Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1768 E. 2020/264 K. 05.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1768
KARAR NO : 2020/264
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/02/2018
NUMARASI : 2016/507E. – 2018/144K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabul- kısmen reddine ilişkin verilen hükme karşı, davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında scm sığma impact 87 panel ebatlama makinesinin satımı konusunda anlaşma yapıldığını, yapılan anlaşma gereği müvekkili şirketin, banka yoluyla davalı hesabına 10.000 EURO gönderdiğini, ayrıca davalı tarafa 200 EURO elden ödeme yapıldığını, yapılan anlaşma gereğince, satış sözleşmesine konu makinenin belirli bir süre davalı firmanın deposunda bekletileceğini, müvekkili şirketin ödeme yapmasına rağmen davalı şirketin scm sığma ımpact 87 panel ebatlama makinesini üçüncü bir kişiye satıp teslim ettiğini, davalı firmanın ihtarın ardından, 5.160 EURO ödemede bulunduğunu, ancak bakiye borcunu halen ödemediğini belirterek, fazlaya ilişkin haklarını saklı kalmak kaydıyla, bakiye 5.040 EURO alacağın, ödeme tarihinden itibaren Devlet Bankalarının 1 yıl vadeli EURO’ya ödediği en yüksek faiz oranları tespit edilip buna göre işlemiş faiz hesabı ile birlikte, davalı şirketten alınarak davacı şirkete verilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; taraflar arasında yapılan anlaşmanın V. Bölümünde “Taraflar arasında iş bu sözleşmeden ve eklerinden kaynaklanabilecek tüm dava ve icra takiplerinde İstanbul Mahkemeleri ve İcra daireleri” şeklinde yetki şartı olduğunu, davaya bakmakla yetkili mahkemenin İstanbul Mahkemeleri olduğunu, şirketin sözleşmedeki yükümlülüklerini yerine getirmediğini, davacının iddiasının aksine sadece scm sıgma ımpact 87 panel ebatlama makinesi için değil, cehısa eğri kenar bantlama ve cehısa eğri kenar temizleme makinesi olmak üzere toplam üç adet makine için anlaşma yapıldığını, sözleşme konusu makine bedellerinin 10.000,00 Euro siparişte peşin, 15/04/2015 tarihinde 8.350,00 Euro banka havalesi ile 10.000,00 Euro Çek ve 10.000,00 Euro Leasing ödemesi şeklinde ödeneceği yönünde anlaşıldığını, ödemenin sadece 10.000,00 Euro kısmının 07/05/2015 tarihinde müvekkili şirkete ödendiğini, geri kalan bakiye bedelin ödenmediğini, davacı tarafından müvekkili şirkete 200 Euro’nun elden yapıldığı yönündeki iddiaların tamamen asılsız olduğunu, taraflar arasında yapılan anlaşma gereğince makine bedellerinin ödenmemiş olması sebebi ile müvekkili şirketin teslim yükümlülüğü bulunmadığını, davacının kötü niyetli olarak kendini haklı çıkarmak amacı ile makinesinin sözleşme gereği ödemesini yapmamasına rağmen scm sıgma ımpact 87 panel ebatlama makinesinin üçüncü kişiye satıldığını iddia ettiğini, sözleşmenin “Ödemeye İlişkin Genel Koşullar” kısmının 3. Maddesinde, “Alıcı ayrıca cayma halinde sözleşme bedelinin %10 oranında cezai şart ödemeyi gayrikabili rücu olarak kabul eder.” şeklinde hüküm bulunduğunu, yine aynı maddede, yapılan tüm masrafların satıcı davacıdan alınacağı hususunun düzenlendiğini, bu sebeple müvekkili şirketçe yapılan masraflar ve sözleşme bedelinin %10’ u olan 3.835,00 Euro cezai şartın, karşı tarafça ödenen 10.000,00 Euro peşinattan kesilmiş olduğunu ve davacı şirketin hesabına 29/02/2016 tarihinde 5.165,00 Euro ödeme yapıldığını, davacının alacağının zamanaşımına uğradığını, dava konusu alacak hakkında bir yıllık zamanaşımı süresinin dolmuş olduğunu belirterek, mahkemece öncelikle yetkisizlik kararı verilerek dosyanın yetkili İstanbul Ticaret Mahkemesine gönderilmesine, davanın zamanaşımı nedeni ile reddine, haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Davacı tarafından 1 adet makine satın alındığı, davalının ise 3 adet makine satımı konusunda anlaştıklarını beyan ettiği, bu hususta yazılı bir anlaşma olmadığı ayrıca davalı tarafından bu hususu ispatlayacak bir delil sunulmadığından tarafların 1 adet makine alımı konusunda anlaştıklarının kabul edildiği, davacı tarafça 200,00 Euro elden nakit olarak ödeme yapıldığı iddia edilse de bu konuda herhangi bir tahsilat makbuzu vs ibraz edilmediği ve davalı şirketçe de ödeme kabul edilmediğinden davacının 200,00 Euro daha ödediğini ispat edemediğinden davacı şirketin yalnızca 10.000,00 Euro ödeme yaptığının anlaşıldığı, her ne kadar davalı taraf davacı tarafça yapılacak ödemenin geç ve eksik yapılmış olması nedeniyle makinelerin teslim edilmediğini iddia etmiş olsa da cevap dilekçesinde belirtildiği gibi makine en geç Haziran 2015 yılında teslim alınması gerekiyorsa bile bu hususta davacı tarafa herhangi bir ihtarname göndermediği, yazılı bildirimde bulunmadığı, bu durumda makineyi teslim etmeyen davalının temerrüde düşmüş sayılması gerektiği, yine taraflar arasında geçerli yazılı bir sözleşme bulunmadığından davalının geçersiz sözleşme hükmüne dayalı olarak cezai şart talebinde bulunamayacağı, ayrıca davalı vekiline kesin süre verilmesine rağmen antrepo bedeline ilişkin herhangi bir fatura sunmadığı, davalı şirketin davacıya düzenlemiş olduğu cayma bedeli ve antrepo ve depo masrafına ilişkin 99385 nolu irsaliyeli faturayı sunduğu ancak bu faturayı zaten kendisinin düzenlemiş olduğu ve bu faturayla antrepo masrafı yapmış olduğunu ispatlamış sayılmayacağı, açıklanan nedenlerle davalı taraf satış bedelini almasına rağmen satış konusu bir adet makineyi davacı tarafa teslim etme yükümlülüğünü yerine getirmediğinden temerrüde düştüğü, davacıya daha önce 5.165 Euro ödediği, davalının cezai şart talep edemeyeceği ve antrepo bedeline ilişkin de herhangi bir delil sunmadığı anlaşıldığından bunlara ait mahsup ettiği 10.000 Euro’dan bakiye 4.835 Euro’yu da davacıya ödemesi gerektiği, her ne kadar davacı taraf davadan önce davalı şirkete 10.000,00 euronun ödenmesi hususunda ihtarname göndermiş olsa da ihtarnamede herhangi bir süre tanınmadığından yabancı para alacaklarına uygulanması gereken faizin dava tarihinden itibaren işletilmesine karar …” verildiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 4.835,00 Euro alacağın, dava tarihi olan 22/04/2016 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca faiz uygulanmak suretiyle, davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye talebin reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; önceki beyanlarını tekrarlamış, dosyada mübrez olan sözleşmenin teslime ilişkin genel koşullar bölümünde “teslimin satış bedelinin tamamının satıcının hesabına geçmesinden sonra en kısa süre içinde yapılır” maddesinin yazılı olduğunu, müvekkili şirketin sözleşmenin gereğini yerine getirdiğini ve sözleşmenin ifa edilmemesinden dolayı uğramış olduğu zararın telafisi için sözleşmede %10 olarak belirlenen cezai şart ile antrepo ve kira bedeli kapsamında kesinti yapıldığını, kaldı ki sözleşme hiç olmasa dahi kanun gereği davacı şirket ile müvekkili şirketin borçlarını aynı anda ifa etmeleri gerektiğini, dosyada mübrez raporlara karşı itirazlarının değerlendirilmediğini, müvekkili şirketin söz konusu makineler için masraflar yaptığını ve bununla beraber söz konusu makinelerin muhafaza edilmesinden kaynaklı olarak giderler oluştuğunu ve zarar ettiğini, TMK’nın 2. maddesi gereğince alıcının, satıcının bu zararını karşılamak durumunda olduğunu, dosyada mübrez faturanın hükümde değerlendirilmemesi ve dikkate alınmamasının hukuka aykırı olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesinin usul ve yasaya aykırı istinaf konusu kararının kaldırılasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ticari satım kapsamında davacıya teslim edilmesi gereken makinenin davalı tarafından dava dışı kişiye satılıp teslim edilmesinden kaynaklı olarak alıcı tarafından verilen satış bedelinin sebepsiz zenginleşme nedeniyle iadesi talebine yönelik bir alacak davasıdır.İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı, davalı vekili tarafından yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı vekili dava dilekçesinde, taraflar arasında yapılan satış sözleşmesi uyarınca … panel ebatlama makinesinin satımı konusunda anlaşma yapıldığını, bu kapsamda müvekkili tarafından banka kanalıyla davalıya 10,000 Euro ve elden 200 Euro ödeme yapıldığını, ancak davalı şirketin makineleri teslim etmeyerek üçüncü bir kişiye satıp zilyetliğini devrettiğini iddia ederek, davalıya yapılan satım bedelinin bakiyesinin tahsilini istemiştir.Davalı ise cevap dilekçesinin ekinde sunmuş olduğu sözleşme kapsamında, taraflar arasındaki satım ilişkisinin sadece dava dilekçesine konu edilen makine için değil, başka iki adet daha olmak üzere toplam üç makine için kurulduğunu, karşı tarafça sadece 10,000 Euro ödeme yapıldığını, 200 Euro tutarındaki ödemenin ise iddiaların aksine yapılmadığını ileri sürmektedir. Davalı karşı tarafça satış bedelleri ödenmediğinden aradaki sözleşmede düzenleme yapılan üçüncü madde uyarınca cayma bedeli tahakkuk ettirdiğini, aynı zamanda antrepo ve depo masraflarının da taraflarınca hesaplanarak bu kalemler mahsup edildikten sonra davacının hesabına 5.165,00 Euro ödeme yapıldığını savunmasında bulunmuş, davanın reddini istemiştir.Davalı vekilinin cevap dilekçesinde ileri sürdüğü sözleşmenin incelenmesinde, satıcı olarak davalı şirketin kaşe ve imzasının bulunduğu, ancak davacı şirketin ticari unvanın yazılı olduğu kısımda herhangi bir kaşe imzasının bulunmadığı, ayrıca sözleşmenin dava dilekçesine konu edilen makine haricinde başka iki makine konu edilerek yapıldığı görülmekle davacı cevaba cevap dilekçesinde söz konusu sözleşmeyi inkar etmiştir. Sözleşmenin 5. maddesinde, taraflar arasında çıkacak uyuşmazlıkta İstanbul icra daireleri ve mahkemelerinin yetkili olacağı yazılı olmakla birlikte, bu sözleşme davacının imzasını içermemektedir. Somut uyuşmazlıkta ihtilafsız olan husus dava dilekçesine konu edilen makinenin satımına ilişkin anlaşmaya varılmış olduğudur. Her ne kadar davalı dosya içerisine kendileri tarafından davacıya gönderilmiş olduğunu ileri sürdüğü 17/06/2015 tarihli mail çıktısını ileri sürmüş olsa da söz konusu mail çıktısının incelenmesinde, bu mailde 16.03.2015 tarihli ekte bulunan sözleşmenin iş akdinin tamamlanması açısından imzalanıp kargo ile gönderilmesinin istenildiği anlaşılmakla, mailin konusu dava dilekçesine konu edilen makine oluşturmaktadır. Söz konusu davanın cevap dilekçesinde ibraz ettiği sözleşmeden kaynaklı olduğuna yönelik iddia davalı tarafından ileri sürülmekle, bu hususa ilişkin ispat yükü davalı üzerindedir. Davacı vekili vermiş olduğu cevaba cevap dilekçesinde davalının dayandığı mail çıktısına ilişkin olarak herhangi bir beyanda bulunmamış ve davalı vekili tarafından sunulan sözleşmenin taraflarınca müvekkilince imzalanmadığını beyanla bu sözleşmeyi açıkça inkar etmiştir. Davacı tarafından sözleşme ilişkisi inkâr edildiği takdirde, talep miktarı da dikkate alınarak, yazılı delille ispata ilişkin kuralların gözetilmesi gerekir. Yazılı sözleşme olmasa da sözleşmenin varlığını ortaya koyan, yazılı delil niteliğinde olmayan ancak kesin delil niteliğindeki ikrar, yemin delilleri ile de sözleşme ilişkisi ispatlanabilir. Tüm bu delillerle de sözleşme ilişkisi ispatlanmış değilse HMK’nın 200. maddedeki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati hâlinde tanık dinlenebilir. Açık muvafakat olmazsa tanıkla sözleşme ilişkisi ispatlanamaz. Bunun da istisnası olan HMK’nın 202. maddeye göre senetle ispat zorunluluğu bulunan hallerde delil başlangıcı bulunursa tanık dinlenebilir. Somut olayda kesin delillerle akdî ilişki ispatlanamamıştır.Davalı cevap dilekçesine ekli sözleşme kapsamında dava dilekçesine konu satım ilişkisinin kurulduğunu iddia etmiş olsa da az yukarıda bahsi geçtiği şekilde bu iddiasını ispatlayamadığından davalı vekilinin istinaf başvurusunda konu ettiği aradaki sözleşme kapsamında kendileri tarafından cezai şart alınmış olduğuna yönelik beyanlara itibar edilmemesi gerekmektedir. Zira her ne kadar davalı tarafından sözleşme cayma bedeli ve antrepo bedeli olarak tahakkuk ettirilmiş bulunan fatura dosyaya sunulmuş olsa da talimat yoluyla davacının ticari defterleri incelenmiş ve bu faturanın davacının ticari defterlerinde kayıtlı olduğuna ilişkin bir değerlendirmenin yapılmamış olduğu anlaşılmıştır. Davacı şirketin satım ilişkisi çerçevesinde davalıya 10.000 Euro gönderdiği davacı şirketin defterlerinden de anlaşılmaktadır. Daha sonra davalı tarafından gönderilen 5.165,00 Euro da davacının ticari defterlerine kayıt edilmiştir. Davalı cayma bedeliyle antrepo ve depo masraflarına ilişkin olarak tahakkuk ettirmiş olduğu faturanın hukuki dayanağını ispatlayamamakla sonuç itibariyle 15.12.2017 tarihli bilirkişi raporunda davacının 13.748,26 TL alacaklı olduğuna ilişkin değerlendirme yapılmıştır.Davalı her ne kadar istinaf dilekçesinde, davacı tarafın dava konusu makineyi geç teslim almasından kaynaklı olarak aradaki sözleşmesinin varlığı kabul edilmese dahi depo ve antrepo bedeli kapsamında davalının zararının oluştuğunu iddia etmiş olsa da söz konusunu zararlarını az yukarıda bahsi geçtiği üzere usulüne uygun delillerle ispatlayamamış olduğundan ilk derece mahkemesi kararı yerinde olmakla davalının istinaf başvurusunun esastan reddi gerekmektedir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Bakiye 789,34 TL nispi istinaf harcının davalıdan tahsiline, Hazineye irad kaydına, 4-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,5-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,6-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,7-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 05/03/2020 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.