Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/177 E. 2018/334 K. 29.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2018/177
KARAR NO : 2018/334
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/10/2017
NUMARASI : 2016/1278 -2017/994 E.K
DAVANIN KONUSU : Tespit
Taraflar arasındaki tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLAR İDDİA VE SAVUNMA ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkilinin iki ortaklı davalı şirketin kurucu ortağından biri ve aynı zamanda şirket müdürü olduğunu, 29.12.2011 tarihli noter hisse devir sözleşmesi ile müvekkilinin davalı şirkette mevcut hissesinin tamamını usulüne uygun şekilde 3. bir kişiye devrettiğini, şirket müdürlüğü görevinden istifa ederek davalı şirkette ortaklık sıfatının kalmadığını, buna rağmen halen davalı şirketin müdürü olarak göründüğünü ileri sürerek hisse devrine ilişkin 29.12.2011 tarihi itibari ile müvekkilinin müdürlük görevinden istifa ettiğinin tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket yetkilisi, davacının 2011 yılında şirketteki hisselerini devrederek ortaklıktan ayrıldığını, müdürlük yetkisinin de kaldırılmasını istediğini, ancak mali müşavirin yanlış yönlendirmesi sonucunda davacının müdürlülük yetkisinin 2014 yılında kaldırıldığını beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ GEREKÇESİ
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davacının şirket ortaklığından ayrılmış olmasına karşın müdürlük görevinden istifa etmediği, davalı şirket tarafından 01.10.2014 tarihinde müdürlük yetkisinin kaldırıldığı, bunun öncesinde davacının müdürlük görevinden istifa ettiğini ispata dair herhangi bir belge sunmadığı, şirket dışından da, müdür ve imza yetkilisi olunabileceği, kurucu ortak olan davacıya müdürlük yetkisinin ana sözleşme ile verildiği, ortaklıktan ayrılmasının müdürlük yetkisini sona erdirmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin şirketteki hisselerini devretmesine karşın kayıtlarda müdür olarak görünmeye devam ettiğini, davalı şirket yetkilisi Engin Demirci’nin duruşmadaki beyanı ve müvekkilinin şirketten ayrıldığı tarihten 2014 yılına kadar şirket adına tüm işlemleri yaptığı gözetildiğinde müvekkilinin müdürlük görevinden istifa ettiğinin kabulü gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE
Dava, şirket ortaklığından ayrılan ortağın ayrılma tarihi itibari ile müdürlük görevinden istifa ettiğinin tespiti istemine ilişkindir.
Davacı, kurucu hissedarlarından ve aynı zamanda 10 yıl süre ile müdürü olduğu davalı şirketteki hissesinin tamamını devrettiğini, şirket ortaklığından ayrıldığını, hisse devir tarihi itibari ile müdürlük görevinden istifa ettiğini iddia ederek 29.12.2011 tarihi itibari ile şirket müdürlüğünden istifa ettiğinin tespitini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, davanın reddine karar verilmiştir.
Somut olayda; davacının 10.02.2011 yılında kurulan davalı şirketin kurucu iki ortağından biri olup, ana sözleşmeyle 10 yıl süreliğine müdür olarak atandığı, şirketteki tüm hisselerini 29.12.2011 tarihinde devretmesine karşın müdürlük sıfatının devam ettiği, 01.10.2014 tarihli ortaklar kurulu kararı ile davacının müdürlük görevinden azledildiği anlaşılmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında, dosya kapsamı itibariyle, davacı tarafça istifa iradesini bildirdiğine dair herhangi bir belgenin sunulmadığı gibi, müdürlük görevinden azledildiği 01.10.2014 tarihinden öncesine ilişkin müdürlük görevini sona erdirdiğine dair ortaklar kurulu kararı ya da herhangi bir irade açıklaması bulunmamaktadır. Başka bir ifadeyle, davacının şirketteki tüm hisselerini devretmesinden sonra da, müdürlük görevini devam ettirdiği, bu görevinden azledildiği tarihe kadar istifa ettiğine dair irade açıklaması veya bu hususta alınmış ortaklar kurulu kararı bulunmadığı gözetildiğinde ilk derece mahkemesince yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle, HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca, istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Gerekçeli kararın Yazı İşleri Müdürlüğü tarafından taraflara tebliğine,
5-Dosyanın, karar kesinleştiktensonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK.361.maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açık olmak üzere, HMK 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 29/03/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
KANUN YOLU :HMK 361.maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.