Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1811 E. 2018/1326 K. 15.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1811
KARAR NO : 2018/1326
KARAR TARİHİ: 15/11/2018
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/11/2018
NUMARASI : 2018/413- Esas-2018/1125 Karar
DAVANIN KONUSU : Ticari Şirket (Fesih İstemli)
Taraflar arasındaki şirketin feshi davasında talep edilen ihtiyati tedbirin reddine yönelik olarak verilen 08/05/2018 ve 13/06/2018 tarihli ara kararlarına karşı süresi içinde ihtiyati tedbir talep eden davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkili tarafından kurulan davalı …. ile dava dışı .. Ltd. Şti’nin duşa kabin ve banyo malzemeleri üretimi konusunda uluslararası alanda faaliyet gösteren firmalar olduğunu, dava dışı … Ltd.Şti.ile davalılardan … A.Ş.arasında süregelen ticari ilişki kapsamında davacı şirket tarafından henüz üretimi yapılıp teslimi yapılmayan mallar karşılığında düzenlenen faturalardan dolayı oluştuğu iddia edilen borcun tasfiyesi amacıyla adı geçen şirketler arasında 18.09.2015 tarihli protokol ve eklerinin imzalandığı ve/fakat sözleşmeye konu borcun gerçeği yansıtmadığını, bu borca o tarihte müvekkilinin sahibi olduğu davalı şirketin kefil olmasının sağlandığını, davalı şirketin fabrika binasının 27.01.2016 tarihli “Finansal Kiralama Kiracı Değişikliği ve Devir Sözleşmesi” ile dava dışı … A.Ş. tarafından borçları ödenerek devralındığını, ve yine 04.04.2016 tarihli “… A.Ş. Ortaklar Anlaşması” ile müvekkilin davalı şirkette bulunan %52 hissesinin dava dışı … A.Ş. talimatı altındaki şirket ve kişilere bedeli ödenmeksizin ve gerçekte borçlu da olunmamasına karşılık devri sağlanarak müvekkilinin davalı şirkette azınlık pay sahibi durumuna düşürüldüğünü, davalı şirketin hâlihazırdaki yönetimi tarafından şirkette azınlık hissedar durumunda kalan müvekkili ve özellikle davalı şirket aleyhine her türlü zararlandırıcı eylemlerde bulunulmakta olduğunu, davalı şirketin adeta ana sözleşmesinde yer alan amacından ayrılmış vaziyette dava dışı… A.Ş.nin talimatları ile menfaatlerine uygun şekilde yönetildiğini, davalı şirketin sürekli olarak zararlandırıldığını, bu konuda davalı şirket yönetim kurulu üyelerine keşide edilen ihtarnamelerin semeresiz kaldığını, müvekkili tarafından davalı şirket yönetim kurulu üyeleri aleyhinde savcılık şikâyetlerinde bulunulduğu gibi, sorumluluk davalarının açıldığını, bununla birlikte davalı şirketin dava dışı … A.Ş. menfaatleri doğrultusunda dava dışı şirkete kaynak yaratmak amacıyla kullanıldığını, müvekkilinin davalı şirket nezdinde yönetim ve idare ile ilgili bilgi alma hakkı sürekli olarak engellendiğini, ortaklığın çekilmez hale geldiğini ileri sürerek davalı şirketin haklı nedenle feshine olmadığı takdirde karar tarihine en yakın tarihteki gerçek hisse bedelinin belirlenerek dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, ihtiyati tedbiren, şirket yönetimindeki ihtilafın şirkete zarar vermesinin önüne geçilmesi amacıyla yönetim kurulu başkan ve üyelerinin yetkilerinin tedbiren kısıtlanmasına, imza yetkilerinin kaldırılmasına, şirketi temsil ve ilzam yetkisinin ve yönetiminin münferiden imza ile müvekkiline tevdine, aksi durumda davalı şirkete denetim kayyumu atanmasına, yönetim kurulu başkan ve üyelerinin menkul ve gayrimenkul malları üzerinde tedbire hükmedilmesine, müvekkilinin davalı şirket nezdindeki %48 hissesinin devri ve tescili, usulsüz şekilde dava dışı Viem Şirketinin iştiraki Agromak firmasına yapılmak istendiğinden, …firmasının %48 hissesi üzerine 3. kişilere devrinin engellenmesi amacıyla dava süresinceye kadar tedbir konulmasına ve ayrıca müvekkilin %48 hissesi üzerindeki usulsüz rehin işlemlerinin durdurulmasına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETLERİ
İlk derece mahkemesinin 08.05.2018 tarihli ara kararıyla, 6102 Sayılı T.T.K’nun 235 maddesi hükmü Kollektif şirketlerle ilgili olup A.Ş’de uygulanması mümkün olmadığından, T.T.K’nun 636.maddesi limited şirketlerle ilgili olduğundan, T.T.K’nun 531.maddesi uyarınca davacının haklı nedenlerle çıkma isteminin yargılamayı gerektirdiği, şirkete kayyım atanması isteminin de yargılamaya muhtaç olduğu, şirketin fesih ve tasfiyesi, ortaklıktan çıkma istemine ilişkin davada Yönetim Kurulu üyelerinin malvarlıklarının ihtiyati tedbir yoluyla önlenmesi istemi ve davacının rehinli hisselerinin 3.kişilere devrinin önlenmesine ilişkin ihtiyati tedbir isteminin dava konusu ile doğrudan bağlantısının bulunmaması nedeniyle davacı tarafın ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesinin 13.06.2018 tarihli ara kararıyla, davacı aleyhine hukuka aykırı hisse rehninin nakde çevrilmesi ve 3.kişilere devrinin önlenmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesi istenmiş ise de, bu talebin görülmekte olan davada tartışılamayacağı ayrı bir dava konusu olması gerektiği sonucuna varılmakla; davacı vekilinin ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiştir.
Bu ara kararlara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekilinin istinaf dilekçelerinde özetle; müvekkilinin sahibi olduğu şirketlerin dava dışı …AŞ’ne borcu olmadığı halde, sözleşme, mutabakat, belge ve eklerinin hile ve hataya düşürülerek imzalatıldığını, davalı şirketin yönetiminden uzaklaştırılan müvekkilinin hissesinin sermaye artırımları ile azaltılmaya çalışıldığını, şirket hakkında bilgi alma hakkının engellendiğini, davalı şirketin dava dışı … AŞ yararına fiktif faturalarla zararlandırıldığını, iflasa sürüklendiğini, davalı şirket yönetiminin bu eylemlerinden dolayı haklarında dava açıldığını, müvekkilinin davalı şirketteki hisseleri üzerinde tesis edilen usulsüz ve haksız rehnin devam ettiğini ve bu kapsamda hisselerin paraya çevrilmesi işlemlerine girişildiğini, işlemin yasaya aykırı olduğunu, müvekkili ortağın lehine tedbirlere hükmedilmesi gerektiğini, koşulların oluştuğunu belirterek ilk derece mahkemesinin her iki ara kararının kaldırılarak talep gibi tedbirlere hükmedilmesini istemiştir.
GEREKÇE
Talep, şirketin fesih ve tasfiyesine olmadığı takdirde ortağın şirketten çıkartılması ve ayrılma payının ödenmesi istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, tedbir isteminin reddine karar verilmiştir.
HMK’nın 389. Maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir “.
Aynı yasanın 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir.
Somut olayda ileri sürülen iddia, savunma, mevcut deliller ve dosya kapsamı gözetildiğinde yaklaşık ispat olgusunun dosyanın geldiği aşama itibariyle gerçekleşmediği sonuç ve kanaatine varıldığından ilk derece mahkemesi kararı ve gerekçesi yerindedir. Bu nedenlerle, istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının istinaf başvurusunun reddine,
2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK.391/3.maddesi uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 15/11/2018 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU : HMK.391/3.maddesi uyarınca karar kesindir.