Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1862 E. 2020/187 K. 20.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1862
KARAR NO: 2020/187
KARAR TARİHİ: 20/02/2020
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/05/2018
NUMARASI: 2014/1021 -2018/515 E.K
DAVANIN KONUSU: Alacak
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde taraflar vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı şirket arasındaki akaryakıt ve LGP bayiliği sözleşmesinin müvekkili şirket tarafından keşide edilen 22.04.2013 tarihli noter ihtarnamesi ile fesih bildiriminde bulunmak suretiyle 19.06.2013 tarihinde sona erdirildiğini, bayilik sözleşmesi süresince müvekkilinin davalıya 06.06.2008 tarihli 4.000 TL bedelli ve 16.08.2001 tarihli 10.000 TL bedelli iki adet teminat mektubu verdiğini, ayrıca müvekkilin banka hesabına bağlı 200.000 TL tutarlı doğrudan borçlandırma sistemi (DBS) niteliğinde kredili hesap açıldığını, bu hesabın taraflar arasında mal alışverişinde kullanılmak üzere açılmış bir kredili hesap olup, davalının sözleşme süresince bu hesaptan tek taraflı olarak para çekme yetkisine sahip olduğunu, müvekkilinin davalı tarafa herhangi bir borcu bulunmamasına rağmen 06.06.2008 tarihli 4.000 TL bedelli teminat mektubunun haksız yere nakde çevrildiğini, bu nedenle müvekkilinin ticari itibarının zedelendiğini, manevi yönden zarar gördüğünü, sebepsiz yere tahsil edilen 4.000 TL tutarın ve davalı uhdesindeki 10.000 TL bedelli teminat mektubunun iadesi için davalıya keşide edilen ihtarnameden sonuç alınamadığını, bayilik sözleşmesinin sona ermesi üzerine davalı tarafça müvekkiline ariyet olarak teslim edilen ve petrol istasyonunda kullanılan demirbaş malzemeler, müvekkili şirket tarafından davalıya iade edildiğini, ancak davalı tarafça ariyet verilen bir kısım malzemelerin iade edilmediği gerekçesiyle iade edilmeyen malzemeler karşılığında müvekkiline 10.09.2013 tarihli 50.411,96 TL bedelli faturayı düzenleyerek gönderdiğini, faturanın müvekkilince kabul edilmediğini, zira iade edilmediği iddia edilen ariyet malların bedellerinin fahiş belirlendiğini, uzun süre kullanıldığından malların değer kaybına uğradığını, hatta kullanılamayacak durumda olduğunu, ayrıca faturada gösterilen mallardan 7 adet ada bariyerinin ariyet olarak alınmadığını, müvekkili tarafından yaptırıldığını, bu fatura müvekkiline tebliğ edilmeden davalı tarafça müvekkilinin DBS hesabından haksız yere 17.131,89 TL tahsilat yapıldığını, çekilen bu tutarın yanısıra bayilik ilişkisi devam ederken akaryakıt satışlarından doğan kar payı alacağının da müvekkiline ödenmediğini, itiraz ve iade edilen faturaya mahsup edildiğini, ödenmesi gereken kar payının miktarının tam olarak bilinmesinin mümkün olmadığını ileri sürerek 06.06.2008 tarihli 4.000 TL bedelli teminat mektubunun haksız ve kötü niyetli olarak nakde çevrildiğinden 4.000 TL’nin 09.09.2013 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte; bu nedenle uğranılan manevi zarardan ötürü 30.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte; DBS niteliğindeki kredili hesaptan davalı tarafça haksız yere çekilen 17.131,89 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte; bayilik sözleşmesinin feshinden önce akaryakıt ve lpg satışı nedeniyle davalı tarafça müvekkile ödenmesi gerekirken ödenmeyen kar payının tespiti ile tespit edilen tutarın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve 16.08.2002 tarihli 10.000 TL teminat mektubunun iptaline olmadığı takdirde davacıya iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili, cevaba cevap dilekçesinde, dava dilekçesinde taleplerinde yer alan kar payı alacağı talebinin esasen bayilik faaliyeti gereğince davalı nezdinde doğan cari hesap alacağının tahsili istemi olduğunu belirtmiş, 02.10.2017 tarihli dilekçesinde, 29.246,71 TL’nin davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı vekili, taraflar arasında 17.05.2011 tarihli istasyonlu bayilik sözleşmesi, 17.05.2011 tarihli Lpg bayilik sözleşmesi, 24.08.1993 ve 15.05.2011 tarihli ariyet ve emanet sözleşmeleri ve tesli tutanakları imzalandığını, taraflar arasındaki sözleşmelerin süresi sonunda yenilenmediğinden sona erdiğini, buna rağmen davacı tarafa ariyeten verilen menkullerin bir kısmının müvekkiline iade edilmediğini, davacı talebinde yer alan 10.000 TL bedelli teminat mektubunun iptali yönünden ve ödenmesinin talep edildiği kar payının rakamsal olarak belirlenerek gösterilecek rakam üzerinden harcın tamamlatılması gerektiğini, müvekkili şirket nezdinde 10.000 TL bedelli teminat mektubunun bulunmadığını, davacı tarafından müvekkile ait ariyetlerin iade edilmesi gerekirken bir kısım menkullerin müvekkilince sökümünün yapılarak iade alındığını, bir kısım menkulün ise iade alınamadığını, teslim yükümlülüğünün davacıda olduğunu, iade alınamayan menkullerden dolayı 4.000 TL bedelli teminat mektubunun tazmin edilerek müvekkilinin alacak hanesine işlendiğini, bunun yanında iade alınamayan menkuller için düzenlenen 10.09.2013 tarihli 50.411,96 TL bedelli faturanın davacı tarafça kabul edilmeyerek bedelinin ödenmediğini, bunun üzerine davacının müvekkili nezdindeki alacak bakiyesinden fatura bedeli mahsup edilerek kalan bakiye 17.131,89 TL’nin davacının DBS hesabından tahsil edildiğini, manevi tazminat koşulları oluşmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, taraflar arasında 24/08/1993 tarihli protokol ve aynı tarihli Ariyet ve Emanet Sözleşmesi imzalandığı, daha sonra 17/05/2011 tarihli İstasyonlu Bayilik Sözleşmesi ve 15/05/2011 tarihli Ariyet ve Emanet Sözleşmesi akdedildiği, 10.000,00 TL bedelli teminat mektubu bakımından davalı taraf teminat mektubunu davacıya iadeye hazır olduğunu bildirdiği, davacı tarafça Kayseri … Noterliğinin 22/04/2013 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile fesih bildiriminde bulunmuş ve sözleşme 19/06/2013 tarihi itibariyle sonlandırıldığı, sözleşmenin feshinde davalının herhangi bir kusuru bulunmadığından davacı yanın kar payının tespit ve tahsiline ilişkin istemi yerinde olmadığı, tarafların incelenen ticari defter ve dayanak kayıtları ile mahallinde keşfen yapılan inceleme sonucu alınan talimat raporları ve bilirkişi kurulu kök ve ek raporları kapsamı ile belirlendiği üzere, davalı 31/05/2013 tarihi itibariyle davacı yana 29.246,71 TL borçlu olduğu, davacı tarafta 02/10/2017 harç tarihli dilekçesiyle dava değerini arttırarak bu miktarı davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ettiği, buna karşın davalı tarafın 07/06/2013 tarihinde ve yukarıdaki tespitte de belirtildiği üzere davacının bir borcu bulunmamasına rağmen davalı tarafça sözleşme kapsamında verilen 4.000,00 TL ‘lik teminat mektubunu nakde çevirdiği, ariyete konu mallar yönünden kanopi ve tanker dolum kuralları panosu için davacıdan davalı tarafça talep edilebilecek tutarın 4.615,00 TL olduğu hesaplandığı, bu miktarın davalı tarafça davacıya ait DBS hesabından 17.131,89 TL ‘nin çekilmiş olması karşısında, bu miktardan, yukarıda belirlenen bedellerin mahsubu ile haksız çekilen 12.516,89 TL miktar üzerinden davacı talebinin yerinde olduğu, diğer yandan davacı bir sermaye şirketi olup, davalı tarafa verdiği teminat mektubu haksız olarak nakde tahvil edilmiş olmakla, davacı şirketin ticari itibarının bundan zarar göreceğinin aşikar olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile; 1-)… Bankası Kayseri Şubesi’nin 06.06.2008 tarihli ve … numaralı ve nakte çevrilen teminat mektubu bedeli olan 4.000,00 TL’nin 10.09.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 2-)Teminat mektubunun haksız nakte tahvili sebebiyle taktiren 2.500,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 3-Davacıya ait kredili hesaptan haksız olarak tahsil olunan miktar bakımından 12.516,89 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 4-Taraflar arasındaki akdi ilişki kapsamında doğan 29.246,71 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı taraflar vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ A-Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; -ilk derece mahkemesinin “Gerekçe” kısmında davacının taleplerinden biri olan “kar payı” hakkında, “kar payı” alacağının bulunmadığı açıkça ve gerekçeli şekilde tespit edildiği halde “Hüküm” kısmında ise, bu talebin kabul edildiğini, gerekçe ile hüküm arasında çelişki olduğunu, kaldı ki davacının “kar payı” talebinin reddi gerektiğinin açık olduğunu, “taleple bağlılık ilkesi” kapsamında davacının talebiyle bağlı olduğunu ve davacının talebinden fazlasına hükmedemeyeceğinden davacının “kar payı” adı altında talep ettiği talebini “akdi ilişki kapsamında doğan bir alacak” şeklinde değerlendirerek bu kapsamda davacının alacak talebinin kabul edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, -müvekkil şirket tarafından davacıya dava konusu 50.411,96- TL bedelli fatura içeriğinde yer alan ariyetlerin teslim edildiği ihtilafsız olup, davacının söz konusu ariyetleri müvekkil şirkete iade etmediğini, söz konusu ariyetlerin davacı tarafından kullanıldığının davacı tarafça açıkça ikrar edildiğini, Ariyet ve Emanet Sözleşmesinin 1.f. maddesinde;söz konusu fatura konusu ariyetlerin teslim yükümlülüğünün davacı tarafa ait olduğunu, davacının fatura konusu ariyetlerden sadece kanopi ve tanker dolum kuralları panosunun müvekkil şirkete teslim edilmediği, diğer ariyetlerin ise müvekkil şirkete teslim edildiğini kabul ederek karar verilmesinin doğru olmadığını, bayilik Sözleşmesi’nin 11. maddesi gereğince, ariyetlerin söküm masraflarının davacıya ait olduğu gibi borç götürülecek borç olduğundan ariyetlerin müvekkiline teslimine ilişkin masraflara davacının katlanması gerektiğini, -müvekkili şirket tarafından iade alınamayan menkullerin bulunması sebebi ile dava konusu 4.000-TL. bedelli teminat mektubunun tazmin edildiğini, bu nedenle bu yönden kararın da hatalı olduğunu, -hatalı bilirkişi raporuna dayanarak sadece kanopi ve tanker dolum kuralları panosunun müvekkil şirkete iade edilmesi gerektiği şeklindeki kabulünün doğru olmadığını, söz konusu menkullere giydirme yapılıp yapılmadığı hususunda herhangi bir inceleme yapılmaksızın davacı şirket yetkilisinin beyanına göre ariyeten teslim edilen kanopinin kaplamasının ve çelik konstrüksiyonun “…” adlı dağıtım şirketi tarafından yapıldığı şeklindeki kabulün doğru olmadığını, kaldı ki ariyete konu kanopinin temel ve çelik kolon maliyetine ilişkin hesaplamaya itiraz edildiği halde dikkate alınmadığını, – davacının şirket olduğu ve şirketin de manevi zarara uğrayamayacağından unsurları dava konusu olayda oluşmadığı halde manevi tazminata hükmedilmesinin doğru olmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir. B-Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; davada talep edilen 10.000 TL bedelli teminat mektubu müvekkiline iade edilmediği gibi, bu talep hakkında ilk derece mahkemesince herhangi bir karar verilmediğini, hükmedilen manevi tazminat tutarının müvekkilinin manevi zararını karşılamadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE Davacı, davalı dağıtım şirketi ile aralarında akdedilen bayilik sözleşmelerinin süresi içinde yenilenmediğinden süresi sonunda sona erdiğini, ariyet olarak teslim edilen malzemelerin davalıya iade edildiğini, ancak davalı tarafça ariyet verilen bir kısım malzemelerin iade edilmediğinden bahisle 10.09.2013 tarihli 50.411,96 TL bedelli faturanın düzenlendiğini, bu faturanın kabul edilmediğini, buna rağmen davalının fatura bedelini bayilik ilişkisi nedeniyle elinde bulundurduğu 06.06.2008 tarihli 4.000 TL bedelli teminat mektubunu nakde çevirmek ve davacının davalıdan olan cari hesap alacağından mahsup etmek suretiyle kısmen tahsil ettiğini, kalan kısmını da davacının banka hesabına bağlı doğrudan borçlandırma sistemi (DBS) niteliğinde kredili hesabından tahsil ettiğini, ayrıca ihtara rağmen davalı uhdesindeki 10.000 TL bedelli teminat mektubunun da iade edilmediğini iddia etmiş, davalı ise davanın reddini istemiştir. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı vekili, cevaba cevap dilekçesinde, dava dilekçesinde taleplerinde yer alan kar payı alacağı talebinin esasen bayilik faaliyeti gereğince davalı nezdinde doğan cari hesap alacağının tahsili istemi olduğunu belirtmiş, 02.10.2017 tarihli dilekçesinde de bundan kaynaklı 29.246,71 TL alacağın davalıdan tahsilini istemiştir. İlk derece mahkemesince, bu talep yönünden davanın kabulüne karar verilmiş ise de karar yerinde bu talebin kabul gerekçesi yeterince tartışılıp değerlendirilmediğı gibi, talebin kar payı olarak değerlendirilmesi doğru olmadığından davacının davalıdan cari hesap alacağı bulunup bulunmadığı yönünden dosyada toplanan tüm delillere göre, Dairemizce değerlendirme yapılmıştır. Uyuşmazlık, iade edilmediği iddia edilen ariyete konu malzemelere karşılık davalı tarafından davacıya düzenlenen 10.09.2013 tarihli 50.411,96 TL bedelli faturadan kaynaklanmaktadır. Davalının ticari defter ve kayıtlarının incelenmesinde, davalının davacıya 29.246.71 TL borçlu olduğu, 07/06/2013 tarihinde davacının borcu olmamasına rağmen davalının davacının 4.000-TL.lik teminat mektubunu nakde çevirdiği, buna göre davacı alacağının 33.246,7l.-TL.ye çıktığı, davalı tarafından düzenlenen davacının kabul etmediği uyuşmazlığa konu 50.411,96 TL bedelli ekipman satışı açıklamalı faturanın davacının hesabına borç kaydedilmek suretiyle cari hesabından mahsup edildiği, bunun sonucunda davacının davalıya 17.131,89 TL borçlu duruma geldiği, kalan bu tutarın da davacının banka hesabına bağlı doğrudan borçlandırma sistemi (DBS) niteliğinde kredili hesabından tahsil edilmek suretiyle hesabın kapandığı, davacının incelenen ticari defterlerinde uyuşmazlığa konu fatura kaydının bulunmadığı görülmüştür. Taraflar arasındaki 17/05/2011 tarihli İstasyonlu Bayilik Sözleşmesinin “Arıza ve Bakım” başlıklı 2. maddesinin (c ) bendinde, ariyet olarak verilen malzeme ve techizatın davalı şirkete teslim edilmemesi halinde teslim edilmeyen bu malzeme ve techizatın bedelini davacı bayinin ödemekle yükümlü olduğu denilmiş, aynı sözleşmenin “Feshin Sonuçları” başlıklı 15. maddesinin ( c ) bendinde, sözleşme ve diğer sözleşmelerden doğmuş ve doğacak vadeli ve vadesiz bütün borçların fesih tarihi itibari ile muaccel olacağı, borçların ödenmediği takdirde bütün teminatların nakde çevrileceği belirtilmiş, ariyet sözleşmesinib 1/g bendinde ise, ariyet alan davacının malzeme ve techizatın tesisinde kullanılmasından ve sökülmesinden mesul olduğu hükme bağlanmıştır. Somut olayda, taraflar arasında imzalanan 25.08.1993 ve 15.05.2011 tarihli ariyet ve emanet sözleşmeleri kapsamında, davalı şirket tarafından davacıya dava konusu 50.411,96-TL. bedelli fatura içeriğinde yer alan ariyetlerin teslim edildiği ihtilafsız olup, davacı, faturada yer alan malzemelerin kullanım ömürlerini tamamladığını savunmuştur. Dosyada alınan gerekçeli ve denetime elverişli tespit ve bilirkişi raporlarında, uyuşmazlığa konu faturada yer alan ariyete konu malzemelerden kanopi ve tanker dolum kuralları panosu dışındakilerin gerek yıllar itibariyle yıpranmışlık ve gerekse teknolojik açıdan kullanma imkanları bulunmadığından ekonomik değerlerinin bulunmadığı, keşif ve yapılan bilirkişi tespit raporunda kanopinin değerinin 4.500 TL, tanker dolum kuralları panosunun ise 115 TL olduğu belirtilmiş olduğundan davalının ariyet konu malzemelerden dolayı davacıdan talep edebileceği miktarın 4.615 TL olduğu tespit edilmiştir. Uyuşmazlığa konu fatura içeriğinde yer alan söküm masraflarından davacının sorumlu olup olmadığı yönünden ise, yukarıda anılan ariyet sözleşmesinin 1/g bendi gereğince, bu masraftan davacı bayinin sorumlu olduğunun kabulü gerekir. O halde, davalı şirket, ariyet konusu bir kısım malzemeleri davacının işletmesinden teslim almış, bununla ilgili 7.223,00 TL tutarlı söküm masraflarını dava konusu faturada davacıya yansıtmış, söküm masrafı alacağına dayanak olarak da, dava dışı … Ltd. Şti.’nin davalı adına düzenlemiş olduğu, “söküm bedeli ve nakliye bedeli” açıklamalı 11.06.2013 tarihli faturayı sunmuştur. Sözkonusu faturada, söküm masrafı olarak 7.223,00 TL belirlenmiş olup bu tutarın uyuşmazlığa konu faturada söküm bedeli olarak davacıya yansıtıldığı görülmüştür. Bu açıklamalar ışığında, davacı bayinin uyuşmazlığa konu faturadan dolayı sorumlu olduğu tutar, 4.615 TL ve 7.223,00 TL olmak üzere toplam 11.838,00 TL olarak belirlenmiştir. Taraflar arasında bayilik sözleşmesinden kaynaklı cari hesap ilişkisi bulunduğundan, davalı şirketin davacının dava konusu faturadan dolayı sorumlu olduğu 11.838,00 TL tutarı davacının cari hesap bakiye alacağı olan 29.246.71 TL’den mahsubu sonucunda, 17.408,71 TL tutarında davacıya cari hesaptan dolayı borçludur. Dolayısıyla davacının bu talebi yönünden 17.408,71 TL’ye hükmetmek gerekmiştir. Hal böyle olunca, davalının 06.06.2008 tarihli 4.000 TL bedelli teminat mektubunu nakde çevirme ve davacının banka hesabına bağlı doğrudan borçlandırma sistemi (DBS) niteliğinde kredili hesabından 17.131,89 TL para tahsil etme işlemleri dayanaksız olduğundan davacının bu talepleri yerindedir. Diğer yandan, davacının talepleri arasında yer alan ve fakat ilk derece mahkemesince karşılanmayan 16.08.2002 tarihli 10.000 TL teminat mektubunun iadesi yönünden; ilk derece yargılamasında davalı tarafça sözkonusu teminat mektubunu iadeye hazır olduğu bildirilmiş ise de teminat mektubunun davacıya teslim edildiği ileri sürülmediğinden, dava konusu 16.08.2002 tarihli 10.000 TL teminat mektubunun davacıya iadesine karar vermek gerekmiştir. Taraflar vekillerinin istinaf sebeplerinin bir diğeri manevi tazminata yöneliktir. Tüzel kişilerin de TBK’nın 58. maddesindeki şartların gerçekleşmesi halinde, manevi tazminat talep edebilecekleri açıktır. Somut olayda, davalının teminat mektubunu nakde çevirme işleminin dayanağı iade edilmediği iddia edilen ariyete konu malzemelere karşılık düzenlenen 10.09.2013 tarihli 50.411,96 TL bedelli faturadan kaynaklanmakta olup, taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkiden dolayı gerçekleşen eylemde, davacının kişilik haklarının zedelendiği benimsenemeyeceğinden, davacının manevi tazminat isteminin reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Dosyada eksik tahkikat işlemi bulunmadığından, HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle, taraflar vekillerinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne karar verilerek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; Taraflar vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının KALDIRILMASINA, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, doğrultuda; 1-Davacının davasının kısmen kabulü ile; … Bankası Kayseri Şubesi’nin 06.06.2008 tarihli ve … numaralı ve nakte çevrilen teminat mektubu bedeli olan 4.000,00 TL’nin 10.09.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 2-Manevi tazminat talebinin reddine, 3-16.08.2002 tarihli 10.000 TL teminat mektubunun davalı tarafından davacıya iadesine, 4-Davacıya ait kredili hesaptan haksız olarak tahsil olunan 17.131,89 TL TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 5-Taraflar arasındaki cari hesap ilişkisinden kaynaklı 17.408,71 TL alacağın, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 6-Alınması gereken 3.315,76 TL nisbi ilam harcından peşin ve tamamlama harcı olarak alınan toplam 1.543,49 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.772,27 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 7-Davacı tarafından harcanan 1.543,49 TL harç giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 8-Davacının yaptığı ilk masraf 34,90 TL, 2.950,00 TL bilirkişi ücreti, 569,85 TL posta gideri, 206,30 TL keşif harcı olmak üzere toplam 3.761,05 TL yargılama giderinin, davadaki haklılık oranlarına göre belirlenen 1.993,33 TL’lik bölümünün davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, 9-Davalının yaptığı 900,00 TL bilirkişi ücreti ve 59,80 TL posta gideri olmak üzere toplam, 959,80 TL yargılama giderinin, davadaki haklılık oranlarına göre belirlenen 451,10 TL’lik bölümünün davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına, 10-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi itibari ile yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince, kabul edilen tutar üzerinden hesaplanan 7.110,20 TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 11-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi itibari ile yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince reddolunan miktar üzerinden hesaplanan 3.400,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 12-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi itibari ile yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince reddolunan manevi tazminat yönünden hesaplanan 3.400,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 13-Taraflarca yatırılan gider avans bakiyelerinin, karar kesinleştiğinde iadesine, 14-İstinaf harç ve yargılama giderleri yönünden; a-Davalı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; toplam 824,90 TL istinaf peşin karar harcının, talep halinde davalı tarafa iadesine, b-Davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; 35,90 TL istinaf peşin karar harcının, talep halinde davacı tarafa iadesine, c-Tarafların haklılık durumuna ve kararın mahiyetine göre, taraflarca yapılan istinaf yargılama masraflarının kendi üzerlerinde bırakılmasına, d-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından, ayrıca avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 15-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince, taraflara tebliğine, 16-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 3531.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 23/03/2017
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, kabul ve reddolunan miktar itibari itibariyle her iki taraf yönünden karar kesindir.