Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1698 E. 2020/92 K. 30.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2018/1698
KARAR NO : 2020/92
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2016/26 Esas – 2018/204 Karar
TARİHİ : 08/03/2018
DAVA : Ayıplı satış nedeniyle değişim, aksi halde satış tutarının iadesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine ilişkin olarak verilen hükme karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı …’den … plaka sayılı aracı 10/04/2013 tarihinde satın aldığını, aracın seyir esnasında hem direksiyon kısmından hem de motor kısmından titreme yaptığını ve sürücüde korku ve paniğe sebep olduğunu, bu nedenle araçtan beklenen faydanın sağlanamadığını, müvekkilinin aracı yetkili servise götürerek araca ilişkin şikayetlerini belirttiğini ve 09/09/2014 ve 27/10/2014 tarihlerinde İzmit …’da aracın titremeden dolayı rot balans kontrollerini yaptırdığını, iki kez aracın rotlarını değiştirdiğini, bir yıllık bir aracın rot balansının değiştirilmesinin dahi aracın kusurlu olduğuna delalet ettiğini, buna rağmen araçtaki titremenin giderilemediğini ve araçta gizli ayıp olduğunun anlaşıldığını, davalı şirkete ve yetkili servise başvurulmasına rağmen bir sonuç alınamadığını, müvekkili tarafından Körfez 1 Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/64 D. İş sayılı dosyasında tespit yaptırıldığını, bilirkişi raporunun değerlendirme bölümünde, üretimden kaynaklı gizli ayıp niteliğinde olduğunun ve sürücüden kaynaklı olmadığının tespit edildiğinin belirtildiğini beyanla, aracın ayıpsız bir yenisiyle değiştirilmesine, bu talep kabul edilmediği takdirde ayıplı malın satış bedeli olan 205.346,96 TL’nin, satış tarihi olan 10/04/2013 tarihinden itibaren işleyecek TCMB TL cinsinden ticari işlerde uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; ayıp iddialarını kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacı tarafın, yasanın öngördüğü ayıp ve ihbar yükümlülüğüne aykırı davrandığını, seçimlik haklara başvuru hakkını kaybettiğini, derdest davanın 10/04/2013 tarihli satın alma işleminden yaklaşık iki yıl sonra açıldığını ve bu süre içinde malın gözden geçirildiğine ve herhangi bir ayıp saptandığına dair TTK.m.18/3 hükmüne uygun bir bildirimde bulunulmadığını, bu bağlamda davacı şirketin yasada öngörülmüş 2 ve 8 günlük gözden geçirme ve ayıp bildirimi yükümlülüklerine uymadığını, dava konusu ihtilafın ticari satım ilişkisinden kaynaklığından 6502 sayılı TKHK uygulama alanının olmadığını, ihtilafın TTK ve TBK’nın ilgili hükümlerine göre çözümlendiğini, dava konusu araçta üretim hatasından kaynaklanan herhangi bir ayıp bulunmadığını, ayıp iddialarının davacı tarafça ispatlanması gerektiğini, ayıp iddialarını kabul anlamına gelmemek kaydıyla, dava konusu aracın garanti kapsamında ücretsiz onarıldığını, seçimlik hakkını bu yönde kullanan davacı tarafın diğer seçimlik haklara başvuru hakkını kaybettiğini, ayıp iddialarını kabul anlamına gelmemek kaydıyla, her ne kadar davanın reddine karar verilmesi gerekirse de mahkemenin aksi kanaatte olması halinde, hakkaniyet ilkeleri gereği bedel indirimine karar verilmesi gerektiğini, davacının araç kullanımından elde ettiği faydaları ve hasarlar nedeniyle meydana gelen değer kaybını iade etmesi gerektiğini, bir an için aksi kabul edilecek olsa dahi saptanan hususların araç kullanımını veya güvenliğini olumsuz etkilememesi karşısında hakkaniyet gereği bedel indirimini talep ettiklerini belirterek, davanın reddine ve savunmaları doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, istinafa konu 08/03/2018 tarihli, 2016/26 Esas – 2018/204 Karar sayılı kararında; “…her ne kadar davacı taraf açmış olduğu iş bu dava ile davalıdan satın almış olduğu aracın ayıplı olması nedeniyle misli ile değiştirilmesini aksi halde ise ayıplı malın satış bedelinin iadesi talebinde bulunmuş ise de; alınan bilirkişi raporlarına göre dava konusu araçtaki titreşim probleminin, aracın 16.08.2014 tarihinde geçirdiği ağır trafik kazası nedeniyle meydana geldiği , araçta imalatından kaynaklanan herhangi bir gizli veya açık ayıbın mevcut olmadığı, bu haliyle davacının davasının subut bulmadığı…” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dosya kapsamındaki beyan ve taleplerinin değerlendirilmeden hüküm kurulduğunu, satın alındıktan hemen sonra dava konusu aracın direksiyon ve motor kısmında ortaya çıkan titremelerin, aracın rot balans ayarlarının değiştirilmesi ve buna rağmen araçtaki titremelerin giderilememesinin araçta gizli ayıp olduğunun açık bir göstergesi olduğunu, müvekkili şirket yetkilisi tarafından dava konusu araçta ortaya çıkan gizli ayıpların süresinde ve usulüne uygun olarak davalı yana bildirildiğini, Körfez 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/64 D.İş sayılı dosyası ile yapılan tespit ile de haklılıklarının ispatlandığını, bu rapor ile yargılama aşamasında alınan raporlar arasındaki çelişkinin giderilmediğini, mahkemece 4077 sayılı Kanun ve TBK hükümleri dikkate alınmadan, ayrıca Kocaeli … Yetkili Servisinden belgeler celp edilmeden, eksik inceleme, araştırma ve hesaplamalar ile tek taraflı oluşturulan yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, istinaf incelemesi yapılarak dosyaya sunulmuş olan tüm evraklar, beyanları, itirazları ve Yargıtay kararları da dikkate alınarak mahkemenin usul ve yasaya aykırı davanın reddine ilişkin kararın kaldırılması gerektiğini belirterek, usul ve yasaya aykırı ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava, hukuki niteliği itibariyle, TBK’nın 219 ve 227.maddeleri uyarınca, satılanın ayıbı nedeniyle öncelikle ayıptan ari bir yenisiyle değiştirilmesi, olmadığı takdirde satımın feshi ve satım bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekilince yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı vekilince, Körfez Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/64 D. İş dosyasında yaptırılan tespit sonucu düzenlenen rapor ile yargılama sürecinde alınan bilirkişi raporları arasında çelişki bulunup, bu çelişki giderilmeden ve yargılama aşamasında alınan bilirkişi rapor içerikleri dikkate alınarak hüküm kurulmasının doğru olmadığı istinaf nedeni olarak ileri sürülmüştür. Mahkemece alınan iki rapor ve İTÜ laboratuvarından alınan rapor birbirini doğrulamaktadır. HMK’nın 282. maddesindeki yasal düzenleme uyarınca, hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir. Buna göre bilirkişi raporları takdiri delil olup, mahkemece yargılama sürecinde iki farklı bilirkişiden rapor alınarak ve gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu gözetildiğinde, davacı vekilinin bu yöndeki istinafı yerinde görülmemiştir. Her iki tarafın şirket olup, satışın ticari satış olması nedeniyle, davacı vekilinin uyuşmazlığın çözümünde tüketici yasası hükümlerinin uygulanması mümkün olmadığından, davacı vekilinin bu yönündeki istinafı da yerinde değildir. Mahkemece yargılama sürecinde Kocaeli … Yetkili Servisinden araca ilişkin tüm servis kayıtlarının celbi için müzekkere yazıldığı, ilgili servis tarafından verilen müzekkere cevabının dosyada mevcut olduğu, alınan bilirkişi raporu içeriğinde de söz konusu servis iş emir özetlerine yer verildiği de anlaşılmakla, davacı vekilinin taleplerine rağmen bu yöndeki delillerinin toplanmadan sonuca gidildiği yönündeki istinafı da yerinde değildir. Mahkemece taraf delileri toplanıp, iki ayrı bilirkişi raporu alınarak ve İTÜ motorlar ve taşıtlar laboratuvarında yapılan inceleme sonucu düzenlenen rapor içeriğindeki tespitler ışığında, dava konusu araçta üretimden kaynaklı gizli ayıp bulunmadığı sonucuna varılarak hüküm kurulması yerinde olup, davacı vekilinin araçta gizli ayıp bulunduğunun kabulü gerektiği yönündeki istinaf nedeni de yerinde görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine, 7-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 3531.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 30/01/2020 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU : HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.