Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1764 E. 2020/269 K. 05.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1764
KARAR NO: 2020/269
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/05/2018
NUMARASI: 2015/892 2018/458
DAVANIN KONUSU: Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne ilişkin verilen hükme karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; müvekkilinin 10.12.2009 tarihinde imzaladığı kira sözleşmesi ile mecuru 01.02.2010 tarihi itibari ile kiraladığını, kira kontratının sona ermesiyle birlikte bazı demirbaşların mal sahibinin yedinde bırakıldığını, yeni kiracı davalı firmanın mecurda bırakılan kazanı satın almak istediğini, bu konuda müvekkili şirket ile anlaşma yoluna gidildiğini, ürün için yapılan ödeme bedelinde mutabık olunmadığının müvekkili tarafından davalı yeni kiracıya bildirilmiş olmasına rağmen, davalı yeni kiracını ürünün karşılığı olarak sadece 1.500,00TL ödeme yaptığını, kalorifer kazanının davalı şirkete satılmış olduğu konusunda ihtilaf bulunmadığını, yapılan ödemenin gerçek bedeli karşılamadığını, Gaziosmanpaşa 2. Sulh Hukuk Mahkemesi 2015/59 D.İş sayılı dosyasından söz konusu mecurda bulunan malzeme ve teçhizatların bedelinin tespitine dayalı bilirkişi raporu alındığını, müvekkili firma tarafından yaptırılan kalorifer kazanının halen davalının kullanımında olduğunu belirterek, satış bedeli bakiyesi karşılığı şimdilik 1.000,00 TL’nin davalı şirketten temerrüt faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili, 21.06.2017 tarihli ıslah dilekçesiyle, davalı yanca yapılan 1.500,00 TL kısmi ödemenin tespit edilen rayiç bedelden düşülmesiyle kazan bedeli 23.500,00 TL’nin, kısmi ödemenin yapıldığı ve satışa ilişkin mutabık kalınan tarih olan 24.02.2014’ten, talebimizin kabul görmemesi halinde ihtarnamenin tebliğ edildiği 29.04.2015 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte, davalıdan tahsiline, ayrıca Gaziosmanpaşa 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/59 D.İş numaralı dosyasında yapılan tespit giderleri ile işbu dosyanın Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; davacı ile dava dışı kiralayan arasında yapılan 10.12.2010 kira sözleşmesinin borçların nispiliği ilkesi gereğince müvekkili şirkete etki etmeyeceğini, bahsi geçen işyerini müvekkili şirketin 01.01.2014 tarihinde kiracı sıfatıyla kullanmaya başladığını, davaya konu menkulün bulunduğu taşınmazın maliki ve bu sıfatla kiraya verenin … (%50 hissesi) … {%25 hissesi) ve … (%25 hissesi) isimli kişiler olduğunu, imalatçının ikinci el değeri olarak 1.500,00 ila 2.000.00 Tl arasında bir bedel belirlediğini, davacı ile yapılan pazarlıkla 1.500,00 TL bedelde anlaştıklarını, 1.500.00 TL’nin banka yoluyla 24.02.2014 tarihinde havale edildiğini, Gaziosmanpaşa 2. Sulh Hukuk Mahkemcsinin 2015-59 D.iş sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunun hukuka aykırı olduğu hususunu ekte sundukları 06.04.2015 tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçelerinde ayrıntılarıyla belirttiklerini, davacı şirketin, müvekkilinin 2014 başında kiraladığı mecurun eski kiracısı olduğunu ve yıllarca önce mecuru tahliye ederek kiralayana teslim etmiş olduğunu, kiralayanın beyanına göre davacının kazan ve eski mutfak tezgâhı dışında hiçbir hakkı veya alacağı olmadığını, kazan parasının da davacıya taraflarınca ödendiğini belirterek …, … ve …’e davanın ihbarına,müvekkilinin bu dosyada taraf sıfatının olmadığından HMK’nın 115. maddesi gereği davanın dava şartı yokluğundan davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Tarafların davaya konu kazanın satımı hususunda anlaştıkları, TBK’ nın 233/1 maddesinde; alıcı malı alacağını kesin olarak bildirmişse satış, ifa yeri ve zamanındaki ortalama piyasa fiyatı üzerinden yapılmış sayılacağına ilişkin hükmü gereğince bilirkişi raporu ile belirlenen satış bedelinin davalı taraftan tahsili gerektiği, dosya kapsamına alınan ve hüküm kurmaya elverişli bulunan bilirkişi raporunda davaya konu kazanın rayiç değerinin 25.000,00-TL olarak belirlendiği, davalı tarafın davaya konu kazanın satış bedelinin 1.500,00-TL olduğunu iddia ettiği; ancak bu hususu davacı tarafça eda edilen yemin kapsamında da ispat edemediği, bu nedenle bilirkişi raporu ile belirlenen 25.000,00-TL satış bedelinden davalı tarafça daha önce ödenen 1.500,00-TL’ nin mahsubu ile bakiye 23.500,00-TL bedele hükmetmek gerekmiş, davacı tarafça her ne kadar davalı tarafça yapılan ödeme tarihinden itibaren avans faizi talep edilmiş ise de; davaya konu satış bedeli bilirkişi raporu ile belirlenebilir hale geldiğinden dava dilekçesi ile talep edilen 1.000,00-TL lik kısma dava tarihi olan 02.09.2015 tarihinden kalan kısma ıslah tarihi olan 21.06.2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine…”, karar verilmiştir. Bu karara karşı, her iki taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalı tarafça kısmi ödemenin gerçekleştirildiği tarih olan 24/02/2014 tarihi itibariyle borcun muaccel olmasına rağmen, kalan kısmın davalı tarafça ödenmediğini, bu nedenle davalının işbu tarih itibariyle temerrüde düştüğünü, söz konusu yargılamada hükmedilen 23.500,00 TL kazan bedelinin, kısmi ödemenin yapıldığı tarih olan 24.02.2014 tarihinden itibaren, bu talepleri kabul görmese dahi davalı tarafa gönderdikleri ihtarname doğrultusunda ihtarnamenin tebliğ edildiği tarih olan 29.04.2015 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi gerektiğini, tespit dosyasında yapılan masrafların yargılama gideri kapsamında olup, gerekçeli kararda bu hususa ilişkin herhangi bir hükmün tesis edilmediğini belerterek, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının bu yönlerden usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın tüm talepleri yönünden kabulüne karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Önceki beyanlarını tekrarla, müvekkili şirketin davayı ihbar ettiği kiraya veren kişilerle kira akti yaptığı gerçeğini yazılı delillerle, kontratla ispatladıklarını, husumet itirazlarının nazara alınmadığını, Sorun kira hukukundan kaynaklanmış olmakla uyuşmazlığı çözmekde Sulh Hukuk mahkemesinin görevli olduğunu, İlk derece mahkemesince, tanık deliline dayanmalarının ara kararla engellendiğini, oysa kira ilişkisinin her türlü delil ile ispatlanabilecek hususlardan olduğunu, Bilirkişi raporuna karşı yapmış oldukları itirazlarının da mahkeme tarafından dikkate alınmadığını, davacı ile yapılan pazarlık sonucunda hurda/bozuk/arızalı kazan bedeli üzerinde anlaşmaya varılarak bu bedelin müvekkili şirket tarafından davacıya ödendiğini, İlk derece mahkemesinin istinafa konu kararının bu nedenlerle usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ticari satıma konu emtia bedelinin tahsili talebiyle açılmış bir alacak davasıdır. İlk derece mahkemesince, yukarıda gösterilen gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı, her iki taraf vekillerince yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dosyanın incelenmesinde, davacının kira sözleşmesi kapsamında dava dilekçesinde bahsi geçen mecurun 01.02.2010 tarihi itibariyle kiralamış olduğu, sonrasında dava dışı kiralayan ile kira ilişkisinin sona erdirildiği, davacının mülkiyetindeki bir adet … Kalorifer kazanının kendisinden sonraki kiracı olan davalıya satılması konusunda tarafların anlaştıkları ihtilafsızdır. Davacı vekili dava dilekçesinde bedel konusunda mutabık olmadıklarını, karşı tarafça sadece 1.500 TL ödeme yapıldığını, yapılan ödemenin gerçek bedeli yansıtmadığını beyan ederek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000 TL’nin 24.02.2014 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir. avacı vekili, 21.06.2017 tarihli ıslah dilekçesiyle, davalı yanca yapılan 1.500,00 TL kısmi ödemenin tespit edilen rayiç bedelden düşülmesiyle kazan bedeli 23.500,00 TL’nin, kısmi ödemenin yapıldığı ve satışa ilişkin mutabık kalınan tarih olan 24.02.2014’ten, talebimizin kabul görmemesi halinde ihtarnamenin tebliğ edildiği 29.04.2015 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte, davalıdan tahsiline, ayrıca Gaziosmanpaşa 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/59 D.İş numaralı dosyasında yapılan tespit giderleri ile işbu dosyanın Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili ise cevap dilekçesinde, kendilerinin de kiracı olduğunu ileri sürerek husumet itirazında bulunmuş, yine tarafların kazanın fiyatı hususunda anlaşmaya varmış olduklarını, anlaşma kapsamında 1.500 TL’nin banka havalesi yoluyla gönderildiğini, dolayısıyla davanın reddi gerektiğini ileri sürmektedir. Dosya kapsamındaki Gaziosmanpaşa 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/59 D.İş sayılı dosyasının incelenmesinde, dava dilekçesine konu adreste tespit yapıldığı, bu tespit neticesi dava konusu bir adet … marka kalorifer kazanın satış tarihindeki değerini 25.000 TL tutarında olduğuna ilişkin rapor düzenlendiği görülmüştür. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sorasında alınan 13.06.2017 tarihli bilirkişi raporunda da söz konusu kazanın tespit dosyası ile belirlenen 25.000 TL tutarındaki rayiç bedelinin kadri maruf bulunduğu sonucuna ulaşıldığı görülmüştür. Davalının istinaf nedenlerinin incelenmesinde; Uyuşmazlığın kaynağının tacir olan taraflar arasındaki satım ilişkisinden kaynaklandığı, taraflar arasında kira sözleşmesi bulunmadığı anlaşılmakla uyuşmazlığın çözümünde yetkili mahkeme ticaret mahkemesidir. Uyuşmazlık kira ilişkisinden doğmadığından, davalının görev konusundaki itirazı yerinde görülmemiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde açıkça müvekkili şirket yetkilisinin davacı şirketi aradığını dava konusu kazanın satımı konusunda fiyat belirleyerek anlaştıklarını savunmuştur. Yine davalı vekili istinaf dilekçesinde davacı şirket yetkilileri ile söz konusu taşınmazda bulunan kazanın satışı için taraflarınca iletişim kurulduğuna yönelik beyanda bulunarak 1.500 TL üzerinden anlaşma sağlandığını ve bu paranın taraflarınca banka kanalıyla havale edildiğini beyan etmektedir. Dosya kapsamında kazan için davalı tarafından davacıya gönderildiği anlaşılan 1.500 TL tutarlı ödeme dekontu mevcuttur. Bu ödeme ihtilafsızdır. Her iki taraf da satım konusunda anlaştıklarını, satım sözleşmesinin inikat ettiğini kabul etmektedir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, satıma konu kazanın bedeli konusunda tarafların anlaşıp anlaşmadığı, 1.500 TL’lik ödemenin kazanın tüm bedeline ilişkin bir ödeme olup olmadığı, taraflar bedel konusunda anlaşmadıysa, satım tarihinde kazanın gerçek rayiç değerinin ne olduğu noktalarında toplanmaktadır. Davacı vekili,taraflar arasında satıma konu kazanın bedeli konusunda bir mutabakat bulunmadığını iddia etmiş olsa da davalının aksi yönde savunması mevcuttur. İlk derece mahkemesi davalı tarafa yemin teklif etme hakkı olduğunu hatırlatmış ve davalı bu hakkını kullanmıştır. Davacı temsilcisinin 31.11.2018 tarihli celsede yemin eda ettiği ve söz konusu yemininde de taraflar arasında kazanın 40.000-50.000 TL civarında satımı konusunda anlaşma yapıldığını beyan etmiş olduğu anlaşılmaktadır. Davalı taraf, tarafların satım bedelinin 1.500 TL olduğu konusunda anlaştıkları savunmasını kanıtlayamamıştır. Bu durumda, TBK’nın 233/1. maddesi uyarınca belirlenmelidir. İlk derece mahkemesinin bu konudaki hukuki gerekçesi isabetlidir. İlk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporu ile tespit aşamasında alının bilirkişi raporu örtüşmektedir. Bu durumda, anılan 233/1.madde uyarınca, taraflar arasındaki satım sözleşmesinin 25.000 TL satım bedeli üzerinden kurulduğunun kabulü gerekir. Davalının 1.500 TL’lik ödemesinin düşümü sonrasında bakiye alacağın 23.500 TL olduğu anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesinin asıl alacağa ilişkin tespiti isabetli olup, davalı vekilinin ileri sürdüğü istinaf nedenleri yerinde değildir. Davacının istinaf nedenlerinin incelenmesinde; Dosya kapsamında davanın açılış tarihinden önce davalı tarafa usulüne uygun şekilde gönderilen bir ihtarname bulunmadığından temerrütün dava tarihi itibariyle oluştuğu anlaşılmakla ilk derece mahkemesince dava ve ıslah tarihinden itibaren başlamak faize ilişkin hüküm kurmasında herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığından, davacının bu yöndeki istinaf başvurusu yerinde değildir. Gaziosmanpaşa 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/59 D. İş sayılı dosyasının incelenmesinde bu dosyanın konusunun eldeki esasa ilişkin davada kullanılmak üzere delil tespitine yönelik olduğu görülmekle, delil tespitine yönelik giderler esas dava içerisinde yargılama gideri olarak talep edilebilecektir. Davacı vekili bu yöndeki talebini ıslah dilekçesinde dile getirmiştir. Kaldı ki HMK’nın yargılama giderlerini düzenleyen 323/1.ç hükmü uyarınca, delil tespit giderleri yargılama giderlerinden olup, 332. madde uyarınca mahkeme, yargılama giderlerine resen hükmeder. Bu durumda davacı vekilinin bu konudaki istinaf başvuru nedeni yerinde olup, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının yargılama giderleri yönünden düzeltilmesi gerekmiştir. Ayrıca, ilk derece mahkemesince bakiye harcın hesabında, davacının ıslah aşamasında yatırdığı harcın dikkate alınmadan hesaplama yapılması da usule aykırı olmuştur. Bu hususun da HMK’nın 33, 355 ve 353/1.b 2. Maddeleri uyarınca resen düzeltilmesi gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1-2. maddeleri uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmediğinden, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine; davacı vekilinin istinaf başvurusunun harç ve yargılama giderleri yönünden kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının yargılama giderleri yönünden düzeltilmesi gerekmekle, kararın kaldırılarak davanın esası hakkında dairemizce yeniden hüküm verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: Davalı vekilinin istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmediğinden, davalının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine; davcı vekilinin istinaf başvurusunun yargılama giderleri yönünden kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının harç yargılama giderleri yönünden düzeltilmesi gerekmekle, HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca kararın kaldırılarak davanın esası hakkında dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda; 1-Davanın kabulü ile 23.500,00TL alacağın, 1.000,00Tl’lik kısmına dava tarihi olan 02/09/2015 tarihinden itibaren, kalan kısmına ıslah tarihi olan 21/06/2017 tarihinden itibaren işletilecek ve 3095 sayılı Kanun’un 2/2.maddesi uyarınca avans esasına göre hesaplanacak temerrüt faizi ile birlekte davalıdan alınarak davcıya verilmesine, 2-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 1.605,28 TL ilam harcından peşin alınan 27,70-TL’nin ve ıslah aşamasında yatırılan 384,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.193,58 TL ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yatırılan 27,70 TL başvuru harcı, 27,70-TL peşin harç ve 384,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 439,40 TL harç giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 5-Davacı tarafından ilk derece yargılamasında yapılan ve ayrıntısı UYAP’ta kayıtlı olan 932,00 TL yargılama giderinin ve Gaziosmanpaşa 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/59 D. İş sayılı delil tespit dosyasında davacı tarafından yapılan giderlerin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 6-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince, hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine, 7-İstinaf aşamasındaki yargılama giderleri yönünden; a-Her iki taraf vekillerince yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, b-İlk derece mahkemesinin kararı kaldırılarak yeniden hüküm verildiğinden, davacı tarafça yatırılan 35,90 TL istinaf peşin karar harcının ve davalı tarafından yatırılan 402,00 TL istinaf peşin karar harcının, ilk derece mahkemesince, talep halinde yatıran tarafa iadesine, c-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından, ayrıca avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, d-Davalı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, e-Davacı tarafından harcanan 98,10 TL başvuru harcı gideri ile 65,00 TL posta masrafının davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 8-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince, taraf vekillirene tebliğine, 9-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 05/03/2020
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.