Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1721 E. 2020/162 K. 13.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1721
KARAR NO: 2020/162
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/05/2018
NUMARASI: 2018/36E.- 2018/563 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle mahkemenin görevsizliğine ilişkin verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalıya ait … AVM’de bulunan … Mağazasından kendisine ait olan … numaralı … Bankası Word kredi kartıyla alışveriş yaptığını, müvekkiline 41 adet iphone 7 plus telefon teslim edilmesi gerekirken, mağaza müdürünün ellerinde iphone 7 plus olmadığını fakat 23.000 TL daha ödemesi halinde 41 adet iphone 8 plus teslim edilebileceklerini beyan ettiklerini, 04.10.2017 tarihinde 23.000 TL daha mağazanın pos makinesinden çekildiğini, davalı tarafa ait mağazadan toplam 145.000 TL müvekkiline ait kartından para çekilmiş olmasına rağmen şu ana kadar telefonların müvekkiline teslim edilmediğini, 145.000 TL geri ödenmesi olduğu için ihtarname gönderildiğini, borcun ödenmemesi üzerine borçlu şirket aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasıyla haciz yoluyla ilamsız takip yapıldığını, davalı borçlunun borca itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, itirazın haksız olduğunu belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına, %20 oranından az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine karar verilmeni talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının 122.000 TL’lik ödeme karşılığı 41 adet cihaz alacağını iddia ettiğini, söz konusu cihazın Türkiye’de hiçbir zaman belirtilen fiyatlardan satışa sunulmadığını, davacının ödemesini yaptığı telefonları teslim almadığı halde üstüne 23.000 TL daha ödeme yaptığını, … mağaza müdürü …’in kendisine teslim edeceği cihazların detaylı bilgilerine ilişkin e-posta gönderdiğini ileri sürdüğünü, söz konusu e-postanın tarihi 20.10.2017 olarak görüldüğünü, oysaki İPhone 8 cep telefonunun Türkiye’de satışa çıkacağı ilk tarihin 20.10.2017 olduğunu, davacının piyasaya henüz yeni çıkmış bir cihazdan 41 adet satın almaya çalışmasının hayatın olağan akışına, akla ve mantığa aykırı olduğunu, davacı ile müvekkili şirket arasında hiçbir zaman satış ilişkisi kurulmadığını, bedellerin aynı gün içinde aynen ve nakden yatırıldığını, davacının kredi kartından yapılan tahsilatın, müvekkili şirketle ticari ilişki içinde olan ve mobil telefon ticareti yapan … – … ve … – …’un cari alacağına mahsup edildiğini, söz konusu satış ilişkisini müvekkili şirketle davacı arasında değil, ayrıca müvekkili şirketle üçüncü şahıs … – … ve … – … arasında olduğunu, esasen kredi kartından tahsilatları yapan ve bu tahsilatları belirtilen şirketlerin cari hesabından mahsup işlemi yapan kişinin bizzat … AVM mağaza müdürü … olduğunu, …’in üçüncü şahıslarla birlikte hareket ederek bazı usulsüzlükler yaptığı hususu netleşmeye başladığı için iş akdinin feshedildiğini, …’le birlikte davacı ve bu olaylara karışan tüm ilgililer hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına 2017 / 175094 sor. nolu dosya ile suç duyurusunda bulunulduğunu belirterek haksız ve mesnetsiz davanın reddine, davacının %20 oranından aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dava tarihinde yürürlükte olan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 3/k ve l maddesi gereğince davalı tüketici, kredi kartı sözleşmesi de tüketici işlemi niteliğinde olup, yine anılan Kanun’un 83. maddesinin 2. bendi gereğince, taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanun’un görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemediğini. Bu durumda, dava konusu uyuşmazlığın ticari dava niteliği taşımadığı anlaşılmakta olup, davanın tüketici mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği…” gerekçesiyle, HMK’nın 114/1-c maddesi delaleti ile 115/2. maddesi gereğince görev dava şartı yokluğu nedeni ile davanın usulden reddine, HMK’nın 20/1. maddesi delaletiyle kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde başvuru halinde dosyanın, görevli İstanbul Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararında davacının tacir vasfı olmadığına ilişkin beyanda bulunmuş olduğunu belirterek somut olayın TKHK kapsamında kaldığını ve bu sebeple Asliye Ticaret Mahkemelerinin değil Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verdiğini, söz konusu kararın hatalı olduğunu, davacının kredi kartından yapılan tahsilatların, müvekkili şirket ile ticari ilişki içerisinde bulunan ve mobil ticareti yapan … – … ve …- …’un cari alacağına mahsup edildiğini, uyuşmazlık konusu olan mallara dair satış ilişkisi aslolarak davacıyla değil üçüncü şahıs …- … ve …-… ile müvekkili şirket arasında olduğunu, belirtilen sebeplerle ilk derece mahkemesince verilmiş olunan görevsizlik kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve dosyanın görevli asliye ticaret mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, satış sözleşmesi uyarınca yapılan ödemenin, mal teslimi yapılmadığı iddiasıyla geri tahsili için açılmış başlatılmış olan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67.maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, davanın ticari dava niteliğinde olmadığı, görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, bu karara karşı davalı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. TTK’nın 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesi ile ilgili olmalı (nispi ticari dava) ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın, TTK veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinde bakılacağı yönünde düzenlenme (mutlak ticari dava) olmalıdır. Somut uyuşmazlık TBK’da düzenlenen satım ilişkisinden kaynaklandığından, mutlak ticari dava söz konusu değildir. Dosya kapsamına göre, gerçek kişi olan davacının tacir olduğunu ispatlayan herhangi bir delil sunulmadığı görülmektedir. Bu nedenle davanın, nispi ticari dava tanımına da uymadığı anlaşılmaktadır. O halde somut uyuşmazlık ticari dava niteliğinde kabul edilmemelidir. Bir hukukî işlemin 4077 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için Kanun’un amacı içerisinde, taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir tüketici işleminin olması gerekir. Bunun için taraflardan birinin tüketici, diğer tarafında ise satıcı- sağlayıcı tanımına uyması gerekir. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3. maddesine göre tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder. Anılan Kanunun 73/1.maddesinde; “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Yukarıdaki yasal tanıma göre, tüketici sayılabilecek kişinin mal ya da hizmeti ticari veya mesleki faaliyeti dışında, özel kullanım ya da tüketimi için satın alması gerekir. Mal ya da hizmetin bizzat kendi kullanımı ya da yararlanmasının amaçlanması halinde tüketiciden söz edilebilir. Buna göre bir mal veya hizmeti, kişisel ihtiyaçları dışında, belirli bir meslek icrası, belirli bir üretimde kullanma, yeniden satış, ticari olarak kullanma vs. gibi mesleki veya ticari amaçlarla satın alanların tüketici kabul edilmeyecekleri kuşkusuzdur. Somut olayda, satıma konu olduğu iddia edilen cep telefonlarının çok sayıda olduğu anlaşılmakla, davacının tüketici olduğundan söz edilemez. Buna bağlı olarak, bir tüketici işleminden de söz edilemez. Bunun sonucu olarak, uyuşmazlığın tüketici mahkemelerinin görev alanında kalan bir uyuşmazlık olduğu da söylenemez. Bu durumda davaya bakma görevi, genel görevli mahkeme olan asliye hukuk mahkemesine aittir. Bu açıklamalar doğrultusunda, ilk derece mahkemesinin görevsiz olduğuna dair tespiti isabetli olmakla birlikte, görevli mahkemenin yanlış gösterildiği anlaşılmakla, ilk derece mahkemesi kararının gerekçe ve gönderilecek mahkeme yönünden düzeltilmesi gerekmiştir. Somut olayda ilk derece mahkemesi görevsizlik kararı vermiş olup görevli mahkemeyi hatalı değerlendirdiğinden, HMK’nın 353/1.c. maddesinin değil, 353/1.b.2. maddesinin uygulanması gerekmektedir. Bu durumda, kararı veren ilk derece mahkemesince, dava dosyası Dairemizce kendisine gönderildikten sonra, HMK’nın 20. maddesi uyarınca işlem yapılacaktır. Açıklanan bu gerekçelerle, davacılar vekilinin istinaf başvurusu yerinde olmamakla birlikte HMK’nın 33 ve 355, 353/1.b2. maddeleri uyarınca, istinafa konu ilk derece mahkemesi kararının re’sen düzeltilerek Dairemizce görev konusunda yeniden karar verilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının düzeltilerek, görev konusunda Dairemizce yeniden karar verilmesine, bu doğrultuda; 1-Davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesine ait olması nedeniyle, kararı veren ilk derece mahkemesinin görevsizliğine, 2-HMK’nın 20. maddesi uyarınca, iş bu kararın, ilk derece ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren yasal iki haftalık süre içinde başvuru halinde, dava dosyasının görevli İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, 3-Harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf peşin harçlarının iadesine, 5-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların, görevli ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 6-Dava dosyasının kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 7-Gerekçeli kararın, HMK’nın 20. maddesi uyarınca, kararı veren İlk Derece Mahkemesi tarafından, taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 13.02.2020 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.c maddeleri uyarınca karar kesindir.