu, davalı firma aracılığıyla satışı yapılan ürünlerden satın almak isteyen gerçek kişilere (müşterilere) davacı banka tarafından ihtiyaç kredisi kullandırılması olduğu, protokolün 12. maddesinde; “Mağaza/Firma müşterinin Mağaza /firma içerisinde kullanacağı kredisine ilişkin … sisteminin gerekli gördüğü belgeler üzerindeki bilgileri, doğruluğuna ve uygunluğuna azami dikkat ve özeni göstererek, Banka sistemine girmekle, belgelemekle ve Banka’ya ibraz etmekle yükümlüdür.’’ denilmiş, aynı protokolün 21. maddesinde ise “Banka tarafından kredi tahsisi, Mağaza/Firmanın işbu protokol gereği belirlenen esaslar dahilinde kendisine ilettiği bilgilere istinaden yapılmaktadır. Bu nedenle Mağaza/Firmanın Banka’ya ilettiği kredi başvuru bilgileri orjinal belgelerdeki bilgilere uymuyorsa, metin veya imzalarda sıhhatsizlik, tahrifat ve sahtecilik gözlemleniyorsa, orjinal belgelerde yer alan tarihler hatalıysa, Mağaza/Firma’nın düzenlediği fatura vs. belgelerde tahrifat veya usulsüzlük var ise Mağaza /Firma, Banka’nın karşılayacağı zararlara karşı talep hakkı saklı kalmak kaydıyla bu kredilerin hiç açılmamış sayılayacağını, bu durumda Müşteri nam ve hesabına açılan kredi tutarının tamamı ile bu meblağa işleyecek cezai faizi, söz konusu kredi sözleşmesinin imzalandığı tarihten geçerli olmak üzere hesaplanacak tutarı nakden ve defaten ödeyeceğini kabul, beyan ve taahhüt eder.’’ şeklinde hüküm yer almaktadır.Dosya kapsamında bulunan davacı banka teftiş raporunda da belirtildiği üzere, protokole dayalı ihtiyaç kredisi kullandırım sürecinin aşamalarının şu şekilde işlediği görülmüştür: Müşterinin alternatif dağıtım kanallarından TC Kimlik numarası ve cep telefonu bilgisini girerek kredi başvurusunu gerçekleştirdiği, bir cep telefonu üzerinden sadece bir TC Kimlik numarası için başvuruda bulunulabileceği, aynı numara TC Kimlik numarası ile en fazla 3 telefon numarasından başvuru yapabileceği, kredi ön onayının müşterinin cep telefonuna SMS olarak bildirildiği, müşterinin kredili alışveriş için mağazaya başvurduğu, mağaza personelinin kendi şifresi ile … ekranına giriş yaptığı, müşteriye ait başvuruyu gör ve tamamla şeçeneklerinden Banka nezdindeki kredi durumunun sorgulandığı, müşteriye ait TCKN ve cep telefonu numarasının ekrana girildiği, müşterinin telefonuna bir şifrenin gönderildiği, ilgili şifrenin bayi ekranına girilmesi ile sürecin devam ettirilebileceği, mağaza personelinin fatura tutarı ve müşterinin kullanacağı kredi tutarını sisteme girip onaylattığı, değerlendirme sonucunun müşterinin cep telefonuna SMS olarak ve bayi ana ekranına mesaj olarak gönderildiği, Bayi ekranında müşterilerden alınması zorunlu evrakın listelendiği, müşteriden nüfus cüzdanı fotokopisi, ihtiyaç kredisi bilgi ve talep formu, ihtiyaç kredisi ödeme planı, BBHS ve ihtiyaç kredisi sözleşmesi, temel bankacılık bilgi ve talep formu, havale talimatı temin edilmesinin zorunlu olduğu, temin edilen belgelerin … sistemi üzerinden Operasyon Merkezine gönderildiği, evrakın tam ve imzalı olması durumunda Operasyon Merkezi tarafından kredinin onaylandığı, müşteri telefonuna ve bayi ekranına ilgili mesajların gönderildiği, evrakta eksiklik olması durumunda ise tekrar bayiye yönlendirildiği, kredi tutarının müşteri hesabında iz bırakarak, bayi hesabına otomatik olarak virman yapıldığı, orjinal evrakın bayi tarafından “Orjinal Belge Kontrol Formu” ile birlikte 5 iş günü içerisinde eşleştirilen şubeye teslim edilmesinin gerektiği, şube personelinin bayi tarafından teslim edilen belgelerin eksik olup olmadığını kontrol ettiği, kredi evrakının diğer kredi kullandırımlarındaki gibi şubede muhafaza edildiği anlaşılmaktadır. Somut olaya gelince; dava konusu kredi kullandırımında, yukarıdaki sürecin işletildiği, davalının kullandırılan kredilere ilişkin orijinal belgeleri 5 günlük süre içerisinde davacı bankaya teslim etmek suretiyle sözleşmeden kaynaklı yükümlülüklerini yerine getirdiği, teslim edilen kimlik belgesinin sahte olmasının bu madde kapsamında davalı bayinin sorumluluğunu doğurmayacağı, zira protokolün 21 . maddesinin, kredi başvuru bilgileri ile orijinal belgelerdeki bilgi uyumsuzluğu, metin veya imzalardaki tahrifat, sıhhatsizlik ve sahtecilik bulunması ve orijinal belgelerdeki tarihlerin hatalı olması halini düzenlediği, başka bir ifadeyle kredi başvuru evrakı ile birlikte şubeye teslim edilen dayanak belgeler arasındaki uyumsuzluğu ve belgeler üzerindeki tahrifat ve sahteciliği yaptırıma bağlandığı anlaşılmakla müşterinin davalıya sunduğu belgeler ile davalının bankaya teslim ettiği belgeler arasında uyumsuzluk bulunduğu iddia edilmediğine göre, sahte kimlik belgesi kullanılmasından kaynaklanan zarar nedeniyle bu düzenleme uyarınca davalının sorumluluğuna gidilemez.Öte yandan, sahte kimlik belgesi ile adına kredi kullandırılan …’ın davacı bankanın eski müşterilerinden olduğu, sistemde adres, cep telefonu ve diğer şahsi bilgilerine ilişkin kayıtlarının olduğu halde, dava konusu krediye dayanak sunulan belgelerle müşterinin bilgilerini karşılaştırılmadığı gibi sahte kimlik kullanımından dolayı ortaya çıkan zararın kredi borcunun ödenmemesi ve bankaya yapılan şikayet üzerine fark edildiği, zararın davalının sözleşmedeki dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranması neticesinde gerçekleştiği ispatlanamadığı da gözetildiğinde, somut olayda davalıya atfı kabil kusur da bulunmamaktadır.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,6-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 12/02/2020