Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1810 E. 2019/1546 K. 05.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1810
KARAR NO : 2019/1546
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/07/2018
NUMARASI : 2014/1398- 2018/721 E.K
DAVANIN KONUSU: Tazminat
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ Davacı vekili, müvekkili tarafından dava dışı … Ltd. Şti.’ne yönelik olarak İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … E. numaralı dosyası ile takip başlattığını, yapılan icra takibinde müvekkilinin alacağının yaklaşık yüz bin lirasını icra yoluyla tahsil ettiğini ancak alacağın büyük bir bölümünü tahsil edemediğini, borçlu şirket yetkilisi davalıya gönderilen birinci haciz ihbarnamesine verilen cevapta; davalının şirketten 07.05.2014 tarihinde 80.000,00.- TL, 13.06.2014 tarihinde 55.000,00.- TL, 19.06.2014 tarihinde 120.000,00.- TL olmak üzere toplam 255.000.TL para çektiğini belirttiğini, böylelikle müvekkili şirketin alacağını tahsil etmesine engel olduğunu, dava dışı şirketin hacze kabil malı bulunmadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00.-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, müvekkilinin icra takibinden usulüne uygun haberdar olmadığını, alacaklıyı zarara uğratma kastının olmadığını, şirketin borçlarını ödemek amacıyla 255.000.TL tutarındaki paranın hesaptan çekildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama doğrultusunda, icra dosyası üzerinden davalı taraf adına gönderilen 1. haciz ihbarnamesine davalı tarafça itiraz edilmediği gibi ne miktarda paranın çekildiği hususu davalı tarafça icra dosyasına bildirildiği, davalı tarafça haciz ihbarlarına 89/1 ve 89/2. haciz ihbarlarına itiraz edilmediğinden ve de menfi tespit davası da açılmadığından, üçüncü kişi olan davalıdan paranın tahsili icra dairesi aracılığıyla ve haciz yolu ile mümkünken, alacak davası açılmasında alacaklının hukuki menfati bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili tarafından bu karara karşı istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; dava dışı borçlu şirketin haczi kabil malı bulunmadığını, alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla hareket eden davalının sorumlu olup, dava açılmasında hukuki yararın olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE Davacı, aralarındaki ticari ilişkiden kaynaklı alacağın tahsili için dava dışı borçlu şirket aleyhine icra takibine girişildiğini, takip konusu alacağın bir bölümünün tahsil edildiğini, kalan kısmın ise borçlu şirketin haczi kabil malı olmadığından tahsil edilemediğini, icra takip aşamasında borçlu şirketin ortağı ve müdürü olan davalının şirket hesaplarından şahsi hesaplarına para transfer ettiğini, böylece şirketin müdürü olan davalının, davacı şirketi zarara uğrattığı iddiasına dayalı olarak tazminat isteminde bulunmuştur.İlk derece mahkemesince, hukuki yararın bulunmadığından davacının davasının dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiştir.Somut olaya uygulanması gereken mülga 6102 sayılı TTK’nın 644. maddesi göndermesi nedeniyle aynı Kanunun anonim şirketlerin yönetici ve denetçilerinin sorumluluğuna ilişkin hükümleri uyarınca yasa ve ana sözleşmenin kendilerine yüklediği görevleri gereği gibi yerine getirmeyen limited şirket müdürleri, bu yüzden oluşan zararlar nedeniyle ortaklığa, ortaklara ve ortaklık alacaklılarına karşı sorumludur.Yukarıda açıklandığı üzere, zarar gören alacaklıların da müdür aleyhine dava açma hakkı bulunmaktadır. Bu durumda, somut uyuşmazlıkta; davalı müdürün, şirket hesaplarından şahsi hesaplarına para geçirmesi nedeniyle alacağın tahsil edilememesine sebebiyet verdiği ileri sürülmüş olup, dava hukuki niteliği itibariyle, dava dışı limited şirketin müdürü olan davalının, yöneticisi olduğu şirketi ve dolayısıyla davacı şirketi zarara uğrattığı iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir.5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 18.06.2014 tarih, 6545 sayılı Kanun’un 45. maddesi ile değişik 5. maddesinde ”…Asliye ticaret mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemelerde bir başkan ile yeteri kadar üye bulunur. Konusu parayla ölçülebilen uyuşmazlıklarda dava değeri üç yüz bin Türk Lirasının üzerinde olan dava ve işler ile dava değerine bakılmaksızın; İflas, iflasın kaldırılması, iflasın kapatılması, konkordato ve yeniden yapılandırmadan kaynaklanan iş ve davalara, 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda hâkimin kesin olarak karara bağlayacağı işler ile davalara, şirketler ve kooperatifler hukukundan kaynaklanan genel kurul kararlarının iptali ve butlanına ilişkin davalara, yönetim organları ve denetim organları aleyhine açılacak sorumluluk davalarına, organların azline ve geçici organ atanmasına ilişkin davalara, fesih, infisah ve tasfiyeye yönelik davalara, 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa ve 21/6/2001 tarihli ve 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanununa göre yapılan tahkim yargılamasında; tahkim şartına ilişkin itirazlara, hakemlerin seçimi ve reddine yönelik davalar ile yabancı hakem kararlarının tanıma ve tenfizine yönelik davalara ilişkin tüm yargılama safhaları, bir başkan ve iki üye ile toplanacak heyetçe yürütülür ve sonuçlandırılır. Heyet hâlinde bakılacak davalarla ilgili olmak üzere, dava açılmadan önce veya açıldıktan sonra talep edilen ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbirler de heyet tarafından incelenir ve karara bağlanır…” hükmü düzenlenmiştir.O halde, somut uyuşmazlık yönünden davanın heyet halinde görülüp karar verilmesi gerekirken tek hakimle hüküm tesisi cihetine gidilmesi doğru görülmemiştir.Mahkemenin teşekkülüne dair dava koşulu gerçekleştirilmeden karar verildiği anlaşıldığından, HMK’nın 353/1.a. 4. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.a.4. maddesi uyarınca, işin esasına dair istinaf sebepleri incelenmeksizin, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının KALDIRILMASINA,2-Davanın, mahkeme heyetince yeniden görülmesi için, dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan istinaf peşin harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine,4-Yapılan kanun yolu masraflarının, ilk derece mahkemesince, yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,5-Kararın, ilk derece mahkemesince taraf vekillerine çıkarılacak davetiyelerle tebliğine dair;HMK’nın 353/1.a.4. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 05/12/2019 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.