Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1795 E. 2020/543 K. 11.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1795
KARAR NO : 2020/543
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/07/2018
NUMARASI : 2016/570 E. 2018/356 K:
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle kısmen kabul kısmen reddine ilişkin verilen hükme karşı davalı ve davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; borçlu davalı hakkında, Kocaeli … İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyasından, fatura bakiyelerinden doğan cari hesap bakiyesinin tahsili amacıyla icra takibine geçildiğini, davalı tarafından yapılan takibe haksız ve yersiz olarak itiraz ettiğini, davalı firmayla müvekkili arasında süregelen ticari ilişki gereği müvekkilinin, davalının yolcu taşıma işini yaptığını, davalı firmanın düzensiz ödeme yapması nedeniyle cari hesap bakiyesinde 21.949,09 TL alacak görünmekte olmakla ilgili borcun halen ödenmediğini, davalının “Ankara’ da” değil, ilçe adliyeleri de dahil olmak üzere değerlendirme yaparak yetkili adliyeyi açıkça belirtmesi gerektiğini, dolayısıyla yetki itirazının hukuka aykırı olduğunu, fatura tutarları ve karşılıklarıyla ve yapılan ödemelerin miktarları karşılaştırıldığında cari hesap 21.949,09 TL açık verdiğini, davalının, cevap dilekçesinde, dava dilekçesi ekinde 250-TL ve 3.749,15-TL’lik ödeme dekontunun bulunduğunu söylediğini, ancak bu iddianın gerçek dışı olduğunu, ilgili ödeme dekontları incelendiğinde davalı tarafından EFT kanalıyla yalnızca 250,00-TL’lik bir ödeme yapıldığı görüldüğünü, bu miktarın ise takip konusu alacak tutarından düşüldüğünü, davalı tarafın elden ödeme yaptığı hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, haksız, yersiz ve kötüniyetli olarak borca itiraz eden davalının itirazımn iptali ile takibin devamına, alacağın en az %20 si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine, tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkili Mahkemede açılmadığını, davanın davalı müvekkili şirketin ikametgahında yani Ankara’da açılması gerektiğini, dava konusu icra dosyasına yetki yönünden itiraz edilmemiş olmasının mahkemeyi itirazın iptali davasında da yetkili kılmadığını, davacı her ne kadar müvekkili şirketten alacaklı olduğunu iddia etse de müvekkili şirket tarafından davacıya ait otobüslerin kiralanması akabinde hizmetinin bedelinin kendisine nakit olarak ödendiğini,dilekçe ekinde sunulu 06.11.2015 tarihli EFT dekontundan da açıkça görüleceği üzere davacı şirkete 3.749,15 TL tutarında EFT yapıldığını, davacının müvekkili şirket tarafından yapılan ödemelerin V.U.K. hükümlerine uygun olmadığını ödemelerin banka vb. kurumlar aracılığıyla yapılmasının zorunlu olduğunun belirtildiğini, ancak V.U.K. hükümleri gereğince müvekkili şirketin sadece 8.000,00 TL üzerindeki ödemeleri banka ve finans kurumları aracılığı ile yapma zorunluluğu bulunduğunu, faturaların kapalı fatura olduğunu, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…takip konusu alacak para borcuna ilişkin olup, para alacaklarında davacının yerleşim yeri mahkemesinin de yetkili olup, alacak para borcuna ilişkin olduğundan alacaklı davacının yerleşim yeri icra dairesinde takip yapma hakkı bulunduğu, davalının davacıya nakit ödeme yaptığı iddiasına ilişkin belgeleri sunamadığı, 16.05.2015 tarih ve … seri numaralı 1.800,00 TL lik fatura arkasındaki notun ödeme olarak kabul edilemeyeceği, davalıya davacıya yemin teklif edip etmeyeceği hususunda süre verilmesine rağmen davacıya yemin teklif etmediği, tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde yaptırılan inceleme sonucu davacının davalıdan 9.599,94 TL alacaklı olduğu, taraflar tacir olmakla avans faizi talep edilebileceği, davalının 9.599,94 TL alacak yönünden haksız olarak itiraz ettiği anlaşıldığından asıl alacak ve faiz oranına ilişkin haksız itirazın iptali ile takibin devamı ve alacak likit olduğundan davalının haksız itirazı nedeniyle davacıya icra inkar tazminatı ödemesine” karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, “1-Davanın KISMEN KABULÜ ile ; davalının Kocaeli …. İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile, takibin asıl alacak 9.599,94 TL üzerinden davamına, Asıl alacak 9.599,94 TL’ye takip tarihinden başlamak üzere avans faizi işletilmesine, Fazlaya ilişkin talebin reddine, 2-Alacak likit olduğundan 9.599,94 TL üzerinden hesap edilecek % 20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine” karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili ile davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; karara dayanak alınan bilirkişi raporundaki alacaklarının eksik tespit edildiğini, rapora itirazlarının dikkate alınmadan hüküm tesis edildiğini, davalı tarafın açıkça 18.200,00 TL borçlu olduğu yönünde kabul beyanına rağmen bunun dikkate alınmadığını, davalı tarafından yemin deliline dayanılmasına ve taraflarınca kabul edilmesine rağmen sürecin başlatılmamasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, istinaf başvurusunun kabulü ile reddedilen kısma ilişkin verilen karar usul ve yasaya aykırı olduğundan lehlerine hüküm tesisine, tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; ispat yükünün davacı alacaklıda olduğunu, davacının kendisine ödeme yapılmadığını kanıtlayamadığını, bu nedenle davanın esastan ve tümden reddi gerekirken kısmen kabulü yönünde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, 16/05/2015 tarihli … seri numaralı 1800 TL’lik faturanın ödenmiş olduğu hususu göz ardı edilerek hüküm kurulduğunu, oysa ki bu kısmın ödenmiş sayılabileceğinin bilirkişi raporunda da belirtildiğini, davacının dahi kendi alacağını hatalı hesapladığı bir takipte taraflarının kötüniyetinden bahsetmenin mümkün olmadığını, alacağın bilirkişi marifeti ile ve davacının iddiasının çok altında hesap edildiğini, hal böyle iken ilk derece mahkemesinin alacağın likit olduğundan bahisle aleyhlerine icra inkar tazminatına hükmetmesinin hakkaniyete ve yasaya aykırı olduğunu, istinaf başvurusunun kabulü ile davanın tümden reddi yönünde hüküm kurulmasını; bu taleplerinin kabul edilmemesi halinde 6.05.2015 tarihli … seri numaralı 1800 TL lik faturanın ödenmiş olduğu hususu göz önünde bulundurularak takibin 7.799,94 TL üzerinden devamı ve icra inkar tazminatının reddi yönünde hüküm kurulmasınını ve talebin reddi halinde ise icra inkar tazminatı şartları oluşmadığından icra inkar tazminatına yönelik hükmün ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında faturaya dayalı açık hesap alacağının tahsili için yapılan yaptığı ilamsız takibe vaki itirazın İİK’nın 67.maddesi uyarınca iptali istemli açılan davada, mahkemece yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı taraf vekillerince ayrı ayrı istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır. İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dava, dava dosyasına esas icra dosyası incelendiğinde takibin faturaya dayalı ilamsız icra takibi olduğu görülmektedir. Davalı tarafın ticari defterlerinin talimat yoluyla incelendiği anlaşılmıştır. Alınan bilirkişi raporunda, davacının keşide etmiş olduğu faturaların davalının ticari defterlerinde bedelinin peşin ödenmiş olduğu gerekçesiyle tahakkuka bağlanmadan doğrudan gider hesaplarına intikal ettirildiği görülmektedir. Davacının ticari defterleri de bilirkişi yoluyla incelenmiştir. Söz konusu ticari defterlerde takibe konu 9 adet faturanın kayıtlı olduğu ve bu şekilde toplamda 21.999,03 TL tutarında fatura düzenlendiği anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesince yargılama aşamasında alınan 27.11.2017 tarihli bilirkişi raporunda davalı tarafın davacıya toplamda 3.999,15 TL ödeme yapıldığı, yine … seri nolu 1.750,00 TL tutarındaki faturanın arkasına 1.400 TL ödendi kalanı ödenmeyecek, … seri nolu faturanın arkasına 1.600 TL ödendi kalanı ödenmeyecek, … seri nolu faturanın arkasına 500 TL ödendi kalan 3.750 TL şeklinde ibarelerin düşüldüğü, 30.10.2015 tarih … seri nolu fatura bakiyesinin 06.11.2015 tarihinde banka aracılığıyla ödendiği hususlarına ilişkin değerlendirme yapılmakla dosya kapsamında yapılan incelemede 06.11.2015 tarihli ödeme dekontu bulunmakla davalı bu yöndeki ödeme savunmasını ispatlamıştır ancak davacı ticari defterleri incelenmiş olduğu ve ticari defterlerden anlaşılacağı üzere 16.05.2015 tarih ve … seri nolu 1800 TL’lik fatura haricindeki az yukarıda bahsi geçen arkasında ödeme notu bulunan diğer faturaların ödenmiş olduğu anlaşılmakla, sonuç olarak 9559 seri nolu faturanın arkasına 1600 TL ödendi yazılmış olmasına rağmen bu şekildeki ödeme davalı tarafça ispatlanamamıştır ve takip tarihi itibariyle davacının davalıdan toplam alacağının 9.599,94 TL olduğu yönünde tespit yapılmıştır. Bu sebeple davalının bu yöndeki istinaf başvurusu yerinde değildir. Her iki tarafında tacir olduğu ve davacının ticari defterlerinin incelenmesi suretiyle ilk derece mahkemesince karar verildiği, 24.02.2017 tarihli bilirkişi raporundan da anlaşılacağı üzere tacir olan davacının kendi kayıtlarına göre davalıdan 9.599,94 TL alacaklı olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf dilekçesinde davalı tarafın açıkça 18.200,00 TL borçlu olduğuna yönelik beyanının bulunduğu iddiasına ilişkin olarak davalının yargılamanın hiçbir aşamasında ve dilekçelerinde bu şekilde açık ve tereddütten uzak bir kabul beyanının olmadığı, sadece ödeme iddiasının yer aldığı ve az yukarıda bahsi geçtiği üzere ödeme iddiasının bir kısmını ispatladığı yönünde kanaate varıldığından, davacının bu yöndeki istinaf başvurusuna itibar edilmemiştir.15.01.2018 tarihli celsenin 2 nolu ara kararı gereğince, davalı taraf ödeme savunmasında bulunduğundan davalı vekiline ödemeler konusunda davacıya yemin teklif edip etmeyeceği hususunda beyanda bulunmak üzere ara kararın tebliğinden itibaren 1 haftalık süre verilmiştir. Dosyanın incelenmesinde, ara kararın davalı vekiline tebliğ edildiği, ancak davalı vekilinin karşı tarafa yemin teklif edileceğine ilişkin herhangi beyanda bulunmadığı görülmektedir. Bu sebeple davacı vekilinin bu husustaki istinafı rededilmelidir.Davacının alacağının davalı defter ve kayıtlarıyla da teyit edildiği bilirkişi rapor içeriğinden anlaşılmakla, faturaya dayalı alacağın likit olup, davalı itirazı ile takibin durduğu anlaşılmakla, davalı aleyhine inkar tazminatına hükmedilmesi yasaya uygun olup, aksi yöndeki davalı vekili istinafı da yerinde görülmemiştir. Bahsi geçen sebeplerle ilk derece mahkemesi kararı isabetli olduğundan, her iki taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
KARAR : Yukarıda açıklanan nedenlerle;1- HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, tarafların istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine,2-Taraflarca yatırılan istinaf harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Taraflarca istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Bakiye 491,82 TL nispi istinaf harcının davalıdan tahsiline, Hazineye irad kaydına, 5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,6-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 11.06.2020