Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1863 E. 2020/114 K. 06.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1863
KARAR NO: 2020/114
KARAR TARİHİ: 06/02/2020
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/05/2017
NUMARASI: 2015/272 -2017/705 E.K
DAVANIN KONUSU: Alacak
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ Davacı vekili, müvekkili şirketin yetkilisi aracılığıyla 31/05/2013 tarihinde … LTD. adına 20.700 Euro’yu havale yoluyla gönderdiğini, söz konusu paranın anılan şirket hesabına geçmediğinin öğrenildiğini, müvekkilinin başvurusu üzerine yapılan banka yazışmalarında, muhbir bankaca yatırılan paranın akıbetinin tam netliğe kavuşturulamadığının bildirildiğini, davalı banka tarafından ise yatırılan paranın yanlış alıcıya ödendiği belirtilerek olumsuz cevap verildiğini, müvekkili şirketin aynı miktarda parayı söz konusu havale alıcısı şirkete yeniden ödemek zorunda kaldığını, davalı tarafın gerekli özen ve dikkati sağlamadan hareket ederek kusurlu hareketiyle müvekkili şirketin zarara uğramasına yol açtığını ileri sürerek 20.700 Euro’nun, bankaya durumun bildirilmesi için yapılan başvuru tarihi olan 26/06/2013 tarihinden itibaren asıl alacağa uygulanacak yabancı para borcunun faizinde Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiziyle birlikte, davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, dava konusu uluslararası para transferi işleminde aracı banka konumunda olan müvekkili bankanın herhangi bir müdahalesinin ve katkısının bulunmadığını, davacı firmanın gönderdiği talimatta yer alan bilgiler doğrultusunda havale işlemini yasaya, bankacılık mevzuatına ve teamüllerine uygun olarak yerine getirdiğini, transfer bedelinin alıcı firma hesabına geçilmesi işleminin muhabir banka tarafından gerçekleştirildiğini, dolayısıyla bu aşamada müvekkili bankanın herhangi bir tasarrufunun söz konusu olmadığını, bir zarar söz konusu ise muhatabının parayı çeken ile muhabir banka olduğunu, ayrıca IBAN ve hesap sahibi bilgisinin aynı anda uyuşması, aksi halde paranın hesaba geçmemesi konusunda herhangi bir düzenlemenin bulunmadığını, davacının iddialarının IBAN’ın getiriliş amacına aykırı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; davacı tarafça dava konusu işlemler için doğru İBAN numarası ve doğru swift kodu verildiği, havale gönderilecek şirketin isminin de doğru yazıldığı, yine davalı banka tarafından söz konusu havale talimatı uyarınca 31/05/2013 tarihinde swift mesajı düzenlendiği, söz konusu swift mesajındaki bilgilerin ve swift kodunun doğru olarak bildirildiği, bu itibarla davalı bankanın üzerine düşen tüm edimlerini gereği gibi yerine getirdiği, herhangi bir kusurunun da bulunmadığı, meydana gelen zararın oluşumunda dava dışı üçüncü şahıs bankanın (… Bank) ağır kusur ve ihmalinin bulunduğu, dolayısıyla zararın oluşumunda davalı bankanın işlemleri arasında tazminatı gerektirecek yada sorumluluğu gerektirecek bir illiyet bağının bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; somut olayda zincirleme havale ilişkisinin olduğunu, havaleye katılan bankaların diğer bankaların işlemlerinden sorumlu olduğu gibi muhabir bankanın davalı bankanın yardımcı kişisi olarak nitelendirilmesi gerektiği ve davalı bankanın yardımcısının kusurundan sorumlu olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesinin istinaf incelemesine konu kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, istinafa cevap dilekçesinde özetle; zincirleme havale işleminin sözkonusu olmadığını, zira tek bir talimat ve havale işleminin olduğunu, müvekkili ile davacı arasındaki ilişkinin havale tutarının muhabir bankaya gönderilmesine kadar devam ettiğini, havale tutarının muhabir bankaya gönderilmesinden sonra yapılan işlemlerin müvekkilli bankanın dışında gerçekleştiğini, bu işlemlerden dolayı sorumluluğun muhabir bankaya ait olduğunu, muhabir bankanın da yardımcısı olduğu iddiasının da gerçeği yansıtmadığını, davacı tarafça sunulan Yargıtay kararının da bu konuyla ilgisinin bulunmadığını, müvekkilinin herhangi bir kusurunun bulunmadığını belirterek, istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, bankacılık işleminden kaynaklanan istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı, yasal süresi içinde, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı, davalı banka nezdindeki döviz hesabından, borçlusu olduğu yurt dışında mukim dava dışı şirkete para transferi için davalı bankaya 30.05.2013 tarihli yazılı talimat gönderdiğini, talimatta havale alıcısı muhatap firmanın ünvanı, bankası, swıft kodu, hesap ve IBAN numarasının bildirildiğini, havalenin gösterilen IBAN numarasına yapılmasına karşın IBAN numarasının havale alıcısına ait olmadığından paranın gerçek alıcıya ulaşmadığını, IBAN numarası ile havale alıcısı firma ünvanını eşleştirmeyen davalı bankanın ortaya çıkan zarardan sorumlu olduğunu iddia etmiş, davalı banka yapılan işlemin mevzuata uygun olduğunu, havale bedelinin alıcı firma hesabına geçilmesi işleminin muhabir banka tarafından yapıldığını, sorumluluklarının bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir. Havalecinin ve lehdarın bankası farklı ülkelerde bulunmakta olup, ödeme bu bankaların bulunduğu ülkeler dışında, üçüncü bir ülkenin para birimi ile gerçekleştirilecek ise, karşılığın lehdarın bankasına aktarılmasında kural olarak, ilgili para biriminin ait olduğu ülkede bulunan, havalecinin ve lehdarın bankası ile hesap ilişki içinde olan bir muhabir bankaya başvurulur. Havale zincirine dahil olan muhabir banka, havalecinin bankasının havaleci ile olan ilişkisinde, kural olarak bu bankanın BK m. 100 yardımcı şahsı konumundadır. Somut olayda dava konusu havale tutarının havale alıcısının bankası tarafından hesaba aktarıldığı anlaşılmaktadır. Bir başka ifadeyle havale alıcının bankasının havale alıcısı ile IBAN numarasını eşleştirmediğinden işlemi gerçekleştirdiğinden kusurlu olduğu ihtilafsızdır. Buna göre, davalı banka ve onun yardımcısı konumundaki ( somut olayda …) muhabir banka, havaleyi, davacının gösterdiği IBAN numarasına ve davacının bildirdiği alıcı şirket unvanına göndermiştir. Bu durumda, IBAN numarasının alıcı unvanıyla uyumlu olup olmadığını davalı bankanın ve onun yardımcısı konumundaki muhabir bankanın denetlemesi ve karşılaştırması mümkün değildir. Bu kontrolün, alıcının hesabının bulunduğu alıcının bankası (somut olayda … Bank) tarafından yapılması gerekir. Eğer bir kusur varsa, alıcının bankasındadır. Çünkü, alıcının bankasının, IBAN numarasıyla alıcıyı karşılaştırması, eğer bilgiler uyumlu ise parayı alıcının hesabına yatırması, aksi taktirde havaleyi iade etmesi gerekirdi. Böyle bir iade gerçekleşmediği gibi, alıcının IBAN numarasının alıcı ile uyumlu olmadığına dair davacı tarafın sunduğu bir kanıt da yoktur. Bu durum kabul edilse bile, alıcının bankası ile davalı banka arasında yardımcılık ilişkisi yoktur ve alıcının bankasının kusuru olsa bile davalı sorumlu tutulamaz. Dolayısıyla, ortaya çıkan zararda davacı havalecinin bankası olan davalı bankanın ve havale zincirindeki aracı bankanın kusuru bulunmamaktadır (Emsal olarak bknz. Yargıtay 11 HD, 19/12/2018 tarih, 2017/2671-2018/8089 E.K sayılı ilamı). Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince, taraf vekillirene tebliğine, 6-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.06/02/2020
KANUN YOLU : HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.