Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1848 E. 2020/110 K. 06.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1848
KARAR NO: 2020/110
KARAR TARİHİ: 06/02/2020
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/04/2018
NUMARASI: 2015/695- 2018/434 E.K
DAVANIN KONUSU: Tazminat
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ Davacı vekili, 26.06.2014-26.06.2015 tarihleri arasında geçerli olan “Gezinti Tekneleri Sigorta Poliçesi” ile sigortalı, 2006 model “…” isimli özel teknenin 27.07.2014 tarihinde Göcek Belediye Marina’da bulunan hususi alana gerekli özen ve dikkat gösterilerek bağlandığını, ertesi gün teknenin battığının müvekkiline bildirildiğini, 28.07.2014 tarihinde meydana gelen hasarın karşılanması davalı sigortacıdan talep edilmiş ise de, 05.08.2014 tarihli yazısında, hasarın iskele motor körük lastiğinin eskiyip yırtılması ve teknenin su alması neticesinde meydana geldiğininin, poliçe kapsamına girmeyen hasardan dolayı herhangi bir tazminat ödenmeyeceğinin bildirildiğini, oysa ki, Fethiye 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/23 D.iş sayılı tespit dosyasında alınan 09.09.2014 tarihli bilirkişi raporunda, pervanenin sert bir yere göbeğinden çarpmış olabileceği, bu nedenden ötürü körüğün patlayabileceği ve dolayısıyla teknenin su alıp batabileceği, ek raporunda ise, toplam hasarın 58.861,94 TL olduğu şeklinde tespitte bulunulduğunu, hasarın poliçe kapsamında olduğunu, ayrıca aydınlatma ve bilgilendirme yükümlülüğünü yerine getirmeyen davalı sigortacının, müvekkil şirketin uğradığı tüm zararı tazmin etmekle yükümlü olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 58.861,94 TL’nin, 28.07.2014’den itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte davalıdan tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 25.07.2016 tarihli ıslah dilekçesi ile müddeabihi artırarak 75.000 TL’nin 28.07.2014’den itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte davalıdan tazminine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, müvekkili şirket tarafından yaptırılan ekspertiz incelemesinde hasarın “teknenin iskele taraf motor körük lastiğinin eskiyip elastikiyetini kaybetmesi ve çatlayarak delinmesine bağlı olarak teknenin su almaya başlaması neticesinde” meydana geldiğinin tespit edildiğini, hasarın meydana geliş şekliyle Enstitü Yat Klozlarının “Tehlikeler” başlıklı 9. maddesinde sayılan haller arasında yer almaması nedeniyle teminat dışı olduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan ve alınan bilirkişi raporu sonucunda, uyuşmazlığa konu “…” isimli teknenin batma sebebinin delik kuyruk lastiğinden su girmesi olduğu, bu kuyruk lastiğinin su almasının sebebinin de zamanında değiştirilmediği gibi zarar görmesinden dolayı fark edilip değiştirilmemesine bağlı olduğu, yine uyulan bilirkişi raporuna göre teknenin elektronik ve mekanik aksamı ile seyir cihazları ve kamarasında deniz suyu kalıntısının tespit edilemediğinden batma sebebinin uygun bulunduğu bu çerçevede teknenin kısmen batması sonucunda meydana gelen zararın sigorta poliçesi kapsamında değerlendirilemeyeceği ve sigorta teminatı dışında kaldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekilinin istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Hükme esas alınan rapora karşı itirazların karşılanmadığını, bu yöndeki talebin hiç bir gerekçe gösterilmeden reddedildiğini, objektifliğini ve tarafsızlığını yitirmiş bir bilirkişinin içinde bulunduğu heyetçe düzenlenen ve dolayısıyla hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmayan bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm tesis edilmesinin doğru olmadığını, Bilirkişi heyeti raporunda kuyruk lastiğinin delinme/yırtılma sebebi olabilecek iki durum gösterilmiş olup, ilk derece mahkemesince, niçin 1 nolu durumun (zamanında değiştirilmediğinden evsafını kaybedip sertleşmesinden mütevellit zamanla çatlakların oluşması ve yanaşma sırasında iskeleye sert temas nedeniyle bu çatlaklardan birinde yırtılma meydana gelmesi) benimsenip diğer 2 no’lu durumun (gece seyri veya yanaşma manevrası sırasında pervanenin bir yere çarpması ve pervane göbeğindeki darbe nedeniyle kuyruk lastiğinin yırtılması) benimsenmediğine ilişkin herhangi bir açıklama, değerlendirme ve gerekçe yer almadığını, sadece bilirkişi raporuna atıfla yetinildiğini, hasarın gece seyri veya yanaşma manevrası sırasında pervanenin bir yere çarpması ve pervane göbeğindeki darbe nedeniyle kuyruk lastiğinin yırtılması sonucu meydana geldiğini, dolayısıyla hasarın poliçe kapsamında kaldığını, Bilirkişi raporunda ne de ilk derece mahkemesinin gerekçesinde, kuyruk lastiğinin yeni olması halinde dahi teknenin yanaşması sırasında alacağı darbenin etkisiyle yırtılmasının mümkün olup olmadığına dair bir değerlendirmenin yapılmadığını, hasardan önce teknenin kuyruk bölümünde ve motor bölümünde bakım yapıldığı gibi, değişik iş dosyasında alınan tespit raporundaki değerlendirmenin dikkate alınmadığını, Kabul anlamına gelmemek kaydıyla somut olayda müvekkilinin rizikonun gerçekleşmesinde kastı bulunmadığını, davalının böylesi bir iddiası ve ekspertiz raporunda böylesi bir tespiti de olmadığına göre, TTK’nın “Sigortacının hakları” başlıklı 1445/5. maddesi hükmüne göre, davalı … şirketinin meydana gelen zararları tazmin ile yükümlü olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE Dava, gezinti tekneleri sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, davacı vekili tarafından ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı, sigortalı teknenin marinada bağlı olduğu sırada battığını, hasarın körüğün yırtılarak teknenin su almasından kaynaklandığını, bunun da yanaşma sırasında pervanenin sert bir yere göbeğinden çarpmış olabileceğinin ve dolayısıyla körüğün bundan zarar görebileceğinin Fethiye 1. Sulh Hukuk Mahkmesinin 2014/23 D.iş sayılı tespit dosyasında alınan bilirkişi raporlarında tespit edildiğini, hasarın poliçe kapsamında olduğunu belirterek hasarın tazmini istemiş, davalı ise, motor körük lastiğinin eskiyip elastikiyetini kaybetmesi ve çatlayarak delinmesine bağlı olarak teknenin su aldığını, hasarın poliçe kapsamında olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Somut olayda, sigortalı teknenin seferde olmayıp barınağa bağlı iken hasara uğradığı sabit olup, uyuşmazlık sigortalı teknede meydana gelen hasarın poliçe kapsamında olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Enstitü Yat Klozlarının ‘Tehlikeler’ başlıklık 9. bendinde, “her zaman bu sigortadaki istisna hükümlerine bağlı olmak koşuluyla; 9.1. Bu sigorta [aşağıdaki] tehlikeler nedeniyle sigorta edilen şeyin uğradığı zıya veya hasar kapsar: 9.1.1 deniz, ırmak, göl veya diğer seyrüsefer yapılabilir suların tehlikeleri; 9.1.2. Yangın; 9.1.3 Denize mal atılması; 9.1.4 Korsanlık; 9.1.5 Rıhtım, liman aygıt ve donanımı, kara taşıtları, hava taşıtları veya benzeri şeylerle temas veya onlardan düşen şeyler; 9.1.6 Deprem, yanardağ püskürmesi veya yıldırım; 9.2 Zıya veya hasarın sigortalı, gemi sahibi ve idarecilerinin gerekli özeni göstermemelerinden kaynaklanmaması koşulu ile bu sigorta 9.2.1 sigorta edilen şeyin [aşağıdaki] tehlikeler nedeniyle uğradığı zıya veya hasan kapsar: 9.2.1.1 Gereçler [levazım] aygıt, donatı, makine veya yakıtın yüklenmesi, boşaltılması veya yer değiştirmesi sırasında olan kazalar; 9.2.1.2 Patlama [infilak]; 9.2.1.3 Kötü niyetli hareketler; 9.2.1.4 Gemi veya botlarının tamamen çalınması ya da bilinen yöntemlere ek olarak hırsızlığı önleyici aygıt ile gemi yahut botlara kilitlenmesi koşulu ile dıştan takma motorların çalınması yahut gemiye, depo veya onarım yerine zorla girilerek makinenin [dıştan takma motorlar dahil] aygıt veya donanımın çalınması; 9.2.2 Motor ve bağlantıları [bağlantı mili (strut şaft) ve pervane hariç], elektrik donanımı ve aküler ve bağlantıları istisna,aşağıdaki rizikolar nedeniyle sigorta edilen şeyin uğradığı zıya veya hasar: 9.2.2.1 Kazanların patlaması, şaftların kırılması veya makine veya teknedeki herhangi gizli kusur [kusurlu parça, şaft veya kazanın onarım, değiştirilmesi masrafları ve maliyeti hariç]; 9.2.2.2 Her kim olursa olsun herhangi kişinin ihmali, fakat sigortalı ve/veya gemi sahibi adına yapılan her hangi onarım veya değişiklikle ilgili sözleşmenin ihmal veya İhlali neticesi meydana gelen herhangi kusurun iyileştirme maliyeti veya geminin bakım masrafları hariçtir; 9.3 Bu sigorta, eğer makul Ölçüde özellikle bu amaçla yapıldıysa, oturma sonrası karineyi görme masraflarım, hasar olmasa bile tazmin eder” şeklindedir. Dosya kapsamında bulunan Fethiye 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/23 D.iş sayılı dosyasında; davacının 14.08.2014 tarihli tespit talebi doğrultusunda, 15.08.2014 tarihinde yapılan keşifte, teknenin sol arka iskele kuyruğunun pervanesinin çıkartılmış ve çıkartılan kısımdaki körüğün dikine ve yanına yırtılmış olduğunun gözlemlendiği, keşif sonucunda gemi makine mühendisi, makine mühendisi ve kaptan bilirkişi heyetince düzenlenen kök ve bilirkişi ek raporlarında, iskele makine, şanzıman ve pervanenin bulunduğu kuyruk kısmının demonte olduğu, pervane göbeğinden darbe olduğu, yani pervanenin sert bir yere göbeğinden çarpmış olabileceği, dolayısıyla ara şaft (mafsal) üzerindeki körük patlak ve yırtılmış olduğu, su kesiminin altında olan bu bölümden tekne içerisine su girdiği, bu hasardan dolayı körüğün patlayabileceği ve dolayısıyla teknenin su alabileceği ve batabileceği, 2006 model teknenin motor körük lastiğinin eskime süresinin 5 yıl olduğu, bu süre içerisinde körük lastiğinin mutlak değişmesi gerekmekte olup, süre içerisinde değişmeyen körük lastikleri zamanla patlayarak teknenin batmasına neden olduğu belirtilmiştir. Yine dosyada bulunan 04.08.2014 tarihli sigorta eksper raporunda; teknenin iskele motor şaft körüğünün delinmiş olduğu, şaft körüğünün bütün kıvrımlarında lastiğin çatlamış olduğu, (yani körüğün eskidiği) körüğün yırtılıp su alması nedeniyle iskele motor pervane şaftı karşılama yatağının paslanarak rulman dağılmış olduğu, 29.08.2014 tarihli raporunda ise, teknenin iskele taraf motor körük lastiğinin eskiyip elastikiyetini kaybetmesi ve çatlayarak delinmesine bağlı olarak teknenin su almaya başlaması neticesinde meydana geldiği, iskele motor körük lastiği incelendiğinde körük lastiğinin eskiyip sertleşerek, bütün kıvrım noktalarında çatlama izlerinin olduğu ve körüğün bir yerden yırtıldığının tespit edildiği, eğer körük bu bölmeden yırtılmasa idi çok kısa bir zaman sonra başka bir yerden yırtılacağı görüş ve kanaatine varılmıştır. İlk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi heyet raporunda ise, gerek eskper raporunda ve gerekse Fethiye 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/23.D.iş dosyası kapsamında düzenlenen bilirkişi raporlarında tespitlerin bir birbiriyle örtüştüğü, buna göre, teknenin yapım yılı 2006 olduğu dikkate alındığında, körük lastiklerinin en geç 2011 yılında değişmesi gerektiği, tekneye ilişkin iki adet bakım onarım faturası sunulmuş olup, bu faturalardan bir tanesi kuyruk bakımına ilişkin ise de; fatura tarihinin ve teknenin batma tarihinin 27.07.2014 olduğu dikkate alındığında aradaki sürenin 6 ay 27 gün olduğu, tekneye mübrez körük lastiğine ait fotoğraflar ve ekspertiz raporunda yer alan körüğün fotoğrafları teknik olarak incelendiğinde, bu körüğün 6 ay önce değişmiş körük olmasının mümkün görünmediği, yeni değişen bir körük lastiğinin herhangi bir çarpma sonucu zarar görmesi her zaman mümkün ise de; yeni değişmiş bir körük lastiğinin patlama sonrası incelenmesinde kıvrım yerlerinde çatlakların görülmesinin imkânsız olduğu, bu çatlakların 5 seneyi aştıktan sonra ortaya çıktığı, dolayısıyla fatura ile hasara konu patlayan körük lastiğine ait olduğu iddia edilen 30.12.2013 tarihli bakım onarım faturası, batma sonrası çekilen fotoğraflar ile ayrıca bilirkişi ve ekspertiz raporundaki tespitler ile uyumlu bulunmadığı, ayrıca bakım onarım faturasında teknenin ismi yazılı olmadığı gibi, dosyada resimleri yer alan körük lastiğinin 6 ay önce değişmiş olmasının teknik olarak mümkün görülmediği, neticeden iskelede bağlı iken, sigortalı teknenin iskele körük lastiğinin yırtılması ve bu yırtıktan tekne içerisine su girmesine takiben kısmen batması sonucu meydana gelen hasarın poliçe kapsamında olmadığı sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir. Hal böyle olunca, sigortalı teknenin barınağa bağlı olduğu esnada kuyruk kısmında su alarak kısmen batmasının, motor körük lastiğinin eskiyerek elastikiyetini kaybetmesi sonucunda kıvrım noktalarında çatlamaların meydana gelmesini bağlı olarak teknenin su almasından kaynaklandığı, nitekim motor pervane şaftı karşılama yatağının zamanla paslanmasının da bu sonucu desteklediği gibi dosyada yer alan tekneye ait körük lastiğine ait fotoğraflar, ekspertiz ve değişik iş dosyasından alınan tespit raporu ve gerekçeli denetime elverişli hükme esas alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı gözetildiğinde ilk derece mahkemesinin kararı ve gerekçesi yerinde olup, davanın poliçeden kaynaklı hasar bedelinin tazmini istemine ilişkin olmasına ve somut olayda TTK’nın 1445/5.maddesi hükmünün uygulanamayacağına göre, davacının yerinde olmayan istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir. İlk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunu düzenleyenlerin arasında yer alan sigorta uzman bilirkişisi … hakkında objektif ve tarafsız olmadığı ileri sürülmüş ise de buna ilişkin dosyada herhangi bir bilgi ve belgeye rastlanılmadığından, bu yöndeki istinaf sebebinin de reddi gerekmiştir. Yukarıda yapılan değerlendirmeler ışığında, HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden, istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine, 5-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 06/02/2020 tarihinde oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU:HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.