Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1789
KARAR NO: 2020/550
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/04/2018
NUMARASI: 2014/374 E. 2018/327K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle kısmen reddine kısmen kabulüne ilişkin verilen hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; müvekkili … Dağıtım A.Ş.’nin. “dağıtıcı lisansı” ile akaryakıt sektöründe faaliyet gösterdiğini, davalının maliki olduğu gayrimenkul üzerinde müvekkili şirket lehine 06.01.2006 tarihinden geçerli olmak üzere 15 yıl süreli intifa hakkı tesis edildiğini, intifa hakkı kapsamında davalı tarafından gerçekleştirilen akaryakıt istasyonu inşaatı fatura bedeli olan 330.400,00 TL tutarındaki paranın müvekkili tarafından davalıya ödenmiş olduğunu, Rekabet Kurulu’nun kararı doğrultusunda müvekkili lehine tesis edilen intifa hakkının 03.04.2014 tarihi itibarıyla sonlandırıldığını ve müvekkili tarafından intifa hakkının tapudan terkini yetkisini içeren vekaletnamenin davalı tarafa gönderildiğini, intifa hakkının tapudan terkininin sağlandığını, davaya konu olayda zamanaşımı süresinin on yıl olduğunu, bir an için dava konusu olayda daha kısa bir zamanaşımı süresi uygulanması gerektiği kabul edilse dahi bu sürenin en erken taraflar arasındaki intifa hakkının terkini için düzenlenen vekaletname tarihi olan 15.07.2014 tarihinde işlemeye başlayacağını, müvekkilinin alacağının değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda arttırılmak üzere, intifa hakkı için davalıya ödenen 396.000,00 TL tutarın, kullanılmayan intifa süresine tekabül eden denkleştirişi adalet ilkesi gereğince güncellenmiş değeri karşılığında 382.708,22 TL (324.329,00 TL +KDV)’nin, akaryakıt istasyonu inşaatı için davalıya ödenen 330.400,00 TL tutarın, kullanılmayan intifa süresine tekabül eden denkleştirişi adalet ilkesi gereğince güncellenmiş değeri karşılığında 333.208,40 TL (282.380,00 TL +KDV)’nin müvekkilinin cari hesaptan kaynaklanan alacak tutarı olan 3.743,76 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsil olunarak müvekkili şirkete ödenmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; davanın belirsiz alacak davası şeklinde açılamayacağını, Rekabet Kurulunun akaryakıt sektörüyle ilgili 12.03.2009 tarihli duyurusuyla gerçekleştiğinden iade davasının 12.03.2011 tarihine kadar açılması gerektiğini, taraflar arasındaki bayilik ve işletmecilik sözleşmesininin 25.11.2005 tarihinde imzalandığını, sözleşme Rekabet Kurulu’nun 12.03.2009 tarihinde yapmış olduğu bildirimde esas alınan 18.09.2005 tarihinden sonra yapıldığı için, 25.11.2010 tarihine kadar muafiyetten yararlanıldığını ve 25.11.2010 tarihinden sonra ise muafiyet şartlarının ortadan kalktığını, davacının intifa hakkının da 25.11.2010 tarihinde sona erdiğini, davacı taraf ile müvekkili şirketin 18.09.2010 tarihinde bayilik sözleşmesini sona erdirerek ikinci bayilik sözleşmesini yaptıklarını, bayilik sözleşmesinin sona ermesini müteakip davacı taraf olan tüm ekipmanların geri alındığını, kalıcı nitelikte olanların da istenemeyeceğini, davacı tarafın intifa hakkı (gayri maddi hak bedeli) ve inşaat bedeli için müvekkili şirkete ödemiş olduğu toplam 726.400.00 TL tutarın bayilik sözleşmesine binaen ödendiğini, ikinci bayilik sözleşmesi için davacı tarafından müvekkili şirkete hiçbir ödeme yapılmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla bir an için davacın inşaat bedeli ve intifa (gayrı maddi hak) bedelini iade isteyebileceği kabul edilse dahi hem inşaat bedeli hem de intifa (gayrı maddi hak) bedeli için 8 yıl 3 aylık süreye tekabül eden kullanım bedelinin ayrıca iade alınan ekipmanların bedelinden düşülmesi gerektiğini, her ne kadar davacı taraf cari hesaptan kaynaklanan 3.743,76 TL alacağı olduğunu iddia etse de müvekkili şirketin bayilik sözleşmesinin yapıldığı tarihte, davacı tarafa vermiş olduğu 500,000,00 TL‘lik teminat mektubunun paraya çevrilmiş olduğunu ve borçtan mahsup edildiğini, belirsiz alacak davası olarak ileri sürülen alacak talebi açısından davanın dava şartı olan hukuki yarar yokluğu nedeniyle öncelikle usulden reddine, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, kullanılmayan intifa süresinden kaynaklandığı iddia edilen alacak talebin kabulüne karar verilmesi halinde; Denkleştirici Adalet İlkesinin yargılamaya konu ihtilaf açısından uygulama alanı bulunmadığından uygulanması talebinin reddine, kullanılan süre ile orantılı indirim yapılmasına, davacı tarafın cari hesaptan kaynaklı alacağı olduğu iddia edilen 3.743,76 TL alacak talebinin alacak bulunmadığından reddine, 500.000, 00 TL‘den teminat mektubundan kaynaklı mahkemece tespiti edilecek alacağın, kabul anlamına gelmemek kaydıyla hesaplanarak takas ve mahsubuna karar verilmesi ve yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacılara yüklenmesine ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesinin kararında; “Dosya kapsamına göre;davacı ile davalı arasında ilk olarak 25/11/2005 tarihinde ‘Bayilik ve işletmecilik sözleşmesi’ imzalandığı söz konusu sözleşmeye göre davacı taraf lehine 25/11/2020 tarihine kadar akaryakıt satış ve servis istasyonu bulunduğu gayrimenkul üzerinde intifa hakkı tesis ve tescil edildiği anlaşılmıştır.18/09/2010 tarihinde atarflar arasında ikinci bir bayilik sözleşmesi daha yapıldığı anlaşılmaktadır.15 yıllık intifa bedeli için davacının davalıya 396.000,00 TL. ödediği,bayilik sözleşmesinin ilk yapıldığı tarihle fesih tarihi arasında yaklaşık 8 yıl 3 aylık bir zaman geçtiği husunda herhangi bir ihtilaf yoktur.Yine aynı akaryakıt istasyonun inşaatı ve kurulumunu için davacının davalıya 330.400,00 TL. ödediği hususunda ihtilaf yoktur, İntifa tesis edilirken tarafların belirlediği süre 15 senedir.Davacı bu süre boyunca yatırımını yaptığı tesiste akaryakıt bayisine sahip olacacağını bekleyerek ticari ilişkiye girmiştir.İntifa hakkı için ödemiş odluğu bedel 15 yıllık süre nazara alınarak belirlenmiş bir bedeldir.Bu nedenle 15 yıllık inifa bedelini peşin olarak tahsil eden davalının kullanılmayan intifa süresine ilişkin bedeli iade etmesi gerekmektedir. Mahkememizce atanan sektör bilirkişisi tarafından denkleştirici adalet yönetimine göre yapılan hesaplamada ödenen paranın farklı döviz kurlarına ve altın fiyatına göre karşılıkları bulunarak yine TÜFE’ye göre güncelleme yapılarak ortalaması alınmak suretiyle güncellenmiş bedelin hesaplandığı ve bu hesaplamaya göre, bu nedelin aradan geçen süre ve enflasyonist akonomi dikkate alınarak denkleştirici adalet ilkesine göre güncellemesi sonucu ortalama uyarlama ölçütleri karşılığının 366.321,994 TL. olduğu anlaşılmaktadır.5 yılı aşkın süre de sözleşmeden beklenen amaç gerçekleşmiş olduğundan davacı şirketin istasyon inşaatı için ödediği tutarı geri isteyemeyeceği kanaatine varılmıştır.Kaldı ki, davalı tarafından inşaatın yıkıldığı,sözleşmenin feshinden sonra kullanılmadığı ve hatta başka bir şnşaat yapıldığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla davalı, davacının yatırımlarından istifa yoluyla ticaretine devam etmemiş olmakla, davacıya yatırım bedellerini iade etmesine gerek olmadığı kanaatine varılmış, taraflar arasoındaki cari hesap ilişkisine göre davacının 3.743,76 TL. alacağı olduğu tespit edilmekle, bu alacak miktarının tahsiline ” karar vermiştir. Bu karara karşı davacı ve davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Yasal düzenleme (KDV Kanunu) uyarınca dava konusu edilen intifa bedeli ve yatırım bedeli tutarlarına %18 oranında KDV tutarı ilave edilmesi gerektiğini, 324.329,00 TL +KDV = 382.708,22 TL talebinin tamamının kabulü yönünde hüküm kurulması gerekirken 366.321,94 Tl üzerinden davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalının akaryakıt istasyonunu yıkarak yerine AVM yapmış olmasının müvekkilinin intifa süresince taşınmazda faaliyet gösterileceği inancıyla davalıya yaptığı ödemenin iadesine engel teşkil etmeyeceğini, yıkılan akaryakıt istayonu yerine yapılan binanın değerinin de davalının zenginleştiği tutarlardan biri olduğunu, ilk derece mahkemesinin davanın reddine dair usul ve yasaya açıkça aykırı kısmının kaldırılarak davanın tüm talepler yönünden kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; ilk derece mahkemesince zamanaşımına esas alınacak tarih intifa bedeli ödemesine esas 25.11.2005 tarihli sözleşme olması gerekirken açık yanılgı neticesinde ikinci sözleşmenin fesih tarihi olan 03.04.2014 tarihinin zamanaşımına esas alınmış olmasının hatalı olduğunu, Müvekkili şirket ile davacı tarafın bayilik ve işletmecilik sözleşmesini 25.11.2005 tarihinde imzaladıklarının sabit olduğunu, Rekabet Kurulunun 12.03.2009 tarihinde yapmış olduğu bildirimde esas alınan 18.09.2005 tarihinden sonra sözleşme yapıldığı için, 25.11.2010 tarihine kadar muafiyetten yararlanıldığını 25.11.2010 tarihinden sonra ise muafiyet şartlarının ortadan kalktığını ve davacının intifa hakkının 25.11.2010 tarihinden itibaren sona erdiğini, davacı taraf ile müvekkili şirketin 18.09.2010 tarihinde bayilik sözleşmesini sona erdirerek ikinci bir bayilik sözleşmesi yaptıklarını ve bu kapsamda müvekkili şirkete ödenmiş bir intifa bedeli bulunmadığını, “Denkleştirici Adalet” ilkesinin mevcut ihtilafta uygulama alanı bulunmamasına rağmen bu ilke uyarınca hesaplanan intifa bedeli üzerinden kabul kararı verilmiş olmasının hatalı olduğunu, Cari alacak hesabına uygulanan fahiş faiz ve temerrüt faizi oranları nedeniyle tamamı mahsup edilen 500.000, 00 TL’den kaynaklı müvekkilinin alacaklı olduğu ve süresi içersinde ileri sürülen takas mahsup definin ilk derece mahkemesince değerlendirilmediğini, İlk derece mahkemesinin kararının incelenerek ortadan kaldırılmasına, kabulüne karar verilen 366.321,94 TL intifa bedeli yönünden davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, zamanaşımı deflerinin kabul görmemesi halinde kabulüne karar verilen 366.321,94 TL intifa bedeli yönünden Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2012/11082 E, 2013/9047 K ve 16.05.2013 tarıhlı kararı ışığında davanın reddine, aksi kanaat halinde davacının intifa hakkından yararlandığı 8 yıl 3 ay süre’nin “kıst-el yevm” ilkesi dikkate alınarak ödenen 396.000 TL intifa bedelinden düşülerek hesaplanmasına, karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, Rekabet Kurulu kararı gereği hükümsüz hale gelen intifa hakkı bedelinin, akaryakıt istasyonunun inşaatı için davalıya ödenen tutarın bakiye döneme isabet eden kısımlarının, sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca taşınmaz maliki davalıdan tazmini ayrıca aradaki cari hesap ilişkisi kapsamında ödenmeyen bedelin tahsili istemiyle açılmış bir eda davasıdır. Davacı yanca, taraflar arasındaki 25.11.2005 tarihli protokole uygun şekilde 15 yıllık intifa hakkının süresinden önce 03.04.2014 tarihinde sona erdirilmesi nedeniyle, davacının kullanmadığı süreye ilişkin intifa ivazının intifa hakkının terkin edildiği temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsili istemli açılan davada, mahkemece yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davacı ve davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır. İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dosyanın incelenmesinde, ilk derece mahkemesince yargılama aşamasında 03.04.2014 tarihli bilirkişi raporu ve önceki iki kişilik heyete yeni bir bilirkişinin katılımıyla 11.01.2018 tarihli ek raporun hazırlandığı, söz konusu raporlarda davacı şirket tarafından davalıya keşide edilmiş iki adet faturanın göz önünde bulundurulduğu ve sözleşmenin fesih tarihi olan 03.04.2014 tarihinin kabul edildiği, bu tarih sonrasında kalan süre için söz konusu hesaplamanın yapıldığı görülmektedir. Ancak dosya içerisinde dava tarihi itibariyle intifa hakkının terkin edilip edilmediği anlaşılamamaktadır. Lehine intifa hakkı tesis edilen davacı şirketin de intifa hakkını terkin ettirme hakkı bulunmaktadır. Her ne kadar davacı tarafça bu konuda davalı şirket yetkililerine Beyoğlu …Noterliğinin 15.07.2014 tarih ve … yevmiye numaralı vekaletname verilmiş ise de intifa hakkının terkin edilip edilmediği, edildi ise hangi tarihte terkin edildiği dosya kapsamından anlaşılamamaktadır. Bu durumda ilk derece mahkemesince intifa hakkının terkin edilip edilmediği belirlenmeden ve terkin söz konusuysa terkin belgesi dosyaya kazandırılmadan ve dava dilekçesinde yer alan bakiye dönem için intifa hakkı bedelinin tahsili talebi açısından terkin tarihi esas alınarak bilirkişi incelemesi yapılmadan kısmen kabul kabul kararı verilmesi doğru olmamıştır. Dava dilekçesindeki cari hesap ilişkinden kaynaklı alacak ve akaryakıt istasyonunun inşaatı için davalıya ödenen tutarın bakiye döneme isabet eden kısımlarının, sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca tahsili dışındaki talep olan intifa hakkı bedelinin tahsili talebi açısından terkin tarihi esas alınacağından ilk derece mahkemesinin bilirkişi vasıtasıyla yaptığı hesap denetlenememektedir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esasına dair istinaf nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin harcının ilk derece mahkemesince, talep halinde iadesine, 4-Davacı tarafından istinaf kanun yolu aşamasında yapılan yargılama giderlerinin, esas hükümle birlikte, ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine dair; HMK’nın 353/1.a.6. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 11.06.2020 tarihinde, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.