Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1742 E. 2020/542 K. 11.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1742
KARAR NO : 2020/542
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/06/2018
NUMARASI : 2017/251E. 2018/768K
DAVANIN KONUSU: Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine ilişkin verilen hükme karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; davalılardan …. ile müvekkili şirket arasında imzalanan, 01.02.2016 başlangıç tarihli “Hizmet Sözleşmesi” uyarınca, müvekkili şirketin sözleşmenin 3.maddesindeki yükümlülüklerine karşılık, … bankaya ait kartların ve bankanın program ortağı olan diğer bankaların bonus markalı kredi kartları ile yapılacak satışları, sözleşmede belirtilen oranda pos komisyonları ile fonlamayı ve bu oranları Merkez Bankası faiz oranlarına göre revize etmeyi üstlendiğini, müvekkili şirketin poslarından geçen hizmet ücretlerine uygulanması gereken blokaj gün sayısının, herhangi bir resmi bildirim yapmaksızın 40 günden 95 güne çıkartıldığını, valör limiti uygulaması ve 3D security şartı getirildiğini, davalı … tarafından bloke gün sayısının arttırılmasının tek taraflı bir uygulama olduğunu, iddia edilen riskin grafiksel durumunun, sözleşme yapılış anındaki oranının, süreç içindeki yükselişi gibi verilerin davalı tarafından ortaya koyulmadığını, taraflar arasında imzalanacak ek bir protokolle veya mevcut protokolün revize edilmesi suretiyle bir irade uyuşmasının sağlanması gerektiğini, tüm bunlarla birlikte, müvekkili şirkete ait olan yaklaşık 3.500.000,00 TL’lik hak ve alacağını blokaj koymak suretiyle, her hangi bir resmi ya da gayri resmi bildirim yapmaksızın davalıların ellerinde tuttuğunu, davalılardan, …, …Bankası A.Ş.’ye bağlı bir şirket olmakla, paranın işleteni sıfatıyla, diğer davalı … Bankası’nın da ortaya çıkan zararın giderilmesinde müşterek ve müteselsil sorumluluğu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 1.000,00 TL alacağın ve müvekkili şirketin blokaj nedeniyle uğramış olduğu finansal zararların -yapılacak yargılama sonucunda tespit edilecek tutarında- şimdilik 1.000,00 TL’lik kısmının davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleriyle vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı savunmasında özetle; davacı … firmasının chargeback yönünden en riskli firmalar arasında yer aldığı tespit edildiğini, firmada gerçekleştirilen riskli harcamalar nedeni ile bu riski bertaraf etmek için 3D secure güvenlik sistemi ile işlem yapılması zorunluluğu getirildiğini, yaklaşık 3,5 milyon TL’lik POS işlemine dair bloke çözümlerinin 05.10.2016 tarihinde yapılarak davacının 231-6294736 numaralı hesabına alacak geçildiğini, dava dilekçesinde belirtildiği aksine, “valör limit” uygulamasının davacı firmaya yeni getirilen bir uygulama olmadığını, davacının kendisine gönderilen ekstreler ile işyerinde gerçekleştirilen tüm işlemlerin detaylarına “vakıf” olduğunu, davacı firmanın pos hesabına ait ödemelerin alacak geçtiği 231-6294736 numaralı hesabı da internet bankacılığı aracılığı görüntülenebildiğini, davacının üye işyerinde gerçekleşen sahte(fraud) işlem tutarı ve sahte(fraud) işlem/ciro oranın visa tarafından global olarak belirlenen oranlarının üzerine çıktığını, bu yüzden “… Fraud Monitoring Program”a dahil edildiğini, banka ile davacı arasında imzalanan sözleşmelerdeki fesih hakkı gereğince, davacı firmanın ve sektörün riskleri dikkate alınarak 30.09.2016 tarihinde sözleşmelerin feshedildiğini elirterek davacının ispatlayamadığı zarar ve alacak iddiasına yönelik tüm taleplerinin reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; ”…Davacı ile davalı … Ödeme Sistemleri arasında herhangi biryazılı sözleşme bulunmadığı anlaşılmakla, bu davalıya ilişkin davanın reddine karar verilmiştir. Diğer davalıya yönelik taleplerin incelenmesinde ise; davacı tarafça, güvenlik sisteminin yükseltilmesi nedeni ile uğranılan müşteri kaybına ilişkin talepte bulunulmuştur. Her iki taraflar arasında sözleşme ve bilirkişice belirlenen bankacılık uygulamaları dikkate alındığında, Güvenlik Sisteminin artırılmasının sözleşmenin ihlali olarak değerlendirilemeyeceği sonucuna varılarak buna ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Davacının, diğer istek kalemi ise sözleşmenin haksız neden ile feshi sonrası yeni kredi kuruluşu ile yapılan sözleşmede ödenen komisyon oranı farkı nedeni ile uğranılan zararın tahsiline ilişkindir. Taraflara arasındaki, sözleşmede bankaca komisyonun %100 oranında artırılabileceği düzenlenmiştir. Bu durumda, davalı ile yapılan sözleşme ve yeni kredi kuruluşu ile yapılan sözleşme değerlendirildiğinde davacının herhangi bir zararının bulunduğu kabul edilemeyeceği gibi davacı tarafından davalının yükümlülüklerine aykırı davranması nedeni ile yapılan feshi bildirimi haklı nedene dayalı olup davalı, sözleşmenin devamına zorlanamaz. Feshin haklı nedene dayanması nedeni ile bu istek kalemi yönünden de davacı talebinin yerinde olmadığı…” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Müvekkili şirketin, müvekkili şirket üzerinden hizmet alımının sağlanması bakımından hem … Bankası ve hem de bu parayı işleten bankanın sahibi olduğu …i A.Ş. arasında sözleşme imzaladığını, 25.06.2018 tarihli bilirkişi raporunda teknik yönden sözleşmede yer alan taahhütlere aykırı davranılıp davranılmadığının değerlendirmediğini, … İşyeri Taksitli işlem Sözleşmesinin III. maddesine bilirkişinin aynen atıf yaparak rapor hazırlamış olduğunu, diğer maddelerle birlikte değerlendirme yapılmadığını, İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararının 4.sayfasında “taraflar arasındaki komisyonun %100 arttırılabileceği düzenlenmiştir.” şeklinde hatalı bir tespit yapılmış olduğunu, İlk derece mahkemesince, sözleşmelerde “3D uygulaması zorunluluğuna” ilişkin bir hüküm bulunmamasına rağmen, bu uygulamanın “davacının da lehine” olduğu şeklindeki ticaret hukuku uygulama ve teorisine aykın gerekçesine dayanarak hüküm kurmasının hukuken hatalı olduğunu, Gerekçeli kararının 4. sayfasının son bölümünde feshin haklı nedene dayanmasının gerekçesi olarak müvekkil şirketin “yükümlülüklere aykın davranması” gösterilmiş olmasına rağmen sözleşmede yer alan hangi yükümlülüğe, ne şekilde ve ne zaman aykırı davranıldığı hususuna ilişkin bir tespitin yer almadığını, hükmün gerekçesiz olduğunu, Davalı …A.Ş. yönünden yargılama konusu Hizmet Sözleşmesinin aslının HMK m.219 uyarınca davalı firmadan celp ettirilmesi gerektiğini, Davalı firmanın ticari defter ve kayıtlarının HMK m.220 uyarınca celp ettirilerek bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini, Açıklanan bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davacı ve davalı … A.Ş. arasında imzalınmış bulunan sözleşme gereği davalının % 0 komisyon ücreti ile çalışma taahhüt altına girmiş olmasına rağmen davalının haksız fesih üzerine davacının dava dışı kuruluşlarla yapmış olduğu sözleşme neticesi ödemek zorunda kaldığı komisyon ücreti sebebiyle uğramış olduğu zararın ve davalı firmanın tek taraflı olarak güvenlik sistemini artırması nedeniyle davacının iş hacminde meydana gelen azalma sebebiyle ortaya çıktığı söylenilen zararın ve davalının usulsüz şekilde herhangi bir haklı gerekçe olmaksızın pos cihazını kapatmak ve hiçbir haklı neden yokken sözleşmeyi feshetmek sebebiyle davacının zararlarına sebebiyet vermiş olduğu iddialarına dayanılarak açılan tazminat talepli belirsiz alacak davasıdır. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.İlk derece mahkemesince kararın gerekçe kısmında davacının dava dilekçesindeki taleplerini açıklar nitelikte dilekçe ibraz edildiğinden bahsedilmiş ve ilk derece mahkemesince bahsi geçen dilekçe değerlendirilirken davanın salt davalı tarafından yapılan haksız fesih sebebiyle davacının dava dışı kuruluşlarla yapmak zorunda kaldığı yeni sözleşmelerdeki komisyon oranının haksız feshe konu edilen sözleşmedeki orandan farklı olması sebebiyle ortaya çıkan zarar ile bankanın tek taraflı olarak güvenlik sistemini artırması neticesi davacının hacminin azalmasından dolayı ortaya çıkan zarar talebine dayandığı belirtilmiştir. Ancak az yukarıda bahsi geçtiği gibi esasen davacının talepleri arasında pos cihazının usulsüz şekilde kapatılmasından kaynaklı zararlar da mevcuttur. Bu zarar kalemi hiç bir şekilde ilk derece mahkemesince gözönünde bulundurulmadan karar verilmiştir. Sonuç olarak ilk derece mahkemesince yukarıda bahsi geçtiği gibi hakimin davayı aydınlatma yükümlülüğü kapsamında dava dilekçesindeki taleplerin açıklanması istenilmiş olmasına rağmen davacı vekilinin UYAP üzerinden göndermiş olduğu dilekçenin ilk derece mahkemesince tam olarak değerlendirilmediği görülmektedir.Dosya kapsamındaki 30.05.2018 tarihli bilirkişi raporunda, davacı ile davalı …Bankası A.Ş. arasında imzalanmış bulunan sözleşmelere kısaca atıf yapılmış, elektronik ticaret sözleşmesinde üye iş yeri bankanın taahhütlerine aykırı davranması halinde geçici olarak sözleşmenin askıya alınabileceği, ciddi bir zarar durumunda üye iş yerinin provizyon yazılımını geçici/süresiz olarak kapatabileceğini belirtmek suretiyle somut olaya ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmadan genel ifadelerle bankanın sözleşmeyi feshetmesini basiretli bir tacir olarak yerinde bir karar olduğu sonucuna ulaşılmıştır.Davacının bilirkişi raporuna karşı süresinde verdiği itiraz dilekçesinde; davacı tarafın sözleşmede yer alan hangi yükümlülüklerini ne şekilde ihlal edilmiş olduğunun ortaya konmadığını yine bonus iş yeri taksitli işlem sözleşmesinde yer alan ücret ve komisyon oranlarının banka tarafından %100 artırılabileceğine ilişkin düzenlenmenin hangi koşullarda mümkün olduğu ve somut olay açısından bu koşulların mevcudiyetinin araştırılmamış olduğuna ilişkin itirazların değerlendirilmediği sözleşmenin feshinin herhangi bir zorunlu durum olmamasına rağmen hukuka aykırı şekilde gerçekleştirildiğini ileri sürerek ek rapor alınmasını talep etmiştir. İlk derece mahkemesince bu itirazlar giderilmeden ve neden giderilmediği hususu gerekçede tartışılmadan karar verildiği anlaşılmaktadır.Anayasa’nın 141/3. maddesi, ”Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır” hükmünü içermektedir. HMK’nun 297/c maddesinde ise mahkeme kararlarında her iki tarafın iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması, ret ve üstün tutma nedenleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonucu ve hukuki sebeplerin açıkça gösterilmesinin zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır.Gerekçe, kararın denetiminin yapılabilmesi ve tarafların kararın doğruluğu veya yanlışlığı konusunda fikir sahibi olmasını sağlayarak kanun yollarına başvurma konusundaki tutumlarının belirlenebilmesi açısından önemli bir işlev görür. İlk derece mahkemesi kararında sadece bilirkişi raporlarından söz edildiği, gerekçeli kararda savunma sebeplerinin nasıl aşıldığına dair hiç bir değerlendirme ve delil tartışması yapılmadığı görülmektedir. İlk derece mahkemesi sözleşme hükümlerini incelemeden, delillere doğrudan temas etmeden karar verdiği gibi, davacının diğer iddialarını dayandırdığı delillerin incelemesini de yapmamış, bu konuda gösterilen delillerin neden incelenmediğine dair bir gerekçe de ortaya konulmamıştır. İddia ve savunma sebeplerinin her birisinin nasıl aşıldığı kararda gösterilmemiştir. İstinaf incelemesine konu karar HMK’nın 297. maddesinde sayılan ve karar içeriğinde bulunması gereken zorunlu unsurları içermemektedir. Karar, bu haliyle istinaf incelemesine elverişli olmayıp, HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, esasa dair istinaf sebepleri incelenmeksizin, istinafa konu kararın kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin harcının, ilk derece mahkemesi tarafından, talep halinde davacıya iadesine,4-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin, esas hükümle birlikte, İlk Derece Mahkemesi tarafından yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,5-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.a. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 11/06/2020 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.