Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1885 E. 2020/153 K. 12.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1885
KARAR NO : 2020/153
KARAR TARİHİ: 12/02/2020
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/09/2018
NUMARASI : 2014/1414- 2018/967 E.K
DAVANIN KONUSU: Alacak
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen hükme karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, müvekkili şirketin bitki ve haşere ilaçları satan bir firma olduğunu, faturalardan kaynaklı alacağın tahsili için davalı aleyhine girişilen icra takibinin davalının itirazı sonucu durduğunu, itirazın haksız olduğunu, icra takibi ile davalının temerrüde düştüğünü ileri sürerek 23.998,38 TL’nin, temerrüt tarihi olan 02.05.2013’ten itibaren işleyen faizi ile birlikte, davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili firma ile davacı firma arasında doğrudan bir ticari ilişki bulunmadığını, davacı tarafından İstanbul ve Trakya’da ürünlerini satmak için dava dışı … Ltd. Şti.’nin yetkili kılındığını, anılan şirket ile aralarında sözleşme yapıldığını, ancak faturaların davacı tarafından düzenlendiğini, gerekli satış desteği sağlanmadığından ve talep olmadığı için ürünlerin satılamadığını, ürünleri iadeye hazır olarak depoda beklediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporları sonucunda, taraflar arasında mal alışverişine dayalı ticari ilişki bulunduğu, davacı tarafından düzenlenen 23.998,48 TL tutarlı 21 adet satış faturasının davalının yanın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, gerek davacı şirketin gerekse davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarına göre davalının temerrüde düştüğü takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 23.998,38 TL alacaklı olduğu, davalı vekili her ne kadar ticari ilişkinin davacının temsilcisi … Ltd. Şirketi ile yapıldığını, yapılan anlaşma gereği ilk girşite her mağaza için altışar adet bedelsiz bırakılacağını, ürünlerin iade edilebileceğini, anlaşılan fiyat üzerinden % 10 ciro primi kesileceğini iddia etmiş ise de davacı ile davalı şirket arasındaki ticari ilişkide dava dışı ….Ltd.Şti. nin yetkili kılındığına dair anlaşma bulunmadığı gibi, tarafların incelenen ticari defterlerinde ticari ilişkinin davacı ile davalı şirket arasında gerçekleştiği, faturaların birbirleri ile örtüştüğü, fatura içeriklerine itiraz edilmediği, faturaların davalının defterlerine kaydedilmiş olmasının fatura konusu malların davalıya teslim edildiğine ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığına karine oluşturmuş olup aksi davalı tarafça ispata elverişli yasal delillerle ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, 23.998,38 TL’nin, temerrüt tarihi olan 02/05/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte, davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili firma ile davacı arasında doğrudan bir ticari ilişki bulunmadığını, akdi ilişkinin davacının İstanbul ve Trakya’da ürünlerini satmaya ve temsile yetkili dava dışı … Ltd. Şti. ile kurulduğunu, bu firma ile müvekkili arasında imzalanan 06.07.2012 tarihli ürün satış anlaşması gereğince ürünlerin iade edilebileceğinin öngörüldüğünü, davacı firma ile sözkonusu şirket arasında dosyadaki temsil belgeside gözetilmek suretiyle bir temsil ilişkisinin bulunup bulunmadığının tespiti ile ürün satış sözleşmesinin davacı firmayı bağlayıp bağlamadığının tartışılmadığını, davacının yetkilendirdiği … Ltd. Şti. ile müvekkili arasında yapılan sözleşmeden doğan iade yükümlülüğünden kaçındığını, faizin başlangıç tarihinin de kabul edilmediğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE Dava, mal satımına ilişkin faturadan kaynaklı alacağının tahsili istemine ilişkindir. Davacı, davalıya mal satıp teslim ettiğini, karşılığında düzenlenen faturalardan dolayı davalıdan alacaklı olduğunu iddia etmiş, davalı ise akdi ilişkinin tarafının davacı değil, onun ürünlerini satmaya yetkili olan dava dışı … Ltd. Şti. olduğunu, ürünlerin bu firmadan satın alındığını ve fakat faturanın davacı tarafça düzenlendiğini, dava dışı … firması ile aralarında imzalanan sözleşmedeki ürün iadesinden yararlanılmak istenildiğini, ancak davacının buna yanaşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.İlk derece mahkemesince, davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355 maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Somut olayda, dava konusu alacağa dayanak faturaların tarafların ticari defterlerinde kayıtlı olup, alacağın varlığı ve miktarı konusunda taraflar arasında ihtilaf bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, davalı tarafça dosyaya sunulan davalı firma ile dava dışı … Ltd. Şti. arasında imzalanan sözleşmenin davacı tarafı bağlayıp bağlamadığı noktasında toplanmaktadır.Davacı, davalının sunmuş olduğu yazılı sözleşmenin dava dışı … firması ile davalı arasında imzalandığını, sözkonusu malın faturasının ve malın davalıya doğrudan tesliminin dava dışı … tarafından istendiğini, ancak yazılı sözleşmeden ve sözleşmedeki iade taahhüdünden bilgisinin olmadığını, sözleşmedeki taahhütlerin taraflarını bağlamadığını savunmuştur. Davalı, akdi ilişkinin dava dışı …. firması ile yazılı sözleşme çerçevesinde gerçekleştiğini iddia etmiş ise de yazılı sözleşmede davacının imzası olmadığı gibi, davacı tarafından düzenlenen faturalara itiraz etmeksizin kendi ticari defterlerine kaydetmiş olduğu ve davacının ürün iadesi taahhüdünde bulunduğu kanıtlanamadığı gözetildiğinde, ilk derece mahkemesi kararı ve gerekçesi yerindedir.Diğer taraftan, dava konusu alacağın daha evvelden icra takibine konu edildiği, takibin davalının itirazı sonucu durduğu ve takip tarihi itibari ile temerrüdün oluştuğu dikkate alındığından, faizin başlangıç tarihine yönelik istinaf sebebi de yerinde değildir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Bakiye 1.230,15 TL nispi istinaf harcının davalıdan tahsiline, Hazineye irad kaydına, 4-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,5-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,6-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince, taraf vekillerine tebliğine,7-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 12/02/2020