Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1870 E. 2018/1328 K. 15.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1870
KARAR NO : 2018/1328
KARAR TARİHİ: 15/11/2018
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/08/2018
NUMARASI : 2018/1002 Esas- 2018/861Karar
DAVANIN KONUSU: Kıymetli Evrak İptali
Hasımsız olarak görülen davada ilk derece mahkemesince ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLAR İDDİA VE SAVUNMA ÖZETİ
Davacılar vekili, müvekkili şirket ile …arasındaki ticari ilişki kapsamında verilen ve müvekkilinin hamili olduğu …. tarafından keşide edilen 08.05.2018 vadeli 3.000 TL bedelli ve 08.06.2018 vadeli 3.000 TL bedelli 2 adet bononun tahsil için … Bankası AŞ’ne teslim edildiğini, ilgili bankanın Maltepe/İstanbul şubesi tarafından sözkonusu bonoların tahsil şubesine gönderilirken postada kaybolduğunun öğrenildiğini, dolayısıyla ilgili bonoların kaybedilerek müvekkilinin rızası hilafına elden çıktığını ileri sürerek bonoların zayi nedeniyle iptallerine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
İlk derece mahkemesince, davacı tarafça zayi edildiği bildirilen bonoların tahsil cirosu ile bankaya verildiği ve banka nezdinde zayi olduğundan iptal davası açma yetkisinin, nezdinde evrakın zayi olduğu bildirilen banka şubesine ait bulunduğundan, davacının aktif dava ehliyetinin olmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; bonoların bankaya, bono borçlularına protesto işlemlerinin yapılması için verildiğini, bonoların üzerindeki tek hak sahibinin, son hamil konumundaki müvekkili şirketin olduğunu, ilgili bankanın sadece zorunluluk teşkil eden işlemler için kanunen aracı kılındığını, yalnızca ilgili bankanın bu davayı açmaya yetkili olmasının kabul edilmesinin müvekkili ve bu konumdaki bono hamillerinin mağduriyetini arttıracak nitelikte olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE
Dava, hasımsız açılan zayi nedeniyle bono iptali istemine ilişkindir.
6102 sayılı TTK’nın 778. maddesi delaleti ile bonolar bakımından iptal davaları açısından uygulanması gerekli TTK’nın 757 ve devamı maddelerinde iptal davası açma hakkı lehtar ve hamile tanınmış bir hak olup, TTK’nın 759/2. maddesi uyarınca, iptal isteminde bulunan kişi bono elinde iken zayi olduğuna dair inandırıcı bir şekilde gösteren delilleri mahkemeye sağlamak, senedin bir suretini ibraz etmek yahut da senedin esas içeriği hakkında bilgi vermekle yükümlüdür.
TTK’nın 763.maddesinde de “mahkemece dilekçe sahibinin poliçe elindeki ziyaa uğradığına dair verdiği açıklamaları inandırıcı bulduğu taktirde verilecek ilanla poliçeyi eline geçirene belirli bir süre içerisinde poliçeyi getirmeyi davet eder, aksi halde poliçenin iptaline karar verileceğini ihtar eder.” hükmü düzenlenmiştir.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında, davacı dava dilekçesinde, iptalini istediği hamili olduğu bonoların tahsil amacıyla bankaya verildiğini ve banka nezdinde kaybolduğunu iddia etmiştir. Bu durumda, davacı tarafça, dava konusu bonoların hamili olduğu ileri sürülmüş olmasına göre, eldeki davayı açmakta davacının aktif husumet ehliyetinin bulunduğu gibi hukuki yararının da mevcut olduğunun kabulü gerekir. Zira, bonolarda mündemiç alacak hakkının gerçek sahibi davacıdır. Bonoların, dava dışı bankaya tahsil cirosuyla verilmiş olması, davacının alacaklı sıfatını ortadan kaldırmaz. Davacı ile bonoyu tahsil cirosuyla alan dava dışı banka arasındaki ilişki, vekalet ilişkisi niteliğinde olup, banka bu bonoyu davacı adına tahsil edecek ve tahsil ettiği tutarı, vekil olarak müvekkili davacıya verecektir. O halde, bonolara bağlı alacağın gerçek sahibi olan davacının bu davayı açmakta hukuki yararı ve aktif dava ehliyeti mevcut olup, ilk derece mahkemesinin kararı ve gerekçesi isabetsiz olmuştur.
HMK’nın 353/1.a.4.maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin dava şartlarına aykırı karar vermesi halinde, istinaf mahkemesince ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilir. Esasen aktif husumet ehliyeti, HMK’nın 50. maddesinde düzenlenen taraf ehliyetinden ve 51. maddesinde düzenlenen dava ehliyetinden farklı olup dava şartı niteliğinde de değildir. Aktif dava ehliyeti, taraf sıfatıyla (davacı sıfatıyla) ilgili olup, dava şartlarından farklıdır. İlk derece mahkemesi, davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle, (dava şartı yokluğundan) davanın usulden reddine karar vermiş olup bu değerlendirme hukuka aykırı olmuştur.
Aynı Kanun’un 353/1.a.6. maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesince, davacı tarafça davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiç biri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması halinde, istinaf mahkemesinin, ilk derece mahkemesi kararını kaldırarak, davanın yeniden görülmesi için dosyayı ilk derece mahkemesine göndermesi gerekmektedir.
Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.4-6. maddesi uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-HMK. 353/1.a.4-6.maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-Davacı tarafından yatırılan istinaf harçlarının talep halinde iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince esas hükümle birlikte, yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
5-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına dair;
HMK.353/1.a.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi
KANUN YOLU : HMK 353/1.a ve 362/1.ç. maddeleri uyarınca karar kesindir.