Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1703 E. 2020/191 K. 20.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1703
KARAR NO: 2020/191
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI: 2014/1045 Esas – 2018/49 Karar
TARİHİ: 24/01/2018
DAVA: Sigorta alacağı (Mal Sigortası Kaynaklı)
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabul kısmen reddine ilişkin kararın, davacı ve katılma yoluyla davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … A.Ş.’nin üstlenmiş olduğu Erzurum/Oltu bölgesindeki Ayvalı Barajı HES İnşaatı işi, 01/03/2011-31/12/2014 ve bakım dönemi için 31/12/2014/2015 tarihleri arasında, 221.611,428,TL sigorta bedeline kadar olmak üzere inşaat ve poliçede detaylı olarak belirtilen rizikolara karşı … nolu İnşaat All Risks Sigorta Poliçesi kuvertürü kapsamında, sigortalı … Ltd. Şti. Adına sigortalatıldığını, … Ltd. Şti.’nin yüklenicisi olduğu Oltu/Erzurum ve Yusufeli/Artvin sınırları içerisindeki sahada Oltu Deresi üzerine kurmakta olduğu Ayvalı Barajı ve Hidroelektrik Santrali inşaatında sigortalı değerler, 07/08/2012 tarihinde Oltu Bölgesinde meydana gelen aşırı yağışlar nedeniyle oluşan sel hadisesinde zarar gördüğünü, meydana gelen hasarın müvekkil şirkete ihbarı üzerine … nolu hasar dosyasının açıldığını, 5684 sayılı Kanun gereğince hasarın niteliği ve miktarının tespiti amacıyla … Limited Şirketi’nin görevlendirildiğini, yapılan hasar tespiti sonucu sigortalıya ödeme yapıldığını belirterek, yapılan ödeme olan 147.960,TL sigorta alacağının, davalı reasürörden, 01/08/2013 ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; halef sıfatıyla davacının ve halefi olduğu sigortalısının sigorta poliçesi uyarınca hak sahibi olup olmadığının, dava konusu olayın sigorta poliçesi teminatı kapsamına girip girmediğinin, dolayısıyla davaya konu edilen zararı tazminle yükümlü olup olmadığının ve buna bağlı olarak davacının aktif dava ehliyetinin belirlenmesi gerektiğini, hak sahibi olduğunun ispatlanamadığı takdirde davacının taraf sıfatının bulunmaması nedeniyle davanın reddini, müvekkil şirket aleyhine açılmış bulunan haksız ve mesnetsiz davanın reddini, yargılama giderleri ve ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 24/01/2018 tarihli, 2014/1045 Esas – 2018/49 Karar sayılı ilamıyla; “…Dava dışı … A.Ş.’nin üstlenmiş olduğu Erzurum-Oltu bölgesindeki Ayvalı Barajı HES İnşaatı işi, 01/03/2011-31/12/2014 bakım dönemi için 31/12/2014 ve 2015 tarihleri arasında, 221.611,428,-TL sigorta bedeline kadar olmak üzere inşaat ve poliçede belirtilen rizikolara karşı … nolu İnşaat All Risks Sigorta Poliçesi kuvertürü kapsamında sigortalı, … Ltd. Şti adına, sigortacı olarak davacı arasındaki sigorta sözleşmesi ile sigortalatıldığı, dava dışı … Ltd. Şti ile davacı … AŞ arasında, sigorta poliçesinin reasürans plasmanının yapılarak reasürans anlaşmasında sigortacıları temsilen reasürans dağılımı yapıldığı, söz konusu reasürans anlaşmasında, her bir reasürör üstlendiği pay oranında sigorta kuvertürünü, dolayısıyla muhtemel hasarları sigortacıya ödemeyi üstlendiği, davalı … AŞ’nin reasürans taahhüt payının %20 olduğu, dava dışı … Ltd. Şti’nin yüklenicisi olduğu baraj ve hidroelektrik santrali inşaatında 07/08/2012 tarihinde meydana gelen aşırı yağış nedeniyle sel hadisesinde zarar gördüğü, meydana gelen hasarın davacı tarafa ihbarı ile hasar dosyası oluşturularak ekspertiz raporu alındığı ve hasarın davalıya ihbar edildiği, davacı tarafça alınan eksper raporunda meydana gelen zararın 739.802,00-TL olarak belirlendiği, belirlenen tazminatın 01/08/2013 tarihinde davacı sigorta şirketi tarafından sigortalıya ödendiği, davacı tarafın davalının taahhüt ettiği sigorta tazminatı olan 147.960,00-TL’nin davalı taraftan tahsili gerektiğinden bahisle eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dosya kapsamına alınan ve hüküm kurmaya elverişli bulunan 26/10/2017 tarihli bilirkişi raporunda da belirlendiği üzere; Davaya konu İnşaat All Risk sigorta poliçesinin davacı tarafça jeran tanzim edildiği, reasürans dağılımı gereğince aynı rizikolara karşı davalı tarafça %20 oranında teminat verildiği, bu bağlamda davacının poliçeyle üstlendiği rizikoları %20 oranında davalıya sigorta ettirdiği, bu nedenle davacının sigorta ettirenlere karşı sorumlu olduğu, iç ilişkisi de ise; davalı tarafın davacıya karşı sorumlu olacağı, sigorta teminatlarına dahil bulunun riziko gerçekleştiğinde davacının hasar tazminatını sigorta ettirene ödeyerek iç ilişkide ödediği tutarı davalıdan üstlendiği oranda talep edilebileceği, davacı tarafça her ne kadar 739.802,00-TL hasar teminatı tutarından davalı tarafın üstlendiği %20’sine denk gelen tazminat tutarı davalıdan talep edilmiş ise de, davalı taraf, davacı tarafça alınan ekspertiz raporlarına göre %20 sorumluluğuna tekabül eden hasar miktarının 58.381,06-TL olarak belirlenmesi gerektiğinden bahisle davacı tarafça talep edilen bedeli kabul etmediği, hükme esas alınan ve teknik bilirkişiler tarafından yapılan incelemede; davaya konu olayda gerçek zararın kazı çukurunun eski hale getirilmesi maliyeti olarak 363.257,04-TL olarak tespit edildiği, tespit edilen bu miktara kalıp malzemesi hasarı ile şantiye tesisi hasarıda eklendiğinde 366.905,32-TL olarak bulunduğu, bu miktardan muafiyet tutarı çıkarıldığında hasarın 291.905,32-TL olarak tespit edildiği, tespit edilen bu miktardan davalının teminat verdiği %20 oranına tekabül edilen zarar miktarının 58.381,06-TL olarak belirlendiği…” gerekçesiyle, davanın kısmen kabul – kısmen reddine, 58.381,06 TL alacağın 01/08/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna, davalı vekili tarafından ise katılma yoluyla istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Hüküm kurmaya elverişli olmayan bilirkişi raporu esas alınarak verilen mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, baraj alanındaki mevcut hasar durumunu görmeden, hadise tarihinden 5 yıl sonra zararın giderimi amacıyla sigortacının dikkate alması gereken hafriyat miktarının 274.985 metreküp değil de 42.337 metreküp olacağı yönünde düzenlenen bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, müvekkili tarafından hasar tazminat bedeline dayanak olan … tarafından verilen rapor uyarınca, dosya kapsamına göre ve poliçe şartları gereği ve sel sonrası baraj santral sahasının durumuna göre hasar tazminatı bedeli hesabına konu hafriyat miktarının 274.948 metreküp olması gerektiğinden bilirkişi raporunun hatalı düzenlendiğinin açık olduğunu, yargılamada müvekkili davacının hak arama özgürlüğünün yeterli şekilde kullandırılmadığını, bu nedenle Anayasa ile korunan hak arama hürriyetlerinin kısıtlandığını, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. Katılma yoluyla istinaf talep eden davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yapılan yargılamada, konularında uzman inşaat mühendisleri, gayrimenkul değerlendirme uzmanı ve sigorta uzmanından oluşan bilirkişi heyetinin, aynı olaya ilişkin ekspertiz raporlarını karşılıklı olarak irdelemiş olup kazı çukurunun eski hale getirilme maliyetinin … tarafından düzenlenen ekspertiz raporunda belirlendiği üzere 363.257,04 TL olduğunu, tespit edilen bu miktara 2.780,41 TL kalıp malzemesi hasarı ile 867,87 TL şantiye tesisi hasarı da eklendiğinde 366.905,32 TL olduğunu, bu miktardan 75.000,00 TL muafiyet tutarı çıkarıldığında hasarın 291.905,32 TL olarak tespit edildiğini, tespit edilen bu miktardan davalının teminat verdiği %20 oranına karşılık gelen zarar miktarının 58.381,06 TL olduğunu, bilirkişilerin bu tespitlerini somut donelere göre yaptıklarını, hasar miktarının tespitine ilişkin gerek … tarafından düzenlenen rapor ve gerekse Mahkemenin hükmüne esas aldığı bilirkişi raporunun her türlü denetime açık bir şekilde düzenlendiğini, davacı vekilinin Mahkemenin hükmüne esas aldığı bilirkişi raporunun denetime elverişli olmadığına dair mesnetsiz istinaf sebebinin reddine karar vermesi gerektiğini, davacının temyiz sebebi olarak ileri sürdüğü tüm hususların gerekçeli kararda detaylı olarak irdelendiğini ve davacının bu yöndeki istinaf sebeplerinin de diğer sebeplerinde olduğu üzere haksız ve mesnetsiz olduğundan reddine karar verilmesi gerektiğini; katılma yoluyla istinaf talepleri doğrultusunda, davanın kısmen kabulüne ilişkin İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 24/01/2018 tarih ve 2014/1045 Esas 2018/49 Karar sayılı kararının kaldırılarak davanın reddine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin de davacı tarafa yükletilmesine, karar verilmesi talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, inşaat all risk sigortası kapsamında davacı sigorta şirketi tarafından dava dışı sigortalısına yapılan sigota tazminatı ödemesinin, davalı reasürörden rücuen tahsili istemine ilişkindir. Davacı tarafından dava dışı sigortalı şirketin üstlenmiş olduğu Erzurum-Oltu bölgesindeki Ayvalı Barajı HES İnşaatı işinin İnşaat All Risks Sigorta Poliçesi ile sigortalandığı, reasürans anlaşması uyarınca, davalı … Sigorta A.Ş.’nin reasürans taahhüt payının %20 olduğu, dava dışı sigortalı şirketin yüklenicisi olduğu baraj ve hidroelektrik santrali inşaatında 07/08/2012 tarihinde meydana gelen aşırı yağış nedeniyle sel hadisesinde zarar gördüğü, meydana gelen hasar tutarı olarak davacı tarafından 01/08/2013 tarihinde sigortalıya yapıla 739.802,00 TL ödemeden ötürü, davalının taahhüt ettiği %20 karşılığı 147.960,00 TL’nin davalıdan tahsili istemli dava açıldığı, mahkemece yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verildiği, karara karşı davacı vekilince istinaf, davalı vekilince katılma yoluyla istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmaktadır. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesinde; HMK’nın 282. maddesinde, hâkimin bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendireceği hüküm altına alınmıştır. Mahkemece taraf delilleri toplanıp, olayın özelliğine göre teknik bilirkişi kurulundan rapor alınmış, bilirkişi rapor içeriğinde de gerek davacı gerekse davalının atadığı eksper rapor içeriklerine yer verilip, değerlendirildikleri anlaşılmıştır. Mahkemece bu surette alınan bilirkişi rapor içeriğindeki tespitler dikkate alınarak ve gerkçesi yazılarak hüküm kurulduğu da gözetildiğinde, davacı vekilinin mahkemece hüküm kurmaya yeterli olmayan rapora göre hüküm kurduğu, yargılama sürecinde talep, beyan ve raporların değerlendirilmeyerek hak arama özgürlüğünün kısıtlandığı ve eksik inceleme ile hüküm kurulduğu yönündeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Davalı vekilinin katılma yoluyla istinaf başvurusunun incelenmesinde; Meydana gelen hasarın poliçe özel şartlarında yer alan MRe 110 yağış sel ve seylap riskleri ile ilgili güvenlik önlemlerine ait garanti klozu kapsamında teminat dışı olup, bu nedenle davacının sigortalısına lutuf ödemesi yaptığı, buna göre kendilerinin de davacıya karşı sorumlu olmayacakları ileri sürülerek karar istinaf edilmiştir. Hasarın poliçe ve özel şartları kapsamı dışında kaldığının ispat yükü davalı sigortacı üzerindedir. Davalı yanca hasarın poliçe özel şartları MRe 110. maddesindeki kloz kapsamında kaldığı hususu kanıtlanmadığı gibi, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi kurulu rapor içeriğinde de vurgulandığı üzere, davalının kendi atadığı eksper raporu çerçevesinde davacıya 58.381,06 TL hasar ödemesi için ibraname gönderildiği, buna göre davalının taraflar arasındaki reasürans ilişkisi uyarınca hasar tutarının %20’si oranında sorumluluğunu benimsediği de gözetildiğinde, davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. İlk derece mahkemesince sigorta poliçeleri, tarafların atadığı eksper raporları, bu raporları da değerlendirmek suretiyle uzmanlarından oluşan bilirkişi kurulundan alınan rapor içeriğindeki tespitler ışığında kurulan hükümde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusu ile davalı vekilinin katılma yoluyla istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca ayrı ayrı esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, her iki taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine, 2-a)Her iki taraf vekillerince yatırılan istinaf harçlarının Hazineye irad kaydına, b)Bakiye 4.589,35 TL istinaf nispi karar harcının davalıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 3-Taraflarca istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine, 5-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20.02.2020 tarihinde oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU:HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.