Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1746 E. 2020/163 K. 13.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1746
KARAR NO: 2020/163
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/07/2018
NUMARASI: 2018/283E. 2018/757K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine ilişkin verilen hükme karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …, … A.Ş.’nin %10 oranındaki azınlık hisselerinin 17.10.2011 tarihinden bu yana sahibi olduğunu, davalılardan …’un şirketteki büyük pay sahibi olduğunu, şirketin kuruluşundan itibaren yönetim kurulu başkanlığını da yaptığını, müvekkili şirkette 2014-2015 ve 2016 yıllarına ait genel kurullar yapılmadığından, şirketin mali durumuna ilişkin sağlıklı bir bilgi de edinemediğini, bu süreç zarfında ortaklara herhangi bir kâr dağıtımı da yapılmadığını, şirketin fınansal tablolannın incelenmesi için yeterli zaman olmadığından 27.12.2017 olağan genel kurul toplantısının ertelendiğini, inceleme taleplerine olumlu bir dönüş olmayınca iki kez ihtarname çekildiğini, bunun üzerine şirketin ertelenen genel kurulunun 08.02.2018 tarihinde yeniden yapıldığını, genel kurula şirketin Yönetim Kurulu üyelerinin aslen katılmadığını, bu sebeple toplantının usulsüz olduğunun tutanağa geçirildiğini, …’un genel kurulun iznini almaksızın 22.01.2018 tarihinde … A.Ş. adında yeni bir şirket kurduğunu, müvekkilinin azınlık hissesine sahip olduğu şirketin tüm iş bağlantılarını bu yeni şirkete aktarıldığını, … A.Ş.’nin personelini ve müşterilerini yeni şirkete çektiğini, yasağa aykırı hareket eden üye … dışındaki tek yönetim kurulu üyesi … şu anda yeni kurulan şirkette çalışmakta olduğundan, … A.Ş. adına huzurdaki davayı açamayacağını, davalı …’un şirketi zarara uğratıp değerinin düşmesine neden olduğunu, …’un şirkete ait araçları da sattığını, satış bedellerini şirkete aktarmamış olması ihtimalinin çok yüksek olduğunu, … A.Ş. defter ve kayıtları ile … A.Ş. defter ve kayıtları üzerinde çapraz inceleme yapılarak, iki şirket arasında örtülü sermaye transferi yapılıp yapılmadığının ortaya çıkarılması gerektiğini, kişilik hakları zarar gören müvekkilinin davalıdan 100.000 TL manevi tazminat talep ettiğini, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50.000,00 TL tutarında maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 100.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan …’dan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, hükmedilecek tazminatların dava tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine, ileride telafisi mümkün olmayacak zararların önüne geçmek amacıyla, davalı …’un banka hesaplarına alacaklarını karşılar miktarda (davada talep edilen tutarda) teminatsız olarak ihtiyati tedbir konulmasına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılara yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … A.Ş. ve … A.Ş. unvanlı firmalara husumet yöneltilemeyeceğini, davacı yanın 22/01/2018 tarihli ihtarnamesi ile firma mali kayıtlarının 24/01/2018 tarihinde hazır edilmesini talep etiğini, ihtarname 24/01/2018 tarihinde tebellüğ edilmekle aynı gün bu denli geniş kapsamlı mali kayıtların hazırlanmasının mümkün olmayacağını, …’un … A.Ş.’deki yönetim kurulu üyeliğinin 13/03/2018 tarihli genel kurulda sona erdiğini, müvekkili … anılan tarihte yönetim kurulu üyeliğini …’a devrettiğini, … A.Ş.’nin … A.Ş. uhdesinde yüksek tutarlarda borcu bulunduğunu, … A.Ş. unvanlı firmaya ait araçların iş bu borca karşılık … A.Ş. unvanlı firmaya devredildiğini belirterek müvekkillerinin … A.Ş. ve … A.Ş. yönünden husumet itirazlarının kabulü ile davanın bu nedenle reddine, esasa dair nedenlerle davanın bütünü ile reddine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle; önceki beyanlarını tekrarla, … A.Ş.nin tüm ticari defler, belge ve kayıtlan üzerinde inceleme yapılması zorunlu olduğunu, davanın tarafı olmayan bir şirketin defler ve belgeleri üzerinde inceleme yapılabilmesinin hukuken mümkün olamayacağından, anılan şirketin davalı olarak gösterildiğini, davalı …’un … A.Ş.’ni kurmadan önce … A.Ş.’ni bilerek ve isteyerek kasıtlı olarak zararda gösterdiğini, azınlık hisse sahiplerine kâr payı dağıtmadığını ve şirket değerini bilerek küçülttüğünü, müvekkili davacının … A.Ş.’nin yönetim kurulunda hiçbir zaman görev almadığını, imza yetkisi bulunmadığını, davalı vekilinin bahsettiği sözleşmelerin, müvekkili tarafından imzalanmadığını, davalının bahsettiği projelerin hepsinin tamamlanarak işverene teslim edildiğini, ancak alacakların tahsil edilemediğini, tahsil konusunda da müvekkilinin herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, 27.12.2017 tarihli olağan genel kurulunun, şirketin fınansal tablolarının incelenmesi için yeterli zaman olmadığından ertelenmiş olduğunu, aradan bir aya yakın zaman geçtiği halde incelemeye ilişkin taleplerine olumlu bir dönüş olmayınca şirkete ihtarname çekildiğini, davalı tarafın 2014, 2015 ve 2016 yıllarına ait bilgiyi 30,01,2018 tarihli ihtarname ekinde müvekkiline gönderildiğini, müvekkilinin % 10 pay ile paydaş olduğu … A.Ş.’nin 2016 yılı kaydi değerlerle 2,377.923,25 TL öz sermayesinin mevcut olduğunu, bu tutarın kaydi değerlerle görünen tutar olduğunu, piyasa fiyatları ile değerleme yapılmış olsa bu tutarın daha fazla olacağını, davalının kanunu dolanmak için … A.Ş.’deki hisseleri … adlı akrabasına görünürde devrettiğini belirterek, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olmayanlar davada kanuni temsilcileri, tüzel kişiler ise yetkili organları tarafından temsil edilir. TTK’nun 553 madde hükmünce kurucular, yönetim kurulu üyeleri , yöneticiler ve tasfiye memurları , kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde , hem şirkete, hem pay sahiplerine, hemde şirket alacaklarına karşı verdikleri zararlardan sorumludurlar. TTK.nun 555 madde hükmü gereğince şirketin uğradığı zararın tazminini , şirket ve her bir pay sahibmi isteyebilir. Pay sahipleri tazminatın ancak şirkete ödenmesini isteyebilirler. Davacı Avukatı tarafından, açılan iş bu davada, davalı yöneticilerin şirkete vermiş oldukları zararın tespiti ile müvekkili davacıya ödenmesine karar verilmesini talep etmiş, 04.07.2018 tarihli duruşmada da zararın müvekkili davacıya ödenmesine karar verilmmesini belirtmiştir. Davacı pay sahibinin şirkete verilen zarar ile ilgili açmış bulunduğu davada meydana gelen zararın şirkete ödenmesi gerekirken, davacıya ödenmesi şeklinde talepte bulunulmuştur. Davacının bu şekliyle davada aktif dava ehliyeti bulunmadığından davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine…”, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF BAŞVURU NEDENLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Dava dilekçesinde, … A.Ş. isimli şirketin büyük ortağı ve yönetim kurulu başkanı olan …’un, kanuna ve esas sözleşmeye aykırı davranışlarıyla pay sahiplerini zarara uğrattığını, genel kurulun iznini almaksızın 22.01.2018 tarihinde … A.Ş. adında yeni bir şirket kurduğunu, müvekkilinin azınlık hissesine sahip olduğu şirketin (… A.Ş.’nin) uğraştığı ticaret dalında başkası hesabına iş görmeye başladığını ve … A.Ş.’nin tüm iş bağlantılarını bu yeni şirkete aktardığını, … A.Ş.’nin içini boşalttığını, firmayı kağıt üzerinde yaşayan ancak hiçbir ticari faaliyeti olmayan bir firma haline getirdiğini, bu surette TTK.m.396 hükmünde düzenlenmiş olan rekabet yasağına aykırı davrandığını, bunun yanında … A.Ş.’ni kurmadan önce, … A.Ş.’ni bilerek ve isteyerek kasıtlı olarak zararda gösterip, azınlık hisse sahiplerine kâr payı dağıtmadığını ve şirket değerini bilerek küçülttüğünü, özetle şirketi kötü yönettiğini ifade ettiğini, bu nedenlerle müvekkilinden maddi-manevi tazminat talebinde bulunulduğunu, İlk derece mahkemesinin, dava dilekçesinde bahsi geçen zarar kalemlerinin hangisinin doğrudan hangisinin dolaylı zarar olduğunu incelemeden, bu hususta taraflarınca herhangi bir açıklama yaptırılmadan, şirket müdürleri aleyhine açılan sorumluluk ve rekabet yasağına aykırılık davalarında, yöneticinin eylemleri ortakların veya alacaklıların malvarlığında doğrudan azalmaya yol açmışsa, zararın dava açan pay sahibine ödenebileceği ifade edildiğini, İlk derece mahkemesinin istinafa konu kararının bu nedenlerle usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davacının ortağı olduğu şirketin yöneticisinin rekabet yasağına aykırı davranışları nedeniyle şirketin zarara uğratıldığından bahisle şirket yöneticisine karşı açılan maddi manevi tazminat davası ve yöneticinin eylemlerin iştirak ederek davacının ortağı olduğu şirkete yönelik olarak birlikte haksız rekabette bulundukları iddia edilen şirketlere karşı açılan maddi tazminat davasıdır. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın, aktif dava ehliyeti bulunmadığından usulden reddine karar verilmiş, bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı gerçek kişinin, davalı şirketlere yönelik haksız rekabet ile ilgili iddialarla doğrudan bir ilgisi bulunmadığı, ileri sürülen iddiaların davacının ortağı olduğu dava dışı … A.Ş.’ni ilgilendirdiği, davacı gerçek kişinin davacı şirkette salt ortaklık sıfatının olmasının böyle bir davayı kendi adına açması için yeterli olmadığı, bu sebeple davacı …’in … Anonim Şirketi ve …’ ne karşı açmış olduğu davada aktif dava ehliyetinin bulunmadığı değerlendirilebilir ise de davalı yönetici yönünden durum farklıdır. Davacı, davalı …’a karşı açmış olduğu davasında dava dilekçesindeki talebini TTK m.555′ e dayandırmakla, yönetici aleyhine açılacak sorumluluk davası, doğrudan doğruya zarar ve dolaylı zarar durumuna göre değişiklik içerir. Yöneticinin ortaklığın mal varlığının azaltan veya kötüleştiren yasa ve ana sözleşme hükümlerine aykırı davranışları, ortaklar ve alacaklıların dolaylı zarar görmesine yol açar. Yani davacı tarafın ortağı olduğu davalı şirketin kötü yönetilmesi nedeniyle davalı şirketin zarara uğratılması nedenine dayalı tazminat davasında, şirket yöneticisinin eylemleri nedeniyle uğranılan zarar, şirket açısından doğrudan, davacı ortak açısından ise dolaylı zarar olup, dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın 555. (6762 sayılı TTK’nm 309.) maddesi hükmü gereğince hükmedilecek tazminatın şirkete verilmesinin talep edilmesi gerekmektedir. Davcı ortağın doğrudan bir zararı varsa bu zararın ortağa ödenmesi istenebilir. Dolayısıyla, bu husun aktif dava ehliyeti ile ilgili olmayıp, davacının tazminatın kendisine ödenmesini isteyebilmesinin mümkün olup olmadığıyla ilgilidir. Bu durumda, mahkemece, davacının iddiasına konu zararların davacının doğrudan zararı olup olmadığını açıklığa kavuşturması gerekir. Özellikle ön inceleme duruşmasında uyuşmazlık noktalarının HMK’nın 320. maddesine uygun şekilde uyuşmazlık noktalarının tespitinin yapılması gerekir. İlk derece mahkemesince yapılan ilk duruşma tutanağı, anılan 320. maddeye uygun bir ön inceleme niteliğinde değildir. Ayrıca, HMK’nın 31. maddesinde düzenlenen aydınlatma görevi kapsamında, davacının iddiasına konu zarar kalemlerinin net olarak ortaya konulmasından sonra ve gerekirse bilirkişi incelemesi de yapılarak, davacının doğrudan zarar iddiasının değerlendirilmesi mümkün olabilecektir. Diğer taraftan, davacının, davalı …’undan manevi tazminat istemiş olduğu da görülmektedir. Davacının manevi tazminat talebi, kendi kişilik hakkının zarar gördüğü iddiası niteliğinde olup, manevi zararın dolaylı zarar olduğundan söz edilemez. Davacının kişilik hakları zedelenmiş ise bu davacının doğrudan zararıdır. İlk derece mahkemesince manevi tazminat talebi yönünden işin esasına girilerek inceleme yapılması gerekirken bu hususta hiçbir değerlendirme yapılmamış olması da usule aykırıdır. İlk derece mahkemesi kararında manevi tazminata ilişkin talep açısından esasa girip yargılama faaliyeti yapmadığı gibi dava şartları ve husumetin değerlendirilmesinde de karışıklığa düşülmüştür. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesince aktif dava ehliyeti yanlış değerlendirilerek ve usule uygun ön inceleme yapılıp, deliller toplanıp değerlendirilmeden davanın reddine karar verildiği anlaşılmakla, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esasına dair istinaf sebepleri incelenmeksizin, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için, dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan istinaf peşin harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine, 4-Yapılan kanun yolu masraflarının, ilk derece mahkemesince, yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Kararın, ilk derece mahkemesince taraf vekillerine çıkarılacak davetiyelerle tebliğine dair; HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 13.02.2020 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 353/1.a. maddesi uyarınca karar kesindir.