Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/1697 E. 2020/118 K. 06.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1697
KARAR NO: 2020/118
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi (Denizcilik İhtisas Mahkemesi Sıfatıyla)
NUMARASI: 2015/447 Esas – 2018/143 Karar
TARİHİ: 29/03/2018
DAVA: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen hükme karşı davacı vekilince istinaf, davalı vekilince katılma yoluyla istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin uluslararası alanda taşıma işleri ile uğraştığını ve davalı taraf ile akdettiği taşıma sözleşmesi çerçevesinde, davalının taşıtanı olduğu yükleri deniz yolu ile Ambarlı limanına taşıdığını, taşınan yükün limanda geç teslim alınması sebebi ile konteynerin geç iade edilmesi nedeniyle ek masraf ve sürestarya paralarının doğduğunu, buna dair fatura bedellerinin davalı tarafından ödenmemesi üzerine, alacağın tahsili amacıyla İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyası ile ilamsız icra takibi yapıldığını, davalının itirazı ile takibin durduğunu belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına, takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, talebin zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin taşıma sözleşmesine konu ürünlerin taşıtanı olmayıp gönderileni olduğunu, emtiaların yükleme tarihinin 20/04/2013 tarihi olup, teslim tarihinin ise 23/04/2013 olduğunu ve bir hafta gecikmeli olarak 01/05/2013 tarihinde limana geldiğini, emtianın çürümesinden dolayı müvekkilinin malın tesliminden imtina ettiğini, davacının demuraj vs. masrafları talebinin kötü niyetli olduğunu, karpuzların bozuk olması nedeniyle teslim alınmayacağının bildirildiğini, davacı tarafından teslim alma olarak nitelendirilen işlemin, malların bozuk olup olmadığının tespiti için numune alınmış olması olduğunu, takibe konu faturanın müvekkiline gönderilmediğini, taşıma sözleşmesinin konusunun 6 adet konteyner olduğunu ve 2 adet konşimento düzenlendiğini, konşimentodan birisinin dava konusu konteyner için düzenlendiğini, talep edilen miktarın faiş olduğunu, davacı tarafından sunulan tarife ile davacının Mısır’daki yetkililerinin e-mail yazışmalarında belirtilen tarifelerin çok farklı olduğunu belirterek, davanın reddine, davacının %20 oranında kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 29/03/2018 tarihli, 2015/447 Esas – 2018/143 Karar sayılı kararında; “….çelişkinin giderilmesi için yeni bir inceleme yapılmak sureti ile dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporunda ise, taşıtan ve taşıyan arasındaki yazışmalara göre belirlenen tarife üzerinden hesaplanan demuraj ücretinin 24.160 USD olduğu ve emtianın teslim alınmasının ispatlanması halinde söz konusu demuraj bedelinin talep edilebileceği ve sorumlu olduğu miktarın 24.160 USD olabileceğinin belirtilip, konteyner üzerinde tasarruf hakkı bulunan kişinin gönderilenin belli bir süre içinde konteyneri iade etmemesi halinde konteynerin başka taşımalarda kullanılmasına engel olunacağı nedenle gönderilen tarafından konteynerin iadesinin belli bir sürede gerçekleştirilmesinin kararlaştırılıp konteynerlerin gemiden tahliye edildiği gün ile içerisindeki eşyanın konteynerden boşaltıldığı güne kadar geçen sürenin belli bir gün adedinden fazla olması halinde taşıyana ücret ödeneceği ve bu ücretin konteyner demurajı olup konteynerlerin iadesindeki gecikme sebebi ile bedel isteyebilecek kişinin navlun sözleşmesi gereğince taşıyan olup taşıyanın taşıma işini fiilen yerine getiren taşıyan olduğu davacı tarafından konteyner demuraj ücreti talep edilmiş olup davacının mevcut konişmentodan taşıyıcı olduğu ve demuraj bedeli talep edebileceği anlaşılmakla, aktif husumet ehliyetinin bulunduğu, demuraj alacağında borçlu sıfatının ise konteyner ve gecikme ücretinin navlunun teferruatı niteliğinde olduğundan taşıtanın borçlu olup, gönderilenin demurajdan sorumlu olabilmesi için yükün gönderilen tarafından teslim alınması ve konşimento veya atıf yapılan sözleşmede söz konusu borçlardan sorumlu olacağının belirtilmesi şartlarına bağlı olduğu TTK’nın 1203. maddesinde ‘eşya, taşıtandan başka bir kişiye teslim edilecekse, bu kişi navlun sözleşmesi veya konşimento yada diğer bir denizde taşıma senedi uyarınca eşyanın teslimini istediğinde, bu istemin dayandığı sözleşmenin veya konşimentonun yahut diğer bir denizde taşıma senedinin hükümlerine göre ödemeye yetkili kılındığı bütün alacakları ödemekle, kendi hesabına gümrük resmi ödenmiş ve başka giderler yapılmış ise bunları da vermekle ve üstüne düşen diğer bütün borçları yerine getirmekle yükümlü olur.’ hükmüne yer verilmiş olup taşımaya konu konişmentonun arka yüzünün 16. maddesinde navlun giderler ve ücretler başlığı altında 16/7. maddesinde ‘taşıtanın navlunu, resimleri, harçları, demuraj/gecikme ile diğer maliyet ve giderlerin yükleyiciden veya alıcıdan veya başka bir kişiden tahsil etme talimatlarını kabul etmesine rağmen vadesi geldiğinde söz konusu yükleyici veya alıcı yada diğer kişinin ödeme kanıtının olmaması (herhangi bir sebepten ötürü) durumunda satıcı madde 16/3. kapsamında dahilinde söz konusu navlun, resimlerin harçların, demuraj/gecikme ücretleri ile diğer gider ve masraflarının ödenmesinden sorumlu olmalıdır.’ Belirtilmiş olup bu maddeye göre davalı gönderilenin tam olarak demurajdan sorumlu olduğuna dair bir açıklama olmayıp davalı gönderilenin söz konusu demurajdan sorumlu olduğuna dair hüküm olmadığı ve davalı şirket tarafından davalının dosya kapsamı itibariyle taşıtan olmadığı ve davaya konu konteynere ilişkin konşimentoda navlunun ödendiğinin belirtilip navlunun yükleten tarafından ödendiği, davalının taşıtan olmadığının dosya kapsamındaki belgeler ile sabit olduğu ve sözkonusu emtianın teslim alınması hususunun değerlendirilmesinde ise emtiadaki bozulma nedeni ile numune alındığının anlaşılıp sözkonusu emtianın teslim alınmasındaki amacın emtianın davalı gönderilenin hakimiyetinde olduğu ve hakimiyetine geçtiği anlamında değerlendirilmesi gerekip söz konusu işlemlerde emtianın davalının hakimiyetine geçmediği yani gönderilenin fiili hakimiyeti davalıda olmadığı emtiadan numune alınmak üzere imzalanmasının davalının emtiada fiili hakimiyet kazandığı anlamına gelmeyeceği nedenle davalı tarafından TTK’nın 1246. maddesi gereğince zaman aşımı definde bulunulmuş olup zamanaşımı/süre başlıklı TTK’nın 1246. maddesinde, ‘1188. madde hükmü saklı kalmak kaydıyla gemi kira sözleşmeleri ile zaman Charteri sözleşmeleri ve navlun sözleşmelerinden veya konişmentoda veya onun düzenlenmesinden doğan bütün alacaklar 1 yılda zamanışına uğrar. Bu süre alacağın muaccel olması ile işlemeye başlar.’ hükmüne yer verilmiş olup davacı tarafından konteynerin 01/05/2013 tarihinde tahliye edilip 03/05/2013 tarihinde teslim alındığı belirtilmekle ve takip tarihi 02/05/2014 olup icra takibinin bu madde gereğince süresinde yapıldığı anlaşılıp zaman aşımı defi yerinde görülmemiş olmakla, davalı şirketin davacı tarafından talep edilen demuraj bedelinden sorumlu olmadığı, davalının demurajdan sorumlu olması için gerekli şartların oluşmadığı…” gerekçesiyle, davanın reddine, davalının kötü niyet tazminat talebinin de İİK’nın 67. maddesindeki koşullar oluşmadığından reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yargılama sırasında temin edilen raporlar arasındaki çelişkilerin denetime elverişli bir biçimde giderilmeden hüküm kurulduğunu, yargılama sırasında temin edilen 28/09/2016 tarihli ilk bilirkişi raporunda, davalının taşıtan sıfatının bulunmaması nedeniyle dava konusu yapılan demuraj alacağı koşullarının oluşmadığı beyan ve mütalaa edilmiş iken, ikinci bilirkişi raporunda ise davaya konu konteynerin davalı tarafça teslim alındığını, 299 günlük demuraj gerçekleştiği ve böylece 58.800 USD’lik demuraj alacağı doğduğunun mütalaa edildiğini, bunun üzerine mahkemece raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi amacıyla üçüncü bilirkişi raporu alınmasına karar verildiğini, hükme esas alınan son raporun önceki raporlar ile arasındaki çelişkileri tamamen ve denetime elverişli bir biçimde sona erdiren bir rapor olmadığını, aksine raporda bir kısım bilgi ve belgelerin eksik olduğunu ve ilgili gümrük müdürlüğünden celbinin mahkemenin takdirinde olduğunun beyan edildiğini, mahkemece anılan son rapor çerçevesinde değerlendirme yapılmak suretiyle davanın reddine karar verildiğini, mahkemece ilgili eksikliklerin giderilmeden hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, somut olayda esaslı hususların gözardı edilmek suretiyle hüküm kurulduğunu, somut olayda davalı tarafın konişmentoda gönderilen ve alıcı sıfatıyla yer aldığı gibi fatura konusu emtia ve konteyneri de teslim alan taraf olduğunu, bu hususun da dosyada mübrez 03/05/2013 tarihli Yük Teslim Alma Formu ile sabit olduğunu, davalı şirketin taşıma sözleşmesinde ve konşimentodaki kaşesinin göz ardı edildiğini, oysa kaşeli ve imzalı bu sözleşmeler karşısında davalının sorumlu olduğunun açık olduğunu, yine davalı şirketin taşıma işi ile ilgili gerçekleştirdiği 4.500 USD’lik ödemenin dikkate alınmadığını, davalının alıcı olduğu, dolayısıyla demuraj alacağından sorumluluğunun konişmentoda yazılı olması gerektiği yönündeki mahkeme gerekçesi ile somut olay uygunluk gösterdiği halde red kararı verilmesinin hatalı olduğunu, keza konişmentoda açıkça taşıtanın ödememesi halinde alıcının da demuraj sorumlusu olduğunun belirtildiğini, dava konusu emtia ve konteynerin davalı tarafça teslim alındığı sabit olduğuna göre demuraj sorumluluğunun tartışılmasının hatalı olduğunu, davalının yüklerin bozuk olduğu yönündeki iddiasının yasal ve geçerli ispat araçları ile ispat edilmiş olmadığını, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının bu nedenlerle usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;İlk derece mahkemesinin davanın reddine dair kararının isabetli olduğunu, davalı tarafın sadece haksız değil bu davanın açılmasında aynı zamanda kötüniyetli olduğunu, taraflar arasında taşıma sözleşmesi akdedilmediğini, çok araçlı taşımacılık konişmentosunun navlun sözleşmesi olarak mahkemeye sunulduğunu, davacı tarafın liman masraflarına ilişkin tanzim edilen faturayı navlun ödemesi olarak mahkemeye sunduğunu, davacı taşıma şirketinin, taşıtana gönderdiği demuraj tarifesinin çok üzerinde faturalandırma yaptığını, dosyada mevcut cevap ve beyan dilekçelerinde teferruatlı olarak açıkladıkları üzere Yük Teslim Alma Formu, ürünlerden numune almak için imzalatılmış olup yükün fiilen teslim alınmasının hiçbir şekilde söz konusu olmadığını, zira gönderilenin sorumluluğu teslim ile başlamakta ve teslimin mümkün olması gönderilenin yükü teslime rızası ve yükün fiili hakimiyetinin kendisine geçmesiyle mümkün olduğunu, oysa alınan numune sonrasında hiçbir şekilde yükün teslim alınmayacağı hususu yapılan yazışmalarda da sabit olup, salt yük teslim alma formu ile teslimatın yapıldığının kabulünün mümkün olmayacağını, bu nedenlerle davacının istinaf başvurusu haksız olmakla birlikte, davacının kötü niyetli olması nedeniyle müvekkili lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kötüniyet tazminatı yönünden düzeltilmesine ve %20 oranındaki kötü niyet tazminatının davacıdan alınıp davalıya verilmesine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, demuraj ücretinin tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67.maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekilince istinaf, davalı vekilince katılma yoluyla istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı vekilinin istinaf başvurusunun incelenemesinde; Mahkemece yargılama sürecinde Ambarlı Gümrük Müdürlüğüne müzekkere yazılarak, söz konusu taşımaya ilişkin belgelerin gönderilmesi istenilmiş, idarenin müzekkere cevabı dosyaya alınmıştır. HMK’nın 282. maddesi, hakimin bilirkişi raporlarını diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendireceğini düzenlemiştir. Buna göre, bilirkişi raporları takdiri delil niteliğindedir. Mahkemece yargılama aşamasında taraf itirazlarını da dikkate almak suretiyle üç ayrı kuruldan bilirkişi raporu alınarak ve gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Somut olayda ana ve ara konşimentoda davacının taşıyan, davalının ise gönderilen olduğu anlaşılmaktadır. 05/03/2018 tarihli düzenlenen bilirkişi rapor içeriğinde de açık hükümlerine yer verilen TTK’nın 1170., 1171., 1174. maddelerindeki düzenlemeler de dikkate alındığında; davacı yanın davalının navlun ödeme iddiasının aksine dosyaya navlun faturası olarak sunulan faturanın navlun faturası olmayıp, liman masraflarına ait fatura olduğunun anlaşıldığı, davanın konteyner demuraj alacağına ilişkin olup ispat yükünün davacı üzerinde olduğu, davacı yanca delil olarak sunulan dava konusu konişmento ve konteyner için 03/05/2013 tarihli … tarafından imza edilen Yük Teslimat Formunun tek başına yükün davalı tarafından teslim alındığı anlamına gelmeyeceği, konteynerden numune alınmasına ilişkin olduğu, demurajdan eşyanın teslim alınmaması durumunda taşıtanın sorumlu olacağı da gözetildiğinde, davacı vekilinin bu konularda ileri sürdüğü istinaf nedenleri de yerinde görülmemiştir. Davalı vekilinin katılma yoluyla istinaf başvurusunun incelenmesinde; Davacının yaptığı taşıma kapsamında demuraj alacağının tahsili için takip başlattığı, takipte kötü niyetli olduğunun sabit olmadığı, davalı lehine kötü niyet tazminatı şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle verilen karar isabetli olup, davalı vekilinin aksi yöndeki istinafı yerinde görülmemiştir. Mahkemece kurulan hüküm ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusu ile davalı vekilinin katılma yoluyla istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca ayrı ayrı esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, her iki taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine, 2-Taraf vekillerince yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine, 5-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 3531.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 06/02/2020 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU : HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.