Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1776 E. 2020/598 K. 18.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1776
KARAR NO : 2020/598
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/04/2017
NUMARASI : 2016/71E. 2017/374K.
DAVANIN KONUSU: Ticaret Sicil Memurunun Kararına İtiraz
Taraflar arasında görülen ticaret sicil memurunun kararına itiraz davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine ilişkin verilen hükme karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili … davalı …San.ve Tic. Ltd. Şti.’nde ortak iken kendi adına olan tüm hisselerini 21.09.2012 tarihinde Bakırköy …. Noterliği … yevmiye nolu limited şirket hisse devri sözleşmesi (ile davalı … satarak devrettiğini, ancak davalı şirketin mevcut pay değişikliğini şirket karar defterine işlemek suretiyle ticaret sicil müdürlüğü nezdinde tescil ve ilan ettirmesi gerekmekte iken; söz konusu hususta her hangi bir işlem yapmadığını, şirkete ihtarname keşide edildiğini ancak şirketin adresi terk ettiği için ihtarnamenin tebliğ edilemediğini, müvekkili tarafından 11.01.2013 tarihinde davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazılı olarak başvuruda bulunulduğunu, ancak tebliğ şartı yerine getirilmemiş olduğundan talebin reddedildiğini belirterek, müvekkili …. 21.09.2012 tarihinde Bakırköy …. Noterliğinin … yevmiye nolu limited şirket hisse devri sözleşmesi ile davalı … devretmiş olduğu hisselerin masrafları müştereken ve müteselsilen davalılara ait olmak üzere ticaret sicil nezdinde tescili ve ticaret sicil gazetesinde ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili Sicil Müdürlüğünün, dava açılmasına sebebiyet vermediğini, bu nedenle kendisine husumet yöneltilemeyeceğini, davanın açılmasında herhangi bir kusuru bulunmayan müvekkilinin yargılama giderlerinden de sorumlu tutulamayacağını belirterek, müvekkili açısından pasif husumet yokluğu nedeni ile davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dava, limited şirket hissesinin devredildiğinin tescil ve ilanı istemine ilişkindir. Davacı, kendi adına olan tüm hisselerini 21/09/2012 tarihinde Bakırköy….Noterliğinin … yevmiye no’lu limited şirket hisse devir sözleşmesi ile davalı … devrettiğini, davalı şirketin pay değişikliğini şirket karar defterine işlemek suretiyle Ticaret Sicil Müdürlüğünde tescil ve ilan ettirmesi gerekirken herhangi bir işlem yapmadığını, hisse devrinin 11/01/2013 tarihinde davalı şirkete ihtarname ile tebliğ edilmesine rağmen adresinde bulunmadığından tebliğ edilemediğini ve bu hususta Ticaret Sicil Müdürlüğüne yaptığı başvurunun reddedildiğinden bahisle işbu davayı açmıştır. 6102 sayılı TTK’nın 595. maddesi gereğince, şirket sözleşmesinde aksi öngörülmemişse, esas sermaye payının devri için, ortaklar genel kurulunun onayı şarttır ve devir bu onayla geçerli olur. Davacı, şirket hissesini noter sözleşmesi ile devretmiş ise de, devrin davalı şirkete bildirilmediği, bu hususta genel kurulda karar alınmadığı anlaşılmakla…”, davanın reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde;Müvekkili tarafından söz konusu hissenin şirket ortağı ve yetkilisine devredildiğini, müvekkili tarafından şirkete ayrıca ihtarname gönderildiğini ancak şirket adresinde kimse olmaması nedeniyle ihtarnamenin tebliğ edilemediğini, müvekkilinin ihtarnameyi gönderdiği şirket yetkilisinin hisseleri devralan kişi olduğunu, bu sebeple ayrıca tebliğ şartı aranmaksızın davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, limited şirket ortaklık hissesini devretmiş olduğundan bahisle devrin tescil ve ilanı talebine ilişkindir.İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davalı şirketin dosyaya celp edilen ticaret sicil kayıtlarına göre, davalı şirketin iflas tasfiyesinin devam ettiği anlaşılmaktadır. HMK’nın 114/1.d maddesi uyarınca davacının ve davalının taraf ve dava ehliyetine ve dava takip yetkisine sahip olmaları dava şartıdır. Davalının ticaret sicil kaydına göre davalı şirketin iflas etmiş olduğu, iflas tasfiyesinin devam ettiği anlaşılmaktadır. Bu durumda davalı müflisin dava takip yetkisinin bulunmadığı, dava dilekçesinin iflas idaresini temsilen iflas müdürlüğüne tebligat yapılarak yargılamanın yürütülmesi ve işin esasının karara bağlanmış olması usule uygun bulunmuştur. Somut uyuşmazlıkta Bakırköy ….Noterliği’nin … yevmiye nolu 21 Eylül 2012 tarihli sözleşmesi mevcuttur. Söz konusu sözleşmede, ….hisse devreden, … ise hisse devir alan olarak görülmektedir….. Ltd Şti adına çıkartılmış olan Büyükçekmece ….Noterliği’nin 11 Ocak 2013 tarihli … yevmiye nolu ihtarnamesi iade edilmiştir. İhtarnameye ilişkin tebliğat parçaları incelendiğinde, bahsi geçen şirkete TK 21.maddesine göre tebliğat yapıldığı, yine Tamer Karakuş’a da TK m 21’e göre tebligat çıkartıldığı, her ikisinin de tebligata konu adresten ayrıldıkları ve yeni adreslerinin bilinmediği bahisle yapılan tebligatların iade edildiği anlaşılmaktadır. İTO’nun 10 Nisan 2013 tarihli …. sayılı yazısı incelendiğinde, ihtarname şirkete tebliğ edilemediğinden müdürlüğün yapabileceği bir işlem bulunmadığına yönelik bir ibare bulunduğu görülmektedir.. Söz konusu yazı … iadeli taahhütlü olarak gönderilmiştir.TTK’nın 595/1. maddesi uyarınca, limited şirket hisse devrine dair sözleşmenin yazılı şekilde yapılması ve imzaların noterce onanması geçerlilik şartıdır. Somut olayda bu koşulun gerçekleştiği anlaşılmaktadır.Aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca, şirket sözleşmesinde aksi öngörülmemişse, esas sermaye payının devri için, ortaklar genel kurulunun onayı şarttır. Devir bu onayla geçerli olur. Somut olayda, genel kurulun onayı bulunmamaktadır. Ancak Kanun, 6762 sayılı TTK’da olmayan yeni bir imkan getirmiştir. Yeni TTK’nın 595/son maddesi uyarınca, şirket genel kurulunun devre onay verilmesi talebi hakkında üç ay içinde olumlu veya olumsuz bir karar vermemesi halinde, devre onay vermiş sayılmasını hükme bağlamıştır. Somut olayda, davacının TTK’nın 595/son maddesi uyarınca devre onay verilmesi konusunda, dava dışı şirkete ve şirket yetkilisine gönderdiği ihbarname ile hisse devrinin TTK’nın ilgili maddesi uyarınca onaylanmasını ihbar etmiş, ancak bu ihbarname davalı şirkete ve ayrıca şirket yetkilisine tebliğ edilmemiştir. Bu sebeple şirket genel kurulunun, devre onay verdiği konusunda alınmış bir karar bulunmadığı gibi, davalı şirketin devre onay vermiş sayılmasını gerektiren yasal koşulların da gerçekleşmediği anlaşılmaktadır.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara tebliğine,5-Karar kesinleştikten sonra dosyasının, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi. 18/06/2020