Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1843 E. 2019/1602 K. 12.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1843
KARAR NO : 2019/1602
KARAR TARİHİ: 12/12/2019
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/03/2018
NUMARASI : 2015/216- 2018/207 E.K
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, müvekkilinin …. adlı şirketin genel müdürü olduğunu, yurt içi ve yurt dışından tedarik ettiği ürünleri İnternet ortamında ve gerekse görsel ve yazılı basında reklamlar vermek suretiyle satışlarını gerçekleştidiğini, bu harcamaları şirket nam ve hesabına tacir sıfatı ile davalı bankaya ait …. nolu kredi kartlarından gerçekleştirdiğini, ancak 01.05.2014 ile 30.09.2014 tarihleri arasında iş bu kartlara ait bir kısım harcamaları fark ettiğini, buna göre, davalı tarafından … müvekkilinin izni ve onayı olmadan kredi kartlarından ödemeler yapıldığını tespit ettiğini, oysaki müvekkilinin o dönemde … ile ilgili herhangi bir iş ilişkisinin yahut borç doğuracak bir işleminin olmadığını, bunun üzerine bu durumu davalı bankaya hitaben yazmış olduğu 17.11.2014 tarihlli dilekçesinde bildirdiğini, davalı banka tarafından 4 adet kredi kartı hesabına onay ve izin olmadan yapılan harcamaları müvekkilinin hesaplarına 2014 Kasım ayının sonlarında iade edildiğini, müvekkilinin de kendisine ait olan bu paraları başka işlerinde kullanmak üzere çektiğini, ancak daha sonradan davalı bankanın müvekkiline iade ettiği toplam 231.463,05 TL tutarı müvekkilinin kredi kartından borçlandırdığını, işlemi yaparken hiçbir hukuki gerekçeye dayanmadığını, müvekkiline baskı yaparak Kredi Kartı Borç Yapılandırma Sözleşmelerini imzalamaya mecbur bıraktığını, Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunulduğunu ileri sürerek, sözkonu kredi kartlarından dolayı borçlu olmadğının tespitine, borç yapılandırma sözleşmesi nedeniyle uğranılan zararların tespitine, fazlaya ilişkin her türlü dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla bu zararların ve bahse konu yapılandırma sözleşmesi nedeni ile müvekkilin ödemiş olduğu taksitlerin en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davacının itirazına konu işlemlerin internet bankacılığından başvurusunu yaptığı 14 adet sanal ve 6 adet gerçek kredi kartı ile gerçekleştirdiğini, sanal kartın banka müşterileri tarafından gerçek bir kredi kartına bağlı olarak internet bankacılığı kullanılarak oluşturulduğunu, internet bankacılığı kullanan kişi dışında o kişi hesabından sanal kart üretilmesinin mümkün olmadığını,14 adet sanal kartın 10 tanesinin “kredi kartı” niteliğinde, 4 tanesinin ise içerisine önce nakit yüklenerek harcama yapılan “para card web” niteliğinde olduğunu, sanal kart ekstresinin harcamalarının bağlı olduğu gerçek kart ekstresinde yer aldığını, davacının kredi kartı ile bilgisi dışında işlem yapıldığı itirazı üzerine, incelemeler belirli bir süre gerektirdiğinden, gerek müşteri memnuniyeti gerekse de kredi kartı kullanımında sorun yaşanmaması için (limit vb. sebepler) itiraz konusu bedelin kredi kartına geçici alacak iade edildiğini, davacıya yapılan bildirimlerde uluslararası kredi kartı kuralları kapsamında yapılacak sorgulama sonucunda itiraz haksız bulunur ise bu paranın geri alınacağının kendisine bildirildiğini, ancak yapılan sorgulamada işlemlerde herhangi bir usulsüzlük tespit edilmediğini, mal ve hizmet alımının gerçek olduğunun müvekkili bankaya bildirilmesi üzerine, daha önce alacak verilen tutarların tekrar karta borç olarak kaydedildiğini, davacının kendi iradesi ile imzaladığı yapılandırma sözleşmesi ile borcu kabul ettiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davacı tarafında davaya konu edilen işlemin sanal kart kullanılarak yapılabilen bir işlem olması ve sanal kartın kullanılabilmesi için öncelikle internet bankacılığı yoluyla karta limit aktarımı, daha sonra sanal pos ekranı yoluyla bankada kayıtlı müşteri telefon numarasına gelen SMS şifresinin girilmesi gibi güvenlik adımlarının bulunduğu, uluslararası kartlı ödeme sistemleri genel kuralları çerçevesinde davalı bankaya atfedilecek kusurun bulunmadığı, davalı banka tarafından chargeback işleminin uygun bir şekilde yapıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davanın özünün, chargeback’ten kaynaklandığı halde, chargeback prosedürü hiç bir şekilde araştırılmadan, bu hususta bilgi sahibi olmayan bilirkişi tarafından hazırlanan rapora göre karar verildiğini, bilişim uzmanının da bulunduğu bilirkişi heyetinden rapor alınmadığını, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE Dava, İİK’nın 72. maddesi uyarınca menfi tespit ve bankacılık işleminden kaynaklı alacak istemlerine istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, davacı vekili tarafından ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yayıpmıştır.Davacı, davalı bankaya ait kredi kartlarından ve bunlara ek olarak oluşturulan sanal kredi kartlarından 01.05.2014 ile 30.09.2014 tarihleri arasında “…” açıklamalı yapılan harcamaların gerçeği yansıtmadığını, anılan dönemde … firmasından hizmet almadığını, buna rağmen otomatik olarak ödeme yapıldığını, sözkonusu işlemlere itiraz etmesi üzerine davalı bankanın ödemeleri başlangıçta iade ettiğini ancak sonradan itirazların olumsuz sonuçlanmasını gerekçe göstererek borçlandırdığını, bu borçların da yapılandırma sözleşmelerine konu yaptığını, bu sözleşmelerin baskı ve zorlama altında imzalatıldığını iddia etmiş, davalı banka ise, yapılan işlemlerin usulüne uygun olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.Dosyada alınan bilirkişi raporunda, itiraz edilen 01.05.2014-30.09.2014 dönemi içerisinde internet üzerinden üye işyeri “…” açıklaması ile ekstreye yansıtılan toplam 601.938,34 TL tutarında alış veriş yapıldığı, bunların bir kısmının sanal kredi kartları ile gerçekleştiği, davacıya ait gerçek kredi kartlarının 23.06.2014 ilk hesap kesim tarihli ve 21.11.2014 son hesap kesim tarihli hesap özetleri incelendiğinde, ilgili tarih, provizyon numarası ve üye işyeri “…” açıklaması ile yapılan harcamalardan doğan ve taraflar arasında akdedilen kredi kartı borç yapılandırma sözleşmelerine konu borcun bulunduğu, bu borca karşılık olarak davacının internet, cep şube ve şube aracılığıyla kısmi ödemeler yaptığının tespit edildiği, davacının harcamalara ilişkin itirazı üzerine davalı bankanın davacıyı bilgilendirdiği, üyesi olunan kredi kartı kuruluşlarına ait kurallar çerçevesinde itirazın olumsuz sonuçlanmış olması nedeni ile işlem tutarının kredi kartına borç kaydedildiği, talebin devam etmesi durumunda, bankanın yanıt tarihini izleyen altmış gün içinde Türkiye Bankalar Birliği nezdindeki Bireysel Müşteri Hakem Heyeti’ne başvurabileceğine dair davacıya bilgi verdiği, bu kapsamda davalı bankanın üzerine düşen tüm yükümlülüklerini yerine getirdiği belirtilmiştir.Davacı vekili, yargılama sırasında sunduğu dilekçelerinde, davacının 2-3 yıldan bu yana …’dan sürekli reklam-hizmet satın aldığını, bu reklam yada hizmetin de günlük, haftalık yahut aylık olarak ifa edildiğini, ücretinin de dava konusu kredi kartları ile ödendiğini, davacının digital ortamda … ile yapmış olduğu reklam anlaşmasının gereği olarak davalı bankaya ait kredi kartı bilgilerini bir nevi otomatik ödeme aracı olarak … firmasına verdiğini, 01.05.2014-30.09.2014 tarihleri arasında …’dan herhangi bir hizmet alınmadığı halde kredi kartlarından otomatik ödemeler yapıldığını, yapılandırma sözleşmesinin de baskı altında imzalatıldığını belirtmiştir.O halde, somut olayda, davacı tarafça kredi kartlarının yada bunlara bağlı olarak internet ortamında kullanılmak üzere oluşturulan sanal kredi kartlarının üçüncü kişiler tarafından ele geçirildiği ileri sürülmemiş, “…” firmasından hizmet alınmadığı halde anılan dönemde anılan firmaya yapılan otomatik ödemelerin usulsüz olduğu iddia edilmiş ise de digital ortamda … ile yapılan reklam anlaşmasının gereği olarak kredi kartı bilgilerinin verilerek otomatik ödeme işlemine muvafakat verildiğinin beyan edilmiş olduğu, dava konusu işlemlere karşı yapılan itirazın chargeback usulüne uygun olarak davalı bankaca sonuçlandırıldığı ve nihayetinde dava konusu borca ilişkin olarak taraflar arasında borç yapılandırma sözleşmesinin imzalandığı ve bu sözleşmelerin baskı altında imzalatıldığının kanıtlanamadığı gözetildiğinde, ilk derece mahkemesi kararı ve gerekçesi yerinde olduğudan, davacının yerinde olmayan bütün istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir.Yukarıda yapılan değerlendirmeler ışığında, davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Gerekçeli kararın Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,5-Dosyanın, karar kesinleştiktensonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 12/12/2019 tarihinde oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.