Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1720 E. 2020/190 K. 20.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1720
KARAR NO: 2020/190
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/06/2018
NUMARASI: 2016/976 E. 2018/733K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
Taraflar arasında görülen tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hükme karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; müvekkilinin, maliki bulunduğu … isimli ticari yatın, 21.07.2015-21.07.2016 tarihleri arasını kapsayacak şekilde Yatım Paket Poliçesi ile davalı sigorta şirketi tarafından sigortalandığını, 17.02.2016 tarihinde davalı sigortaya yaptırılan Yatım Paket Poliçesi Sigorta Bedeli Artış Ek Belgesi ile yatın sigorta teminatı olarak yat gövde, harp ek ve yat çatma/çatışma sorumluluğu teminatının 50.000,00 TL artırılmak suretiyle sorumluluk teminatlarının 350.000,00 TL’ye çıkarıldığını, müvekkilinin, maliki bulunduğu yatı İstanbul’da üçüncü şahsa kiralamış olduğunu, mürettebatı ile birlikte Kaş’tan İstanbul’a yatı teslim etmek üzere seyir halindeyken elektrik aksamından kaynaklanan bir yangın sebebiyle 01.04.2016 tarihinde yatın battığını, davalı sigortaya hasar ihbarı yapıldığını, 350.000,00 TL ödeme yapılması gerekirken 16.05.2016 tarihinde 250.000,00 TL ödeme yapıldığını, ticari yata çevrilmesi esnasında sıfırdan yapıldığı dikkate alınırsa yatın gerçek değerinin sigorta bedelinden daha fazla olduğunun anlaşılacağını, bununla birlikte …’ın değerini daha arttıran ekstra özelliklerinin olduğunu, bakımsızlık iddialarının da gerçeği yansıtmadığını, davacının, dava konusu yat için yapmış olduğu harcamaların, nitelik olarak değerine değer katan harcamalar olduğunu, sigorta sözleşmesini yaparken 350.000 TL üzerinden poliçe düzenleyip, 350.000 TL üzerinden prim tahsil eden davalı şirketin, tam ziya halinde aşkın sigortayı öne sürerek 100.000 TL tazminatı ödemekten kaçınarak sebepsiz zenginleştiğini, yangın olayından dolayı müvekkilinin uğradığı zararların bir kısmını karşılamayan davalıdan şimdilik 100.000,00 TL’nin hasar ihbar ret tarihi 16.05.2016 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsili amacıyla işbu davanın açılması zorunluluğunun hasıl olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin tüm hak ve tazminat talepleri saklı kalmak kaydıyla, 100.000,00 TL sigorta tazminatının, 16.05.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; müvekkili … Sigorta A.Ş.’nin yetkili acentesi tarafından “…” isimli tekne için 21.07.2015-2016 tarihleri arasında geçerli olmak üzere … numaralı Yatım Paket Sigorta Poliçesi düzenlendiğini, teknenin 01.04.2016 tarihinde yanması ve batması nedeniyle müvekkili şirkete hasar ihbarında bulunulduğunu, görevlendirilen eksper tarafından yatın tam ziya olarak kabul edildiğini, müvekkili şirket uzmanları tarafından da inceleme yapıldığını ve Ekspertiz Raporu ile belirlenen 250.000 TL’nin 16.05.2016 tarihinde davacıya ödendiğini, böylelikle müvekkili şirketin sigorta poliçesinden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirdiğini, bakım ve yenilemelerin tekneye değer katmak için değil, teknenin ömrünü uzatmak için yapıldığını, bu tür sigortalarda asıl amacın sigortalının uğradığı gerçek zararın giderilmesi olduğunu, davacı vekilinin temerrüt faizi talep ettiğini, davacı tarafından müvekkili şirkete gönderilmiş böyle bir ihtar bulunmadığını, müvekkili şirketin, davacı vekilinin iddia ettiği gibi 16.05.2016 tarihinde değil, dava tarihinde temerrüde düştüğünün kabulü gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Yargıtay 1. HD. 2014/1137 E. Ve 2014/2864 k., T.03.03.2014 kararına göre; ‘Davalı sigorta şirketlerinden … Sigorta A.Ş.nin 06.06.2012 tarihinde, G..A..nin 24.01.2012 tarihinde davacıya kısmi ödeme yapmış olmasına ve davacının da 25.01.2012 tarihinden itibaren faiz işletilmesini talep etmesine göre, davalı sigorta şirketlerinin kısmi ödeme tarihleri itibariyle temerrüde düştüğü kabul edilerek, hükmedilen tazminata davalı … Sigorta A.Ş. yönünden 06.06.2012 tarihinden, G..A.. yönünden 25.01.2012 tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekirken 25.07.2013 bilirkişi rapor tarihinden itibaren faiz işletilmesi doğru olmamıştır.’ … isimli ticari yatın, 01.04.2016 tarihinde batarak tam ziya olmadan önceki değerinin, dosyaya yansımış özellik ve donanımları bakımından yapılacak bir değerlendirme ile 300.000,00 TL mertebesinde bulunduğu, … isimli teknenin davalı … Sigorta A.Ş. nezdinde … numaralı poliçe ile 21.07.2015/2016 tarihleri arasında Yatım Paket Poliçesi ile sigortalanmış olduğu, olayın poliçe süresi içinde gerçekleştiği, Poliçe Yat Gövde Teminatının 350.000,00 TL olduğu, sigorta poliçe içeriği konusunda herhangi bir uyuşmazlığın olmadığı, 250.000,00TL ödemenin 16.05.2016 tarihinde yapıldığı, davanın kısmen kabulü ile bakiye 50.000,00 TL ‘nin kısmi ödemenin yapıldığı 16.05.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesi…” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 50.000,00 TL’nin, 16/05/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte, davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde dava dilekçesindeki iddialarını tekrarlamış ve ayrıca; Yatın, riziko gerçekleşmeden hemen önce 01.03.2016 tarihli kira sözleşmesi ile üçüncü şahsa kiralandığını, 17.02.2016 tarihinde sigorta teminatının 300.000 TL’den 350.000 TL’ye çıkarıldığını, bilirkişilerin yeterli emsal araştırması yapmadığına dair itirazlarının ilk derece mahkemesince ciddiye alınmadığını, raporda emsal olarak alınan teknelerin …’a emsal olacak nitelikte olmadığını, bilirkişilerin müvekkiline ait yatın tazminata esas olacak değerini doğru olarak belirleyemediğini, ilk derece mahkemesi kararının redde ilişkin kısmının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak davanın tümünün kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, tekne sigorta poliçesiyle sigortalanmış olan teknenin yanması ve batması nedeniyle, sigorta tazminatından bakiye alacağın tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacıya ait ticari teknenin geçerli şekilde davalı tarafından 350.000,00 TL değer üzerinden sigorta örtüsüne alındığı ve elektrik aksamında çıkan yangın sonucu teminat kapsamında denizde batarak tamamen zayi olduğu, davalı sigorta şirketi tarafından sigorta tazminatı olarak 250.000,00 TL’nin ödenmiş olduğu hususları çekişmesizdir.Davacı, sigortalı teknenin sigorta değeri kadar olduğunu iddia ederek, bakiye sigorta tazminatının tahsilini istemektedir. 6102 sayılı TTK’nın 5/2. maddesiyle, bir yerde ticaret davalarına bakan birden çok asliye ticaret mahkemesi varsa, iş durumunun gerekli kıldığı yerlerde Hâkimler ve Savcılar Kurulunca, asliye ticaret mahkemelerinden biri veya birkaçı münhasıran bu Kanundan ve diğer kanunlardan doğan deniz ticaretine ve deniz sigortalarına ilişkin hukuk davalarına bakmakla görevlendirilebileceği hükme bağlanmıştır. HSK tarafından, bu tür davalara bakmak üzere, İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi görevlendirilmiş olup bu mahkeme ile İstanbul il sınırları içindeki diğer Asliye Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisidir. Mahkemenin görevli olması HMK’nın 114/1.c maddesi uyarınca dava şartı olup aynı Kanun’un 115/1. maddesi uyarınca, mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden gözetir. Bu husus kamu düzenini ilgilendirdiğinden, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf mahkemesince de resen dikkate alınır. Dava, tekne sigorta poliçesine dayanan sigorta tazminatı alacağının sigorta şirketinden tahsili talebine ilişkindir. Ticari nitelikteki sigortalı yatın, TTK’nın 931. maddesindeki tanıma uygun bir gemi niteliğinde olduğu, bu nedenle uyuşmazlığın deniz sigortasına ilişkin olduğunun kabulünün gerektiği sonucuna varılmıştır. Bu açıklamalara göre, deniz sigortasından kaynaklanan iş bu uyuşmazlıkta görevli mahkemenin İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu, kararı veren ilk derece mahkemesinin görevsiz olduğu anlaşıldığından, HMK’nın 353/1.a.3. maddesi uyarınca, esasa dair istinaf sebepleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak dosyanın görevli ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.a.3. maddesi uyarınca, kararı veren İlk Derece Mahkemesinin görevli olmadığı, görevli mahkemenin deniz ticaretinden ve deniz sigortalarından kaynaklanan davalara bakmakla görevli İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu anlaşılmakla, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın görevli İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesine fiziken ve UYAP üzerinden derhal gönderilmek üzere, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, ilk derece mahkemesi tarafından, talep halinde davacıya iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Gerekçeli kararın görevli ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine dair; HMK’nın 353/1.a.3. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20.02.2020 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.